Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1167 E. 2022/1004 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/05/2022
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : İhtiyati Tedbir

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 16/05/2022 tarih ve 2022/160 E. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi ihtiyati tedbir isteyen tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: İhtiyati tedbir isteyen davacı vekili, müvekkilinin 2015/87133 tescil sayılı “…” ibareli 33. Sınıfta markası bulunduğunu, bu ibare üzerinden önceye dayalı kullanım hakkının da olduğunu, markaya ayırt edicilik kazandırıp tanıtımını yaptığını, davalı firmanın müvekkiline ait markayı ve bununla özdeşleşen logoyu iltibas ve iktibas oluşturacak şekilde “… …” ve “…” adı altında ayırt edilemeyecek benzerlikte kullanılarak, marka hakkına tecavüzde bulunduğunu, reklam ve online satış aracı olarak kullanılan sosyal medya hesapları üzerinden müvekkiline ait online satış aracı olan instagram hesabının ekran görüntüsünü alıp, direk müvekkilinin markasını işaret edip saldırgan ve kötüleyici yorumlar paylaşıldığını ve haksız rekabette bulunulduğunu, Ankara 5. FSHHM’nin 2022/13 D.İş tespit dosyası ile bilirkişi raporu hazırlandığını, davalı taraf eyleminin marka tecavüzü ve haksız rekabet olarak değerlendirildiğini, davalının saldırgan davranışları ile haksız rekabet sonucu tüketicilerin yanıltılması üzerine müvekkiline ait sosyal medya hesabının askıya alındığını, davalı eyleminin sürdüğünü ileri sürerek davalının markasal kullanımının önlenmesi, men edilmesi, ürünlere el konulması, durdurulması ve bu konuda ilgili yerlere müzekkere yazılması yönünde ihtiyati tedbir talebinde bulunmuştur.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre, 2018/112119 sayılı “… …” ibareli markanın 33. Sınıfta dava dışı şirket adına tescilli olduğu, iltibas değerlendirilmesine konu edilen “… …” ibaresinin marka ihlali oluşturup oluşturmadığı, iki ayrı tescilli marka da kullanım konusu dahil hangisine üstünlük tanınacağının tahkikat aşamasında ortaya çıkabileceği gerekçesi ile davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin bu aşamada reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkiline ait koruma altında bulunan markanın davalı Şirketçe iltibas ve iltibas oluşturacak şekilde kullanıldığını, tespit isteyen adına tescilli olan 2015 87133 sayılı markada ortalama tüketici nezdinde markasal algıya konu olacak nitelikteki asli ayırt edici unsur “…” ibaresi iken karşı tarafın kullanımlarında “…” ibaresi olduğunu, bu iki ibarenin ise ilk dört harfi aynı ile besinci harflerini oluşturan “S” ve “Z” harfleri arasında da görsel ve işitsel yönlerden güçlü bir benzerlik bulunduğunu, davalı tarafça, müvekkilinin gerçek hak sahipliği taşıdığı tescille koruma altında bulunan markasına tecavüz edildiğinin makul deliller ile ispatlandığını, sonraki tarihli bir tescilin, şartların mevcudiyeti halinde, hukuka uygunluk sebebi olarak kabul edilmeyeceğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, taleplerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, ihtiyati tedbirin şartlar başlıklı HMK’nın 389. maddesi uyarınca, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği, HMK’nın 390/3. maddesi uyarınca ihtiyati tedbir talep eden tarafın, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğu, somut olayda dosya kapsamında bulunan mevcut delillere göre ihtiyati tedbir talep eden davacının haklılığının yaklaşık olarak ispat edildiğinin anlaşılamadığı, durum ve koşulların değişmesi halinde davacı tarafça yeniden ihtiyati tedbir talebinde bulunulabileceği anlaşılmakla, ihtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-İhtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İhtiyati tedbir isteyenden alınması gereken istinaf karar ve ilam harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf aşamasında ihtiyati tedbir isteyen tarafından yapılan yargılama giderlerinin anılan tarafın uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 30/06/2022 tarihinde HMK.’nın 362/1-f maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 01/07/2022

….