Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1032 E. 2022/942 K. 24.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/03/2022
NUMARASI :…

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Tescili

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 03/03/2022 tarih ve 2021/355 E. – 2022/74 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin 2015/33079 sayılı ‘… … … … 2001 …’ ibareli marka başvurusunun davalı şirketin “…” ibareli markalarına dayanarak yaptığı itirazının önce Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından kısmen kabul edilerek başvuru kapsamından bir kısım mal ve hizmetlerin çıkarıldığını, sonrada bu karara karşı davalı şirketin itirazı üzerine başvurunun tüm mal ve hizmetler yönünden YİDK tarafından reddine karar verildiğini oysa müvekkili şirketin 1978 yılından itibaren faaliyette bulunduğunu, 1998 yılından itibaren cüzdan kemer, valiz ve çanta imalatı, ithalatı, toptan ve perakende satışı hizmetlerini …… vb. gibi markalaşmış seçkin firmalar ile internet üzerinden satış yapan ….. gibi işlem hacmi yüksek sitelere satış yapan köklü bir firma olduğunu, müvekkili adına, davaya konu marka başvurusuna dayanak ve müktesep hak teşkil eden 2001/16567 sayılı “…” markasının 18, 25 ve 35. Sınıflarda tescilli bulunduğunu, taraf markaları benzemediği gibi davalı şirketin uyuşmazlık konusu sınıflarda tescilli bir markasının da olmadığını, müvekkilinin kötüniyetli bulunmadığını ileri sürerek YİDK’nın 07.03.2018 tarih ve 2018-M-1879 sayılı kararının iptali ile dava konusu başvurunun başvuru kapsamında yer alan tüm emtialar için tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili; müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, taraflar arasında uzun yıllara dayalı husumet bulunduğunu, müvekkili Şirketin dünyaca tanınmış, ülkemizde de aktif olarak 1996 yılından beri kullanılan “…” ve türevi markaların gerçek sahibi olduğunu, müvekkili Şirketin 128408 tescil nolu “…” ibareli ilk marka tescilini 14. sınıf kapsamında gerek huzurdaki davaya konu marka tescil başvurusundan gerekse davacının önceye dayalı kazanılmış hak iddiasında bulunduğu “…” ibareli kelime marka tescil ve başvurularından çok daha önce 01.04.1991 tarihinde gerçekleştirdiğini, müvekkili Şirketin harcadığı emek ve sermaye sonucu tanınmış olan “…” ve türevi markaların başta saatler olmak üzere, çantalar, kemerler, deri ürünleri, giyim eşyaları, aksesuarlar ve benzeri ürünlerde uzun yıllardır hem ülkemizde, hem de yurt dışında yoğun ilgi gördüğünü, davalının müvekkili Şirketin “…” markasının ülkemizde 18., 25. ve 35. sınıflarda tescilli olmamasından yararlanıp, kötü niyetli olarak kazanılmış hak iddiasında bulunduğu 2001/16567 sayılı “…” ibareli markayı tescil ettirdiğini, anılan marka aleyhine İzmir FSHHM nezdinde “kullanmama nedeniyle hükümsüzlük” davası açıldığını ve iş bu davanın sonucunda davacı şirketin markasının kısmen hükümsüzlüğüne karar verildiğini, Yargıtay bozma kararı sonucunda 2001/16567 sayılı markanın kullanılamaması nedeniyle 25. sınıf ve 18. sınıfta 2 alt sınıf dışında kalan mallar yönünden hükümsüzlüğüne karar verildiğini, ilgili kararın 20.07.2017 tarihinde kesinleştiğini, müvekkili şirketin, davacı yanın huzurdaki haksız ve kötü niyetli 2001/16567 tescil no.lu “…” ibareli marka tescili nedeniyle Türkiye piyasasında tüketicilerden yoğun ilgi görmesine rağmen 18., 25. ve 35. sınıflar kapsamında faaliyet gösteremediğini, bahsi geçen dava sürecinde, müvekkillinin davacı ile uzlaşma yollarını aradığını, ancak davacının bu konuda uzlaşmacı davranmadığını, bilakis, marka tescilinin müvekkiline devri için astronomik rakamlar talep ettiğini, bununla da yetinmeyen davacının, müvekkili Şirketin ve tanınmış “…” markasının itibarından yararlanmak, markasının hükümsüzlüğüne dair muhtemel Yargı kararlarının önüne geçmek için müvekkili Şirketin markasının kullanım şekline ve stilizasyonuna yaklaşan işbu davaya konu marka tescil başvurusu dahil birçok sınıfta “…” ibaresini içerir marka tescil başvurularında bulunduğunu, davacının amacının müvekkil şirketin tanınmış markalarının itibarından yararlanmak ve haksız kazanç elde etmek olduğunu, davacının önceye dayalı hak iddiasında bulunduğu markalar aleyhine derdest hükümsüzlük davasının bulunduğunu, dava konusu markanın şekli unsurunun müvekkili Şirketin fikri yaratımı sonucu doğmuş logosuna ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu 2015/33079 sayılı ve ‘… … … … 2001 …’ ibareli marka başvurusu ile davalının 2013/23247 sayılı , 2008/42649 sayılı , 91/002860 sayılı , 2013/23245 sayılı , 2013/99301 sayılı , 2005/27498 sayılı , 2008/42650 sayılı ve 2013/99298 sayılı markaları arasında , başvuru kapsamında 18. Sınıfta yer alan ” Çantalar.”, emtiası ve 35. Sınıfta yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için “Parfümeri; kişisel kullanım amaçlı koku vericiler (insan ve hayvanlar için deodorantlar dahil). Cep telefonları ve bunların kılıfları. Gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları. Kuyumculuk eşyaları (taklitleri dahil); altınlar, mücevherler, kıymetli taşlar ve bunlardan mamul takılar, kol düğmeleri, kravat iğneleri, değerli metalden heykeller ve biblolar. Saatler ve zaman ölçme cihazları (kronometreler ve parçaları, saat kordonları dahil). Çantalar, Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler.” mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” hizmetleri yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas tehlikesi bulunduğu, aynı KHK’nın 8/3 ve 8/5 maddelerinin somut uyuşmazlığa uygulama koşullarının oluşmadığı, davacının 2001/16567 ve 2014/05894 sayılı “…” ibareli markalarının dava konusu marka için müktesep hak oluşturmadığı, davacı başvurusunun kötü niyetli olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, mahkemece Dairemiz kaldırma kararının gerekçeleri ile ilgili bir işlem yapılmadan, önceki karardan farklı olarak bu kez müvekkilinin kötü niyetli olduğu kabul edilerek yazılı şekilde karar verildiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunun aynı taraflar arasında görülen davalarda verilen mahkeme kararlarına, Yargıtay ilamlarına ve delillere aykırılık teşkil ettiğini, taraflar arasında müvekkiline ait 2001/16567 sayılı markanın hükmüszlüğü istemiyle görülen İzmir Fİkri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2017/175 sayılı dosyasında verilen kararın Yargıtya 11. Hukuk Diaresini’nin 2019/1285 E-2019/8003 sayılı ilamıyla bozulduğunu, bozma ilamında müvekkilinin marka tescilinin kötü niyetli olmadığının kabul edildiğini, davalının uyuşmazlık konusu mal ve hizmetlerde marka tescilinin bulunmadığını, davalı taraf markasının tanınmış olmadığını, “…” ibareli birçok marka tescilinin bulunduğunu, herkesin kullanımına açık olan bu ibarenin davalının itirazına mesnet markalarının tescilli olduğu 14. sınıf dışında farklı mal ve hizmetlerde tescili talebinin reddedilmesinin maddi gerçekliğe ve mevzuat hükümlerine aykırılık teşkil ettiğini, taraf markaları arasında iltibas bulunmadığını, müvekkilinin 2001 yılından beri olan kullanımları ile markalarına, tescil oldukları ve tescil talebinde bulunan mallar yönünden ayırt edicilik kattığını ve maruf hale getirdiğini, taraf markalarının barındırdıkları şekil unsuru itibariyle de farklılaştıklarını, müvekkilinin kötü niyetli olmadığını, 2001/ 16567 sayılı markasını yıllardır kullandığını, benzer marka başvuruları hakkında verilen YİDK kararlarında da müvekkilinin kötü niyetli olmadığının açıklandığını, dava konusu başvurunun müvekkilinin 2001/ 16567 sayılı markasının birebir aynısı olduğunu, dava konusu başvuru üzerinde müktesep hakkının bulunduğunu, diğer taraftan Ankara 2. FSHHM’nin 2020/82 Esas ve 2021/338 Karar sayılı ilamıyla davalının 2017/72293 sayılı başvurusu yönünden verilen YİDK kararının ve tescilli markanın 25. sınıfta yer alan “Baş giysileri şapkalar,giysiler, kemerler, tek parmaklı eldivenler, ayak giyecekleri” malları bakımından iptaline karar verildiğini, bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının dayanağının kalmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka başvurusunun reddine dair YİDK kararının iptali ve marka başvurusunun tescili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu 2015/33079 sayılı marka başvurusu ile davalının 2013/23247, 2008/42649, 91/002860, 2013/23245, 2013/99301, 2005/27498, 2008/42650 ve 2013/99298 sayılı markaları arasında “18. sınıf: Çantalar.”, ve “35. sınıf: Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için “Parfümeri; kişisel kullanım amaçlı koku vericiler (insan ve hayvanlar için deodorantlar dahil). Cep telefonları ve bunların kılıfları. Gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları. Kuyumculuk eşyaları (taklitleri dahil); altınlar, mücevherler, kıymetli taşlar ve bunlardan mamul takılar, kol düğmeleri, kravat iğneleri, değerli metalden heykeller ve biblolar. Saatler ve zaman ölçme cihazları (kronometreler ve parçaları, saat kordonları dahil). Çantalar, Baş giysileri: şapkalar, kasketler, bereler, takkeler, kepler.” mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir.)” mal ve hizmetleri yönünden, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu, zira davalı Şirketin bahsi geçen marklarının asli unsuru olan “…” ibaresinin aynen dava konusu başvuruda da yer aldığı, başvuruda yer alan diğer ibarelerin yeterli ayırt ediciliği sağlamadığı, diğer taraftan tarafların uzun yıllardır husumet içerisinde bulunuyor olması ile birlikte, davacının başvuru konusu markasının davalının marka kullanımlarına yaklaşması nedeni ile kazanılmış hak oluşturmayacağı, diğer yandan da davacının dava konusu başvurusunun müktesep hak iddiasında bulunduğu markanın bir türevi değil, davalının önceki tarihli marka kullanımlarıyla iltibas tehlikesine sebebiyet verebilecek derecede benzer marka başvurusunda bulunmasının kötüniyet oluşturduğu, her ne kadar davalı Şirket tarafından, 2001/16567 sayılı markasının hükümüsüzlüğü için davacının açtığı davada Yargıtay 11. Dairesinin 2019/1285 E -2019/8003 K sayılı ilamıyla kötü niyetli olmadıklarının kabul edildiği ileri sürmüşse de her marka başvurusunun kendi koşullarına göre değerlendirilmesi esas olduğundan, davalı Şirket tarafından belirtilen Yargıtay kararının işbu uyuşmazlığa emsal teşkil etmeyeceği, ayrıca davacının istinaf itirazında ileri sürdüğü 2017/72293 sayılı davalı markasının, dava konusu başvuru tarihinden sonraki tarihli olup işbu davada bu markaya dayanılmadığından 2017/72293 sayılı davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesinin işbu dava açısından ulaşılan sonuca etkili bulunmadığı, öte yandan ilk derece mahkemesince verilen 2018/175 E. – 2019/508 K.
sayılı ilk kararda, dava konusu başvurunun kötü niyetli olmadığı gerekçesine yer verilerek davanın reddine karar verilmişse de bu kararın davacı ve davalı Şirket tarafından istinaf edilmesi üzerine Dairemizce, kararın hüküm kısmı ile gerekçesi arasında çelişki bulunduğu gerekçesi ile HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak dosyanın, davanın yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verildiği, ilk derece mahkemesi, daha önce verilen ve Dairemizce kaldırılan ilk kararla bağlı olmadığından bu defa davanın dava konusu başvurunun kötü niyetli olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin mümkün bulunduğu anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf itirazlarının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcı, anılan davacı tarafından istinaf başvurusunda peşin olarak yatırdığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,

4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 24/06/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 03/07/2022