Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1030 E. 2022/980 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/07/2020
NUMARASI .,….
DAVANIN KONUSU : Marka Hakkına Tecavüzün Önlenmesi, Durdurulması, Haksız Rekabetin Meni, Maddi ve Manevi Tazminat

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 02/07/2020 tarih ve 2018/23 E. – 2020/149 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkiline ait şekil markasının Paris Sözleşmesi ile 6769 sayılı SMK’nın 6/4 ve 6/5 maddesi anlamında tanınmış marka olduğunu, davaya dayanak, at üstünde … oyuncusu figürlü şekil markasını büyük uğraşlar ve emekler sonucu oluşturduğunu, uzun yıllar önce ülkemizde kendi adına tescil ettirdiğini, markayı yoğun ve yaygın biçimde kullanarak maruf ve meşhur hale getirdiğini, davalının iş yerinde, müvekkiline ait … sayılı markaların aynısının/benzerinin, müvekkili markalarının da tescilli olduğu … ürünleri üzerinde, izinsiz ve hukuka aykırı bir biçimde kullandığının tespit edildiğini, davalının üretimini gerçekleştirdiği ürünler üzerinde müvekkilinin tanınmış “…” markasını müvekkilin izni olmaksızın haksız ve hukuka aykırı olarak kullandığını ve satışını gerçekleştirdiğini ileri sürerek, müvekkilinin tescilli markasına tecavüzün önlenmesine, durdurulmasına ve sonuçlarının giderilmesine, davalının haksız eylemlerine son verilerek şekil görselini/benzerini taşıyan tüm ürünlerin vs. tanıtım araçlarının toplatılmasına, bu ibarenin her türlü ürün, tanıtım aracından çıkartılmasına, bunun imkansız olması halinde bunların imhasına, davalının, müvekkili marka hakkına ihlali neticesinde ortaya çıkan haksız rekabetinin men’ine, haksız rekabetin neticesi olan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, 50.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin, dava konusu edilen markasının kendi adına … nezdinde 2017/86186 numara ile tescil edildiğini, davacı tarafın iddiasının aksine, davacı taraf adına tescilli marka ile müvekkilinin şekil markası arasında iltibas oluşturacak kadar benzerlik olmadığını, davacı markalarının tanınmış oldukları iddiasının yerinde bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacı adına tescilli at üstünde … oyuncusu figürlü şekil markası ile dava konusu davalı kullanımları arasında karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğu, davalı kullanımlarındaki … sopasının aşağıda olması ve … oyuncusunun sola değil sağa bakmasının, markalar arasındaki karıştırılma tehlikesini ortadan kaldıracak mahiyette olmadığı, ayrıca davalı tarafından şekil markası ile … … ibarelerinin birlikte kullanılmasının iltibası artırıcı nitelikte olduğu, davacı markalarının çantaları da kapsayan 18. sınıfta tescilli bulunduğu, davalıya ait markasal kullanımların ise “…” üzerinde gerçekleştiği, davalının, adına tescilli marka bulunduğu ve bu nedenle kullanımlarının davacının marka haklarına tecavüz teşkil etmediği yönünde savunmada bulunmuş ise de 6769 sayılı SMK’nın 155. maddesi uyarınca davalının bu markaya dayanamayacağı, eylemin süresi, davacı markasının tanınmışlığı, davalının ticari iş hacmi dikkate alınarak TBK’nın 50. maddesi uyarınca 35.000 TL maddi tazminatın hakkaniyete uygun görüldüğü, yine eylemin süresi, davacı markasının tanınmışlığı, davacının mesleki itibarı gözetildiğinde 10.000,00 TL manevi tazminatın takdir edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davacının tescilli markasına davalı tarafından yapılan tecavüzün men’ine ve ref’ine, davalının marka görselini taşıyan tüm ürünlerinin, tanıtım araçlarının toplatılmasına, bu ibarenin her türlü ürün tanıtım araçlarından çıkartılmasına, bu mümkün değil ise imhasına, davalının marka ihlali nedeniyle haksız rekabetin menine, haksız rekabetin neticesi olan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, 35.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili, müvekkilin markasal kullanımın tecavüz olarak nitelendirilmesinin hukuka aykırı olduğunu, taraf markalarının aynı ya da ayırt edilemeyecek kadar benzer olmadıkları gibi aralarında iltibas tehlikesinin de bulunmadığını, davacı şirkete ait markaların tanınmış olduklarının ispat edilemediğini, müvekkili kullanımının tecavüz teşkil ettiğinin kabulü anlamına gelmemekle birlikte yapmış olduğu ekonomik faaliyetten hiçbir gelir elde edemediğini, ek raporda da, “dosya kapsamı dikkate alındığında TBK’nın 50/2. maddesi çerçevesinde … ibaresinin … faaliyetinde kullanımı için uygun maddi tazminatın 3.000,00 TL’den aşağı olmaması gerektiği” kanaatinin belirtildiğini, buna rağmen mahkemece belirlenen maddi tazminatın, hakkaniyet ve marka hukuku kaidelerine aykırı kaldığını, tespit edilen manevi tazminat tutarının da oluşa, somut duruma ve marka hukuku kaidelerine uygun olmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE :Dava, marka hakkına tecavüzün önlenmesi, durdurulması, haksız rekabetin meni ile maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davaya konu davalı kullanımlarının, davacı adına tescilli markalarla karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzer olduğu, davalı kullanımlarının gerçekleştiği “…” mallarının da davacı markalarının kapsamında yer alan mallarla benzer bulunduğu, buna göre davalı eylemlerinin davacının marka tescilinden doğan haklarına tecavüz teşkil ettiği ve dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan SMK’nın 155. maddesi uyarınca davalının adına tescilli markaya savunma gerekçesi olarak dayanamayacağı, dava konusu eylem nedeniyle davacının tercihi doğrultusunda SMK’nın 151/2-b maddesi uyarınca davacının zararının tespitinin mümkün olmadığı, bu itibarla davacı markasının ayırt edici niteliği ve tanınmış olması, dava konusu ihlalin kapsamı ve boyutu ile somut olayın özellikleri dikkate alındığında mahkemece TBK’nın 50. maddesi uyarınca takdir edilen maddi tazminatın hakkaniyete uygun bulunduğu, yine hükmolunan manevi tazminatın da somut olayın özelliklerine ve hakkaniyete uygun olduğu, TBK’nın 50/2. maddesi uyarınca uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkimin, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirlemesi gerektiği, ilk derece mahkemesince bu yönden de bilirkişi raporu alınması doğru değil ise de bu yanlışlığın ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını gerektirmediği, bu yönden alınan bilirkişi raporundaki değerlendirmelerin ise hukuki bir değerinin bulunmadığı, açıklanan nedenlerle bu yöne ilişkin davalı istinafının da yerinde olmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 3.074,00.TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 714,10.TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 2.359,90 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 30/06/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 11/07/2022

….