Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2022/1025 E. 2022/1050 K. 08.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2022/1025
KARAR NO : 2022/1050
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/11/2017
NUMARASI : 2014/202 E. – 2017/400 K.

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :

DAVALI :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü.

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 01/11/2017 tarih ve 2014/202 E. – 2017/400 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin tanınmış … ibareli 3. Sınıf ürün ve hizmetleri de içeren markaların sahibi olduğunu, ticaret unvanının ayırıcı unsurunun … ibaresinden oluştuğunu, kötüniyetli davalının “…” ibareli 3. sınıf ürün ve hizmetleri içeren marka tescil başvurusunda bulunduğunu, 2012/99099 sayılı başvurunun yayını üzerine ticaret unvanı ve markalarıyla iltibas, tanınmışlık ve kötüniyet nedeniyle reddi istemiyle itirazda bulunduklarını, itirazın önce Markalar Dairesi ve nihai olarak YİDK’nın 2014/M-4017 sayılı kararıyla reddedildiğini, kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, başvurunun tescilinin müvekkili ticaret unvanı ve markalarıyla iltibasa neden olacağı gibi onların tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağını, itibar ve ayırt edici karakterine zarar vereceğini ileri sürerek YİDK kararının iptaline ve davalı markasının hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı… vekili, görsel, sescil ve anlamsal olarak bütünü itibariyle bıraktıkları umumi intibaı bakımından başvuru konusu … ibareli işaret ile davacının … ibareli markalarının iltibasa neden olmayacağını, başvurunun tescilinin davacı markalarının tanınmışlığından yararlanmasının, onun itibarı ve ayırt edici karakterini zedelemesinin mümkün olmadığını, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacının ticaret unvanı ve markalarının … ibareli olduğu, uzun süreli kullanım ve yaygın dağıtım ile beyaz eşya sektörü için tanınmışlık vasfı edindiği, markanın beyaz eşya ve elektronik ürünler ile bu ürünlerin satışı faaliyetinin gerçekleştirildiği mağazacılık zincirinde kullanıldığı, davalının markasının ise “…” ibareli olduğu, asıl ve ayırt edici unsurunun “…” ibaresinden oluştuğu, her iki tarafın markalarının bir kısım aynı tür ürün ve hizmetleri içerdikleri, ancak başvuru konusu “…” ibareli işaretin ayırt edici ve baskın unsurları nazara alınarak yapılan gözlemde görsel, sescil ve anlamsal olarak bıraktığı umumi intibaı itibariyle davacının tanınmışlık vasfı bulunan … ibareli markaları ile benzer olmadığı, zira başvuru konusu işareti oluşturan kelimenin ilk harfinin V harfi ile başlamasına karşın devam eden kısımlarının görsel, okunuş ve anlam olarak başvuru konusu işaret ile markaları tamamen farklılaştırdığı, başvurunun tescili davacının markalarıyla iltibasa sebebiyet vermeyeceği gibi onun tanınmışlığından haksız yarar sağlamayacağı, itibar ve ayırt edici karakterine de zarar vermeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davaya konu markanın, müvekkilinin markaları ile iltibas oluşturacak derecede benzer olduğunu, zira her iki markanın aynı anda … harfleri/hecesi içermekte olup söz konusu harflerin aynı sıra ile dizildiklerini, emsal kararlar bulunduğunu, taraf markaları ayniyet derecesinde benzer olduğu gibi, davalının tescil için başvuruda bulunduğu mal ve hizmetlerin müvekkili şirketin tescilli olduğu mal ve hizmetler ile benzerlik içerdiğini, müvekkiline ait markalar tanınmış olup, davanın 556 sayılı KHK m.8/4 gereğince de kabul edilmesi gerektiğini, dava konusu marka başvurusunun, 556 sayılı KHK md. 8/5 gereği tesciline engel olunması gerektiğini, davalı yanın, yerel mahkeme hükmünün aksine kötüniyetli olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacının ticaret unvanı ve markalarının “…” ibareli olduğu, bu markanın beyaz eşya sektörü için tanınmışlık vasfının bulunduğunun belirlendiği, davalının başvuru konusu markasının ise “…” ibareli olduğu, her iki tarafın markalarının aynı tür ürün ve hizmetleri içerdikleri, ancak “…” ibareli işaretin, görsel, sescil ve anlamsal olarak bıraktığı umumi intibaı itibariyle davacının tanınmışlık vasfı bulunan … ibareli markaları ile benzer olmadığı, normal düzeyde bilgilendirilmiş, makul ölçüde dikkatli, işaret ve markayı aynı anda görüp detaylarını karşılaştıramayan ve daha önce yararlandığı hizmetlerle ilgili markanın göz ve kulağında kalan izine dayanarak sonraki 3. Sınıfta yer alan ürün ve hizmet tercihinde aynı markayla sunulan ürün ve hizmetlerden yararlanmak isteyen ortalama düzeydeki alıcıların markalar arasında bir ilişkilendirme kurmayacağı, başvurunun tescili davacının markalarıyla iltibasa sebebiyet vermeyeceği gibi onun tanınmışlığından haksız yarar sağlamayacağı, itibar ve ayırt edici karakterine de zarar vermeyeceği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 21,40 TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 08/09/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 22/09/2022

Başkan

Üye

Üye

Katip