Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/999 E. 2023/930 K. 07.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/999 – 2023/930
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/999
KARAR NO : 2023/930
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/01/2021
NUMARASI : 2019/367 E. – 2021/43 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 27/01/2021 tarih ve 2019/367 E. – 2021/43 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı Şirket ile davalı … Kurumu tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “…” seri markalarının sahibi bulunduğu gibi aynı zamanda 85600 sayılı “…” tanınmış markasının da sahibi olduğunu, davalı tarafın gerçekleştirdiği 2017/105329 sayılı “… ” ibareli başvuruya karşı gerçekleştirdikleri itirazların kısmen kabul edildiğini, ancak bu karara karşı davalı şirketin gerçekleştirdiği nihai itirazın kabul edildiğini ve çıkartılan mallar yönünden de işlemlerin devamına karar verildiğini, davalı şirket adına önceki tarihlerde tescilli markaların varlığının dava konusu markanın da müvekkilinin markaları ile benzer olmadığı sonucunu doğurmayacağını, davalı tarafın önceki markalarının tescil kapsamlarının dar olduğunu, ayrıca önceki markalarındaki görsel unsurların farklılaştırıldığını, 97/020675, 98/019473, 2000/28662 sayılı markaların eldeki davaya konu marka bakımından kazanılmış hak sağlamayacağını, kaldı ki önceki markalar üzerinde yapılan değişiklik ile müvekkili markalarına yanaşıldığını, 2010/24924 ve 2015/04539 sayılı markaların ise görsel unsurlar bakımından zaten farklı olduğunu, davalının daha evvel de benzer şekilde gerçekleştirdiği 2010/67905, 2011/84502, 2014/10407, 2014/102411, 2014/110122, 2016/08108, 2016/13724, 2016/52019 sayılı markaların tamamına karşı hükümsüzlük davaları ikame edildiğini, “…” ibaresinin günlük dilde kullanımı olan bir kelime olduğunun kabulü halinde dahi tanınmışlık seviyesine ulaştığının kabulünün gerekeceğini, davalı tarafın açıkça kötüniyetli olduğunu, davalı markalarının hükümsüzlüğü yönünde verilmiş pek çok karar bulunduğu halde davalının müvekkili markalarına yaklaşan renk ve kaligrafi ile bilerek ve isteyerek yeni başvurularda bulunduğunu ileri sürerek 2019-M-9005 sayılı YİDK kararının iptali ve 2017/105329 sayılı marka başvurusunun tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Kurumu vekili, davaya konu “… ” ibareli marka başvurusunun, bütünü itibariyle bırakılan izlenim açısından dikkate alındığında, davacıya ait “…” ibaresini içeren 2015/106784 sayılı “… ” markası dahil olmak üzere itiraz markaları ile kısmen benzerlik gösterse de, başvuru kapsamındaki mal/hizmetlerin, itiraz gerekçesi markaların kapsamında bulunan mal/hizmetlerle aynı/benzer nitelikte olmadığını, başvurunun kötüniyetle gerçekleştirildiği iddiasının davacı tarafça itiraz aşamasında somut bilgi, belge ve delil ile ispatlanamadığını, verilen kararın yasaya ve usule uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, taraflar arasında süregelen çok sayıda davanın mevcut olduğunu ve karara bağlanmış davaların bulunduğunu, davacının açtığı davaların çoğunun lehine sonuçlandığı gibi bir algı yaratmaya çalışmış ise de, bu durumun gerçeği yansıtmadığını, davacı tarafın lehine sonuçlanan davaların sadece kırmızı logolu markalara ilişkin olan davalar olduğunu, dava konusu markanın davacı markaları ile iltibasa neden olacak bir benzerlik ise taşımadığını, davacının tekstil sektöründe kullanılan emtiaları kapsayan markalarının bulunduğunu, müvekkilinin ise 07, 08, 11 ve 21. sınıflarda tescil almak istediğini, salt markaların kadınlara hitap etmesi ve aynı yerlerde satılabilir olmasının benzerlik şartını sağlamayacağını, Yargıtay tarafından da verilen kararlarda davacı tanınmışlığının yalnızca tekstil sektörüne özgülenmiş kabul edildiğini, kaldı ki müvekkilinin de züccaciye ve mutfak eşyaları sektöründe bilinen ve tanınan bir marka olmasının göz ardı edilmemesi gerektiğini, müvekkilinin “…” ibaresi üzerinde müktesep hakkının bulunduğunu, müvekkilinin dava konusu başvurusunun da davacı markalarından ziyade önceki markalarına benzerlik taşıdığını, dava konusu markanın yine müvekkiline ait olan ve renk unsuru içermeyen birebir aynı logolu hali olan 2014/58846 sayılı marka olduğunu, anılan markaya karşı Bakırköy 1. FSHHM’de açılan davanın 2016/174 Esas sayısı ile reddedildiğini, müvekkilinin evvelki markalarında logoya hakim olan her unsuru korumak suretiyle logonun modernize edilerek sadece renklendirmesinin yapıldığını, müvekkilinin taraflar arasındaki mahkeme kararlarına da saygı duyarak markasında kırmızı değil “…” rengini kullandığını, davacın 07, 08, 11 ve 21. sınıf açısından bir hak elde edemediği ve gerçekleştirdiği başvuruların müvekkili markaları nedeniyle reddedildiği halde davacının aynı markaları gerekçe göstererek müvekkiline karşı ikame ettiği davanın izahtan vareste olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, taraf markaları arasında 08. sınıftaki “Güzellik amaçlı ve kişisel bakım için kullanılan bu sınıfa dahil aletler: tıraş, epilasyon, manikür, pedikür aletleri, saç düzleştirme ve kıvırma amaçlı el aletleri, makaslar” emtiası ile davacı yana ait bazı markalar kapsamında yer alan “Diş fırçaları, elektrikli diş fırçaları, diş ipleri, tıraş fırçaları, saç fırçaları, taraklar” emtiası arasında ilgili tüketici nezdinde benzer algılar oluşturacak bağlantılar bulunduğu, davacı yanın, işlem dosyasına dayanak göstermediği ve fakat hükümsüzlük talepli dava dosyası kapsamında dayanak yaptığı markalar arasındaki 2009/66400 sayılı markası bakımından da taraf markalarının, başvuru kapsamında yer alan “Değerli madenlerden olanlar dahil çatallar, kaşıklar, bıçaklar ve kesme, doğrama, soyma amaçlı elektrikli olmayan kesici mutfak aletleri.” emtiası bakımından benzer oldukları, zira anılan marka kapsamındaki “Doğrama, öğütme, ezme, çırpma ve ufalama için mutfakta kullanılan elektrikli aletler” ile aynı amaçlara yönelik elektrikli olmayan mutfak aletlerinin çoğu zaman bir arada, aynı satış noktalarında ve aynı tüketici kitlesine hitaben ticarete konu edildiği, dava konusu 2017/105329 sayılı marka incelendiğinde, üst kısmında … görseli yer alan gri/beyaz renklerde dairesel bir logonun tam ortasına yerleştirilmiş altın renkli, uç kısımları kıvrımlandırılmış bir kuşağın yer aldığı, bu kuşak üzerinde beyaz renkle ve logonun bütününe hakim unsur olarak “…” ibaresinin kullanıldığı, fonda yer alan gri renkli dairenin alt kısmında ise “…” ibaresine nazaran son derece küçük şekilde ve beyaz renklerle yazılmış “…” ibaresinin yer aldığı, bu bağlamda dava konusu marka bir bütün olarak değerlendirildiğinde “…” ibaresinin asli ve ayırt edici unsur olarak kullanıldığı, davacının itirazına dayanak oluşturduğu markaları incelendiğinde; “… “, “… “, “… “, “… “, “… ” gibi “…” ibaresinin gri konturlu ve kırmızı renkli, soldan sağa dalgalı bir kuşak içerisinde yer alan “…” ibaresi ve tali nitelikteki ek unsurlardan oluşan markaları mevcut olduğu gibi ayrıca “…” ibaresinin bağımsız karakterini koruduğu ve markaya yönelik düzenlenmiş “…”, “…” gibi slogan markalarının ve son olarak tek başına “…” markasının da mevcut olduğu, dolayısıyla davacı markalarının da esas unsurunun “…” ibaresi olduğu, taraf markaları bir bütün olarak karşılaştırıldığında; “…” ibaresinin bilinen bir kelime olması, otomatik olarak anılan ibarenin dava konusu emtia bakımından ayırt edici vasfının zayıf olarak yorumlanması sonucunu doğurmayacağı, “…” ibaresinin davaya konu emtiayı doğrudan tanımlamadığı, bu emtiayı veya bu emtianın karakteristik özelliklerinden birini doğrudan çağrıştırmadığı, dolayısıyla “…” ibaresinin davaya konu emtia bakımından somut ayırt edici niteliği haiz olduğu, taraf markalarının 08. sınıftaki “Güzellik amaçlı ve kişisel bakım için kullanılan bu sınıfa dahil aletler: tıraş, epilasyon, manikür, pedikür aletleri, saç düzleştirme ve kıvırma amaçlı el aletleri, makaslar” emtiası bakımından YİDK kararı ve hükümsüzlük talebi bakımından; “Değerli madenlerden olanlar dahil çatallar, kaşıklar, bıçaklar ve kesme, doğrama, soyma amaçlı elektrikli olmayan kesici mutfak aletleri.” bakımından ise yalnızca hükümsüzlük istemi yönünden aralarında tüketiciyi yanıltabilecek bir benzerliğin var olduğu, İstanbul 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2020/146 Esas sayılı dava dosyasında; bu dosya davalısı şirketin, dosya davacısı şirkete karşı, 2016/31907, 2016/32561, 2016/35268, 2016/35286, 2016/35871 sayılı markaların bir kısım mal ve hizmetler bakımından hükümsüz kılınması için dava açıldığı, davacıya ait markaların hükümsüzlüğü davasının neticesinin beklenmesinin eldeki davadaki markanın hükümsüzlüğü istemi bakımından sonuca etkili olmadığı, İstanbul 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2020/146 Esas sayılı dava dosyasının neticesinin beklenmediği, salt 2009/66400 sayılı itiraza mesnet markanın kullanmama nedeniyle iptali davasının sonucunu beklemenin yargılamaya etkisi bulunmadığı tespit edildiğinden, Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2018/224 Esas sayılı dava dosyasının neticesinin beklenmediği, davalı şirketin, dava konusu marka başvurusu bakımından, önceki tarihli markalarını mesnet göstererek, müktesep hak iddiasına dayandığı, dava konusu 2017/105329 sayılı markanın başvuru tarihi olan 21.11.2017 tarihinde başvuru konusu edilmiş olduğundan, anılan başvuru tarihinden daha önce tescil edilmiş ve tescilinin üzerinden 5 yıllık hak düşürücü süre geçmiş ve çekişme konusu olmaktan çıkmış davalı markalarının öncelikli olarak tespitinin gerektiği, davalı şirketin dava konusu başvurudan önceki tarihli toplam 23 adet “…” ibaresi içerir markasının mevcut olduğu, ancak bu markalardan yalnızca 4’ünün müktesep hak bakımından değerlendirilme kriterinin ilki olan tescili üzerinden hak düşürücü sürelerin geçmiş olması şartını sağladığı, davalı şirkete ait 2000/28662 sayılı “…” markasının “…” ibaresini içermekle birlikte uyuşmazlığın temelindeki markanın sahip olduğu ek görsel unsurların varlığı ve bu görsel unsurların varlığı nedeniyle taraflar arasında ortaya çıktığı ve uzun yıllardır devam etmekte olduğu anlaşılan seri uyuşmazlıklar kapsamında, iş bu markanın dava konusu marka açısından müktesep bir hak sağlamayacağı, zira dava konusu marka başvurusunun davalıya ait önceki tarihli bu markanın yeni bir versiyonu olarak dizayn edilmesinden ziyade, özellikle davacıya ait “gri çerçeveli ve kırmızı renk zeminden oluşan dalgalı kuşak üzerine beyaz renkli harflerle yazılı … kelimesi” işaretini taşıyan markaların yenilenmiş bir versiyonunu andırdığı ve bu nedenle davacı markalarına yakınlaştığı, davalı şirkete ait 98/019473 sayılı “…” markasının ” …” kelimesinden oluştuğu, halbuki dava konusu markada bu dünya şeklinin geri planda kalacak şekilde ve davacının “gri çerçeveli ve kırmızı renk zeminden oluşan dalgalı kuşak üzerine beyaz renkli harflerle yazılı … kelimesi” işaretini taşıyan markalarının sahip olduğu görselliğe daha yakın olacak (davalının daha evvelki başvurularında kullandığı kırmızı rengi altın sarısına çevirdiği görülmüştür) şekilde markasını güncellediği, davalının adına tescilli markaları yeni biçimleriyle düzenleme ve tescil ettirme hakkı bulunmakta ise de bu düzenlemenin önceki markasının kapsamından uzaklaşıp başkasına ait bir markasının koruma sınırlarını tehdit etmesi halinde artık yeni bir uyuşmazlık tehlikesinin oluşabileceği, nitekim taraflar arasında bu nedenle çok sayıda uyuşmazlığın da mevcut olduğu, dolayısıyla iş bu markanın dava konusu marka açısından müktesep bir hak sağlamayacağı, davalı şirkete ait 97/020675 sayılı “… markasının “…” ibaresini içermekle birlikte uyuşmazlığın temelindeki markanın sahip olduğu ek görsel unsurların varlığı ve bu görsel unsurların varlığı nedeniyle taraflar arasında ortaya çıktığı ve uzun yıllardır devam etmekte olduğu anlaşılan seri uyuşmazlıklar kapsamında, iş bu markanın dava konusu marka açısından müktesep bir hak sağlamayacağı, zira dava konusu marka başvurusunun davalıya ait önceki tarihli bu markanın yeni bir versiyonu olarak dizayn edilmesinden ziyade, özellikle davacıya ait ” … ” işaretini taşıyan markaların yenilenmiş bir versiyonunu andırdığı ve bu nedenle davacı markalarına yakınlaştığı, davalı şirkete ait 2010/24924 sayılı “…” markasının davaya konu marka başvurusunun 2010/24924 sayılı markanın asli unsuru korunarak oluşturulduğunun söylenemeyeceği, zira 2010/24924 sayılı markada diğer unsurlara nazaran daha büyük boyutlarda bir aşçı figürünün bulunduğu, bu aşçı figürünün elinde servis tabağı tutmaya benzer şekilde ” …” yazılı figürü tuttuğu, “…” yazılı bu figürün aşçı figürüne göre oldukça küçük puntolu olduğu, “…” ibareli figürün ayırt edici niteliği haiz bir unsur olduğu düşünülse de, markanın genel görünümünü sadece bu “…” ibareli figürün oluşturmadığı, aşçı figürünün de en az “…” ibareli figür kadar markasal ayırt edici niteliğinin bulunduğu, markanın asli unsurunu aşçı figürü ile “…” figürünün birlikte oluşturduğu, dava konusu marka başvurusunun davalıya ait önceki tarihli bu markanın yeni bir versiyonu olarak dizayn edilmesinden ziyade, özellikle davacıya ait ” … ” işaretini taşıyan markaların yenilenmiş bir versiyonunu andırdığı ve bu nedenle davacı markalarına yakınlaştığı, dolayısıyla davalı şirkete ait bu markanın da davaya konu marka başvurusu bakımından müktesep hak oluşturmayacağı, davacı, gerek YİDK aşamasında, gerekse dava aşamasında tanınmışlık iddiasına dayandığı, davacı yanın “…” markasının “ev tekstili ürünlerinde” yoğun kullanım sonucunda ayırt edicilik kazandığının kabul edilebileceği, 8 ve 21. Sınıflardaki davalı şirkete ait “…” esas unsurlu marka başvurusunun, davacının tanınmış “…” ibareli markalarının tanınmışlığından haksız yere yararlanma ihtimalini taşıdığı, yine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 01.04.2019 tarih 2018/728 E 2019/2468 K sayılı kararında da; davacının “…” ibareli tanınmış markasına benzer davalı şirkete ait marka başvurusunun davacının tanınmış markasından haksız yere yararlanma sonucuna yol açacağının benimsendiği, davacının ev tekstili sektöründe tanınmışlık mertebesine ulaşan “…” markasını bilen, bu markalı emtialardan yararlanan makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesiminin, davaya konu 2017/105329 sayılı “… ” markasını daha sonra yukarıda iltibas tehlikesi oluşturduğu belirtilen emtia haricinde kalan diğer davaya konu 8 ve 21. Sınıftaki emtia üzerinde gördüğünde veya işittiğinde, davacının tanınmışlık mertebesine ulaştırdığı “…” ibaresinin oluşturduğu olumlu imajı, bu emtialara da sirayet ettirebileceği, bu nedenle davacının “…” ibareli markasının oluşturduğu tanınmışlıktan davalı şirketin haksız avantaj elde edebileceği, davacı vekilinin, marka hükümsüzlüğü istemi bakımından davalının kötüniyetli olduğunu dava aşamasında ileri sürdüğü, davalı şirketin kötü niyetli olarak hareket ettiğini gösterir sair somut olgu bulunmadığından kötüniyet iddiasına ilişkin istemler yerinde bulunmadığı gerekçesi ile davanın kabulü ile, 2019-M-9005 sayılı YİDK kararının iptaline, dava konusu 2017/105329 sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı şirket vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkili aleyhine sonuçlanan kararlar söz konusu olsa da bu kararların müvekkilinin 2010 tarihli kırmızı logolu başvuruları olup, bu başvurularda kırmızı rengin kullanılması ve davacı tarafın da logosunun kırmızı renkli olmasından kaynaklı olarak Yargıtay tarafından bozulması üzerine verilmiş olan kararlar olduğunu, oysa ki kırmızı logolu başvurulara ilişkin görülen davalarda sunulan bilirkişi raporları olmak üzere Yerel Mahkemeleri ilk kararları hep kırmızı logolu başvuruların dahi davacı markalarından ziyade müvekkilinin eski marka tescillerine benzediği yönünde olduğunu, Yargıtay tarafından kırmızı renkli logolara ilişkin verilen kararların bozulması üzerine müvekkili tarafından kırmızı logolu kullanım sona erdirildiğini, sarı ve siyah logolu marka başvuruları yapıldığını, davaya konu marka davacı tarafın değil müvekkilin önceki tescilli markalarına yanaştığını, tüketici tarafından müvekkilin eski tescilli markasından ziyade davacı markası ile benzer olduğu yanılgısına düşmesinin mümkün olmadığını, mahkemenin 2016/31907, 2016/32561, 2016/35268, 2016/35286, 2016/35871 sayılı markalara ilişkin değerlendirmesinin hatalı bulunduğunu, müvekkiline ait logoda da yer alan … ibareli dünya figüründe de …, … figürünün ön planda olduğunu, davacı tarafın “tanınmışlığı” nın ev tekstili açısından mevcut olduğu, yıllardır farklı sektörlerde yanyana “…” markasının kullanan tarafların markalarının karıştırılmasının mümkün olmadığı belirtilmişken mahkemenin kesinleşen bu kararla tamamen çelişen gerekçelerle davanın kabulüne ilişkin kararı kabul edilemeyeceğini, markanın modernize edildiğini, “… “renge ilişkin verilmiş kararlar baz alınarak müvekkilin markasını modernize etme çabası haksız bir şekilde engel olunmaması gerektiğini, mahkemenin davacı tarafın tanınmış marka olması nedeniyle taraf markalarının tescilli olduğu emtia farklı olsa da iltibas yaratacağı görüşü hatalı ve hukuka aykırı bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … Kurumu vekili istinaf başvuru dilekçesinde, hüküm sonucunda yer alan vekalet ücretine ilişkin itiraz bulunduğunu, YİDK kararının iptali davalarında istinaf mahkemeleri de dahil olmak üzere, yerleşik olarak, ilgili mahkeme kararlarının genelinde anılan ödemelere ilişkin davalılar aleyhine müteselsil sorumluluğa hükmedilmediğini, davalılar aleyhine hükmedilen miktarların belirtildiği biçimde düzeltilmesinin gerektiğini, dava konusu “… bambu” ibareli marka başvurusu, bütünü itibariyle bırakılan izlenim açısından dikkate alındığında davacıya ait “…” ibaresini içeren 2015 106784 sayılı “… ” markası dahil olmak üzere 2017/09787, 2017 02271, 2017 01197, 2017 01114, 2017 01106, 2017 01102, 2017 01096, 2016 43047, 2016 41478, 2016 41468, 2016 41459, 2016 38677, 2016 36759, 2016 35897, 2016 35871, 2016 35364, 2016 35361, 2016 35359, 2016 35352, 2016 35286, 2016 35275, 2016 35268, 2016 35261, 2016 31907, 2014 87210, 2014 87202, 2011 29814 itiraz markaları ile kısmen benzerlik gösterse de, başvuru kapsamındaki mal/hizmetler, itiraz gerekçesi markaların kapsamında bulunan mal/hizmetlerle aynı/benzer nitelikte olmadığını, davalının başvuru markasının kapsamındaki mal/hizmetler, davacının itiraz markalarındaki mal/hizmetlerle aynı ya da benzer nitelikte olmadığını, itiraza konu başvurunun tescilinin 6769 Sayılı SMK’nın 6/5. maddesinde belirtilen koşulların oluşmasına yol açacağı yönünde de bir kanaat oluşmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili Kurum kararlarının iptali ve markanın hükümsüzlüğü
istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, taraf markalarının kapsamları arasında kısmen tüketiciyi yanıltabilecek bir benzerliğin var olduğu, yargılamada ileri sürülen davaların sonuçlarının beklenmesinin eldeki davanın sonuca bir etkisinin olmadığı, davalı şirketin, dava konusu marka başvurusunun, davalıya ait önceki tarihli markaların yeni bir versiyonu olarak dizayn edilmesinden ziyade, özellikle davacıya ait markaların yenilenmiş bir versiyonunu andırması ve davacıya ait markalara yakınlaşması nedeniyle davalının önceki tarihli markalarından dolayı müktesep bir hakkının bulunmadığı, davacı yanın “…” markasının “ev tekstili ürünlerinde” yoğun kullanım sonucunda ayırt edicilik kazandığı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 01.04.2019 Tarih, 2018/728 Esas ve 2019/2468 Karar sayılı kararında da; davacının “…” ibareli tanınmış markasına benzer davalı şirkete ait marka başvurusunun davacının tanınmış markasından haksız yere yararlanma sonucuna yol açacağının benimsendiği, davacının “…” ibareli markasının oluşturduğu tanınmışlıktan davalı şirketin haksız avantaj elde edebileceği, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 08.04.2019 Tarihli, 2018/955 E.- 2019/2686 K. sayılı kararının da bu yönde olduğu, diğer yandan mahkemece yargılama giderleri için müteselsil tahsil yönünde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davalı … İnşaat İmalat Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. vekili ile davalı … Kurumu vekilinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … İnşaat İmalat Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. vekili ile davalı … Kurumu vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90’ar TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı … İnşaat İmalat Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. ile davalı … Kurumu tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30’ar TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 120,60-TL harcın anılan davalılardan ayrı ayrı tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı … İnşaat İmalat Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. ile davalı … Kurumu tarafından yapılan yargılama giderlerinin anılan tarafların uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 07/07/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 07/07/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.