Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/998 E. 2021/1142 K. 29.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/05/2018
NUMARASI :…..

DAVANIN KONUSU : Marka Tescil Başvurusunun Reddine Dair
… Kararının İptali.

Dairemizce verilen 05/02/2020 tarih …… sayılı karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 08/03/2021 tarih ve …. sayılı kararıyla bozulmuş olmakla, dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, “…” ibareli tanınmış markaların sahibi olan, bunun yanında “… …+…” ibare ve biçimli 11, 16, 21 ve 37.sınıf ürün ve hizmetleri içeren ……. …+…” ibare ve biçimli 9, 11, 16, 21, 35, 37, 38, 41 ve 42.sınıf ürün ve hizmetleri içeren ……. …+…” ibare ve biçimli 9, 11, 16, 21, 35, 36, 37, 38, 41 ve 42. sınıf ürün ve hizmetleri içeren .. sahibi bulunan, markalarını fiilen kullanan müvekkilinin, 13.03.2015 tarihinde “…+…” ibareli 9, 21, 35, 36, 37, 38 ve 41.sınıf ürün ve hizmetleri içeren marka tescil başvurusunda bulunduğunu, …. kod numarası verilen başvurunun, davalı şirketin “…….” ibareli 7, 8, 9, 21, 35, 37, 38, 42, 44 ve 45.sınıf ürün ve hizmetleri içeren….ibareli 9, 16, 35, 36 ve 41.sınıf ürün ve hizmetleri içeren ………. …” ibareli 6, 9, 16, 18, 21, 24, 25, 28, 35, 36, 38, 41 ve 42.sınıf ürün ve hizmetleri içeren …” ibareli 9, 35, 36, 38 ve 42.sınıf ürün ve hizmetleri içeren 2000/10408; “i-… …” ibareli 9, 35, 36, 38 ve 42.sınıf ürün ve hizmetleri içeren …….” ibareli 9, 37 ve 42.sınıf ürün ve hizmetleri içeren….” ibareli 35, 36 ve 42.sınıf ürün ve hizmetleri içeren ….. sayılı markasına dayanarak yaptığı itirazın, diğer davalı … ……. sayılı kararıyla kısmen kabul edilerek, müvekkilinin marka tescil başvurusunun bir kısım mal ve hizmetler için reddedildiğini, kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, zira görsel, sescil, biçimsel, düzenleme, renk ve kompozisyon olarak başvuru konusu işaret ile davalı markaları arasında iltibasa sebebiyet verebilecek bir benzerliğin bulunmadığını, müvekkilinin tescilli markalarından kaynaklı kazanılmış hakkının bulunduğunu, redde konu ürün ve hizmetleri tercih edecek kişilerin niteliği ve satın alma için ayıracakları süre, gösterecekleri dikkat ve özen nazara alındığında, iltibas doğmasının imkansız olduğunu ileri sürerek, davalı… … kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer şirket vekili, başvuru konusu “…+…” ibare ve biçimli işaretle, redde mesnet alınan “…” ibareli markaların, kapsamlarındaki 35.sınıf hizmetlerin aynı tür olduğunu, görsel, sescil ve anlamsal olarak bütünü itibarı ile bıraktığı izlenim itibarı ile ortalama tüketicileri iltibasa düşürebilecek derecede benzer bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece … tarafından davalı muterize ait markalardan yalnızca……..sayılı markalar ile davacının başvurusunun konusu olan “…+…” ibareli işaret arasında anlamsal, sescil ve görsel olarak bıraktıkları umumi intiba itibariyle benzerlik olduğu, zira bütünsel olarak bıraktıkları izlenimin, bu marka ve işaretlerin birbirleriyle ilintili oldukları yönünde kanaat oluşturduğu, buna karşın redde mesnet alınan diğer markalarla başvuru konusu işaret arasında, karışıklığa neden olacak bir benzerliğin olmadığı, başvuru kapsamında olup da reddedilen 9. sınıftaki “…”, 35. sınıfta yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için 1-34. sınıfta yer alan emtiaların tamamının bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir).”, 37. sınıfta yer alan “Asansör tamiri ve bakımı hizmetleri” ve 38. sınıfta yer alan hizmetlerin, redde mesnet alınan ve yargılama sonucu benzer olan…. sayılı markaların kapsamında bulunan ürünlerle aynı türden olmadığı, zira alıcı kitlesi, karşıladığı ihtiyaçlar, alım sıklığı, üretim ve satış kanalları, ikame olasılığı gibi tüm kriterler itibariyle farklı oldukları, buna karşın reddedilen diğer ürün ve hizmetlerin aynı türden olduğu, davacının “… …+…” ve “… teknosor” ibareli…. ve … sayılı markalarının tanınmış marka olmadığı, davalı kurum kararının başvuru kapsamında olup da reddedilen ve aynı tür sayılan mal ve hizmetler bakımından hukuka uygun bulunduğu, buna karşın farklı türden olan ve yukarıda sayılan ürün ve hizmetler için tesis edilen ret kararının hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, …’nın 2017/M-96 sayılı kararının, 2015/21936 sayılı marka tescil başvurusu kapsamında bulunan 9. sınıftaki “…” ürünleri, 35. sınıftaki “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için 1-34.sınıfta yer alan emtiaların tamamına ilişkin malların bir araya getirilmesi hizmetleri (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir).”, 37. sınıfta yer alan “Asansör tamiri ve bakımı hizmetleri” ve 38. sınıfta yer alan tüm hizmetler bakımından davacı itirazının reddi yönünden iptaline, sair yönden iptal isteminin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, somut olayda “…” markasının içerisinde yer alan “…” ibaresinin, asıl unsur olarak markaya ayırt edicilik kazandırdığını ve daha yüksek bir koruma sağladığını, bu halde tali unsur olan “…” ibaresi nazara alınarak verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, markaların emtia listelerindeki sınıf numaralandırması ile bağlı kalınmaksızın, karşılaştırılan emtia listelerinin “aynı veya benzer” mal ve hizmetlerden oluşup oluşmadığına göre inceleme yapılmasının gerektiğini, buna göre bankacılık sektöründe faaliyet gösteren davalı firmanın, müvekkil Şirket’in yer aldığı … ürünleri satan perakende sektörü kapsamında benzer ihtiyaçları giderdiğinin, birbirleri yerine ikame edilebileceklerinin, son kullanıcı ve tüketici profillerinin ya da kullanım amaçlarının vs. aynı olduğunun iddia edilmesinin mümkün olmadığını,
tarafların markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik bulunmadığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, markaların asıl unsurunun “…” ibaresinden oluştuğunu, “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin olmadığını, tarafların markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzerlik bulunduğunu, davalının T/02114 sayılı tanınmış marka tescilinin dikkate alınmadığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı T. … … A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde, dava dilekçesinde bildirilen markaların tamamının incelenmeyip, bu eksik inceleme ile hatalı bir sonuca ulaşıldığını, buna göre müvekkili Bankanın dayanak markalarının .. …. olup, bu markalardan sadece….. numaralı markaların incelendiğini, ayrıca 9. sınıf mallardan “…” mallarının müvekkilinin dayanak markalarının başvuru tarihinde yürürlükte olan Sınıflandırma Tebliğinde 9. sınıf içerisinde yer almayıp, (2013/2) ile 9. sınıfa dahil edildiğini, “…” için markanın tescili talebinin kabul edilemeyeceğini, … kararının bu mal için yerinde olduğunu, 35. sınıf müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için malların bir araya getirilmesi hizmetlerinin de 19 Ekim 2011 de … Gazetede yayınlanarak değişen Tebliğ ile özelleştirildiğini, müvekkilinin dayanak markalarından …. numaralı markaların 35. sınıfa dahil müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için malların bir araya getirilmesi hizmetleri için tescilli olduğunu, tescil tarihindeki yürürlükte olan Sınıflandırma Tebliğine göre 1-34 arası tüm mallar için tescilli kabul edilmesinin gerektiğini, dava konusu markanın 35. sınıfta müşterilerin 1-34. sınıfta yer alan malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için malların bir araya getirilmesi hizmetleri için tescil talebinin de kabul edilemeyeceğini, 37. sınıf “asansör tamiri ve bakımı hizmetlerinin” de müvekkilinin redde dayanak markalarını tescil ettirdiği tarihteki Sınıflandırma Tebliğinde özel olarak yer almadığını, daha sonra yayınlanan Tebliğlerde bu hizmetlerin ilgisine binanen 37. sınıf hizmetler içerisinde sayıldığını, müvekkili Bankanın dayanak markalarından itiraz aşamasında bildirilen….. numaraları “…’li” markalarının 37. sınıf hizmetlerde tescilli olduğunu, bu markaların tescil tarihinden sonra Sınıflandırma Tebliğinde değişiklik yapıldığını ve “asansör tamir ve bakım hizmetlerinin” 37. sınıfa dahil edildiğini, bu hizmetlerin 37. sınıftaki diğer hizmetlerle ilişkili olduğundan, dava konusu markanın 37. sınıfta “asansör tamiri ve bakımı hizmetleri” için de tescil edilemeyeceğini, 38. sınıfa dahil tüm hizmetlerin de müvekkilinin itiraz sırasında bildirdiği ….. numaralı markaların ve dahi incelemeye alınmayan markaların hizmetleri arasında yer aldığını, bu nedenle … kararının 38. sınıf hizmetlerin tamamı için de yerinde olduğunu, müvekkilinin “…” markasının……numara ile (09 / 35 / 36 / 38 / 42) tescilli olup, bu markanın aynı zamanda ….. numara ile tanınmış marka olduğunu, dayanak raporda tanınmışlığın bankacılık hizmetlerinde olduğunun bildirildiğini, marka hukukunda sektörel tanınmışlık kavramının bulunmadığını, kaldı ki müvekkili Bankanın “…” markasının bugün Türkiye’nin en tanınmış markaları arasında olup refleks halinde müvekkil Banka ile irtibatlandırıldığını, hal böyle iken müvekkilinin “… markasının sadece bankacılık sektöründe tanınmış olduğu yolundaki değerlendirmenin de hatalı olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Dairemizin 05/02/2020 tarih…… kararıyla, mahkemece davacının “…+…” ibareli başvurusu ile davalı bankanın redde mesne…. sayılı markalarının, … kararı sonucunda başvuru kapsamında çıkarılan mal ve hizmetlerden, sadece 9. sınıftaki “…” malları ile 35/6. sınıftaki “…” mallarının ve 21. sınıftaki “Fare kapanları, haşerat tuzakları, sinek ve haşeratı kovucu veya yok edici elektrikli cihazlar dahil, sinek yakalayıcılar, sinek raketleri” mallarının dışında kalan malların satışına özgülenmiş bulunan mağazacılık hizmetlerinin, davalı bankanın redde mesnet markaları ile 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzer olmadığı kabul edilerek, bu sınıflar yönünden … kararının iptaline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın 9. sınıftaki “…” ürünleri, 35. sınıftaki 1’den 34’e kadar tüm malların satışına ilişkin mağazacılık hizmetleri, 37. sınıfta yer alan “Asansör tamiri ve bakımı hizmetleri” ve 38. sınıfta yer alan tüm hizmetler bakımından kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülme gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf itirazlarının kabulü ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ’NİN 08/03/2021 TARİH VE …… SAYILI İLAMININ ÖZETİ : Dairemiz kararının, taraf vekillerince temyizi üzerine, anılan Yargıtay ilamı ile özetle, somut olayda taraf markalarındaki ”…” ve ”…” ibaresinin malın niteliğine ilişkin tanımlayıcı bir işaret olduğu gibi, ticaret alanında herkes tarafından kullanılabilecek ve bu sebeple kullanımının bir kişinin tekeline bırakılamayacak işaretlerden olduğu, bu durumda, davacının ”…+…” ibareli marka başvurusu ile davalı şirkete ait ”…” esas ibareli ayırt edicilik gücü zayıf ve bu sebeple koruma düzeyi düşük olan markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında karıştırılma ihtimalinin bulunmayacağı ve davalının marka başvurusunun tescilinin, davalı şirketin finans alanında tanınmış ”…” ibaresi yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesindeki riskleri doğurmayacağının kabulü ile neticesine göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin isabetli olmadığı gerekçesiyle Dairemiz kararının davacı yararına bozulmasına karar verilmiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili kurum kararlarının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dairemizce usul ve yasaya uygun bulunan bozma ilamına uyulmuştur.
Dairemizce uyulmasına karar verilen bozma ilamında da açıklandığı üzere, taraf markalarındaki ”…” ve ”…” ibaresi malın niteliğine ilişkin tanımlayıcı bir işaret olduğu gibi, ticaret alanında herkes tarafından kullanılabilecek ve bu sebeple kullanımı bir kişinin tekeline bırakılamayacak işaretlerdendir. Bu durumda davacının ”…+…” ibareli marka başvurusu ile davalı şirkete ait ”…” esas ibareli ayırt edicilik gücü zayıf ve bu sebeple koruma düzeyi düşük olan markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında karıştırılma ihtimalinin bulunmayacağının ve davalının marka başvurusunun tescilinin, davalı şirketin finans alanında tanınmış ”…” ibaresi yönünden 556 sayılı KHK’nın 8/4. maddesindeki riskleri doğurmayacağının kabulü gerekir.
Dairemizce de tarafların markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne dair hüküm kurmak gerekmiştir.

Ayrıca Yargıtay HGK.’nın 04.03.2021 tarih ve …… sayılı emsal ilamında da belirtildiği üzere, bölge adliye mahkemelerinin ilk derece mahkemesi kararına müdahale ettiği noktalarda Yargıtay’ın bozma kararı vermesi durumunda, dosyanın karar verilmek üzere bölge adliye mahkemesine gönderildiği, bu noktada bölge adliye mahkemesinin alt derece hüküm mahkemesi olarak ilk derece mahkemesiyle aynı sıfatla yargılama yaptığı, denetim görevini kullanmadığı, temyiz incelemesi sonucunda verilen Yargıtay bozma ilamına yönelik karar vermek üzere alt derece hüküm mahkemesi olarak hukuki dinlenilme hakkı kapsamında aynen ilk derece mahkemesi gibi duruşma açmak zorunda olduğu, açılan bu duruşmada istinaf kanun yolu incelemesi yapmadığı, alt derece hüküm mahkemesi sıfatına uygun şekilde taraflar yararına ayrıca duruşma vekâlet ücretine hükmedilemeyeceği nazara alınarak, somut uyuşmazlıkta da Dairemizce davanın kısmen kabulüne karar verilmesi nedeniyle taraflar yararına ayrıca duruşma vekalet ücretine hükmedilmemiştir. Bu durum karşısında Dairemizce de yukarıda açıklanan kabuller doğrultusunda aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davanın KABULÜNE,
2-Dava konusu … …’nın…… sayılı kararının İPTALİNE,
3-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 59,30.TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 31,40 TL. harcın mahsubu ile bakiye 27,90.TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 5.900,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 36,00.TL ilk masraf, 1.500,00.TL bilirkişi ücreti, 132,00.TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yaptığı 149,76.TL tebligat ve posta giderinden oluşan toplam 1.817,76.TL yargılama giderine 31,40 TL peşin harç tutarı eklenerek 1.849,16.TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalılar tarafından ilk derece mahkemesi ve istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin uhdelerinde bırakılmasına,
7-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
8-Davacıdan peşin olarak alınan 35,90.TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine
9-Davalılardan ayrı ayrı alınması gereken 59,30.TL maktu istinaf karar ve ilam harcından istinaf başvurusunda peşin olarak alınan 35,90.TL maktu istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 23,40.TL’nin davalılardan ayrı ayrı tahsili ile hazineye irat kaydına,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı yapılan açık yargılama sonucunda 29.09.2021 tarihinde HMK 361 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 30/09/2021

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.