Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/997 E. 2022/201 K. 24.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
…..
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/02/2018
NUMARASI ……

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)

Dairemizce verilen 20/06/2019 tarih 2018/1153 E., 2019/684 K. sayılı karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 24/03/2021 tarih ve 2019/3703 E., 2021/2830 K. sayılı kararıyla bozulmuş olmakla, dosya incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin ürettiği malları yurtdışına kara ve demiryolu ile taşıdığını, malların alıcısına tam ve eksiksiz olarak teslim edildiğini, davalının navlun ücretlerini ödemediğini, bu hususta girişilen icra takibinin, davalının “…taşıma işinde gecikildiği, davalının zarara uğratıldığı, cezaî yaptırıma uğradıkları ve zarar gördükleri…” itirazı nedeniyle durduğunu ileri sürerek, davalının haksız itirazının iptali ile takibin 529.644,00 Euro üzerinden devamına ve %20 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili ile dava dışı “… … …” arasında, boru imalatı ve boruların …’in şantiyesine teslimine dair anlaşma akdedildiğini, teslimatların üç aşamalı olduğunu ve son teslimatın 29/05/2015 tarihinde yapılmasının gerektiğini, teslimat sürelerinin aşılması durumunda her iş günü iş bedelinin %0,15’i tutarında ve ancak %5’i aşmamak üzere cezaî şart kararlaştırıldığını, teslim için davalı ile davacı arasında taşıma sözleşmesi kurulduğunu ve ekinde “…” imzalandığını, taşıma sözleşmesinin (d) maddesinde teslim takviminin yer aldığını, teslimatların Terannets’in siparişine uygun olarak 3 aşamada ve en son 29/05/2015 tarihinde tamamlanmak üzere yapılacağının kararlaştırıldığını, yine (g) maddesinde yüklemeden itibaren 8-11 gün zarfında yükün Terrants’e tesliminin gerektiğinin belirtildiğini, ancak kararlaştırılan süre içinde teslimatın yapılmadığını, Terrantes’in malların teslim edilmediğini bildirdiğini ve davalının da davacıya, henüz tahsil edilmemiş fatura bedellerinden 423.918,20 Euro tutarındaki %5 cezaî şartın mahsup edileceğini bildirdiğini, 670.000,00 Euro tutarındaki teminatın ve teslim edilmeyen borular için 300.000,00 Euro’nun alıkonulduğunu, müvekkilinin gecikme nedeniyle 523.918,20 Euro ödediğini, bu sebeple davacıdan 523.918,20 Euro alacağının bulunduğunu ve takas/mahsup def’inin ileri sürüldüğünü, davacının Bakırköy 26. Noterliğinin 11/08/2015 tarihli ihtarnamesi ile gecikme vakıasını ikrar ettiğini, ancak gecikmeden sorumlu olmadığını bildirdiğini savunarak, davanın reddini istemiş, davacının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davalı ile dava dışı “… … …” arasında boru imalatı ve boruların …’in şantiyesinde teslimine dair sözleşme imzalandığı, bu işe ilişkin teslimin yapılması amacıyla da davalı ile davacı arasında taşıma sözleşmesinin imzalandığı, davacının sözleşmeyi imzalayan …’ün temsilcisi olmadığını ileri sürmüş ise de anılan kişinin demiryolu operasyon müdürü olarak görevli bulunduğu, dava konusu taşımaya ilişkin … adına e-mail yazışmalarının da yetkisiz olduğu iddia edilen … tarafından yapıldığı, dolayısıyla …’ün görünüşte temsil yetkisini haiz bulunduğu ve bu nedenle …’ın dosyada yer alan “… (Taşıma Sözleşmesi)” ile bağlı olduğu, taraflar arasındaki sözleşmenin (G) başlığı altında, yüklemeden itibaren …’in depolarına (8-11) günlük sürede teslimin kararlaştırıldığı, sözleşmenin (H) maddesinde “Teslim planına sıkı sıkıya uyulmalıdır. Aksi takdirde, … büyük cezalarla karşılaşacaktır. Geç teslimata …’ın neden olması halinde …, bu cezayı ihtar olmaksızın … hesabına devredecektir” hükmünün yazılı olduğu, sözleşmedeki (8-11) günlerini aşar şekilde gecikmelerin bulunduğu, meydana gelen gecikmeden davacının sorumlu olduğu, COTIF/CIM sözleşmesinin 23. maddesi gereğince de kullanılan demiryolu alt yapısı ne olursa olsun teslim süresinden aşılmasından doğan zararlardan taşıyıcının mesul bulunduğu, davalının dosyadaki “Protokol ve İbraname” gereğince 523.918,20 EURO tutarındaki cezayı ödediği, davalının takas def’ini kullandığı, …’ın … Şirketinden navlun ücreti alacağının olduğu hususunda çekişmenin bulunmadığı, …’in geç teslim sebebiyle dava dışı gönderilene ödediği dava konusu cezaî şartı …’tan talep edebileceğinin, taşıma sözleşmesinin “Gecikme Cezası” başlıklı (H) maddesinin icabı bulunduğu, davacının navlun alacağının davacı defterlerine göre 519.210,00 EURO olduğu, 523.918,20 EURO yönünden kullanılan takas def’i nedeniyle, davanın reddine karar verilmesinin gerektiği, davacının takipte haksız olmakla birlikte kötü niyetinin ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine, koşulları bulunmayan tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, taşımayı yapan müvekkilinin navlun alacağının varlığının sabit olup, davalı … tarafından üretimin 3 hafta geç yapılmış olmasının ve bu nedenle de eğer bir gecikme var ise bu gecikmeye bizzat davalı …’in sebebiyet vermiş olmasının sorumluluğunun müvekkiline yüklenemeyeceğini, davacı …’ın navlun alacağı talebinin reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemece bu konuda görüşüne başvurulan bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmediğini, davalının tek taraflı olarak yaptığı takas-mahsup talebinin yasaya aykırı olup, takas-mahsup talebi sonucu müvekkilinin navlun alacağının ortadan kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesinin yasaya aykırı bulunduğunu, davalının takas-mahsup talebine konu ettiği cezai şart alacağını ispatlayamadığını, davaya konu taşımada CIM hükümlerinin uygulanacağını ve 47. maddesi uyarınca hak sahibi tarafından eşyanın teslim alınması ve 60 günlük ek sürede herhangi bir talepte bulunulmaması nedeniyle dava hakkının düştüğünü, hak düşürücü süre içerisinde talepte bulunulmadığından, süreden sonra yapılan talebin reddinin gerektiğini, müvekkilince delil olarak dayanılan, konunun uzmanları tarafından oluşturulan hukuki mütalaanın hiç dikkate alınmadığını, cezai şart hesaplamasının da yanlış yapıldığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Dairemizin 20/06/2019 tarih 2018/1153 E.- 2019/684 K. sayılı kararıyla, davacının taşıma ücreti alacağının 519.210,00 EURO olduğunun, her iki tarafın da usulüne uygun şekilde tutulmuş ve birbirini doğrulayan defterlerine göre sabit bulunduğu, buna karşılık dava dışı alıcı … … … tarafından, davalının alacağından mahsup edilen 523.918,20 Euro tutarındaki gecikme cezasının, asıl davada takas mahsubu definin yerinde bulunduğu gerekçesiyle davanın ve davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.

YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİNİN 24/03/2021 TARİH VE 2019/3703E., 2021/2830K. SAYILI İLAMININ ÖZETİ : Dairemiz kararının davacı vekilince temyizi üzerine anılan Yargıtay ilamı ile özetle, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının yerinde bulunmadığı, ancak kesinleşen gecikme cezasının tamamının davacının yaptığı taşıma nedeniyle oluşup oluşmadığı, diğer bir anlatımla davalının aynı sözleşme ilişkisi çerçevesinde başkalarına taşıma yaptırıp yaptırmadığı, yaptırmış ise bu taşımalarda da gecikme yaşanıp yaşanmadığı ve yapılacak bu incelemeye göre davalının ödediği cezai şartın tamamından davacının sorumlu tutulup tutulamayacağı hususu üzerinde yeterince durulmadan, davalının takas isteminin bütünüyle kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle Dairemizce verilen kararın, davacı yararına bozulmasına karar verilmiştir.

GEREKÇE : Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla girişilen icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dairemizce usul ve yasaya uygun bulunan bozma ilamına uyulmuştur.
Dairemizce uyulmasına karar verilen bozma ilamının 1. bendi uyarınca, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi suretiyle davalı tarafından üretilen boruların, Almanya’da mukim … … … Şirketine satıldığı ve belirli sürelerde tesliminin kararlaştırıldığı, her bir borunun ağız açıklıklarının birbirine uygun ve farklı üretildiği, dolayısıyla … … … Şirketinin aldığı boru döşeme işinin yürütülebilmesi için, davalının ürettiği boruların zamanında ve sırasıyla tesliminin büyük önem arz ettiği, buna rağmen davacının boruları gecikmeli taşıdığı hususları kesinleşmiştir.
Gerçekten de taraflar arasında imzalanan taşıma sözleşmesin “Teslimat Planı” başlıklı D bendinde, taşınan boruların son partisinin 29.05.2015 tarihinde alıcının depolarında olacağı kararlaştırılmış, “Tarafların Sorumlulukları” başlıklı G bendinin a.8. maddesinde ise, davacının “yüklemeden itibaren” alıcı …’in depolarına olan 8-11 günlük normal süreden daha uzun süreli gecikmenin neden olduğu giderleri ödeyeceği açıkça belirtilmiştir.
Buna rağmen davacı tarafça taşımada gecikilmiştir. Davacının teslimde geciktiği süreler yaklaşık 117 günü bulmaktadır. Üstelik bu süreler ilk derece mahkemesince alınan 31.07.2017 tarihli bilirkişi raporunda, davacının taşıdığı malları Karlsruhe’deki tren istasyonuna getirme tarihlerine göre hesaplanmıştır. Oysa davacının taşıdığı boruları … … …’nin Amstetten’deki depolarına teslim edeceği, taraflar arasındaki taşıma sözleşmesinin bir çok maddesinde açıkça belirtildiği gibi, davacının davalı adına taşıma ücreti faturalarını … arası için düzenlemesinden dahi bellidir. Davalının ibraz ettiği harita bilgilerine göre Karlsruhe-Amstetten arası mesafe karayolu ile 144 km. olup, davacının boruları Karlsruhe’den Amstetten’deki depolara taşıması halinde, teslim tarihlerinin daha da uzayacağı tabiidir. Davacı taşıdığı boruların Amstetten’deki depolara teslimine dair tarihler konusundaki bilgileri uhdesinde olduğu halde, yargılama boyunca dosyaya sunmamakta, bu suretle gecikme süresinin gerçekte kaç gün olduğunun tespitini imkansız hale getirmektedir.
Oysa gecikme süresinin kesin olarak tespiti, davalının dava dışı … … … Şirketine ödemesi gereken gecikme cezasının nasıl hesaplandığının denetlenmesi açısından da önemlidir. Zira davalı ile … arasında bu konudaki ihale sözleşmesinin 11. maddesinde, bir süre aşımı halinde davalının her iş günü için ihale bedelinin %0,15’i tutarında, ancak en fazla toplam %5’i oranında sözleşme cezası ödeyeceği belirtilmiştir.
Ancak dosyaya sunulan delillerin bu haliyle bile davacının neden olduğu gecikmenin yüzlerce günü aştığı, her halükarda davalının dava dışı … … … Şirketine ödemesi gereken gecikme cezasının, ihale bedelinin toplam %5’ini bulacağı açıktır.
Bu noktada davalı ile … … … Şirketi arasındaki ihale bedelinin ne kadar olduğunun tespiti önem arz etmektedir. Davalı vekili bu bedelin 10.478.364 Euro olduğunu bildirmekte, bu konuda düzenlenen faturaları ibraz etmekte, Dairemizce verilen kesin süre içinde sunulan 26.11.2021 tarihli dilekçede, satış miktarları ve tarihleri hakkındaki bilgileri vermektedir. Davalı ile … … … Şirketi arasındaki ihale sözleşmesinde, 2014 yılında inşaatın 1. bölümünün, 2015 yılında da 2. bölümünün yapılacağı açıkça belirtilmiştir. … … … Şirketinin davalı şirkete verdiği 04.02.2014 tarihli sipariş emrinden ve 08.07.2015 tarihli yazıdan da, anılan inşaat işinin 2014 yılında başladığı ve 2015 yılında devam ettiği anlaşılmaktadır. Aynı zamanda davalının %5 gecikme cezası olan 523.918,20 Euro’nun davacıya yansıtılacağına dair 08.07.2015 tarihli bu yazı, davalı tarafça keşide edilen 24.07.2015 tarihli ihtar ile davacıya da bildirilmiştir. O halde tedarik ve taşıma süreçleri 2014 ve 2015 yıllarına ayrılmışsa da, yapılan işin bir bütün olduğu bellidir ve davacının 2015 yılındaki gecikmesi, bir bütün halinde yapılan tüm işin aksamasına neden olduğundan, toplam sipariş emirlerinin %5’i tutarında ceza uygulanması yerindedir.
Esasen 2014 yılının tüm taşıma işi de davacı tarafça yapıldığından, bu durumu davacı da bilmektedir. Davacı ile davalı arasındaki taşıma sözleşmesinin “Konu” başlıklı B bendinde, davalı ile … … … Şirketi arasında düzenlenen satış sözleşmesine atıf yapılmasından da bu durum anlaşılmaktadır. Davacı vekilince sunulan 21.12.2012 tarihli cevaba cevap dilekçesinde de taraflar arasındaki ilişkinin 2014 yılında başladığı ve davalı ile … … … Şirketi arasındaki taşıma işinin müvekkili tarafından yerine getirildiği bildirilmiştir.
Dolayısıyla davacının, davalı tarafından ödenen gecikme cezasının nasıl hesaplandığının belli olmadığına dair iddiası yerinde olmayıp, toplam ihale bedelin 10.478.364 Euro olduğu nazara alındığında, ihale bedelinin %5’inin 523.918,20 Euro olacağı, bu tutarın da davalının dava dışı … … … Şirketine ödediği gecikme cezası miktarına karşılık geldiği anlaşılmaktadır. Gecikme cezasının nasıl hesaplandığı, Dairemize ait önceki kararda da ayrıca belirtilmiştir.
Esasen Yargıtay bozma ilamı ile asıl tespiti istenen husus, kesinleşen gecikme cezasının tamamının davacının yaptığı taşıma nedeniyle oluşup oluşmadığı, diğer bir anlatımla davalının aynı sözleşme ilişkisi çerçevesinde başkalarına taşıma yaptırıp yaptırmadığı, yaptırmış ise bu taşımalarda da gecikme yaşanıp yaşanmadığı ve yapılacak bu incelemeye göre, davalının ödediği cezai şartın tamamından davacının sorumlu tutulup tutulamayacağı noktasında toplanmaktadır. Bu inceleme yapılmadan davalının takas isteminin bütünüyle kabulüne karar verilmesi Yargıtay’ca doğru bulunmamıştır.
Yukarıda da açıklandığı üzere 2014 yılında da tüm taşıma işi davacı tarafça yerine getirilmiş, bu yıla ilişkin taşımalarda bir gecikmenin yaşandığı ileri sürülmemiştir. Dava konusu gecikme, taraflar arasındaki 16.01.2015 tarihli taşıma sözleşmesi kapsamında yapılan taşımalardan kaynaklanmıştır. Bu sözleşme ile taşınan boru miktarının 51.875 metre olduğu, anılan sözleşmede belirtilmiştir. Ancak 2015 yılında taşınan boru miktarının 51.934,09 metre olduğu konusunda taraflar arasında herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davacı vekilince bu sözleşme kapsamında müvekkilinin taşıdığı mal bedelinin 5.952.507,30 Euro olduğu bildirilirken, davalı vekilince bu bedel 7.173.998,53 Euro olarak belirtilmektedir. Bu noktada dikkat edilmesi gereken husus, her iki tarafça sunulan hesaplamaların da metre cinsinden değerinin aynı olduğudur. Diğer bir deyişle taraflar arasında 2015 yılında ne kadar mal taşındığı konusunda, gerçekte bir uyuşmazlık bulunmayıp, anılan bedel farkı, bir tarafın aynı boruların … değerini bildirirken, diğer tarafın … değerini bildirmesinden kaynaklanmaktadır. Taşınan boruların metrik cinsinden miktarının aynı, buna karşılık … ve … değerlerinin tarafların bildirdiği gibi olduğu, sunulan faturaların incelenmesinden açıkça anlaşılmaktadır.
Dolayısıyla Dairemizce davacı vekilinin, 2015 yılında yapılan bu taşıma bedelinden yola çıkarak, müvekkilinin taşıdığı toplam mal bedelinin 5.952.507,30 Euro olduğu, bu bedelin %5’inin ise 297.625,41 Euro olacağı, dolayısıyla müvekkilinin en fazla bu tutarda cezai şarttan sorumlu olabileceği savunmasına da itibar edilmemiştir.
Davalının aynı sözleşme ilişkisi çerçevesinde başkalarına taşıma yaptırıp yaptırmadığı, yaptırmış ise bu taşımalarda da gecikme yaşanıp yaşanmadığı hususunun incelenmesine gelince; davalı tarafça tercümesi sunulan ve … … … Şirketi tarafından düzenlenen noter onaylı 25.11.2021 tarihli belgede, 25.11.2015 tarihli anlaşma ile sadece davalı tarafından demiryolu ile yapılan teslimatlar konusunun görüşüldüğü ve dava konusu gecikme cezasının tespiti hakkındaki 25.11.2015 tarihli anlaşmanın, bu görüşme üzerine yapıldığı bildirilmiştir. Davalı ile … … … Şirketi arasında düzenlenen 25.11.2015 tarihli protokol ve ibraname başlıklı belge ile tarafların uzun süren görüşmeleri sonucunda, davalının 523.918,20 Euro tutarında cezai şart ödemesi konusunda anlaştıkları, davalının takas mahsubunu talep ettiği bedelin de bu cezai şart tutarı olduğu açıktır.
Davalı vekili tarafından Dairemizce verilen kesin süre içinde sunulan 26.11.2021 tarihli dilekçe ile 2015 yılında yapılan taşımanın karayolu ile olan kısmının … Ltd. Şti.’ne yaptırıldığı, bunun nedeninin bir kısım boruların boyutunun küçük olmasından kaynaklandığı, karayolu taşımasının toplam taşımanın %3’lük kısmına karşılık geldiği hususları bildirilmiştir. Daha sonra sunulan satım faturalarının ve çeki listelerinin altında yazılı plaka numaralarından, bu savunmanın doğruluğu anlaşılmaktadır.
Dolayısıyla tüm bu delillerin birlikte incelenmesinden, davalının ödediği gecikme cezasının tamamının, davacının yaptığı taşıma nedeniyle oluştuğu, davalının aynı sözleşme ilişkisi çerçevesinde başkalarına yaptırdığı taşımalarda herhangi bir gecikmenin yaşanmadığı hususları tespit edilmiştir.
Bu durum karşısında davacı ile davalı arasındaki taşıma sözleşmesinin “Konu” başlıklı B bendinde davalı ile … … … Şirketi arasında düzenlenen satış sözleşmesine atıf yapıldıktan ve H bendinde, teslim planına sıkı sıkıya uyulmasının önemi belirtildikten sonra, geç teslimata davacının neden olması halinde, davalının karşılaşacağı cezayı, ihtar olmaksızın davacı hesabına devredeceği düzenlendiğinden, davalının da karşılaştığı ceza tutarını, uzamış cevap süresi içinde sunduğu 26.11.2015 tarihli cevap dilekçesi ile davacı alacağından takas mahsup definde bulunmasının haklı olduğu sonucuna varılmıştır.
Ayrıca Yargıtay HGK.’nın 04.03.2021 tarih ve 2021/2-96 E.- 2021/205 K. sayılı emsal ilamında da belirtildiği üzere, bölge adliye mahkemelerinin ilk derece mahkemesi kararına müdahale ettiği noktalarda Yargıtay’ın bozma kararı vermesi durumunda, dosyanın karar verilmek üzere bölge adliye mahkemesine gönderildiği, bu noktada bölge adliye mahkemesinin alt derece hüküm mahkemesi olarak ilk derece mahkemesiyle aynı sıfatla yargılama yaptığı, denetim görevini kullanmadığı, temyiz incelemesi sonucunda verilen Yargıtay bozma ilamına yönelik karar vermek üzere alt derece hüküm mahkemesi olarak hukuki dinlenilme hakkı kapsamında aynen ilk derece mahkemesi gibi duruşma açmak zorunda olduğu, açılan bu duruşmada istinaf kanun yolu incelemesi yapmadığı, alt derece hüküm mahkemesi sıfatına uygun şekilde taraflar yararına ayrıca duruşma vekâlet ücretine hükmedilemeyeceği nazara alınarak, somut uyuşmazlıkta da Dairemizce ayrıca duruşma vekalet ücretine hükmedilmemiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacının davasının ve davalının koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70.TL maktu karar ve ilam harcının, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 20.823,57.TL harçtan mahsubu ile bakiye 20.742,87.TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalı şirket kendisini vekille temsil ettirdiğinden ve istinaf yoluna başvuran davacı aleyhine olacak biçimde karar verilemeyeceğinden, ilk derece mahkemesi karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümleri uyarınca belirlenen 76.340,27.TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı şirkete verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan tebligat ve posta giderleri toplamı olan 50,00.TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalı şirkete verilmesine,
6-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m. 333),

7-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde kendisine iadesine,
8-İİK.’nın 36/5. maddesi uyarınca, istinaf kararının neden ve şekline göre, davacıdan icranın geri bırakılması için alınan 97.000,00 TL. tutarındaki teminat mektubunun GERİ VERİLMEMESİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı yapılan açık yargılama sonucunda 23/02/2022 tarihinde HMK 361 maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 21/03/2022

……

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.