Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
…
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/02/2021
NUMARASI :….
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 03/02/2021 tarih ve….. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalıya hitaben kesilen 31.03.2018 ve 30.04.2018 tarihli toplam 4 adet fatura bedelinin müvekkiline ödenmediğini, söz konusu faturaların 21.06.2018 tarihinde davalı Şirkete teslim edildiğini, bunun üzerinden aylar geçmesine rağmen davalı Şirketin hala ödeme yapmaması üzerine taraflarınca 21.09.2018 tarihinde davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı ile icra takibinin durduğunu ileri sürerek, icra takibinin iptaline, alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dosya içerisinde bulunan 29.01.2018 tarihli sözleşme içeriğinden, müvekkilinin davacı ile değil dava dışı … isimli kişi ile taşıma sözleşmesi yaptığının açık bir şekilde anlaşıldığını, müvekkili ile davacı arasında yapılmış bir sözleşme olmadığından, açılan bu davada davacının aktif husumetinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacının alacağın varlığına delil olarak kendisi tarafından düzenlenmiş faturalara dayandığı, bir alacak için fatura düzenlenmiş olmasının, alacağın varlığını ispata yeterli bulunmadığı, davacı tarafça dosya içerisine sunulan fatura dayanakları irsaliyelerde teslim alan bölümünde imza bulunmadığı, dosya kapsamına göre, davacının, davalı tarafa hizmet sunduğu hususunu ispatlayamadığı, davacı tarafça alacağın varlığına delil olarak ticari defter ve kayıtlara dayanılmadığı, her ne kadar HMK’nın 222. maddesi hükmü uyarınca davacının ticari defterlerinin resen incelenmesine karar verilmesi mümkün ise de yerleşik yargısal uygulamalar ve Yüksek Yargıtay içtihatları dikkate alındığında, defter dayanağı olan belgelerin mevcut olmaması halinde ticari defterlerin delil kabiliyetinin de bulunmayacağı, davalı ile davacı arasında akdi ilişki var olmayıp davalı ile dava dışı … … arasında hizmet sözleşmesi imzalandığı, ispat yükü kendisine bulunan davacının, akdi ilişkiyi kanıtlayamadığı, davacının, dayandığı hizmet sözleşmesinin tarafı olmadığından işbu davada aktif husumetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin yanlış değerlendirildiğini, davalının muhtelif zamanlarda personel ve öğrenci taşıma hizmeti aldığını ve aldığı hizmet karşılığı ücretlerin bir kısmını ödediğini, ancak icra takibine dayanak faturaları ödemediğini, davanın tarafları arasındaki ticari ilişkinin gözden kaçırıldığını, yalnızca sözleşmeye bağlı kalmanın huzurdaki davada somut gerçeği kaçırmaya ve hakkaniyete aykırı bir red kararı vermeye yol açtığını, dosyada bulunan delillerin göz ardı edildiğini, davalının müvekkiline yaptığı ödemelerin bulunduğunu, huzurdaki davanın tarafları arasındaki ticari ilişki kanıtlanmış olup esasında dava dışı 3. şahsın huzurdaki davada taraf olamayacağını düşünmekle beraber eğer taraf olması gerektiği kabul edilirse dahi giderilmesi mümkün olan bu eksiklik için kendilerine süre verilmesinin usul ekonomisi gereği olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacının, davalı ile arasındaki akdi ilişkiyi usulüne uygun biçimde ispat edemediği, davalının, davacıya bir kısım ödemeler yapmış olmasının da dava konusu akdi ilişkinin varlığını göstermeyeceği, ayrıca davalı ile sözleşme imzalayan dava dışı 3. kişinin, davalının rızası olmadan davada taraf olmasının da mümkün olmadığı, bu itibarla davacı vekilinin, eksikliğin tamamlanması için kendilerine süre verilmesi gerektiği yönündeki istinaf itirazının da yerinde olmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan maktu harcın mahsubu ile yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kararın tebliği ve harç tahsil işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yaptırılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 09/09/2021 tarihinde HMK 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle KESİN olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 30/09/2021