Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/975 E. 2023/970 K. 12.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/975 – 2023/970
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/975
KARAR NO : 2023/970
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/12/2020
NUMARASI : 2018/458 E. – 2020/448 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 07/12/2020 tarih ve 2018/458 Esas – 2020/448 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkilinin 2017/48866 sayılı “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, davalı Şirketin “…” ibareli markalarına dayalı olarak bu başvuruya itiraz ettiğini, Markalar Dairesi Başkanlığının 2003/33229 ve 2012/81513 sayılı markalara dayalı itirazı yerinde görerek karıştırılma tehlikesi gerekçesiyle başvurunun kısmen reddine karar verdiğini, müvekkilince bu karara yapılan itirazın ise YİDK tarafından reddedildiğini, alınan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin 1978 senesinden beri faaliyette bulunduğunu, 1996 yılında ticaret unvanını tescil ettirdiğini, 2003 yılından beri de marka tescillerinin olduğunu, müvekkilinin eski tarihli tescillerden ve kullanımlardan kaynaklanan haklarının davalı Kurum tarafından yok sayıldığını ve marka müracaatından bir kısım emtiaların çıkarıldığını ileri sürerek, YİDK’in 2018-M-7548 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile redde mesnet marka arasında başvuru kapsamından çıkarılan hizmetler yönünden karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacının “…” ibareli marka başvurusu ile davalının “… ….+ …” ve “…” ibareli tescilli markaları arasında başvuru kapsamından çıkartılan hizmetler yönünden biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sesçil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, ortalama düzeydeki tüketici nezdinde başvuru kapsamından çıkartılan hizmetler açısından iltibas nedeniyle başvuru konusu işaret ile davalı markası arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı hizmetler algısı oluşabileceği, SMK’nın 6/1 maddesi koşullarının oluştuğu, davacı taraf marka başvurusu üzerinde aynı zamanda davalı markasından önce tescilli markalarına dayalı müktesep hak iddia etmiş ise de davacının bu iddiasına mesnet markalarında (2003/10572,2007/15248,2010/47415,2014/106592,2014/106586) başvurudan çıkartılan hizmetlerin olmadığı, 2015/88557 ve diğerleri açısından ise başvuru ile bu markalar arasında uzunca bir süre geçmediği için müktesep hak koşullarının oluşmadığı, davacı taraf ticaret unvanına bağlı hak iddia etse de bu durumun kendisinin marka tesciline öncelik sağlamayıp SMK’nın 6/6 maddesi kapsamında başkasının marka başvurusuna itiraz hakkı sağladığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, müvekkilinin 1973’ten bu yana hasat sonrası hububat, bakliyat, tohum ve yağlı tohum gıda işleme teknoloji sanayisi için makineler ürettiğini, “…” markası bakımından eskiye dayalı hak sahipliği ile ilgili usul ve yasaya aykırı değerlendirmelerle tanzim edilmiş olan raporun hükme esas alınmasının doğru olmadığını, müvekkilinin eskiye dayalı hak sahipliğinin gözetilmesinin gerektiğini, başvuru üzerinde müvekkilinin müktesep hakkının bulunduğunu, müvekkili adına aynı ibareyi içeren önceki tarihli markaların olduğunu, müvekkilinin “…” ibaresi bakımından onlarca senedir özellikle dava konusu kararda reddedilen emtialar bakımından gerçekleştirdiği markasal ve sair kullanımlar gözetilmeksizin tanzim edilmiş olan kararın usul ve yasaya aykırı bulunduğunu, müvekkilinin onlarca senedir yaptığı maddi ve manevi yatırımlar, tescilli markalar, ticaret unvanı ve alan adı ile elde etmiş olduğu, davalı … tarafından da tescil verilerek koruma altına alındığı bildirilen hakların yine davalı … tarafından yok sayıldığını, dava konusu markanın aynı zamanda müvekkilinin ticaret unvanının esas unsuru olduğunu, müvekkilinin … ibaresini 24.09.2004 tarihinden bu yana alan adı olarak kesintisiz ve sürekli olarak kullandığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…” ibareli başvuru ile redde mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında, başvuru kapsamından çıkarılan hizmetler yönünden 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde karıştırılma tehlikesinin bulunduğu, markalarda aynı asli unsurun kullanıldığı ve başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlanmadığı, davacının dava konusu başvuru üzerinde müktesep hakkının olmadığı, çünkü davacının eski tarihli markalarının kapsamında 35. sınıf hizmetlerin yer almadığı, 35. Sınıf hizmetlerin yer aldığı markalarla dava konusu başvuru arasında ise uzunca bir sürenin geçmediği, buna göre müktesep hak için aranan koşulların gerçekleşmediği, eldeki davanın marka başvurusunun kısmen reddine ilişkin YİDK kararının iptali istemine ilişkin olduğu, dolayısıyla davacının ticaret unvanı, gerçek hak sahipliği ve internet alan adına dayalı iddialarının bu davada tartışılmasının mümkün olmadığı, zira anılan hususların ancak bir markla başvurusuna itiraz hakkı sağladığı, bunun dışında tescilli bir markanın varlığına rağmen o markanın aynısını ya da benzerini tescil imkanı vermediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 210,55 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 12/07/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 18/07/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.