Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/972 E. 2023/968 K. 12.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/972
KARAR NO : 2023/968
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/02/2021
NUMARASI : 2019/266 E. – 2021/43 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 01/02/2021 tarih ve 2019/266 E. – 2021/43 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkilinin 21 yıllık tecrübesiyle Türkiye’de endüstriyel bakım ve temizlik kimyasalları sektörünün öncü kuruluşlarından biri olduğunu, “…” ve “…” ibarelerini tescilli markalarında kullandığını, bu markaların toplumda bilinirliğinin yüksek olduğunu, davalı gerçek kişinin 2018/28480 sayılı “… …” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, müvekkilince bu başvuruya yapılan itirazın davalı Kurum tarafından reddedildiğini, oysa dava konusu başvurunun müvekkilinin tanınmış markalarına ayırt edilemeyecek derecede benzediğini, markaların 05. sınıfa giren aynı mallarda kullanılacağını, davalının markasında geçen “…” ibaresinin Türkçe’de ve tıp biliminde “…” anlamlarına geldiğini, “…” sözcüğünün kısaltması olduğunu ve 05. sınıfa giren emtialar açısından yüksek düzeyde tanımlayıcı bir ibare niteliği taşıdığını, bu yüzden davalının markasında esas unsur olamayacağını ve davalının markasındaki esas unsurun “…” ibaresi olduğunu, buna göre davalının markasının müvekkilinin “…/ …” markaları ile yakın derecede benzer bulunduğunu, böyle kötü niyetle yapılmış olan bir marka başvurusunun tescile bağlanmasının haksız rekabet yaratacağını, davalının markasının müvekkilinin tanınmış ve seri marka hüviyetinde olan markalarının arasına sızacağını ve haksız yarar elde edeceğini, “…” ibaresi üzerinde müvekkilinin gerçek hak sahibi olduğunu, bu ibarenin müvekkilinin ticaret unvanının kılavuz unsurunu oluşturduğunu ileri sürerek, YİDK’in 2019-M-3021 sayılı kararının iptaline ve davalı adına tescili talep edilen 2018/28480 sayılı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını, davacının diğer iddialarının da yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalının “… …+…” ibareli marka başvurusu ile davacının “… ve “…” unsurlu diğer tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak iltibasa yol açacak düzeyde bir benzerlik bulunmadığı, ortalama düzeydeki alıcı kitlesi ile davaya konu markanın kapsamındaki malların hitap edeceği sağlık alanındaki hedef kitle açısından başvuru konusu işaret ile davacı markası arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı mallar algısı da oluşmayacağı, taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK 6/1 maddesindeki iltibasın bulunmadığı, dava konusu başvuru ibaresi üzerinde davacı tarafın SMK’nın 6/3 maddesi anlamında önceye dayalı hakkının veya kullanımının kanıtlanmadığı, taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK’nın 6/5 maddesindeki tanınmışlık koşulunun da oluşmadığı, dava konusu başvuru ibaresi üzerinde davacı tarafın SMK’nın 6/6 maddesi anlamında bir hakkının varlığının ispat edilemediği, dava konusu başvurunun kötü niyetli olduğunun da kanıtlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili,dosya kapsamında aldırılan ve hüküm kurmaya elverişli olmayan, hukuki dayanaktan yoksun bilirkişi raporundaki hususların kopyala yapıştır metodu kullanılarak aynen gerekçeli karara geçirildiğini, kopyala-yapıştır metodu kullanılması neticesinde; dava konusu marka ile müvekkiline ait “…, … …, …” esas unsurlu markalar arasında benzerlik bulunmadığı, SMK’nın 6/3, 6/5, 6/6. maddelerinde yer alan koşulların da somut uyuşmazlık bakımından gerçekleşmediği yönünde karar verilmişse de, hukuki dayanaktan yoksun, dayanaksız ve sadece rapordaki görüşlerin doğrudan kopyalanması neticesinde oluşturulan kararın kabulünün mümkün olmadığını, dava konusu markada yer alan “…” sözcüğünün, dava kapsamında rapor tanzim eden bilirkişiler tarafından da kabul edildiği üzere, Türkçede “….” anlamlarına gelen “ıntoxicate” sözcüğüne atıf yaptığını, bu sözcüğü ima ettiğini, bu haliyle dava konusu markanın tescili talep edilen özellikle 05.sınıftaki: “insan ve hayvan sağlığı için ilaçlar, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal ürünler, tıbbi ve veterinerlik amaçlı kimyasal radyoaktif maddeler, zararlı böcek, zararlı bitki, zararlı mantar ve kemirgenler yok edici maddeler” emtiaları bakımından tanımlayıcı ve ayırt edici gücü düşük bir ibare olduğunu, bilirkişiler tarafından dava konusu markada yer alan … sözcüğünün Türkçede yaygın kullanımı olmadığı yönünde görüş oluşturulmuşsa da, anılan görüşlerin de kabulünün mümkün olmadığını, … ibaresinin, Türkçede …, … anlamlarına geldiğini, kaldı ki dava konusu markanın 05.sınıftaki emtialar bakımından tescili talep edildiği de göz önüne alındığında, uzman tüketici kitlesi olan bu kişi/kişilerin … sözcüğünün anlamını bileceklerini, … ve … sözcükleri, bir araya gelerek, Türkçede ve tıp biliminde …. şeklinde bir anlam oluşturduğunu, dolayısıyla başvurunun asli unsurunu … ibaresinin oluşturduğunu ve müvekkiline ait …/… ibareli markalar ile birebir aynı esas unsuru içeren dava konusu marka arasında görsel benzerlik bulunduğunu, müvekkiline ait … ibareli markaların seri marka niteliğinde olduğunu, markalar arasında ilişkilendirme ihtimalinin bulunduğunu, SMK’nın 6/3 ve 6/6 maddesi koşullarının da somut olayda gerçekleştiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınarak belirleneceği, buna göre ” …” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…/….” asıl unsurlu markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde karıştırılma tehlikesinin bulunmadığı, zira tertip tarzı itibariyle “…” ibaresinin başvuruda tali unsur olarak kullanıldığı ve başvurunun asli unsurunu “…” ibaresinin oluşturduğunu, bu ibarenin doğrudan doğruya tanımlayıcı bir nitelik de taşımadığı, marka işaretleri arasında benzerlik olmadığından davacının tanınmışlık ya da SMK’nın 6/3 ve 6/6 maddelerine dayalı iddialarının da yerinde bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 210,55-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 12/07/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 18/07/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip