Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/969 E. 2023/967 K. 12.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/969
KARAR NO : 2023/967
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/03/2020
NUMARASI : 2018/443 E. – 2020/73 K.

DAVACI
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 04/03/2020 tarih ve 2018/443 E. – 2020/73 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin 2017/75066 başvuru numaralı “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, davalı gerçek kişinin 2010/28768 sayılı “…” ibareli markaya dayalı olarak bu başvuruya itiraz ettiğini, Markalar Dairesi Başkanlığınca bu itirazın kabul edilerek müvekkili başvurusunun reddine karar verildiğini, müvekkilince bu karara yapılan itirazın ise YİDK tarafından reddedildiğini, müvekkili başvurusunun 09. sınıf malları kapsadığını, redde mesnet markanın ise 16,18,25,35,38 ve 39. sınıflarda tescilli olduğunu, dolayısıyla markaların kapsadıkları mal ve hizmetlerin tamamen farklı bulunduğunu, tarafların faaliyet alanlarının da farklı olduğunu, davalı adına tescilli markanın hiçbir surette tek başına kullanılmadığını, davalının 09. sınıfta yer alan mallarda aktif bir faaliyetinin bulunmadığını ileri sürerek, YİDK’in 2018-M-7828 sayılı kararının iptaline ve başvurunun tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …. vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile redde mesnet marka arasında karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, dava konusu başvurunun müvekkili adına tescilli markaya iltibas yaratacak derecede benzer olduğunu savunarak, davanın reddi talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacının “…” ibareli marka başvurusuyla redde mesnet “…” ibareli marka arasında görsel, sescil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, davacının 09. sınıftaki mallarını kapsayan markası ile davalı şahsın 38. sınıftaki “Radyo ve Televizyon yayın hizmetleri .Haberleşme hizmetleri (internet servisi sağlama hizmetleri dahil).” ni kapsayan markası arasında benzerlik ve ilişkilendirilebilecek düzeyde bir bağlantı kurabileceği, ortalama düzeydeki tüketici kesimi nezdinde başvuru konusu işaret ile davalı şahsın markası arasında idari ve ekonomik anlamda birbirine bağlı işletmelere/şahıslara ait marka algısı oluşabileceği, buna göre taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi koşullarının oluştuğu, diğer yönden davalı şahsın kendi tescilli markası ile aynı ibareyi taşıyan bir başkasının marka müracaatına itirazda bulunmasının kötü niyetli bir davranış olarak değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, mahkeme tarafından uyuşmazlığa konu markaların 6769 sayılı Kanunun 6/1 maddesi kapsamında karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzer oldukları kabul edilmiş ise de bu tespitin dosya kapsamına aykırı olduğunu, müvekkili başvurusu kapsamında yer alan mallar ile redde mesnet markanın kapsamındaki mal ve hizmetlerin aynı sınıfta olmadığı gibi aralarında benzerliğin de söz konusu olmadığını, müvekkili markası ile redde mesnet marka arasında karıştırılma tehlikesinin bulunmadığını, aksi yöndeki mahkeme kararının hatalı olduğunu, mahkeme tarafından tesis edilen kararla, davalı markasının kapsamında olmayan mallar yönünden de korunduğunu, davalının hiçbir surette 09. sınıf mallar üzerinde faaliyet göstermediğini, davalı tarafın itirazına mesnet gösterdiği markayı hiçbir zaman tek başına “…” şeklinde kullanmadığını ve tek başına “…” ibaresini kullanmak suretiyle herhangi bir faaliyette bulunmadığını, davalının itirazında kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…” ibareli başvuru ile redde mesnet “…” ibareli marka arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde karıştırılma tehlikesinin bulunduğu, zira markaların asli unsurlarının ayırt edilemeyecek kadar benzer oldukları, öte yandan dosya kapsamında alaınan bilirkişi raporunda da açıklandığı üzere başvuru kapsamındaki 9. sınıf “Manyetik, optik kayıt taşıyıcılar ve bunlara kaydedilmiş bilgisayar programları ve yazılımları; bilgisayar ağları vasıtasıyla indirilebilen ve manyetik ve optik ortamlara kayıt edilebilen elektronik yayınlar; manyetik/optik okuyuculu kartlar, manyetik, optik ve elektronik ortamlara kaydedilmiş çekilmiş sinema filmleri, diziler ve video müzik klipleri.” malları ile redde mesnet markanın kapsamındaki 38. sınıf “Radyo ve televizyon yayın hizmetleri. Haberleşme hizmetleri (internet servisi sağlama hizmetleri dahil). Haber ajansı hizmetleri.” arasında da SMK’nın 6/1 maddesi anlamında benzerlik bulunduğu, çünkü redde mesnet olan markanın kapsamında yer alan radyo ve televizyon yayın hizmetlerinde, başvuru kapsamındaki malların kullanıldığı, birbirini tamamlayan mal ve hizmetler oldukları, davacı tarafından marka başvurusuna itiraz aşamasında kullanmama definin usulünce ileri sürülmediği, eldeki davanın da YİDK kararının iptaline yönelik olması nedeniyle başvuru aşamasında ileri sürülmeyen kullanmama definin bu davada ileri sürülmesinin mümkün olmadığı, marka başvurusuna itirazın kötü niyetli olduğunun da eldeki davada tartışılamayacağı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 210,55-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 12/07/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 18/07/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip