Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/966 E. 2023/966 K. 12.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/966
KARAR NO : 2023/966

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/01/2021
NUMARASI : 2020/370 E. – 2021/3 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Rücuen Tazminat

Taraflar arasında görülen davada Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 12/01/2021 tarih ve 2020/370 Esas – 2021/3 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı ile davalılar …….vekilleri tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkili ile yapılan sözleşmeler uyarınca davalı diğer şirketlerde çalışan … tarafından Ankara Batı 2. İş Mahkemesinin 2016/400 Esas sayılı dosyası ile açılan davada, davacının 2004-2014 yılları arasında …. bünyesinde taşeron şirketler nezdinde işçi olarak çalıştığı belirtilerek ödenmeyen işçilik alacaklarının belediyeden tahsilinin talep edildiğini, davada husumetin belediye başkanlığı ile davalılardan …. … yöneltildiğini, ancak diğer davalıların da işveren konumunda bulunduğunu, yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın Ankara 23. İcra Müdürlüğünün 2018/4631 sayılı dosyası ile takibe üzere toplam 42.560,23-TL olarak ödendiğini, mahkeme kararında davacı … üst işveren olarak müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulduğunu, oysa işveren sıfatının dava dışı işçiyi istihdam ettikleri sürelerle sınırlı olmak üzere davalı şirketlere ait olduğunu ileri sürerek, 42.560,23-TL’nin şimdilik 300,00 TL’sinin, ödeme tarihinden itibaren 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre işleyecek faizi ile birlikte her bir davalıdan 50,00 TL’sinin tahiline karar verilmesi talep ve dava etmiş, 16/10/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile 42.560,23 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleriyle ve 6183 sayılı Kanuna göre hesaplanacak faizi ile birlikte rücuen tahsiline, davalıların sorumluluk miktarlarının belirlenmesinde işçilik alacakları yönünden dava dışı işçiyi çalıştırdıkları dönemlere göre, ilam ve icra takibinden kaynaklanan ödeme kalemlerine ilişkin ise davalıların eşit oranda sorumluluklarının belirlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Şti. vekili, davanın yetkisiz ve görevsiz mahkemede açıldığını, dava dışı işçi tarafından açılan davanın henüz kesinleşmediğini, 6552 sayılı Kanun hükümlerine göre davacı belediyenin rücu hakkının bulunmadığını, davacı ile davalılar arasında müteselsil sorumluluk hükümlerinin geçerli olduğunu, davacının asıl işveren konumunda bulunduğunu, davalı Şirket tarafından dava dışı işçinin çalıştığı döneme ilişkin olarak kıdem tazminatı ödemesi yapıldığını, yapılan ödeme tutarının 5.952,55-TL, bu tutara işlemiş faizin ise 3.136,13-TL olduğunu, bu nedenle müvekkili tarafından dava dışı işçiye ödenmesi gereken bir kıdem tazminatının bulunmadığını, dava dışı işçinin yıllık izin alacaklarına ilişkin talebinin ise müvekkiline yöneltilmesinin hatalı olduğunu, yıllık izin ücreti alacaklarından sorumluluğunun son işverene ait bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … .. Şirketi vekili, dava dışı ..2006 yılında 1 ay süreyle müvekkili şirkette çalıştığını, 4857 sayılı Kanunun 2. maddesine göre asıl işveren ve alt iş verenin işçilik tazminat ve alacaklarından birlikte sorumlu olduğunu, 7166 sayılı Kanun hükümlerine göre müvekkili şirkete karşı açılan davada, davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerektiğini, davacı belediye ile müvekkili arasında akdedilen sözleşmelerin tip sözleşme niteliği taşıdığını, bu nedenle 6098 sayılı Kanunun 20. maddesi kapsamında genel işlem koşullan açısından değerlendirilmesi gerektiğini, 6552 sayılı Kanun hükümlerine göre kıdem tazminatı ödeme yükümlülüğünün davacıya ait olduğunu, müvekkilinin faiz, vekalet ücreti, icra masrafları nedeniyle bir sorumluluğunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalılar, süresi içinde davaya cevap vermemişlerdir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacı tarafından ihale konusu işte çalıştırılan dava dışı işçinin kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti ve faizleri, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin mahkeme ilamı kapsamında icra dosyasına ödendiği, davacı ve davalılar arasındaki ihale ve ekleri şartnamelere göre, davacı belediyenin alt taşeronlarına işçilere ödenen ücretler ile ilgili rücu hakkının bulunduğu, kıdem tazminatının rücuna ilişkin özellikle ayrı bir düzenleme yapılmasına dair ve 6098 Sayılı Yasanın 167. maddesindeki yarı yarıya rücu hakkı ile ilgili yasal değişikliğin Anayasa Mahkemesinin 15/10/2019 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 19/09/2019 tarihli 2019/42 esas sayılı 2019/73 karar sayılı iptal kararı ile iptal edildiği, dosyada mevcut bulunan sözleşmelere göre davacı belediyenin ödediği tüm alacaklar yönünden rücu hakkının bulunduğu, yarı oranda sorumluluk ilkesinin uygulanmasının gerekmediği, davalıların sorumlu oldukları dönemlere ilişkin olarak bilirkişi raporuyla saptanan miktarların davalılardan tahsili gerektiği, davalı ortak girişim ile ilgili sorumluluğun paylaştırılmasına yönelik değerlendirilmenin iç ilişkide tartışılacağı, ortak girişimin davacı belediyeye karşı müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 33.478,44 TL alacağın; 6.477,18 TL’lik kısmının davalı …., 567,34 TL’lik kısmının davalı …., 7.352,26 TL’lik kısmının davalı ….. ortak girişiminden, 6.316,43 TL’lik kısmının davalı ….A.Ş.nden ödeme tarihi olan 10/04/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, müvekkili tarafından dava dışı işçiye yapılan işçilik alacaklarına ilişkin ödemenin tamamından davalı şirketlerin sorumlu olduklarını, dolayısıyla müvekkilinin yaptığı ödemenin tamamının davalılardan rücuen tahsiline karar verilmesi gerektiğini, davalı … Ltd. Şti. tarafından yapılan ödemenin kendilerine bildirilmediğini, bu nedenle yapılan ödemenin mahsup edilemeyeceğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın tümden kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı ….. vekili, müvekkili tarafından yapılan ödemelerin nihai hesaptan hatalı olarak mahsup edildiğini, işçinin yıllık izin alacaklarının ödenmemesinden müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkilinin kıdem tazminatından devir anındaki ücret seviyesiyle sınırlı olarak sorumlu olduğunu, davacının müteselsil sorumluluğunun dikkate alınmadığını, dava konusu tazminat alacağı kalemlerinden yargılama gideri alacağının müvekkilinden tahsil edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı …. . vekili, taraflar arasında akdedilen hizmet alımı sözleşmesi ile ilgili olarak, iki adet kesin banka teminat mektubunun müvekkili Şirket tarafından idareye verildiğini, müvekkilinin, hizmet alımı sözleşmesinden kaynaklanan tüm yükümlülüklerini yerine getirmesine ve ayrıca 07/03/2018 tarihli yazısıyla “SGK ilişiksiz belgesini” davacı idareye sunarak teminat mektuplarının iadesini talep etmesine rağmen bu talebinin idare tarafından yerine getirilmediğini, 750.000,00 TL ve 2.700.000,00 TL meblağlı iki adet kesin teminat mektubunun davacı tarafından nakde çevrildiğini, dava dışı personelin iş hukukundan kaynaklanan alacaklarının, müvekkil şirkete ait iki adet banka teminat mektubu nakde çevrilmek sureti ile tahsil edildiğini, buna rağmen, davacının eldeki davayı açarak müvekkil şirketten mükerrer tahsilat yapma yoluna gittiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı ….vekili, müvekkilinin de dahil olduğu … … Girişimi arasında … Belediyesi Sınırları dahilinde bulunan ….Yerlerinin İnsan ve Makine Marifetiyle Süpürülmesi” hizmet alımı sözleşmesi akdedildiğini, sözleşmenin süre bitimi nedeniyle sona erdiğini, dava dışı personel …, ihaleyi alan müvekkili şirketin ortağı ……. iki adet teminat mektubunu iade etmediğini ve nakde çevirdiğini, … A.Ş tarafından müvekkiline ibraz edilen belgeler incelendiğinde, teminat mektubunun nakde çevrilmesi ve personellerin kıdem tazminatı ve yıllık izinlerinin hesaplanmasındaki süreler bakımından adi ortaklık döneminin de dahil edildiğinin görüldüğünü, müvekkili şirketin dahil olduğu ortak girişimin ihale yoluyla üstlenmiş olduğu hizmet alımı sözleşmesi de dahil edilerek, diğer davalı … A.Ş tarafından üstlenilen hizmet alımı işi için verilen iki adet banka teminat mektubunun nakde çevrildiğini, dava dışı personelin kıdem tazminatı ve yıllık izin ücretinin müvekkil şirket bünyesinde çalışma süresine denk gelen kısmının davacı belediye tarafından müvekkil şirket adi ortağından tahsil edildiğini, tahsilatın yıllar önce yapılmasına rağmen, hali hazırda eldeki davanın açılmasının anlaşılamadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, taşıma ve hizmet edimlerini bir arada içeren karma nitelikteki sözleşmeden kaynaklanan alacağın rücuen tahsili istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin yerleşik içtihatlarına göre; hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir. İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar. Yıllık izinler kullanılmadığı taktirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşmektedir. Sözleşmeyi feshedenin son yüklenici olduğu ve yıllık izinlerinde bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenici sorumlu olacaktır.İhbar tazminatından da son işveren sorumludur. Bunların dışında hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yükleniciler işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu olacaklardır. İşveren tarafından bu ödemelerin feri mahiyetinde yapılan ödemeler de aynı esasla yüklenicilerden tahsil edilebilecektir.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında; mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, yukarıda açıklanan ilkelere göre hesaplama yapılmadığı, yıllık izin ücretinden son yüklenicinin değil, tüm yüklenicilerin dava dışı işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak sorumlu oldukları kabul edilerek hesaplama yapıldığı görülmüştür.
Öte yandan, davalılar ……. tarafından, davaya konu edilen alacak nedeniyle davacıya verilen teminat mektuplarının nakde çevrildiği ve işbu dava yoluyla kendilerinden mükerrer tahsilat yoluna gidildiği savunulmuş olup, teminat mektuplarının dava konusu alacak ile ilgili olarak da nakde çevrildiğinin anlaşılması halinde bu bedelin, davacının alacağından mahsup edilmesi gerekmektedir. Ancak mahkemece bu hususta herhangi bir araştırma yapılmadan yazılı şekilde hüküm tesis edilmiştir. Bu itibarla, borcu söndüren işlemlerden olan ödemenin yargılamanın her aşamasında dikkate alınacağı da gözetilerek, mahkemece dava konusu alacak nedeniyle anılan davalılardan alınan teminat mektuplarının nakde çevrilip çevrilmediğinin ve bu suretle borcun tahsil edilip edilmediğinin araştırılması gerekmektedir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, somut uyuşmazlığın çözümünde esasa etkili delil niteliğinde olan hususların değerlendirilmediği anlaşıldığından, taraf vekillerinin istinaf itirazlarının kabulü ile HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülebilmesi için mahkemesine iadesine, kararın niteliğine göre, taraf vekillerinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin, davalı ..Vekili ile davalı … ….vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesinin 12/01/2021 gün ve 2020/370 Esas – 2021/3 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, davanın yeniden görülmesi için mahkemesine İADESİNE,
3-Taraf vekillerinin diğer istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
4-Davacı tarafça istinaf başvurusunda peşin olarak yatırılan 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının istek halinde davacıya iadesine,
5-Davalı … .. tarafından istinaf başvurusunda peşin olarak yatırılan 59,30 TL maktu, 383,00 TL nispi istinaf karar ve ilam harcı olmak üzere toplam 442,30 TL harcın istek halinde anılan davalıya iadesine,
6-… ……. tarafından istinaf başvurusunda peşin olarak ayrı ayrı yatırılan 59,30 TL maktu, 253,12 TL nispi istinaf karar ve ilam harcı olmak üzere toplam 312,42 TL harcın istek halinde anılan davalılara ayrı ayrı iadesine,
7-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yapılacak yargılamada değerlendirilmesine,
9-Kararın tebliği ve harç işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 12/07/2023 tarihinde HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 19/07/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.