Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/962 E. 2023/957 K. 12.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/962
KARAR NO : 2023/957
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/03/2021
NUMARASI : 2020/14 E. – 2021/81 K.

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Marka Kararı İptali ile Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 17/03/2021 tarih ve 2020/14 E. – 2021/81 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalı şahsın 2019/26375 sayılı “…” ibareli markanın 07. sınıfta tescili için başvuruda bulunduğunu, başvuruya yaptıkları itirazın davalı … Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun kararıyla nihai olarak reddedildiğini, oysa taraf markalarının görsel olarak ayniyet derecesinde benzer olduğunu, başvurunun ortalama tüketici nezdinde iltibasa neden olma ihtimalinin bulunduğunu, müvekkilinin “…” ibareli markalarının herkes tarafından bilindiğini, davalı kurum nezdinde “…” ibareli birçok tescilli markalarının bulunduğunu, davaya konu olan markanın müvekkilinin markaları ile iltibas yaratacağını ve müvekkilinin tanınmışlığından yararlanarak haksız rekabet oluşturacağını, müvekkilinin seri markalarından biri olarak algılanmasının kaçınılmaz olduğunu, itiraza konu olan markanın tescil edilmesi halinde müvekkilinin markalarının ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlarını doğuracağını, itibarına zarar vereceğini, davaya konu marka sahibinin müvekkilinin markalarından haberdar olmasına rağmen müvekkilinin markalarının benzerini tescile konu etmesi ile kötüniyetli olduğunu ileri sürerek, YİDK’nın 11.11.2019 tarih ve 2019-M-9636 sayılı kararının iptaline ve 2019/26375 başvuru nolu “…” ibareli marka başvurusunun hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı … Kurumu vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı şahıs vekili, müvekkilinin plastik balık yemi üretimi ve satışı işiyle uğraştığını, ürünlerinin marketlerde satılmadığını, taraf markalarının oldukça farklı olduğunu, müvekkili markasının iltibasa neden olma ihtimalinin bulunmadığını, ortak olan “…” kelimesinin de büyük anlamına geldiğini, kimsenin tekeline verilmeyecek nitelikte bir kelime olduğunu, markaların kapsadıkları mal ve hizmetler arasında ayniyet ve benzerliğin bulunmadığını, kötüniyet iddiasının da haksız olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davalının “…” ibareli marka başvurusu ile davacının “…” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, mesnet marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu mallar için ayırdığı satın alma süresi içinde, davalının “…” ibareli başvuru markasını gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden davacının “…-…” ibareli tescilli markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, diğer bir anlatımla ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından başvuru konusu işaret ile davacı markası arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı mallar algısı da oluşmayacağı, taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK’nın 6/1. maddesindeki iltibasın bulunmadığı, taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK’nın 6/5. maddesindeki tanınmışlık koşulunun da oluşmadığı, dava konusu marka başvurusunun kötüniyetli olarak yapıldığının da kanıtlanmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, taraf markalarının esas unsurlarının “…” ibaresi olup benzer olduklarını, başvurunun müvekkili markalarının serisi olarak algılanacağını ve bu markaların tanınmışlığından haksız yarar sağlayarak haksız rekabete ve iltibasa sebebiyet vereceğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararı iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, taraf markalarında “…” ibaresi ortak olarak yer almakta ise de, “…/…” kelimesi Türkçe’de “…, …” anlamlarına geldiğinden ayırt ediciliği oldukça düşük olup, her ne kadar tescilli olduğu sürece markanın korunması esas ise de bu ibareyi içeren markaların koruma kapsamlarının dar değerlendirilmesi gerektiği, diğer bir deyişle, anılan ibarenin ortak olarak yer aldığı markalarda yapılacak küçük değişikliklerin dahi iltibas tehlikesini ortadan kaldıracağının kabulünün gerektiği, aksinin kabulü halinde, tasviri ve vasıf bildirici veya ticaret alanında herkesin kullanımına açık ibareleri bir şekilde tescil ettiren kişilerin, bu ibarelerin başkaları tarafından kullanımına engel olmaları sonucunun doğacağı, bu kapsamda yapılan değerlendirmede dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet “…/…” asıl unsurlu markaları arasında SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı, zira dava konusu başvuruda yer alan “…” kelimesinin başvurunun davacının itiraza mesnet markalarından farklılaşmasını sağladığı, nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 27.03.2023 tarih ve 2021/7210 E.-2023/1877 sayılı kararında “….” ibaresinin, 07.02.2023 tarih ve 2021/5747 E.-2023/650 K. sayılı kararında “…” ibaresinin, 30.11.2022 tarih ve 2021/4304 E.-2022/8493 K. sayılı kararında “…” ibaresinin davacının itiraza mesnet markalarıyla benzer bulunmadığı, öte yandan taraf markaları benzer olmadığından tanınmışlığın somut uyuşmazlığa bir etkisinin bulunmadığı, haksız rekabet ve kötüniyet iddialarının kanıtlanamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 210,5‬5-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 12/07/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 14/07/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip