Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/961 E. 2023/964 K. 12.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/961
KARAR NO : 2023/964
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/02/2021
NUMARASI : 2019/128 E. – 2021/56 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : FSEK’e Dayalı Maddi ve Manevi Tazminat

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 03/02/2021 tarih ve 2019/128 E. – 2021/56 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı ile davalılar …, … ve … tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin … Üniversitesi’nde doktora öğrencisi olarak kariyerine devam etmekte iken hocası Prof. Dr. … ve doktora öğrencileri … ve … ile “…” konusu üzerinde araştırma ve çalışmalar yaptığını, bu çalışmanın fikir ve eylem aşamalarının her aşamasında davacının yer aldığını, …’nün geliştirilmesi konulu akademik çalışmanın ilk kez 13. Psikolojik Danışma ve Rehberlik Kongresinde davacı ve davalılarca sunulduğunu, söz konusu çalışmanın 2015 yılında ilk kez … Üniversitesi ve …’nda yer aldığını, 1160 sayfalık kitabın 946-949. sayfalarında “…” adıyla bildiri şeklinde yayınlanan makalenin yazarlar kısmının üçüncü sırasında davacının adının da yer aldığını, ancak davacının 2 yıl boyunca emek verdiği söz konusu çalışmanın 28.11.2018 tarihinde …’ın internet sitesinde …. Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi Cilt: 18 Sayı:4’te “…” başlığıyla davacının ismi çıkartılarak yayınlandığını, yayınlanan makalenin fikir temellerinin atılmasında davacının emeğinin büyük olduğunu, her ne kadar ikinci yayınlanan makale daha geniş ise de davacının adının yer aldığı ilk makalenin tamamının, ikinci makalenin içerisinde yer almakta olduğunu, aynı zamanda davacı tarafından geliştirilen fikir ve yöntemlerin tamamının söz konusu ikinci makalede kullanıldığını, ancak davacının isminin hiçbir yerde zikredilmediğini, söz konusu çalışmaya çok emek veren davacının isminin 2.makaleden çıkartılması sonucunda davacının kanunla koruma altına alınmış tüm haklarını ihlal ettiğini, özellikle “adın belirtilmesi salahiyeti” maddesi kapsamında davacının ismi olmadan eserin kullanılması, yayılması ve basılmasının intihal meydana getirdiğini, ayrıca eser sahibi davacının adının yazarlar arasında silinerek yayınlanmasının FSEK’in 35. maddesinde yer alan iktibas serbestisinin ve 38. maddesinde yer alan şahsen kullanmanın sınırlarını aştığını ve açıkça tecavüz meydana getirdiğini, davacının adına önceden eser sahibi yazarlar arasında yer verilirken sonraki yayınlamalarda adının silinmesinin, alenen kötüniyet teşkil ettiğini intihal suçunu meydana getirdiğini ileri sürerek, 1.000,00-TL maddi ve 10.000,00-TL manevi tazminatın makalenin kabul tarihi olan 28/11/2018 tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesini, davanın kabulü halinde masrafların davalılardan alınarak mahkeme ilamının, kararın kesinleşmesinden sonra ilanını talep ve dava etmiş, davacı vekili 27.03.2020 tarihli dilekçesi ile maddi tazminat ilişkin taleplerinden feragat ettiklerini bildirmiştir.
Davalı … vekili, … Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık doktora programında 2013-2014 Bahar yarıyılında doktora öğrencisi olarak eğitimine devam ettiğini, anılan yarıyıl içerisinde doktora programı kapsamında davalı müvekkili ile birlikte doktora öğrencileri olan davacı ile davalılardan …’in “…” adlı dersi yine diğer davalı Prof.Dr. …’dan aldıklarını, ders kapsamında kendilerine araştırma projesi ödevi verildiğini, bu araştırma projesi ödevinin dersin hocası olan Prof.Dr…. yürütücülüğünde 4 sayfalık bir bildiri metnine dönüştürüldüğünü, bildirinin 2015 yılında 13. Ulusal Psikolojik Danışma ve Rehberlik Kongresi’nde sunulduğunu, daha sonra davacının 2016 yılı Temmuz ayından sonraki süreçte önce açığa alındığını ve daha sonra da 01 Eylül 2016 tarihinde görevden ihraç edildiğini, bunu müteakiben doktora öğrenciliğinin de sonlandırıldığını, bundan yaklaşık 2 yıl sonra huzurdaki davaya konu olan makalenin yayınlandığı, yayım tarihi itibariyle davacının üniversite bünyesinde herhangi bir konumunun ve söz konusu makaleye herhangi bir katkısının da bulunmadığını, bildiri kapsamında davacının Türk Dili yeterliliği ile İngilizce çeviri gibi konularda görev aldığını, yaptığı katkılar ölçüsünde de bildiri çalışmasında üçüncü sırada yazar olarak yer aldığını, bu sebeple davacının söz konusu araştırmanın tüm fikir ve eylem aşamalarının tamamında yer aldığı iddiasının gerek davacının bilgi birikiminin yeterli olmaması, gerekse de uzmanlık alanı ve aldığı eğitimin farklı bir branştan olması nedeniyle gerçeğe aykırı olduğunu, davaya konu makalede, bildiri çalışmasına atıf yapıldığını, dolayısıyla yasal mevzuat gereği bir intihalin söz konusu olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, davacının Psikoloji ya da Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık konularında hiçbir temele sahip olmadığından, bahse konu proje ödevinin, çalışmayı yapan diğer davalıların gayretleri ile neticelendiğini, davacının müvekkili ve diğer davalılar tarafından hazırlanan ve bağımsız bir çalışma olan katkısının olmadığını savunmuştur.
Davalı … vekili, davacının makale çalışması sürecine dahil olmadığını, bu sürece katkı sağlamadığını, bildiriye konu araştırmanın revize edilerek yeniden tasarlandığını, makale sürecinde verilerin tekrar yorumlandığını, makale ve bildiride bulguların farklı olduğu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davalıların yayınladığı “…” isimli makalenin ilk dipnotunda, “…” isimli bildirinin yayımlandığı/sunulduğu kongreye atıf yapılmış olsa da, bu sözlü bildirinin eser sahiplerinden biri olan davacının adına dipnotta yer verilmediği, davacının adına başkaca bir dipnotta veya makalenin herhangi bir başka yerinde bildirinin eser sahiplerinden biri olarak yer verilmemesi eylemi karşısında, davacı bakımından bildiriden yararlanarak oluşturulan davaya konu “…” isimli makalenin iktibas serbestisi şartlarını taşımadığı, davalıların eyleminin davacının eser sahipliğinden kaynaklı “adın belirtilmesi”ne ilişkin manevi hakkının ihlaline sebep olduğu, davacının FSEK’in 70/1. maddesi hükmü uyarınca uğradığı manevi zarara karşılık davalılardan manevi tazminat talep edebileceği, 05.10.2020 tarihli bilirkişi raporunda her ne kadar davalıların eylemlerinin iktibas serbestisi sınırları içinde kaldığı, dolayısıyla davacının mali-manevi haklarının ihlal edilmediği ifade edilmişse de, mahkemenin söz konusu bilirkişi raporun teknik ve maddi olgularından yararlandığı, davalıların eylemlerinin iktibas serbestisi sınırında kalıp kalmadığı ve buna bağlı olarak davacının eser sahipliğinden kaynaklı mali-manevi haklarının ihlal edilip edilmediği olgularının hukuki sorun kapsamında kaldığı, hukuki sorunları çözme ödevinin ise HMK’nın 266/1. maddesi uyarınca mahkemenin görevi kapsamında kaldığı, bilirkişi raporunun aksi yöndeki hukuki çıkarımlarına itibar edilmediği, “…” isimli eserin niteliği ve niceliği, bu eser üzerinde davacının ortaya koyduğu fikri katkı, bu eserde davacı haricinde davalıların da eser sahibi olarak ortaya koydukları fikri katkı, davalıların yayınladığı makalede bildiriden alıntılar yapılması, ancak bu bildirinin eser sahiplerinden biri olarak davacının adına yer verilmemesi eyleminden kaynaklı davacının fikri çabasının zedelenmesi, tarafların mali, sosyal ve ekonomik durumları ile TMK’nın 4. maddesi hükmünde ifadesini bulan hak ve nesafet ilkeleri uyarınca davacının manevi tazminat isteminin kabulüne karar verildiği, davacının, manevi hakkının ihlal edildiğine ilişkin mahkeme kararının ilan edilmesini talep etmekte haklı sebep ve menfaatinin bulunduğu, zira davacının eser sahibi olarak ortaya koyduğu fikri çabanın zedelenmesi eylemini, mahkeme kararının ilanı yolu ile üçüncü kişiler nezdinde giderebileceği gerekçesiyle, davacının maddi tazminat isteminin feragat nedeniyle reddine, manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile; 4.000,00 TL manevi tazminatın 28/11/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine, kararın kesinleştiği tarihten itibaren 3 ay içinde davacının talepte bulunması halinde, masrafı müteselsilen davalılardan karşılanmak kaydıyla hüküm özetinin ulusal ölçekte yayın yapan gazetelerden birinde bir defaya mahsus olmak üzere yayınlanmasına karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, hükmedilen manevi tazminat miktarının düşük olduğunu ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalılar … ve … vekili, bilirkişi raporunda ‘davaya konu uyuşmazlığın intihal oluşturmadığı, eserler arasındaki benzerliklerin iktibas serbestisi içerisinde kaldığı, o nedenle mali-manevi hakların ihlal edilmediği ve buna bağlı olarak maddi tazminat doğmayacağı’nın tespit edildiğini, yerel mahkemece, rapora itibar edilmediğini, teknik inceleme olan bilirkişi raporundaki bu hususlara aykırı olarak kurulan hükmün hukuka aykırı olduğunu, davacının bildiriye katkısının tartışılmadığını, davacının katkısı şekil yönünden teknik hizmet ve yardım olup esasa ilişkin olarak bildirinin özünde herhangi bir katkıda bulunmadığını, bu hususun raporda da belirtildiğini, FSEK’in 10. maddesinde bir eserin vücuda getirilmesinde yapılan teknik hizmetler veya teferruata ait yardımların iştirake esas teşkil etmeyeceğinin düzenlendiğini, davacının maddi tazminat talebinden ön inceleme duruşmasından sonra feragat ettiğini, vekalet ücretinin hatalı hesaplandığını, AAÜT’nin 6. maddesine göre her bir davalı için ayrı ve tam vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, manevi tazminat yönünden de her bir davalı için ayrı karşı vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, bilirkişi raporu ile intihal yapılmadığının ortaya çıktığını, bu rapor doğrultusunda davacının maddi tazminat talebinden feragat ettiğini, gerekçeli kararda hangi eylemlerin iktibas serbestisinin aşıldığının kabulü için yeterli olduğu açıklanmadığını, halbuki kabul görmeyen raporda eylemin iktibası serbestisi içinde kalmasının nedenleri ve kriterlerinin tek tek açıklandığını, HMK’nın 266/1. maddesi gerekçe yapılıyor ise intihal yapılıp yapılmadığının tespiti içinde rapora gerek olmadığını, hakimin kendi çalışması ile bu durumu kolaylıkla ortaya çıkarabileceğini, mali hakları ihlal edilen kişinin manevi zararının tazmin edilmesini talep edebilmesi için TBK’nın 49. maddesindeki koşulların gerçekleşmesi gerektiğini, bilirkişi raporunda mali hakların oluşmadığının açıkça belirtildiğini, hal böyle iken davacı lehine manevi tazminata hükmedilmesinin yasalara aykırı olduğunu, her bir davalı için ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, FSEK’e dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, mahkemece alınan bilirkişi raporuna göre davalılarca hazırlanan ve 28.11.2018 tarihinde yayımlanan makalede davacının eser sahipleri arasında bulunduğu bildiriden alıntılar yapıldığı, davaya konu makalenin ilk dipnotunda “Bu çalışmaya ilişkin öncül bulgular 13. Ulusal Psikolojik Danışma ve Rehberlik Kongresinde sözlü bildiri olarak sunulmuştur.” ifadesinin yazıldığı, bununla birlikte, bildirinin eser sahiplerinden biri olan davacının adına yer verilmediği, FSEK’in 35. maddesi uyarınca bir eserin bazı cümle ve fıkralarının müstakil bir ilim ve edebiyat eserine alınması suretiyle iktibas yapılması caiz ise de, maddenin son fıkrası uyarınca iktibasın belli olacak şekilde yapılması gerektiği, ilim eserlerinde, iktibas hususunda kullanılan eserin ve eser sahibinin adından başka bu kısmın alındığı yerin de belirtileceği, somut uyuşmazlıkta bu belirtmenin yapılmadığı, her ne kadar bilirkişi raporunda aksi yönde değerlendirme yapılmış ise de, ilk derece mahkemesi kararında da belirtildiği gibi alıntının hukuka uygun olup olmadığının değerlendirilmesinin hakim tarafından çözülmesi gereken hukuki bir mesele olduğu, davacının eser sahipliğinden kaynaklı manevi hakkının ihlal edildiği, mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarının tazminatın da somut olayın özelliklerine ve hakkaniyete uygun bulunduğu, öte yandan, ilk derece mahkemesince hükmedilen vekalet ücretinde de bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekili, davalı … ve … vekili ve davalı … vekilinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekili ile davalı … ve … vekili ve davalı … vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 269,85-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 210,55-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 273,27-TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, davalı … ve … vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 46,96’ar TL nispi istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 226,31‬-TL’nin anılan davalılardan ayrı ayrı tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-İstinaf aşamasında davacı ile davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin anılan tarafların uhdesinde bırakılmasına,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 12/07/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 17/07/2023
Başkan

Üye

Üye

Katip