Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/96 E. 2022/1593 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/96
KARAR NO : 2022/1593
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/03/2020
NUMARASI : 2018/430 E. – 2020/76 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 09/03/2020 tarih ve 2018/430 Esas – 2020/76 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, davalı Şirketin… sayılı “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, müvekkilince adına tescilli “…” ibareli markalara dayalı olarak bu başvuruya itiraz edildiğini, davalı Kurum tarafından bu itirazın reddedildiğini, alınan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, taraf markaları arasında karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu, marka kapsamları arasında da benzerlik olduğunu, davalı başvurusundaki asli unsurun müvekkili markalarında olduğu gibi “…” ibaresinden oluştuğunu, davalı Şirketin ”…” ibaresini içeren marka başvuruları aleyhine açılan davalarda markaların benzer olduğunun kabul edildiğini, “…” markasının tanınmış olduğunu, bu yönde emsal yargı kararları bulunduğunu, davalının kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, YİDK’in 2018-M-6868 sayılı kararının iptaline, dava konusu markanın hükümsüzlüğünü karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, başvurunun geri çekildiğini, davacı taraf iddialarının doğru olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalının “… ” ibareli marka başvurusu ile davacının “…” ibareli tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından başvuru konusu işaret ile davacı markası arasında işletmesel bağlantı olduğu ya da idari ve ekonomik açıdan birbiriyle bağlantılı işletme tarafından piyasaya sunulan markalı mallar algısı da oluşmayacağı, taraf marka işaretleri benzemediğinden 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesindeki iltibasın bulunmadığı, diğer yönden taraf marka işaretleri benzemediğinden SMK’nın 6/5 maddesindeki tanınmışlık koşulunun da oluşmadığı, ayrıca davalı başvurusunun kötü niyetli yapıldığının da somut delillerle kanıtlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, Yargıtay ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesinin “…” ve ayrıca “… …” marka başvurusunun müvekkilin … markaları ile benzer olduğuna ve markalar arasında karıştırma ihtimali olduğuna karar verdiğini, bu kararların, işbu dava bakımından emsal teşkil ettiğini, çatı markaların benzerlik ve karıştırma ihtimalinde dikkate alınmayacağını, mahkemenin bu hususa dikkat etmediğini, davalının “…” markası ile müvekkil şirketin “…” ibareli veya esas unsurlu seri markalarıyla ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunu, müvekkilinin markasında yer alan “…” ibaresinin, davalının “…” ibaresinde aynen yer aldığını, ayrıca davalının “…” markasındaki esas unsur “…” ibaresi olduğunu, müvekkilinin itirazına dayanak gösterdiği “…” markasının tanınmış bulunduğunu, tanınmış markalar için iltibas veya karıştırma ihtimali analizi yapılmayacağını, karıştırma ihtimali olmasa dahi markalar arasında bağlantı kurulmasının yeterli olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE :Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacının “…” asıl unsurlu markaları ile davalı Şirketin… numaralı “…” ibareli marka tescil başvurusu arasında, 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında benzerlik ve karıştırılma tehlikesi bulunup bulunmadığı ile aynı Kanun’un 6/5 maddesi koşullarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
Her iki tarafın da markalarını 30. sınıf emtialarda kullanmak istediği, bu anlamda davacının itiraza mesnet markaları ile davalı Şirketin marka tescil başvurusunun konusunu oluşturan emtiaların, birbirine ayniyet derecesinde benzer olduğu açıktır.
Tarafların markalarını kullanmak istedikleri ibareler açısından yapılan incelemede, davacı markalarının “…” asıl unsurundan, davalı Şirketin başvurusunun ise tamamı aynı nitelikte, aynı büyüklükte, düz yazıdan ibaret “…” ibaresinden oluştuğu anlaşılmaktadır. Bu durumda davalı Şirket başvurusunda yer alan “… …” ibaresi de tıpkı “…” ibaresi gibi asıl unsur olarak algılanacaktır. Diğer bir deyişle “… …” ibaresi de dava konusu başvuruda asıl unsurlardan birisi olarak yer almıştır. Esasen “…” ibaresi davalı şirketin çatı markası olduğundan, benzerlik incelemesinde dikkate alınmayacaktır. “Altın” anlamına gelen “…” ibaresi ise ticari hayatta, sunulan ürün veya hizmetin kalite ve değerini göstermek amacıyla sıklıkla kullanılsa da, dava konusu markaların ilgili olduğu 30. sınıf emtia yönünden vasıf bildirmez. Dolayısıyla benzerlik değerlendirilmesinde belirleyici unsurlardan biri olarak nazara alınır. Bu durumda davacı markalarında asıl unsur olan bu ibarenin, davalı Şirket başvurusunda da yer alması, davalı başvurusunun, davacı markalarının serisi olduğu izlenimi yaratacak, taraf markaları arasında, 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında iltibas tehlikesi oluşturacaktır. Nitekim emsal bir davada, “… …” ibareli marka tescil başvurusunun, davacının “…” ibareli markaları ile iltibasa neden olduğu ve “…” ibaresinin 30. sınıf emtialarda vasıf bildirmediği hususları, Yargıtay 11. HD.’nin 24.04.2017 gün ve 2015/13753 E.-2017/2329 K. sayılı ilamı ile de tespit edilmiştir. Yine başka bir davada, “…” ibaresinden oluşan marka tescil başvurusu için, işbu davadaki aynı gerekçelerle verilen Dairemize ait 14.09.2017 gün ve 2017/707 E.-764 K. sayılı karar, Yargıtay 11. HD.’nin 04.03.2019 gün ve 2017/5145 E.-2019/1772 K. sayılı ilamı ile onanmış olup, anılan kararın, işbu dava yönünden de emsal teşkil edeceği açıktır.”…” ibaresinin 29 ve 30. sınıf mallar yönünden zayıf marka olmadığı ve korunması gerektiği, Yargıtay 11. HD.’nin 01.11.2017 gün ve 2016/3593 E.-2017/5985 K., 09.10.2019 gün ve 2018/4938 E.-2019/6370 K., 13.02.2018 gün ve 2016/7017 E.-2018/1040 K., 22.11.2017 gün ve 2016/4284 E.-2017/6429 K. sayılı ilamları ile de belirtilmiştir.
Her ne kadar davacı tarafça itiraza mesnet markaların tanınmış olduğu ileri sürülmüş ise de dosya kapsamında bu iddia ispat edilemediğinden, davacının tanınmışlığa ilişkin iddiaları yerinde görülmemiştir. Yine dava konusu başvurunun kötü niyetli olarak yapıldığı iddiası da kanıtlanamadığından bu iddiaya da itibar edilmemiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca, iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu bildirildiğinden, Dairemizce de bu konuda dosyadaki bilirkişi raporunda yapılan değerlendirmelere iştirak edilmemiş, yeni bir bilirkişi raporu alınmasına da gerek görülmemiştir.
Bu durum karşısında mahkemece, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, HMK.’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK.’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 09/03/2020 tarih ve 2018/430 Esas – 2020/76 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın KABULÜ ile YİDK’in 17.08.2018 tarih, 2018-M-6868 sayılı kararının İPTALİNE,
3-Davalı Şirket adına tescilli bulunan dava konusu… sayılı “… … … …” ibareli markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜ ile SİCİLDEN TERKİNİNE,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile kalan 44,80 TL bakiye harcın davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. hükümlerine göre belirlenen 15.000,00-TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacı şirkete verilmesine,
6-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 4.000,00 TL bilirkişi ücreti, 256,60 TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 54,50 TL tebligat ve posta gideri, 148,60 istinaf kanun yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 4.459,70 TL yargılama giderine 35,90 TL peşin harç ile 35,90 TL başvurma harcı eklenerek oluşan toplam 4.531,50 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalılar tarafından ilk derece mahkemesinde herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
9-Davacıdan peşin olarak alınan 54,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 15/12/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 13/01/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip