Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/959 E. 2023/955 K. 12.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/959 – 2023/955
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/959
KARAR NO : 2023/955
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/02/2021
NUMARASI : 2020/44 E. – 2021/66 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Marka ile ilgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 05/02/2021 tarih ve 2020/44 E. – 2021/66 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin tanınmış “…”, “…”, …” ibareli markaların sahibi olduğunu, davalı şirketin 2019/19391 numaralı ve “…” ibareli marka başvurusuna itiraz ettiğini, itirazın davalı …Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun kararıyla nihai olarak reddedildiğini, oysa başvurunun müvekkilinin markaları ile ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, aynı mal/hizmetlerde kullanılacağını, davalının bu markasını gören tüketicilerin bu markayı davacının “…”lu seri markalarından biri sanma ihtimalinin yüksek olduğunu, dava konusu edilen markanın tescili halinde bu markanın haksız bir yarar sağlayacağını, davacıya ait markaların ayırt edici karakterini zedeleyeceğini ve markanın itibarının zarar göreceğini, davalı firmanın dava konusu marka başvurusunun kötüniyetle yapıldığını, zira davalının davacının tanınmış markasından haberdar olmaması ihtimalinin bulunmadığını, YİDK kararının benzer başka markalarda davalı kurumun vermiş olduğu kararlarla da çeliştiğini ileri sürerek, YİDK’nın 2019-M-11533 sayılı kararının iptalini ve 2019/19391 sayılı markanın başvurulan tüm sınıflarda reddini ve sicilden terkinini talep ve dava etmiştir.
Davalı …Kurumu vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı şirket vekili, davacının davasına mesnet aldığı markaların davacı dışında da bir firma adına tescilli olduğunu, bu yüzden huzurdaki davada usuli bir hata/aktif husumet eksikliği olduğunu, taraf markalarının birbirlerine benzemediğini, zaten de dava konusu edilen markada geçen “…” kelimesinin Gaziantepli fıstık üreticilerinin en lezzetli, en dolgun ve yenmesi diğer fıstıklara göre ayrı bir keyif veren büyük fıstıklara verilen bir isim olduğunu, Türkçe’de de “…”, “…” anlamlarına geldiğini, anlamı sebebiyle “… ”, “… ”, “… ” gibi yerleşik kullanımları olduğunu, bu yüzden uyuşmazlık konusu edilen “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin çok düşük olduğunu ve markasal anlamda kimsenin tekeline verilemeyeceğini, taraf markalarının bütünsel açıdan da, yani genel görünümleri itibariyle benzemediğini, taraf markalarının kapsadığı emtiaların sınıfları aynı olsa da markaların farklı alt sınıflara giren emtiaları kapsadığını, ayrıca davacının hiçbir markasının 43. sınıfa giren hizmetleri kapsamadığını, SMK’nın 6/5. maddesindeki şartların oluşacağına ilişkin delil sunulmadığını, davacının kötü niyet iddialarıyla ilgili de bir delil sunamadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, marka sahibi olarak davacının yanı sıra, dava dışı … Ticaret A.Ş’nin de kayıtı olduğu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 11.12.2018 tarih ve 2017/1801 E. -2018/7821 K. sayılı kararında belirtildiği üzere; 4721 sayılı TMK’nın 701. maddesine göre, kanun veya kanunda öngörülen sözleşmeler uyarınca oluşan topluluk dolayısıyla mallara birlikte malik olanların mülkiyetinin elbirliğiyle mülkiyet olduğu, itiraza mesnet markaların 556 sayılı KHK hükümlerine dayalı olarak yapılan başvurusu sonucunda sicile tescili işleminde TMK’nın 701. maddesi anlamında kanundan veya sözleşmeden kaynaklanan bir elbirliği halinde mülkiyet durumunun mevcut olmadığı, bu nedenle, itiraza mesnet markalar üzerinde davacı ile dava dışı … Ticaret A.Ş.’nin TMK’nın 688. maddesi uyarınca eşit oranda (1/2’şer) paylı mülkiyet hakkına sahip oldukları, TMK’nın 688/son. fıkrasına göre, paylı mülkiyette paydaşlardan her birinin kendi payı bakımından malik hak ve yükümlülüklerine sahip olduğu, itiraza mesnet markalar üzerinde 1/2 oranında paylı malik olan davacının gerek … nezdinde, gerekse dava yolu ile davaya konu marka başvurusuna itiraz edebileceği, tescil edilmişse bu markanın hükümsüzlüğünü ileri sürebileceği (TMK m.689), dolayısıyla eldeki davada davacının tek başına dava açmasına engel yasaklayıcı bir norm bulunmadığı, davalı şirketin aktif husumet itirazına itibar edilmeksizin yargılamanın yürütülerek sonuçlandırıldığı, taraf markaları arasında emtia benzerliği şartının gerçekleştiği, taraf markaları bir bütün olarak karşılaştırıldığında; görsel, işitsel ve kavramsal olarak iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, markalar arasında “…” ibaresinin müşterek olarak bulunduğu, bu ibarenin İngilizce olduğu, ancak ülkemizde yaygın olarak kullanılan ve “…” gibi anlamlara gelen bir ibare olduğu, anlamı itibariyle “…” ibaresinin davaya konu mal ve hizmetler bakımından ayırt ediciliği oldukça düşük, oldukça zayıf karakterli bir kelime olduğu, zira davaya konu mal ve hizmetleri niteleyen, tanımlayan anlamsal bir karşılığının bulunduğu, zayıf markaların koruma kapsamı değerlendirilirken iltibas tehlikesinin yapılacak küçük bir değişiklik ile dahi bertaraf edilebileceğinin göz önüne alınması gerektiği, bu nedenle her ne kadar karşılaştırılan markalar arasında zayıf karakterli “…” ibaresi ortak olsa da, dava konusu markada bu ibarenin hemen başında “…” ibaresinin de yer aldığı, “…” ibaresinin davaya konu markaya asgari düzeyde ayırt edicilik katan bir unsur olduğu, bu hale göre daha önce davacıya ait “…” ibaresini içinde barındıran markaları gören, işiten, bu markalı mal ve hizmetlerden yararlanan makul derecede bilgili, dikkatli ve ihtiyatlı ortalama tüketici kesiminin, daha sonra davaya konu “…” markasını aynı/aynı tür/benzer mal ve hizmetler üzerinde gördüğünde veya işittiğinde, davaya konu mal ve hizmetlerden faydalanmak için ayıracağı süre içerisinde, bu markayı davacı markalarından farklı bir marka olarak algılayabileceği, marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı kurmayacağı, dolayısıyla SMK’nın 6/1 maddesi hükmü koşullarının somut olayda gerçekleşmediği, davacının markasının tanınmışlığına ilişkin yeterli nicelik ve nitelikte delil sunmadığı, kötüniyete ilişkin somut delil bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davalının başvurusunun esas unsurunun “…” ibaresi olduğunu, başvurudaki üç kelmenin tamlama şeklinde farklı aldığı yönündeki değerlendirmenin marka hukukunun temel ilkelerine aykırı olduğunu, daha önce “…” ibareli markanın müvekkilinin markalarıyla benzer görüldüğünü, müvekkili markasının tanınmış olduğunu, davalının markasının yiyecek içecek sağlanması hizmetlerinde tescili halinde müvekkilinin markasından haksız yarar sağlayacağını, müvekkilinin “…” ibaresini taşıyan seri markalarının bulunduğunu, davaya konu markanın bağlantılı olduğu imajıyla karıştırılma ihtimalini doğuracağını, başvurunun kötüniyetle yapıldığını, “…” ibaresini taşıyan marka başvurularının reddedildiğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararı iptali ile marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden; davacının 26.02.2019 tarihinde 2019/19391 sayılı “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğu, başvuru kapsamında 30. sınıf mallar ile 35 ve 43. sınıf hizmetlerin yer aldığı, başvurunun ilanına davacı şirket tarafından “…” asıl unsurlu markalara dayalı olarak itiraz edildiği, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından itirazın reddine karar verildiği, davacı tarafça bu karara yapılan itirazın ise YİDK’nın 06.01.2020 tarih, 2020-M-11533 sayılı kararıyla reddedildiği, YİDK kararının davacıya 08.01.2020 tarihinde tebliğ edildiği, davanın da 19.02.2020 tarihinde iki aylık hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince taraf markalarının benzer olmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş olup, davacı tarafın istinaf itirazları gözetildiğinde taraflar arasındaki uyuşmazlık, taraf markalarının SMK’nın 6/1. maddesi anlamında iltibas bulunup bulunmadığı ve tanınmışlık ve kötüniyet nedeniyle tescil engeli bulunup bulunmadığı noktasındadır.
Somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesinde, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408- 409).
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde; başvuru kapsamında kalan mal ve hizmetlerin davacının itiraza mesnet “…” ve “…” ibareli markalarının kapsamında bulunduğu, taraf markaları arasında emtia benzerliği şartının gerçekleştiği anlaşılmıştır. Taraf markalarının işaretlerinin karşılaştırılmasına gelince, dava konusu marka ” … ” ibaresinden oluşmaktadır. … ibaresinin markanın tescil ettirilmek istendiği mal ve hizmetler yönünden tanımlayıcı olması nedeniyle markanın asli unsuru ” …” ibaresidir. Davacının itiraza mesnet markalarının esas unsurunu da “…” ve ” …” ibareleri oluşturmaktadır. Buna göre, ” … ” ibareli başvuru ile itiraza mesnet “…” ve ” …” asıl unsurlu markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu, zira itiraza mesnet markaların asli unsuru olan “…” ibaresinin davaya konu markada aynen yer aldığı, bu ibarenin ayırt ediciliği çok güçlü değil ise de başvuru kapsamındaki 43. sınıf hizmetler yönünden tanımlayıcı ya da tasviri bir işaret de olmadığı, bu itibarla anılan ibarenin korunması gerektiği ve başvuruda yer verilen diğer ibarelerin başvuruya yeterli ayırt ediliği sağlayacak nitelikte bulunmadıkları, başvurunun başında yer alan “” ibaresinin de davacının ” …” ibareli markası karşısında itiraza mesnet markadan yeterince farklılaşmadığı, SMK’nın 6/1. maddesindeki tescil engelinin gerçekleşmiş bulunduğu kanaatine varılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan, Dairemizce bu yönden dosyada mevcut bilirkişi raporundaki tespitlere itibar edilmemiş, ayrıca bir bilirkişi incelemesine de gerek görülmemiştir.
Her ne kadar davacı tarafça, SMK’nın 6/5 ve 6/9. maddesi uyarınca tescil engeli bulunduğu ileri sürülmüş ise de, ispata yeterli delil sunulmaması nedeniyle, davacının bu iddiaları yerinde görülmemiştir.
Bu itibarla, taraf markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında iltibas koşullarının oluşması nedeniyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddi doğru olmamış, HMK’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden Dairemizce davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiş ve davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince Kabulü İle Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 05/02/2021 gün ve 2020/44 E. – 2021/66 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın KABULÜ ile; YİDK’nın 06.01.2020 tarih ve 2020-M-11533 sayılı kararının İPTALİNE,
3-Dava konusu 2019/19391 sayılı ” … ” ibareli markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE,
4-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 269,85-TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 215,45-TL’nin davalılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 15.000,00-TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 1.400,00.TL bilirkişi ücreti, 152,00-TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 63,60-TL tebligat masrafı, 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcından oluşan toplam 1.777,70-TL yargılama giderine, 54,40-TL başvurma harcı, 54,40-TL peşin harç tutarı eklenerek oluşan toplam 1.886,50-TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı şirket ile davalı …Kurumu tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
9-Davacıdan peşin olarak alınan 59,30-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 12/07/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 16/07/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.