Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/957
KARAR NO : 2023/958
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/02/2020
NUMARASI : 2019/23 E. – 2020/24 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Marka Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 07/02/2020 tarih ve 2019/23 E. – 2020/24 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “…” ibareli markalarını mesnet göstererek davalı şirketin 2018/44600 nolu “…” ibareli marka başvurusuna itiraz edildiğini, itirazın davalı … Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun kararıyla nihai olarak reddedildiğini, oysa müvekkilinin “…” ibareli seri markalarının bulunduğunu, müvekkilinin markalarına iltibas oluşturacak derecede benzer davalı şirkete ait marka başvurusu ile müvekkiline ait “…” ibareli seri markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, müvekkili markalarının tanınmış markalar olduğunu, davalı marka başvurusunun müvekkiline ait tanınmış markaların ayırt ediciliğini zedeleyeceğini, davalının kötüniyetli olduğunu, nitekim dava konusu marka başvurusunun aynısının daha önce 2015/32727 nolu başvuruya konu edildiğini, söz konusu başvuruya müvekkili tarafından itiraz edildiğini, itirazın kabul görerek başvurunun reddine karar verildiğini, buna rağmen davalı şirketin aynı işareti yeniden marka başvurusuna konu yaptığını ileri sürerek, YİDK’nın 2019-M-5214 sayılı kararının iptaline ve davalı şirkete ait 2018/44600 nolu markanın tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Kurumu vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı şirket, davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, taraf markaları arasında emtia benzerliği şartının gerçekleştiği, davacı markalarının esas unsurunu oluşturan “…” ibaresinin başvuru markasının başında aynen yer aldığı, davacı markalarının bir kısmında “…” ibaresinin yanında yer alan bir takım figüratif unsurlar bulunduğu, ayrıca başvuru markasında “…” ibaresinin başında figüratif şekil unsurunun bulunduğu, başvuru markasında yer alan “…” ibaresinin davalı şirketin iştigal alanına işaret eden tasviri bir ibare olarak algılanacağı, bu nedenle söz konusu ibarenin tali unsur olduğu, davacı markalarında bulunan “…” ibaresinde vurgunun sert bir şekilde “…” ibaresinde toplandığı, başvuru markasında bulunan “…” ibaresinde farklılık yaratan “…” harflerinin vurgunun ve fonetik tonlamanın “…” ve “…” harflerine yayılmasına neden olduğu, söz konusu farklılıkların işaretler arasında doğrudan/dolaylı karıştırılma ihtimali doğuracak derecede benzerlik bulunmasını engellediği, davacı markalarını oluşturan “…” ibaresinin mahalle, muhit manası ile algılanacağı, başvuru markasındaki “…” ibaresinin ise ortalama tüketici nezdinde manası olmayan bir kelime olarak algılanacağı, bu nedenle işaretler arasında kavramsal benzerlik bulunmadığı, başvuru markasının 35/1,2,3,4, 35/5 (6,7,9,11,12) ve 37. sınıflarda tescil edilmek istendiği hizmet sınıfının ortalama tüketici kesiminin dikkat ve hizmet tercihindeki özen derecesinin sıradan, günlük ve ucuz ürün ve hizmetlere göre ortalamanın üzerinde olduğu, karşılaştırılan markaları oluşturan işaretlerin genel görünümü, yukarıda açıklandığı şekli ile yapılan global değerlendirmenin hizmetlerin niteliği ve ilgili tüketici kesimin dikkat ve özen seviyesi birlikte değerlendirildiğinde işaretler arasında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesi bulunmadığı, davacının itiraza mesnet markalarının tanınmış olduğunu ispatlayamadığı, 2015/32727 nolu marka başvurusu ile davaya konu markanın genel görünümünün aynı olmadığı, önceki başvuruda “…” ve “…” ibareleri çizgi ile ayrıldığından markanın esas unsurunun “…” ibaresi olduğu, bu başvuru ile eldeki davaya konu marka başvurusunu aynı olmadığından kötüniyet iddiasının kabul edilmediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkilinin uzun yıllardır “…” ve “…” markaları altında hizmet verdiğini, “…” ibareli 20 seri markası bulunduğunu, bilirkişi raporuna itirazları değerlendirilmeden hüküm kurulduğunu, davalı şirketin daha önce 2015/32727 başvuru numarası ile marka başvurusunda bulunduğunu, müvekkilinin itirazı üzerine başvurunun reddedildiğini, “…” ibareli başka bir markaya itirazlarının reddine dair YİDK kararının da iptal edildiğini, başvuru ile müvekkilinin itiraza mesnet markalarınının iltibasa sebebiyet verecek derecede benzer olduğunu, başvurunun kötüniyetle yapıldığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararının iptali ile marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden; davacının 2018/44600 sayılı “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğu, başvuru kapsamında 35 ve 37. sınıf hizmetlerin yer aldığı, başvurunun ilanına davacı şirket tarafından “…” asıl unsurlu markalara dayalı olarak itiraz edildiği, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından itirazın reddine karar verildiği, davacı tarafça bu karara yapılan itirazın ise YİDK’nın 05.07.2019 tarih, 2019-M-5214 sayılı kararıyla reddedildiği, YİDK kararının davacıya 08.07.2019 tarihinde tebliğ edildiği, davanın da 06.09.2019 tarihinde iki aylık hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince taraf markalarının benzer olmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş olup, davacı tarafın istinaf itirazları gözetildiğinde taraflar arasındaki uyuşmazlık, taraf markalarının SMK’nın 6/1. maddesi anlamında benzer olup olmadığı ve kötüniyet nedeniyle tescil engeli bulunup bulunmadığı noktasındadır.
Somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesinde, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408- 409).
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde; başvuru kapsamında kalan 35. (01, 02, 03 ve 04. alt sınıflar ile 06, 07, 09, 11 ve 12. sınıf malların satışına özgülenmiş 05. alt sınıf perakendecilik hizmetleri) ve 37. sınıf hizmetlerin davacının itiraza mesnet 2016/23646 sayılı “… ” ve 2012/49626 sayılı “…” ibareli markalarının kapsamında aynen yer aldığı, taraf markaları arasında emtia benzerliği şartının gerçekleştiği anlaşılmıştır. Taraf markalarının işaretlerinin karşılaştırılmasına gelince, dava konusu marka “…” ibaresinden oluşmaktadır. Markada şekil unsuru da yer almakta olup, “…” ibaresinin tanımlayıcı nitelikte bulunması nedeniyle markanın asli unsuru “…” ibaresidir. Davacının itiraza mesnet markalarının esas unsurunu da “…” ibaresi oluşturmaktadır. Buna göre, “…” ibareli başvuru ile itiraza mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunduğu, zira itiraza mesnet markaların asli unsuru olan “…” ibaresinin davaya konu markada aynen yer aldığı, bu ibarenin sonuna getirilen “…” harflerinin ve markadaki şekil unsurunun başvuruyu görsel, işitsel ve anlamsal olarak itiraza mesnet markalarından yeterince uzaklaştırmadığı, nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 24.02.2020 tarih ve 2019/3671 E.- 2020/1913 K. sayılı kararında “…” ibaresinin davacının “…” ibareli markalarıyla benzer bulunduğu, buna göre başvuru yönünden SMK’nın 6/1. maddesindeki tescil engelinin oluştuğu kanaatine varılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan, Dairemizce bu yönden dosyada mevcut bilirkişi raporundaki tespitlere itibar edilmemiş, ayrıca bir bilirkişi incelemesine de gerek görülmemiştir.
Her ne kadar davacı tarafça, SMK’nın 6/9. maddesi uyarınca tescil engeli bulunduğu ileri sürülmüş ise de, ilk derece mahkemesince buna ilişkin yapılan değerlendirmede bir isabetsizlik bulunmadığından, davacının bu iddiası yerinde görülmemiştir.
Bu itibarla, taraf markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında iltibas koşullarının oluşması nedeniyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddi doğru olmamış, HMK’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden Dairemizce davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiş ve davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 07/02/2020 gün ve 2019/23 E. – 2020/24 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA,
2-Davanın KABULÜ ile … Kurumunun 2019-M-5214 sayılı YİDK kararının İPTALİNE,
3-Davaya konu 2018/44600 sayılı “…” ibareli markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 269,85-TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 44,40-TL harcın mahsubu ile kalan 225,45-TL’nin davalılardan alınarak Hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 15.000,00-TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 1.800,00-TL bilirkişi ücreti, 188,50-TL tebligat ve posta masrafı, istinaf aşamasında yapılan 87,00-TL tebligat ve posta gideri, 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvuru harcından oluşan toplam 2.237,60-TL yargılama giderine, 44,40-TL peşin harç, 44,40-TL başvurma harcı eklenerek oluşan toplam 2.326,40-TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalılar tarafından ilk derece mahkemesi yargılaması ve istinaf aşamasında yapılan herhangi bir gider bulunmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
9-Davacıdan peşin olarak alınan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 12/07/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 16/07/2023
Başkan
…
Üye
…
Üye
…
Katip
…