Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/956
KARAR NO : 2023/959
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/01/2021
NUMARASI : 2019/455 E. – 2021/23 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Marka Kararının İptali ile Marka Hükümsüzlüğü
Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 15/01/2021 tarih ve 2019/455 Esas – 2021/23 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin tanınmış “…” ibareli markaların sahibi olduğunu, davalı şahsın 2019/02988 başvuru numaralı ve “… ” ibareli marka başvurusuna yaptıkları itirazın davalı … Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun kararıyla nihai olarak reddedildiğini, oysa müvekkilinin “… ” ibaresi üzerinde marka başvurusundan önce kullanıma dayalı kazanılmış hakkının bulunduğunu, müvekkilinin başvuruyu sadece 41. sınıfta değil başvurunun tescilli olduğu tüm sınıflarda kullandığını, başvurunun müvekkilinin tanınmış “…” ve özellikle “… ” ibareli markalarıyla iltibas oluşturacağını ve seri markalarından biri olarak algılanacağını ileri sürerek, YİDK’nın 2019-M-8764 sayılı kararının iptaline ve davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Kurumu vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı vekili, taraf markalarının benzer olmadığı savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, davaya konu 2019/02988 sayılı marka kapsamında yer alan “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri, reklam amaçlı tasarım hizmetleri; alıcı ve satıcılar için online pazaryeri (internet sitesi) sağlama hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme (başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri.” ile davacıya ait 2013/32703, 2013/32699, 2013/37104, 2011/40688, 2012/29128, 2010/30986, 2015/50866 ve 2014/22974 sayılı markaların kapsamında yer alan hizmetlerin aynı, aynı tür ve benzer oldukları, başvuru markasında 35. sınıf kapsamında kalan “büro makinelerinin kiralanması hizmetleri,” nin davacının 2010/30986 tescil numaralı “… ” markasının tescili kapsamında yer alan “…” ile birbirini tamamladığı, yine başvuru kapsamında kalan 35. sınıftaki “bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi” hizmetlerinin davacının markalarında yer alan 42. sınıftaki “bilgisayar hizmetleri, bilgisayar programlama” hizmetleri ile ilişkili olduğu, taraf markaları karşılaştırıldığında; görsel, işitsel ve kavramsal olarak iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmadıkları, markalarda müşterek olarak bulunan “…” ibaresinin İngilizce bir ibare olduğu, anlamının ülkemizde yaygın olarak bilindiği ve “…” anlamına gelen bir renk adı olduğu, taraf markalarında ortak unsur olarak yer alan “…” sözcüğünün ayırt ediciliği düşük zayıf bir ibare olduğu, ayrıca dava konusu markada “…” ibaresinin müstakil olarak ayırt edici niteliğinin bulunmadığı, şekil unsuru ile birlikte “…” ibaresini niteleyecek şekilde sıfat olarak konumlandırıldığı, bu hale göre daha önce davacıya ait itiraza mesnet markaları gören, bu markalı mal ve hizmetlerden yararlanan ilgili tüketici kesiminin, davaya konu “… … ” ibareli markayı yukarıda aynı, aynı tür ve benzer olduğu belirtilen hizmetler üzerinde gördüğünde, bu markayı bir bütün olarak algılayacağı, bütün olarak algılaması neticesinde, bu markayı davacı markaları ile herhangi bir şekilde bağdaştırmayacağı, marka sahipleri arasında idari veya ekonomik bir bağlantı kurmayacağı, dolayısıyla SMK’nın 6/1. maddesi hükmü koşullarının somut olayda gerçekleşmediği, sunulan eklerde “… …” markasının önceye dayalı kullanımına yönelik yeterli delile rastlanılmadığı, davacının yaygın, yoğun kullanımı olmadığı, bu ibarenin davacı tarafından tescilsiz kullanım yolu ile ayırt edicilik kazanmadığı, tüketicilerce marka olarak algılanır hale gelmediği, davalıdan daha önceki tarihlerde öncelik ve üstün hak sahibi olduğunun ispatlanamadığı, markalar benzer olmadığından tanınmışlığa ilişkin istemlerin yerinde bulunmadığı, kötüniyetin ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, dava konusu ibare üzerinde müvekkilinin kullanıma dayalı kazanılmış hakkının bulunduğunu, müvekkilinin “…” ibareli markasının tanınmış ve ayırt ediciliğinin yüksek olduğunu, iltibas ihtimali bulunduğunu, bir ibare zayıf olarak kabul edilse bile tescilli markaların korunmayacağı anlamına gelmediğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararı iptali ve hükümsüzlük istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacının itiraza mesnet markalarının esas unsuru olan ve İngilizceda “…” anlamına gelen “…” ibaresinin ayırt ediciliği düşük olup, her ne kadar tescilli olduğu sürece markanın korunması esas ise de bu ibareyi içeren markaların koruma kapsamlarının dar değerlendirilmesi gerektiği, anılan ibarenin ortak olarak yer aldığı markalarda yapılacak küçük değişikliklerin dahi iltibas tehlikesini ortadan kaldıracağının kabulünün gerektiği, somut uyuşmazlıkta da başvuruda kullanılan “…” ibaresi ve şekil unsuru ile başvurunun davacının itiraza mesnet markalarından yeterince uzaklaştığı, markalar arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, davacı vekili müvekkilinin başvuruda yer alan “… …” ibaresi üzerinde eskiye dayalı kullanıma dayalı kazanılmış hakkının bulunduğunu da ileri sürmüş olup, davacının dosyaya sunduğu delillerin davalı şahsın 12.01.2019 başvuru tarihinden önce başvuru kapsamındaki 25 ve 35. sınıftaki mal ve hizmetlerde marka olarak kullanılıp belli bir ayırt edicilik, bilinirlik kazandırıldığını ispata elverişli olmadığı, markasal çalışma görsellerinin tarih bilgisi içermediği, yine Bahçeşehir okulu basketbol takımındaki ibarenin davacı tarafından kullanıldığının da sabit olmadığı, ilk derece mahkemesi kararında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 210,55 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 12/07/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 15/07/2023
Başkan
…
Üye
…
Üye
…
Katip
…