Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/95 E. 2022/1592 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/95
KARAR NO : 2022/1592
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/09/2020
NUMARASI : 2019/68 E. – 2020/203 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali ve Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 21/09/2020 tarih ve 2019/68 Esas – 2020/203 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin 1982 yılında kurulmuş ve malt içecekler üreten bir şirket olduğunu, 2005 yılından itibaren Birleşik Arap Emirlikleri’nde ve Suudi Arabistan’da faaliyete başladığını, “…” markasını uzun yıllardır kullandığını, uluslararası tescilleri olduğunu, davalı Şirketin ise … sayılı “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, müvekkilinin bu başvuruya yaptığı itirazın davalı Kurum tarafından kısmen kabul edilerek başvurunun kısmen reddine karar verildiğini, oysa davalı başvurusunun kötü niyetli olduğunu, davalı Şirkete ait … sayılı endüstriyel tasarım tescillerinin iptal edildiğini, davalının özellikle Arap ülkelerinde bilinen markaları tescil etmek istediğini, müvekkilin uzun yıllar sektörde faaliyet gösterdiğini, Orta Doğu’da bilinen bir içecek markası olduğunu, “…” ibaresi Google arama motorunda aratıldığında da “…” içecekleri ile ilgili görsellerin çıktığını, davalının kötü niyetle ve marka ticareti yapmak amacı ile yedeklediği ve/veya iltibasa neden olacak ve tanınmış marka haklarını ihlal edecek şekilde üretim ve satım gerçekleştirdiğini, davalı şirketin sicil gazetesinde yer alan bilgilerinden de davalı Suriye vatandaşı “…” isimli şahıs tarafından kurulduğunun anlaşıldığını, davalının müvekkil markasının bilindiği Arap ülkelerinden birinin vatandaşı olduğunu ileri sürerek, YİDK’in 2019-M-538 sayılı kararının iptaline ve dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru kapsamında kalan mal ve hizmetler yönünden markalar arasında karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını, davacının diğer iddialarının da yerinde bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket, süresi içinde davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalının “Şekil+… …” ibareli marka başvurusu ile davacının “Şekil+…” ve “… …+şekil” ve diğer tescilli markaları arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel, sesçil ve anlamsal benzerlik bulunsa da başvuru markasının kapsamında kalan hizmetlerin davacıya ait markaların kapsamında yer almadığı gibi birbiri ile bağlantılı hizmetler de olmadığı, bu açıdan taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesindeki iltibasın bulunmadığı, başvuru kapsamında bırakılan hizmetler açısından davacı tarafın önceye dayalı hak ve gerçek hak sahipliği de kanıtlanmadığından SMK’nın 6/3 maddesindeki koşulların da oluşmadığı, başvuru kapsamında bırakılan emtia yönünden SMK’nın 6/5 maddesindeki koşulların da gerçekleşmediği, davalı başvurusundaki ibare ile davacının ticaret unvanı da aynı olmadığından SMK 6/6 maddesindeki koşulun da oluşmadığı, dava konusu marka açısından kötü niyetli başvuru yapıldığı iddiasının da somut delillerle kanıtlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, her ne kadar “kötü niyet” hususu mahkemenin takdirinde olup bilirkişi incelemesinde bu yönden belirtilen kanaat ile bağlı olunmasa da somut olayda açıkça davalının kötü niyetli fiillerinin devamlılık arz ettiğinin bilirkişi raporu ile ispat edildiğini, davalıya ait birçok marka ve tasarım tescilinin Ortadoğu’da bilinen firmalara ait marka ve tasarımlar olduklarını, davalı şirketin sicil gazetesinde yer alan bilgilerinde de davalı şirketin Suriye vatandaşı “…” isimli şahıs tarafından kurulduğunu, bu anlamda da, davalının müvekkil markasının bilindiği Arap ülkelerinden birinin vatandaşı olması sebebiyle de davalı şirketi kurucusunun kötü niyetli olduğunu, davalı şirkete ait … sayılı endüstriyel tasarım tescillerinin iptal edildiğini, bu tescil kapsamında yer alan görseller de incelendiğinde, müvekkili marka kullanımları ile aynı nitelikte olduklarını, davalının stratejik olarak markaların asıl sahiplerince tescil edilen sınıflar ile birlikte 35.sınıf yönünden başvuru gerçekleştirdiğini, bu anlamda müvekkiline ait “…” markasından ve kullanımlarından davalının haberdar olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, emtia benzerliğine ilişkin koşul gerçekleşmediğinden somut olayda SMK’nın 6/1 maddesi koşullarının oluşmadığı, her ne kadar davacı tarafça dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli olduğu ileri sürülmüş ise de benzer marka başvurusunda bulunmanın tek başına kötü niyetin kabulü için yeterli olmadığı, öte yandan davalı Şirketin Ortadoğu’da bilinen marka ve tasarımları adına tescil ettirdiği iddiasının da tek başına kötü niyeti göstermeyeceği, zira Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 03.03.2021 tarih, 2020/1773 E., 2021/1964 K. Sayılı ilamında vurgulandığı üzere yurt dışında tescilli markaların Türkiye’de markasal etki yaratacak şekilde kullanıldığının ve bu markaların yurt dışında tanınmış olduğunun ispatlanmadığı durumlarda, markaların ülkeselliği prensibi de gözetildiğinde sırf yurt dışı tescillerin kötü niyetin ispatına yeterli olmayacağı, dolayısıyla somut olayda kötü niyetin ispat edilemediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına dair,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 15/12/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 13/01/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip