Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/945 E. 2023/843 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/945
KARAR NO : 2023/843
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/02/2021
NUMARASI : 2019/449 E. – 2021/62 K.

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Marka Hakkına Tecavüzün Tespiti, Önlenmesi,
Durdurulması, Kaldırılması, Hükmün İlanı,
Maddi ve Manevi Tazminat

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 05/02/2021 tarih ve 2019/449 E. – 2021/62 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacılar tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacılar vekili, müvekkili …’nin 2000/17929 sayılı ve “…” ibareli, 2014/69374 sayılı ve “…” ibareli, 2017/100459 sayılı ve “… ” ibareli markaların sahibi olduğunu, diğer müvekkili Şirketin ise bu markaların kullanım hakkını 16.05.2018 tarihinde lisans yoluyla devraldığını ve emlak sektöründe faaliyet gösterdiğini, davalının i bu markalar üzerinde herhangi bir hakkı bulunmamasına rağmen markaları kullandığını, bu durumun müvekkilleri markalarına tecavüz teşkil ettiğini, davalı kullanımlarının Didim Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2019/27 D. İş sayılı dosyası ile tespit edildiğini, bu dosyaya sunulan bilirkişi raporunda da davalı kullanımlarının 6769 sayılı SMK’nın 29. maddesi kapsamında müvekkillerinin marka hakkına tecavüz teşkil ettiğinin açıklandığını ileri sürerek, müvekkili şirketin markalarına tecavüzün tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, hükmün ilanına, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 1.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 11.000,00 TL tazminatın davalıdan tahsili ile müvekkili şirkete verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, 18/07/2020 tarihli ıslah dilekçesinde aynı iddiaları ile sürerek, müvekkili … adına tescilli markalara tecavüzün tespitine, durdurulmasına, önlenmesine, tecavüz fillerinin kaldırılmasına ve hükmün ilanına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, müvekkili adresinin “…” olması nedeni ile huzurdaki dava dosyasında Didim Asliye Hukuk Mahkemelerinin yetkili olduğunu, haksız kullanıldığı iddia edilen marka sahibi …’nin ve marka kullanım hakkının da diğer davacı … Müş. Ve Tic. Ltd. Şti.’ne ait olduğunu, her iki tarafın da huzurdaki davada davacı olarak gösterildiğini, hem marka sahibinin hem de marka hakkını kullanım hakkına sahip olan kişinin dava dosyasında davacı olarak yer almasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava ehliyeti yokluğundan, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, soyadı “…” olan müvekkilinin yıllardan bu yana kendi soyadını kullanarak ticari işletme işlettiğini, dava dilekçesinde iddia eden hususların usul ve yasaya aykırı bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, 2000/17929, 2014/69374 ve 2017/100459 sayılı markaların davacı …’ye ait olduğu, anılan markaları kullanması için davacı şirkete inhisari olmayan lisans verdiği, SMK’nın 158/2 maddesi gereğince davalı Şirketin marka hakkı sahibi ile birlikte işbu davada aktif husumet ehliyetinin de bulunduğu, her ne kadar davacılar vekili, 18/07/2020 tarihli tam ıslah talepli dilekçe ibraz etmişse de; bahsi geçen dilekçenin, geçerli bir tam ıslah dilekçesi mahiyetinin bulunmadığı, zira söz konusu dilekçe incelendiğinde davacı Şirket bakımından dava dilekçesinde ileri sürülen istemlere ilişkin olarak, bu istemlerin anılan davacı bakımından geri alınmasına yönelik olduğu, bu hususun HMK m.123 hükmü bağlamında davanın geri alınması mahiyetinde bulunduğu, öğretide belirtildiği üzere, HMK m.123 hükmünün uygulama alanı bulabileceği hususlar bakımından ıslah yoluna başvurulmasının mümkün olmadığı (Bkz. Pekcanıtez H., Pekcanıtez Usûl Medeni Usûl Hukuku, 15.Bası, İstanbul 2017, s.1515), başka bir açıdan davacılar vekilinin 18/07/2020 tarihli dilekçesi incelendiğinde; dava dilekçesinde davacı olarak belirtilen müvekkili … adına istemde bulunulmayan marka hakkına tecavüzün tespiti, önlenmesi, durdurulması, kaldırılması ve hükmün ilanı istemlerinin ıslah dilekçesiyle ileri sürüldüğü, söz konusu iddiaların kısmi ıslah ile ileri sürülmesinin önünde yasal engel bulunmadığı , açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin 18/07/2020 tarihli ıslah dilekçesinin tam ıslah dilekçesi şartlarını taşımadığının tespitine ve tam ıslah talebi yönünden geçersizliğine, ancak müvekkili … bakımından iddianın genişletilmesi bağlamında istemlerin ileri sürüldüğü anlaşıldığından ve bu istemlerin ileri sürülmesi bakımından kısmi ıslah imkanı bulunduğundan, söz konusu dilekçenin geçerli bir kısmi ıslah talebi olduğunun tespitine karar verilerek yargılama yürütüldüğü, davalının Didim’de gayrimenkul komisyonculuğu faaliyetinde bulunduğu, işyerinde bulunan tabela, levha ve otomobil üzerinde “…” ibaresini markasal olarak kullandığı, davacının tescilli “…” ibareli markalarının koruma kapsamında bulunan “…” ile davalıya ait emlakçılık hizmetinin aynı tür hizmetler olduğu, davalının “…” ibareli markasal kullanımının davacıya ait “…” ibareli markalardan kaynaklı hakları ihlal edebilmesi için, “…” markasal kullanımının davacı markaları ile iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olması gerektiği, oysa eldeki davada bu koşulun sağlanmadığı, bir an için karşılaştırılan markalar arasında iltibas tehlikesi bulunduğu düşünülse bile, bu durumda davalı kullanımlarında yer alan “…” ibaresinin aynı zamanda davalının soyadından oluştuğu, davalının soyadı olan “…” ibaresini şekil unsuru ile birlikte davacı markalarına yanaşma kastı taşımaksızın dürüstçe ve ticari hayatın olağan akışı içerisinde kullandığı, bu nedenle markalar arasında iltibas tehlikesi bulunduğu varsayılsa bile davacıların davalıya ait markasal kullanımı SMK m.7/5-a hükmü gereği yasaklayamayacakları, belirtilen nedenlerle davalının, davacılara ait marka haklarını ihlal eden herhangi bir eylemi bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacılar vekili, müvekkilinin markaları ile davalının markasal kullanımlarında esas unsurun “…” ibaresi olduğunu, … ibaresinin “gayrimenkul işleri ve komisyonculuğu hizmetleri” için soyut ve somut olarak ayırt ediciliğinin yüksek seviyede bulunduğunu, müvekkili markalarının “gayrimenkul işleri ve komisyonculuğu hizmetler” alanında tescilli olup, davalı kullanımının da aynı hizmetlerde gerçekleştiğini,diğer yandan SMK’nın 7/5-a maddesindeki istisnanın ad ve soyadın birlikte kullanılması halinde geçerli olduğunu, somut olayda davalının sadece soy adını kullanarak iltibasa sebebiyet verdiğini, kaldı ki müvekkilinin markasının tescilli bulunduğunu ve korunması gerektiğini, mahkeme kararıyla kanunilik ve tescil ilkesinin derinden yaralandığını, tescilli markanın korunmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka hakkına tecavüzün tespiti, önlenmesi, durdurulması, kaldırılması, hükmün ilanı, maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, sırf başkasının tanınmış markasının tanınmışlığından yararlanmak için SMK’nın 7/5 maddesi hükmü bahane edilmediği müddetçe, kişinin kendi ismini ve soy ismini ticari teamüllere uygun ve dürüstçe kullanmasının hukuka aykırı olmadığı (Uğur Çolak, Türk Marka Hukuku, 4. Baskı S:648), nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 23.02.2021 tarih, 2020/1814 Esas, 2021/1611 Karar sayılı ilamında da, “ad ve soyadın birlikte yer aldığı markalar ile sadece soyadı yer alan markalar arasında 556 sayılı KHK. 8/1-b maddesi uyarınca karıştırılma ihtimalinin meydana gelmeyeceği kabul edilmiştir. Bununla birlikte bir kişinin ad soyadının tanınmış markalarla bir benzerliğinin bulunması halinde tanınmış marka ile aynı sektörde herhangi bir mal ve hizmet yönünden tescil ettirilmesinin KHK. 8/4 maddesindeki riskleri doğurabileceğinin kabulü gerekir.” açıklamasına yer verildiği, somut olayda davalının kendi soy adını kullandığı ve başkasının markasının tanınmışlığından yararlanmaya çalışılmadığı, dolayısıyla davalının kullanımının SMK’nın 7/5-a maddesi kapsamında bir kullanım olduğu ve bu kullanımın davacı … sahibi tarafından engellenemeyeceği, her ne kadar davacı tarafça anılan madde kapsamında dürüstçe kullanımdan bahsedebilmek için ad ve soyadın birlikte kullanılması gerektiği ileri sürülmüşse de Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2009/2478-2010/8309 E7K sayılı ilamında da kabul edildiği üzere, sadece soyadının kullanılmasının da ,diğer şartların varlığı halinde, SMK’nın 7/5-a maddesi kapsamında değerlendirilebileceği anlaşılmakla, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 118,60-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 61,3‬0-TL’nin davacılardan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacılar uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile 15/06/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 09/07/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip