Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/944 E. 2023/896 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/944 – 2023/896
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/944
KARAR NO : 2023/896
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/01/2021
NUMARASI : 2020/61 E. – 2021/21 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :

DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü
Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 13/01/2021 tarih ve 2020/61 E. – 2021/21 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin “…” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı gerçek kişinin 2019/20712 sayılı ve “…” ibareli marka başvurusuna anılan markalarına dayalı olarak yaptığı itirazlarının dava konusu YİDK kararı ile nihai olarak reddedildiğini, oysa taraf markalarının iltibasa neden olacak düzeyde benzer bulunduğunu, müvekkiline ait markaların asli unsuru oluşturan “…” ibaresinin dava konusu başvuruda aynen yer aldığını, dava konusu markanın müvekkilinin seri markalarından biri olarak algılanacağını, başvurunun tescil edilmek istendiği 29 ve 35 sınıf mal ve hizmetlerin müvekkilinin markaları kapsamında da yer aldığını, öte yandan müvekkilinin markaları tanınmış olduğundan, SM’Knın 6/5 maddesindeki koşulların da bulunduğunu, tanınmış markanın benzerini tescil ettirmek isteyen davalının kötü niyetli olduğunu ileri sürerek YİDK’İn 2019-M-11239 sayılı kararının iptalini ve dava konusu başvurnun tescili halinde hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, taraf markaları arasında emtia benzerliği bulunduğunu ancak marka işaretleri arasında görsel, işitsel ve kavramsal olarak iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzerlik olmağını, her ne kadar markalar arasında “…” ibaresi müşterek olarak bulunsa da, anılan ibarenin Türk Dil Kurumu sözlüğünde; “Belli bir işte, belli bir konuda bilgi, görüş ve becerisi çok olan kimse.” anlamına geldiği, bu hale göre anılan ibarenin gerek mal piyasasında gerekse hizmet piyasasında yaygın olarak kullanılan, tek başına kimsenin tekeline verilemeyecek, tasviri nitelikte bulunan ayırt ediciliği oldukça düşük bir ibare olduğu, zayıf markaların koruma kapsamı değerlendirilirken iltibas tehlikesinin yapılacak küçük bir değişiklik ile dahi bertaraf edilebileceğinin göz önüne alınması gerektiğii dava konusu markada “…” ibaresinin yanı sıra yer alan şekil unsuru ve “…” ibaresinin yeterli ayırt ediciliği sağladığı, genel görünüm itibari ile dava konusu marka ile itiraza mesnet markalar arasında benzerlik bulunmadığı, SMK’nın 6/5 maddesindeki koşulların da oluşmadığı, kötü niyet iddiasının da yerinde bulunmadığı gerekçesiyle YİDK kararının iptali isteminin reddine , dava konusu marka tescil edilmediğinden hükümsüzlük istemi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, taraf markaları arasında iltibas bulunduğunu, müvekkilinin markalarının asli unsurunu oluşturan “…” ibaresinin dava konusu başvuruda aynen yer aldığını, başvuruda yer alan diğer unsurların dava konusu başvuruyu farklılaştırmadığını, emtia benzerliği şartının da gerçekleştiğini, dava konusu markanın müvekkilinin seri markası olarak algılanacağını, müvekkilinin “… ” ibareli markalarının tanınmış olduğunu, başvurunun SM’Knın 6/5 maddesi gereğince de reddi gerektiğini, tanınmış markanın benzerini tescil ettirmek isteyen davalının kötü niyetli bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararını kaldırılmasını ve davanın kabulünü karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu “… … l” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu marka işaretleri arasında , SMK’nın 6/1. maddesi anlamında benzerlik bulunmadığı, zira mahkemece alınan bilirkişi raporunda da açıklandığı üzere davacı tarafa ait markaların asli unsurunu oluşturan “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin zayıf olduğu, zayıf markaların koruma alanlarının ise daha dar bulunduğu, zayıf markalar söz konusu olduğunda küçük farklılıkların dahi tescil olunmak istenen markaya ayırt edicilik kazandırabileceği, somut uyuşmazlıkta da başvuru konusu ibareye yapılan eklerle davacı markalarından yeterince ayırt ediciliğin sağlandığı, diğer yandan taraf marka işaretleri benzemediğinden, SMK’nın 6/5. maddesindeki tanınmışlık koşulunun da oluşmadığı, diğer yandan kötü niyet iddiasının da ispatlanamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 120,6‬0-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile 22/06/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 09/07/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.