Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/943 E. 2023/880 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/943
KARAR NO : 2023/880
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/12/2020
NUMARASI : 2020/35 E. – 2020/371 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 18/12/2020 tarih ve 2020/35 Esas – 2020/371 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkilinin uzun yıllardır lisans, yayıncılık, televizyon ve telif alanında faaliyet gösteren ortaya yeni fikri ve sınai haklar çıkartan bir şirket olduğunu, müvekkilinin … isimli çizgi filmde karakter olan … isimli kaplumbağa karakterinin hak sahibi bulunduğunu, müvekkili tarafından 2018/79095 başvuru numarası ile “… markası (…)” ibareli ses markası için başvuru yapıldığını, başvurunun “müvekkilinin markasının ses markası olma koşullarını taşımadığı” tespiti ile reddedildiğini, ses markasının gerekli şartları taşıdığını, markanın dinlendiği anda müvekkiline ait çizgi film ve müvekkili ile özdeşleşen … karakterini çağrıştırdığını, davaya konu ses markasının ortalama tüketici nezdinde duyulduğunda bu melodinin … çizgi filmine ait olduğunun hemen anlaşılacağını, ses markasının sadece melodiden oluşmadığını, ses markasında müvekkilinin tescilli “…” markasının da sözcük olarak geçtiğini, müvekkiline ait ses markasında geçen kelimelerin ve melodinin anonim olmadığını, bu melodi ve kelimelerin ticari hayatta başkası tarafından kullanılamayacağını, YİDK kararının aksine yalnızca çocuk şarkısı olmayıp müvekkiline ait ticari kaynağa işaret eden markasal kullanımı olan unsurlar bulunduğunu, müvekkilinin marka başvurusunun markasal olarak algılanamayacak kadar kısa ya da müzik eseri kadar uzun olmadığını, başvurunun toplamda 58 saniyeden oluştuğunu, “…, …” ibarelerinin teknik bir zorunluluk olduğu sonucuna varılmasının mümkün olmadığını, marka inceleme kılavuzundaki şartlar bakımından başvurunun ayırt edici olmaması için herhangi bir sebep görülmediğini, ses markasının müvekkilinin yoğun kullanımı sonucunda müvekkili ile özdeşleştiğini, … kelimesinin … arama motorundan aratıldığında sadece müvekkiline ait görsellere ulaşıldığını, bu durumun … ibaresinin tanınır hale getirildiğinin en somut örneği olduğunu, tescili talep edilen sesin ilk çıkış noktasının, … karakterinin rüyasında … karakterinin kendisini terk ettiğini görmesi ve bu şarkıyı söylemesi olduğunu, Türkiye’de ve yurt dışında birçok tescili ses markası bulunduğunu, ayırt edici niteliği haiz olduğu sürece farklı uzunluktaki seslerin tescilinde herhangi bir engelin olmadığını, kanunda ses markalarının uzunluğuna ilişkin bir aralık belirtilmediğini ileri sürerek, YİDK’nın 2019-M-10937 sayılı red kararının iptaline ve tescil işlemlerinin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, başvuru markasının ses markası olabilme koşularını taşımayan, dinlendiği anda herhangi bir ticari kaynağa işaret etmeyen, yalnızca bir çocuk şarkısı olarak algılanan, genel kullanımı haiz bir ibare olduğunu, işaretin soyut ayırt ediciliğe sahip olsa bile somut ayırt ediciliğe sahip olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, marka olarak tescil ettirilmek istenen sesin 58 saniye süren bir ses olduğu, giriş, gelişme ve bitiş aşamalarıyla bir müzik parçası mahiyetinde bulunduğu, birden fazla sayıda enstrümanın birlikte kullanıldığı bir eser olduğu, tekrarlayan, akılda kalıcı ve markalaşmaya destek olucu ezgi ve melodiler içermediği, bir müzik eserinin bütününü veya marka olarak algılanamayacak derecede uzun bir bölümünü içeren başvuruların marka olarak ayırt edici niteliğe sahip olmadığının kabul edildiği, davacının, başvuru konusu sese kullanım yolu ile ayırt edicilik kazandırıldığı iddiasının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, müvekkili Şirketin 690 sayılı KHK’nın 73/6. maddesi uyarınca harçtan muaf olduğunu ve davanın açılışı esnasında yatırılan harcın iadesinin gerektiğini, müvekkiline ait ses markasının, müvekkil ile özdeşleştiğini ve ayırt edici niteliği haiz olduğunu, her ne kadar mahkemece, “tescil ettirilmek istenilen sesin 58 saniye süren bir ses olduğu, giriş, gelişme ve bitiş aşamalarıyla müzik parçası mahiyetinde olduğu, davaya konu sesin markasal ayırt ediciliğinin bulunmadığı” yönünde karar verilmiş ise de, işbu tespitler son derece hatalı bulunduğunu, müvekkiline ait ses markası başvurusunun uzunluğuna ilişkin tespitin yerinde olmadığını, Marka İnceleme Kılavuzunda, ses markası başvurusu için ideal ses uzunluğu gibi bir yönlendirmenin yer almadığını, ses markası tescilinde önemli olan hususun, ses markasının ayırt ediciliği sağlayabilmesi olduğunu, müvekkiline ait sesin, 58 saniye olmakla birlikte bir müzik eserinden çok daha kısa, çok daha akılda kalıcı sözlere sahip bir ses niteliğinde bulunduğunu, dolayısıyla, marka olarak algılanmasının hayatın olağan akışı içerisinde gerçekleşeceğini, davaya konu “ses markası (…)” markanın, ortalama tüketici nezdinde duyulduğunda; bu melodinin … çizgi filmine ait olduğunun hemen anlaşılacağını, müvekkilinin yoğun kullanımları sonucunda işbu “…” markasının müvekkili ile özdeşleştiğini, bugün gelinen noktada, yalnızca müvekkiline ait “…” markası duyulduğunda, diğer firmalardan ayırt ediciliği sağladığını, duyulan sesin müvekkilini işaret ettiğini, müvekkiline ait … markasının ayırt edicilik koşulunu sağladığını, zira müvekkiline ait ses, müvekkil ile özdeşleşmiş olduğundan iş bu sesi duyan ortalama tüketicinin, o hizmetin/ürünün müvekkiline ait olduğunu anlayacağını ve işletmesel köken ile bağlantı kuracağını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE :1-Dava, YİDK kararının iptali
istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu marka tescil başvurusunun 16, 18, 25, 28, 35 ve 41. sınıflarda yer alan mal ve hizmetler için yapıldığı, ses markalarının tescili için soyut ayırt ediciliğin yanında, tescili talep edilen mal ve hizmetler için belli bir teşebbüsü anımsatmasının da gerektiği, dava konusu sesin ise giriş, gelişme ve bitiş aşamalarıyla bir müzik parçası mahiyetinde bulunduğu, tekrarlayan, akılda kalıcı ve markalaşmaya destek olucu ezgi ve melodiler içermediği, bu bağlamda tescili istenen sesin hedef tüketiciler açısından bir markadan ziyade bir müzik parçası olarak algılanacağı, tüketicinin tescili talep edilen sesi, başvuru kapsamındaki mal ve hizmetlerin ticari kaynağını gösterir biçimde, diğer bir ifade ile bir marka olarak algılamasının imkân dâhilinde bulunmadığı, dolayısıyla başvuru konusu işaretin somut ayırt edici niteliğinin bulunmadığı, başvuru konusu ses markasına kullanım yoluyla ayırt edicilik kazandırıldığı iddiasının da ispat edilemediği anlaşılmakla, davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen diğer istinaf itirazlarının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
2- Ancak 690 sayılı KHK.’nın 73/6. bendinde “Kayyımlık görevi … tarafından yürütülen şirketler, açtıkları davalarda harçtan muaftır.” hükmünün yer aldığı, …nun davacı Şirkete kayyım olduğu, buna göre kayyımlık görevi … tarafından yürütülen davacı Şirketin, açtığı işbu davada harçtan muaf olduğu anlaşılmaktadır.
Bu durum karşısında davacı şirketin gerek işbu dava sırasında yargılama harçlarından sorumlu tutulmasının hatalı olduğu anlaşıldığından ve HMK’nın 353/1-b-2 maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiş, her ne kadar Dairemizce ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulması gerekmişse de, yerel mahkeme kararının esasına ilişkin bir değişiklik yapılmayıp, sadece yargılama harçlarına ilişkin kısım için yeniden hüküm kurulduğundan, ilk derece mahkemesinin kararının verildiği tarihte geçerli bulunan vekalet ücreti tutarları dikkate alınmıştır.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin diğer istinaf itirazlarının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 18/12/2020 gün ve 2020/35 Esas – 2020/371 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın REDDİNE,
4-690 sayılı KHK’nın 73/6. bendi uyarınca davacı Şirket harçtan muaf olduğundan, dava açılırken yatırılan 54,40 TL başvurma harcı, 54,40 TL peşin olmak üzere toplam 108,80 TL harcın istek halinde davacıya iadesine,
5-Davalı … Kurumu kendisini vekille temsil ettirdiğinden ilk derece mahkemesi karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … Kurumuna verilmesine,
6-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde ve istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından ilk derece mahkemesinin yargılaması sırasında herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine, (HMK m.333),

9-Davacı harçtan muaf olduğundan ve istinaf aşamasında herhangi bir harç yatırmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 15/06/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 15/07/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip