Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/930 E. 2023/167 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/930
KARAR NO : 2023/167
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/02/2021
NUMARASI : 2019/42 E. – 2021/53 K.

DAVACI : … – (TC:…)
VEKİLLERİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Fikir ve Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara
Tecavüzün Ref’i, Önlenmesi ve Tazmini

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 03/02/2021 tarih ve 2019/42 E. – 2021/53 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili …’nın değerli bir halk ozanı olduğunu, müvekkilinin 2005 yılında “…” isimli bir albüm çıkardığını, bu albümün içinde yer alan “…” isimli eserin hem söz yazarı, hem de bestecisi olduğunu, bu albümün 2005 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığından bandrol alınmak suretiyle piyasaya sürüldüğünü, müvekkilinin o dönemde bu eserini MESAM’a da kayıt ettirdiğini, bunun yanı sıra müvekkilinin … eşliğinde Almanya’da piyasaya çıkardığı “…” isimli albümünde de aynı adlı eserin yer aldığını, 2019 yılı Ocak ayında Youtube isimli internet sitesinde müvekkilinin eserinin kendisinden izin alınmaksızın değiştirildiğinin ve yine izin alınmaksızın düzenlenmek suretiyle müvekkilinin ismi belirtilmeksizin yayınlandığının tespit edildiğini, bahse konu hukuka aykırılığın …’a ait “…” isimli eserde tespit edildiğini, bu eserin MESAM kayıtlarında da yer almakta olup söz yazarının …, bestecisinin … ve aranjörünün … olarak umuma arzedildiğini, halbuki bu eserin “…” eserinin izinsiz olarak sözlerinin bir kısmının değiştirilmesi, bestesinin ise neredeyse aynen alınması suretiyle umuma arz edildiğini, müvekkilinden izin alınmaksızın değiştirilen bu eserde sözlerin bir kısmının farklı olmasına rağmen müvekkilinin eserine çok benzediğini, değiştirilmeye çalışılan sözler ile dahi müvekkilinin eserinin ruhunun ortaya çıkarıldığını, açıkça intihal yapıldığını, davalıların haksız ve hukuka aykırı fiillerinde ağır kusurlu olduklarını, müvekkilinin eserinin haksız şekilde işlenmeye çalışıldığını, müvekkilinin kendi eserinde değişiklik yapılmasını istemediği gibi hiçbir şekilde onay da vermediğini, değiştirilen, intihale maruz bırakılan ve yayınlanan eserin müvekkilinin manevi ve maddi haklarını hukuka aykırı şekilde ihlal etmekte olduğunu ileri sürerek FSEK kapsamında müvekkilinin ‘…’ isimli eserinin müvekkiline ait olduğunun ve bu eserin orijinal eser olduğunun, ‘…’ isimli diğer eserin ise davacı müvekkilden izin alınmaksızın, müvekkilinin eseri değiştirilmek suretiyle hukuka aykırı şekilde tahrif edilerek ve de intihal yoluyla oluşturulduğunun, çoğaltıldığının ve yayınlandığının, değiştirilen eser ile müvekkilinin eserine tecavüzün tespitine, müvekkilinin eser üzerindeki hak sahipliğine, FSEK m.66 gereğince tecavüzün ref’ine, FSEK md.66/4 uyarınca dava sonuçlanıncaya kadar mahkemece uygun görülecek ihtiyati tedbirlerin uygulanmasına, FSEK md. 68 uyarınca üç kat telif tazminatı talebi olarak şimdilik 1.000 TL’nin eserin yayınlandığı tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tazminine, FSEK md. 70/1 uyarınca müvekkilinin ihlal edilen manevi haklarına karşılık şimdilik 1.000 TL’nin eserin yayınlandığı tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tazminine, FSEK md. 70/3 uyarınca davalıların haksız ve hukuka aykırı tecavüzleri yoluyla eseri piyasaya sunmaları nedeniyle elde ettikleri kazanç olarak şimdilik 1.000 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle müvekkiline iadesine, masrafı davalılara ait olmak üzere piyasada ve internet yayınında mevcut bulunan kaset, CD, albüm içeriklerinde ‘…’ adlı eserde söz ve besteci hak sahibi olarak müvekkilinin adının belirtilmesine, masrafı davalılara ait olmak üzere hükmün ilânına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili, cevap süresi geçtikten sonra sunduğu beyan dilekçesinde, davaya konu her iki eserin bestesinin ve sözlerinin birbirinden tamamen farklı olduğunu, intihal niteliğinde görülebilecek bir alıntı veya değiştirme yapıldığı iddiasının tamamen gerçeğe aykırı bulunduğunu, eser arasında tek benzerliğin “ağladı” sözcüğü üzerinden ortaya çıkan konu benzerliği olduğunu, davacının iddiasına kayıt olarak sunduğu üyesi olduğu MSG meslek örgütü Teknik Bilim Kurulu raporunun mahkemeyi bağlayıcı bir yönü olmadığı gibi alınan raporda besteler arasında bir benzerliğin tespit edilemediğini, sözler bakımından bir cümle halinde benzerlik gösterdiğinin belirtildiğini, müvekkillerinin üyesi olduğu MESAM’daki Teknik Bilim Kurulunun da müvekkilleri lehine eserlerin birbirinden farklı oldukları yönünde rapor hazırladıklarını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, karşılaştırılan eserlerin sözleri açısından, ilk satırdaki benzerliğin intihal boyutunda değerlendirilemeyeceği, zira türkü formundaki eserlerin ilk satırlarında birçok kez bu çeşit benzerliklere rastlamanın mümkün olduğu, besteler arasında ise benzerlik bulunmadığı, taraflara ait eserlerin birbirinden bağımsız iki müzik eseri olduğu, bestelerin aynı makama göre oluşturulmasının besteler bakımından intihal olgusunu meydana çıkarmayacağı, zira makamın, Türk Musikisinde kullanılan ses dizilerinin belli kurallar çerçevesinde kullanılması anlamına geldiği, besteler arasında benzerlik bulunduğundan söz edilmesi için melodik olarak eserlerin birbirine benzer olması gerektiği, alanında uzman bilirkişi heyeti tarafından ibraz edilen raporda belirtildiği üzere karşılaştırılan bestelerin melodik açıdan farklı oldukları, buna bağlı olarak, davalılara ait “…” adlı eserin, davacının “…” adlı eseri üzerinde FSEK’ten kaynaklanan hakları ihlal etmek suretiyle oluşturulmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, yerel mahkeme kararına gerekçe olan her 2 bilirkişi raporunun da hukuki denetimden ve gerçeklikten uzak usul ve yasaya aykırı bulunduğunu, hükme esas alınan raporlar nedeniyle yerel mahkeme kararının bozulması gerektiğini, bilirkişi raporlarında bu kurumuna uygun olmayacak şekilde yorumlar yapıldığını, bilirkişi raporlarında yapılan değerlendirmelerin hukuki açıdan doğru olmadığını, müvekkiline ait eserin ilk dörtlüğü makamı ile beraber alınmak suretiyle davalılar tarafından dava konusu eserin oluşturulduğunu, raporda belirtildiğinin aksine Türk Halk müziği formatında çoğunlukla anonim türkülerde giriş kısmı hazırlık olarak kullanılabilmektedir ki o durumda dahi dörtlük halinde alınmasının söz konusu olmadığını, müvekkile ait eserin teması, fikri, anlatmak istediği davalılar tarafından oluşturulan esere doğrudan aktarıldığını, hem başlangıç kısmı hem makamı hem eserin fikri izinsiz şekilde alınmışken ve iktibas serbestisi şartlarının hiç biri mevcut değilken intihal yapılmadığından bahsedilmesi ve gerekçesinin net olarak ortaya konulmamasının hukuka aykırılık oluşturduğunu, her iki eserin makamsal yapılarının aynı olmasına rağmen ezgi ya da melodilerinin farklı olduğu değerlendirmesinin teknik olarak mümkün olmayıp hatalı olduğunu, davalılara ait “…” adlı eserin, müstakil bir eser olmadığını, FSEK m.35f.1-b.2 şartları olmamakla birlikte, m.35f.1-b.1 ve m.35f.1-b.3’e dayandırılma ihtimalinin ve şartlarının da bulunmadığını, her bir talep için vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, fikir ve sanat eseri sahipliğinden kaynaklanan haklara tecavüzün ref’i, önlenmesi ve tazmini istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dosya kapsamında görüşüne başvurulan uzman bilirkişilerce düzenlenen raporlarda, karşılaştırılan eserlerin sözleri açısından, ilk satırdaki benzerliğin intihal boyutunda değerlendirilemeyeceği, çünkü türkü formundaki eserlerin ilk satırlarında bu çeşit benzerliklere rastlamanın mümkün olduğu, besteler arasında ise benzerlik bulunmadığı, taraflara ait eserlerin birbirinden bağımsız iki müzik eseri olarak değerlendirilmesi gerektiği, bestelerin aynı makama göre oluşturulmasının intihal olgusunu meydana çıkarmayacağının bildirilmiş olduğu, davalılara ait “…” adlı eserin, davacının “…” adlı eseri üzerinde FSEK’ten kaynaklanan hakların ihlal edilmesi suretiyle oluşturulmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 120,60 TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/02/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 17/02/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip