Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/927 E. 2023/909 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/927 – 2023/909
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/927
KARAR NO : 2023/909
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/12/2020
NUMARASI : 2020/188 E. – 2020/377 K.

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 23/12/2020 tarih ve 2020/188 E. – 2020/377 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … A.Ş. ile davalı … Kurumu tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili tarafından 09. ve 36. sınıflarda tescil ettirilmek için … nezdinde 2018/114378 sayılı “…” ibareli marka başvurusu yapıldığını, başvuruya davalı Şirketin “…” ibareli markalarına dayalı olarak itiraz ettiğini, Markalar Dairesi Başkanlığının 2005/26262 sayılı “…” ve 2009/34118 sayılı “…” ibareli markalar ile müvekkili başvurusu arasında SMK’nın 6/1 maddesi kapsamında karıştırılma ihtimali bulunduğu gerekçesiyle itirazı kısmen kabul ettiğini ve başvuru kapsamından 36. sınıftaki “Sigorta hizmetleri” ni çıkardığını, müvekkilince bu karara yapılan itirazın ise YİDK tarafından reddedildiğini, alınan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, markalar arasında karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını ileri sürerek, YİDK’in 2020-M-4806 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile redde mesnet markalar arasında, başvuru kapsamından çıkarılan hizmetler yönünden karıştırılma tehlikesinin bulunduğunu, taraf markalarında yer alan “…” ve “…” ibarelerinin herhangi bir ayırt ediliciliklerinin olmadığını, buna göre markaların asli unsurlarının aynı bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … … A.Ş. vekili, dava konusu başvurunun müvekkili markalarına iltibas yaratacak derecede benzer olduğunu, marka başvurusundan çıkarılan hizmetlerin de müvekkili markalarının kapsamlarında yer aldığını, müvekkiline ait markaların esas unsuru olan “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin zayıf olduğu iddiasının dayanaktan yoksun bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu marka başvurusundan çıkartılan ve eldeki davaya konu olan “… ” nin redde mesnet markaların kapsamlarındaki hizmetlerle aynı, aynı tür ve benzer hizmetler oldukları, davaya konu “… ” bakımından taraf markalarının görsel, işitsel ve kavramsal olarak iltibas yaratacak derecede benzer olmadıkları, redde mesnet markaların esas unsurunun “…” ibaresi olduğu, 2005/26262 sayılı markada yer ala “…” ibaresinin, davaya konu hizmetleri tanımladığı ve markasal ayırt edici niteliğinin bulunmadığı, bu markada yer alan şekil unsurunun kelime unsuruna göre arka planda kaldığı, buna mukabil dava konusu markanın bitişik halde “…” ibaresinden oluştuğu, “…” kelimesinin söz konusu hizmetleri doğrudan tanımlamasa bile yakın olarak çağrıştırdığı ve söz konusu hizmetin karakteristik özelliğine yakın bir anlam taşıdığı, bu nedenle ayırt ediciliği düşük zayıf bir ibare olduğu, dava konusu markanın bir bütün olarak “…” şeklinde ayırt ediciliğinin bulunduğu, “…” ibaresine bitişik yazılan “…” ibaresinin Türkçe “…” anlamına geldiği ve davaya konu … hizmetlerini doğrudan tanımlamadığı, bu hizmetler bakımından somut ayırt edici niteliğinin bulunduğu, dava konusu hizmetlerin hitap ettiği ilgili tüketici kesiminin nispeten dikkatli ve seçici kimselerden oluştuğu, SMK m.6/1 hükmü koşullarının somut olayda oluşmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, 2020-M-4806 sayılı YİDK kararının iptaline karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … vekili, başvuruya konu marka, “…” ibaresinden oluşmakta iken, redde mesnet markaların “…” ve “… …” ibarelerinden oluştuğunu, markalarda yer alan “…” ve “…” ibarelerinin herhangi bir ayırt ediciliklerinin bulunmadığını, davalı markasının esas unsuru olan “…” ibaresi ile davacı markasının esas unsuru olan “…” ibaresinin birbirinin aynısı olduğunu, başvuru konusu marka ve redde mesnet markalarda ön plana çıkan esas unsurun, birbirinin tıpatıp aynısı olan “…” kelimesi olup, fonetik, biçimsel ve anlamsal benzerlik nedeniyle, markaların umumi intibalarının da aynı bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkiline ait redde mesnet markalar ile dava konusu başvurunun asıl unsurunun aynı kelimeden oluştuğunu, bu nedenle markalar arasında SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılma tehlikesinin bulunduğunu, aksi yöndeki mahkeme kararının yerinde olmadığını, müvekkili markalarının asli unsurunu oluşturan “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin zayıf olduğu yönündeki mahkeme kabulünün de yerinde bulunmadığını, davacının “…” markasındaki “…” ibaresinin, “…” ibaresi için niteleme sıfatı görevinde olduğunu, müvekkilinin markalarının esas unsuru olan “…” ibaresi olmasaydı dahi davacının “…” markasının tescilinin mümkün olmayacağını, zira “…” ibaresinin genel olarak hep başka kelimeler ile desteklenerek tescil edildiğini ve ancak böylece ayırt edicilik kazandığını, “…” ibaresnin tek başına ayırt ediciliğinin bulunmadığını, markanın esas unsuru ile kapsamındaki hizmetin birbirini anlam açısından tamamlamasının zorunlu bir husus olmadığını, müvekkilinin markası için sektörün ihtiyacına yakın anlamlı bir ibare seçilmesinin, markanın zayıf olduğu anlamına gelmeyeceğini, davacı, ülkemizde GSM hizmeti sunan ve ticaret odası kayıtlarına göre finans kuruluşu olduğundan, davacının işbu faaliyet dışı hizmet sunumuna ilişkin gerekli prosedürleri yerine getirip getirmediği araştırılmadan davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…” ibareli başvuru ile redde mesnet “…” ibareli markalar arasında, başvuru kapsamından çıkarılan “… hizmetleri” yönünden 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin olmadığı, zira taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” ibaresinin, başvuru kapsamından çıkarılan … hizmetlerinin amacına vurgu yaptığı, bu itibarla ayırt ediciliğinin oldukça düşük olduğu, başvuruda farklı olarak yer verilen “…” ibaresinin ise anılan hizmetler yönünden herhangi bir tanımlayıcı nitelik taşımadığı ve ayırt edici niteliği haiz bulunduğu, bu haliyle dava konusu başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlandığı, davacı Şirketin … hizmetleri sunma yetkisi bulunup bulunmadığının işbu davada tartışılmasına yer olmadığı anlaşılmakla, davalı … A.Ş. vekili ile davalı … Kurumu vekilinin istinaf başvurularının esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … A.Ş. vekili ile davalı … Kurumu vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90’ar TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı … A.Ş. ile davalı … Kurumu tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30’ar TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 120,60-TL harcın anılan davalılardan ayrı ayrı tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı … A.Ş. ile davalı … Kurumu tarafından yapılan yargılama giderlerinin anılan davalıların uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 22/06/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 16/07/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.