Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/925 E. 2023/836 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/925
KARAR NO : 2023/836
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/12/2020
NUMARASI : 2020/120 E. – 2020/370 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Marka İle İlgili Kurum Kararlarının İptali, Markanın Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 18/12/2020 tarih ve 2020/120 E. – 2020/370 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … ile davalı Şirket tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin 70 yılı aşkın süredir tüketim ürünleri alanında tüketicilerin ihtiyaçlarını karşıladığını, özellikle kağıt ve ıslak havlu ürünleri kategorisinde Türkiye pazarının liderlerinden olduğunu, müvekkili şirkete ait “…” ibaresini içeren birçok marka ile tüketici nezdinde tanınmış olduğunu, 98741 sayı ile tescilli “…” markasının tanınmış marka olarak kabul edildiğini, davalının “…” ibaresi ile marka başvurusu yaptığını, bu marka oluşturulurken müvekkiline ait “…” markasının ortasındaki “E, L” harflerinin “A, R” harfleri ile değiştirilerek oluşturulduğunu, “…” ibaresinin müvekkiline ait tescilli markalarla iltibas yaratacak derecede benzer olduğunu, ürünlerin hitap ettiği tüketici kitlesi nezdinde karıştırmaya neden olacağını, müvekkili şirket tarafından dava konusu markaya itiraz edildiğini, müvekkili tarafından yapılan itirazın Markalar Dairesi Başkanlığınca reddedildiğini, müvekkili şirketin bu karara itiraz ettiğini, itirazın YİDK tarafından reddedildiğini, davalının “…” ibaresini esaslı unsur olarak kullandığını, müvekkiline ait markanın uzun yıllar içinde yaratılmış ayırt ediciliğinden faydalanılmaya çalışıldığını, müvekkiline ait bir çok marka ile aynı olacak şekilde kağıt mendil ve havlu ürünleri kategorisinde tescil başvurusunda bulunulduğunu, dava konusu markanın müvekkili markaları ile karıştırılıp ilişkilendirilmesi dolayısıyla haksız rekabet ve haksız kazanca yol açacağının açık olduğunu, markaların ayniyet derecesinde benzer olduğunu, davalının kötüniyetli olduğunu, ürünlerin hızlı tüketim grubunda yer alması ve bu ürünlerin hedef tüketici kitlelerinin nitelikleri dikkate alındığında müvekkili şirkete ait markalar ile dava konusu markanın ayniyet derecesinde benzer olmaları nedeniyle karıştırılacaklarını, davalı başvurusunun müvekkili şirket adına tescilli markaların itibarına ve ayırt ediciliğine zarar getireceğini, ortalama tüketici nezdinde davalı markasının müvekkili şirket seri markalarının devamı ya da ikamesi gibi algılanacağını, dava konusu marka başvurusunun müvekkili şirkete ait markalar ile sınıfsal olarak da iltibas oluşturduğunu, taraf markaları arasında ayniyet derecesinde fonetik benzerlik bulunduğunu, tüketiciler nezdinde markaların ayırt ediciliğinin tamamen ortadan kalktığını ileri sürerek 2020-M-678 sayılı YİDK kararının iptali ile 2019/17797 sayılı marka başvurusunun tescilinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, taraf markalarının bütüncül algı çerçevesinde farklı ticari kaynaklardan gelen farklı markalar olduğunun ilgili tüketiciler nezdinde algılanabileceğini, taraf markalarının ilişkilendirilme ihtimali dahil olmak üzere karıştırılmaya yol açabilecek derecede benzer olmadığını, SMK md.6/5’te yer alan şartların somut olayda oluşmadığını, YİDK kararının hukuka uygun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Şirket yetkilisi, Türk Patent ve Marka Kurumunun 05/06/2020 tarihinde markayı tescil ettiğini, davacının iddia ettiği tuvalet kağıdı vb. ürünlerde imalat ve satışlarının bulunmadığını ve davacı tarafça bu yönde bir delil sunulmadığını, şirketlerinin oluklu karton-ambalajlamada kullanılan rulo karton üretimi ve satışı yaptığını, temizlik ürünlerine yönelik üretim ve satışlarının olmadığını, “…” karton markasının “…” markası ile bir benzerliğinin bulunmadığını, markanın “SAR ve PAKETLE” anlamına geldiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu 2019/17797 sayılı markanın koruma kapsamı altında 16. sınıfta yer alan “Kağıt, karton (mukavva); kağıt veya karton malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri, karton kutular; kağıttan yapılmış tek seferlik kullanıma mahsus ürünler (kırtasiye amaçlı ürünler hariç): kağıt havlular, tuvalet kağıtları, kağıt peçeteler. Plastik malzemeden mamul ambalajlama ve sarma malzemeleri. Matbaa ve ciltleme malzemeleri. Basılı yayınlar, basılı evrak: kitaplar, dergiler, gazeteler, faturalar, irsaliyeler, gelir makbuzları, takvimler, posterler, fotoğraflar, afişler, tablolar, çıkartmalar, pullar. Kırtasiye, büro, eğitim-öğretim, yazım, çizim, resim ve sanatçılar için malzemeler (mobilyalar ve cihazlar hariç): kırtasiye tipi kağıt ürünler, yapıştırıcılar, kalemler, silgiler, kırtasiye tipi bantlar, el işi için karton, yazı kağıtları, kopyalama kağıtları, yazarkasa kağıt ruloları, çizim aletleri, kara tahtalar, resim boyaları. Büro makineleri. Badana ve boya işleri için fırçalar ve rulolar.” emtiasının tamamı ile davacıya ait itiraza mesnet 2018/75488, 2018/75484, 2018/48186, 2017/25040, 2017/111922, 2017/111911, 2015/66305, 2014/45664, 2014/38184, 2014/11115, 2014/11110, 2014/11104, 2014/11088, 2014/11082, 2014/11075, 2014/11071, 2014/11056, 2014/03689, 2013/73315, 2012/99621, 2012/86781, 2012/48098, 2012/48096, 2012/09550, 2010/14224, 2007/40265, 2007/40264, 2007/40263, 2007/18127, 2006/52191, 2005/28904, 2002/25173, 2002/07466, 2000/17444, 92/011063, 92/007082, 91/007573, 87/098741, 87/097149, 87/097145, 87/097144, 87/097143 sayılı markaların koruma kapsamı altında bulunan ve emtianın aynı, aynı tür ve benzer emtia oldukları, taraf markaları bütün olarak karşılaştırıldığında, görsel ve işitsel olarak iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer oldukları, dava konusu markanın başvuru tarihinde, davacı markalarının tanınmış olduğunu gösterir belge ve bilginin, dosya kapsamında mevcut olmadığı, iddia edilen tanınmışlığın ispatlanamadığı, davaya konu marka ile itiraza mesnet markaların iltibas tehlikesi oluşturacak derecede benzer olmalarının haricinde davalı şirketin kötüniyetle hareket ettiğini gösterir somut olgu ileri sürülmediğinden kötüniyet iddiasına dayalı hükümsüzlük istemi yerinde bulunmadığı gerekçesi ile davanın kabulü ile; 2020-M-678 sayılı YİDK kararının iptaline, dava konusu 2019/17797 sayılı markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı şirket vekili istinaf başvuru dilekçesinde, davaya konu olan, müvekkili adına tescilli “…” markası ile davacı şirkete ait “… …” ibareli markalar arasında herhangi bir ayniyet ya da benzerliğin söz konusu olmadığını, esaslı unsurun bir bütün olarak “…” ibaresi olduğunu, doktrinde de markanın, bütün olarak bıraktığı izlenim itibariyle ayırt edici nitelikte olmasının gerektiğinin belirtildiğini, müvekkili şirketin “…” markasının hem görünüm hem fonetik hem de halkın zihninde bıraktığı etki bir bütün olarak değerlendirildiğinde davacı şirketin “… …” ibaresini içeren markalarından farklı ve ayırt edici nitelikte olduğunun ortada olduğunu, karıştırılma ihtimalinin de bulunmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, markaları oluşturan ibareler incelendiğinde markaların tüketicilerin dikkatinin yoğunlaştığı başlangıç kısımlarının birbirinden farklı olduğunu, mahkeme kararının gerekçesinin aksine, başvuru ile itiraz gerekçesi ve tanınmış markalar arasındaki farklılıkların karıştırılma ihtimalini ortadan kaldırmaya yeterli bulunduğunu, 6769 sayılı SMK’nın 6/1. bendi uyarınca davanın reddine karar verilmesi gerekirken eksik inceleme nedeniyle davanın kabulüne karar verildiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka ile ilgili Kurum kararlarının iptali ve markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgeler incelendiğinde, davalının “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğu, başvurunun yayınlanmasından sonra davacının “…” esas unsurlu markalarını gerekçe göstererek başvuruya itiraz ettiği, davacının itirazının nihai olarak YİDK tarafından reddedildiği, bu bağlamda dosya kapsamındaki uyuşmazlığın davalının başvurusuna konu marka ile davacının itirazına mesnet markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi kapsamında iltibas bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesinde, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir. Bu durumda önemli olan, halkın işaretler arasında herhangi bir şekilde herhangi bir nedenle bağlantı kurma ihtimali olup, buradaki “ihtimal” kelimesi özenle ve özellikle kullanılmış bir kelimedir ve şekil, ses, anlam, genel görünüm, çağrışım ile bir seri içinde bulunma izlenimi bu kapsamda değerlendirilmektedir (Yargıtay HGK, 15/11/2013 Tarih, 2013/11-202, 2013/1587). Diğer taraftan, karıştırılma ihtimalinin değerlendirilmesinde markanın ayırt edicilik gücünün de dikkate alınması gerekmektedir. Ayırt ediciliği zayıf olan markalar bakımından karıştırılma ihtimalinin mevcudiyeti daha az olacaktır (Uğur Çolak, Türk Marka Hukuku, İstanbul, Eylül 2018, s.247).
Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu hususu da gözönünde bulundurularak yapılan incelemede, dava konusu 2019/17797 sayılı markanın koruma kapsamı altında 16. sınıfta yer alan emtianın tamamı ile davacıya ait itiraza mesnet markaların koruma kapsamı altında bulunan ve emtianın aynı, aynı tür ve benzer emtia oldukları ilk derece mahkemesince de yerinde olarak belirlenmiş ise de, davalının başvurusuna konu, biçim, renk ve düzenleme tarzı itibariyle özgün niteliği bulunan “…” ibareli marka ile davacı Şirketin itirazına mesnet gösterdiği, konu, biçim, renk ve düzenleme tarzı itibariyle özgün niteliği bulunan “…” esas unsurlu markaları arasında, markaların biçim, renk ve düzenleme tarzı itibariyle, görsel, sescil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığı, zira her iki markanın farklı anlamdaki hecelerle başladığı, ortalama tüketicilerin davalının başvurusuna konu işareti davacının itirazına mesnet markaları ile ilişkilendirmeyeceği, markalar arasında belirgin biçimde farklılık bulunduğu, işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makûl düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan, daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, yargılama konusu ürün ve hizmetler için ayırdığı satın alım süresi içinde, başvuru konusu markayı gördüğünde derhâl ve hiç düşünmeden bunun davacının itirazına mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayabileceği, yapılan değerlendirmede tarafların markalarının benzer olmadığı ve iltibas riski taşımadığı kanaatine varılmıştır. İlk derece mahkemesince, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 05.07.2011 tarih 2009/15005 E 2011/8289 K sayılı kararı da dayanak olarak alınmış ise de, bu kararın somut uyuşmazlık için emsal olamayacağı, zira somut olaydaki marka işareti “…” iken Yargıtay ilamına konu markanın “Sp Ser-Pak” ibaresi olduğu, bu işaretlerin hem kelime hem de görsel olarak farklı bulunduğu anlaşılmıştır. Bu itibarla somut olayda 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanununun 6. maddesinin somut olaya uygulanabilme şartları bulunmadığı için mahkemenin aksi yöndeki gerekçesi doğru bulunmamıştır.
HMK’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, davalılar vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … ile davalı şirket vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 18/12/2020 tarih ve 2020/120 E. – 2020/370 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA;
2-Davanın REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90.TL maktu karar ve ilam harcından, peşin olarak alınan 54,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 125,5‬0.TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davalı … ile davalı Şirket kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan takdiren 15.000,00.TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak anılan davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı … tarafından istinaf aşamasında yapılan 32,50 TL posta ve tebligat gideri, 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı olmak üzere toplam 194,6‬0 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … verilmesine,
7-Davalı şirket tarafından istinaf aşamasında yapılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı olarak yapılan yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı şirkete verilmesine,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
9-Davalı … ile davalı şirket tarafından istinaf başvurusunda ayrı ayrı yatırılan 59,30’ar TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde anılan davalılara ayrı ayrı iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 15/06/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 26/06/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip