Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/923 E. 2023/829 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/923
KARAR NO : 2023/829
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/11/2020
NUMARASI : 2019/456 E. – 2020/324 K.

DAVACI : …
VEKİLİ :
DAVALI : …
VEKİLİ
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 25/11/2020 tarih ve 2019/456 E. – 2020/324 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin “…” ibareli marka başvurusunun, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından 2001/17431 sayılı “…” ibareli marka nedeniyle SMK’nın 5/1-ç maddesi uyarınca 6,12 ve 17. sınıf mallar yönünden kısmen reddedildiğini, bu karara karşı yaptıkları itirazlarının da dava konusu YİDK kararı ile reddine karar verildiğini, oysa müvekkilinin 1985 yılından beri “…” markası ile faaliyet gösterdiğini, redde mesnet marka sahibi dava dışı Şirketin 23/12/2013 tarihinde ticaret sicilinden silindiğini, redde mesnet markanın anılan tarihten bu yana kullanılmadığını, ayrıca redde mesnet markanın hükümsüzlüğü istemiyle Bursa 3. Asliye hukuk Mahkemesi’nin 2019/262 esasında kayıtlı davayı açtıklarını, dava konusu başvuru ile redde mesnet marka arasında SMK’nın 5/1-ç maddesi anlamında benzerlik bulunmadığını, müvekkilinin “…” ibareli başka bir marka başvurusunun yine 2001/17431 sayılı marka nedeniyle SMK’nın 5/1-ç maddesi uyarınca reddi kararının iptali istemiyle açtıkları davanın kabulüne karar verildiğini ileri sürerek, YİDK’ın 2019-M-8776 sayılı kararının iptaline ve başvurunun tescil işlemlerinin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı… vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu 2018/93674 sayılı başvuru ile redde mesnet marka işaretlerinin SMK’nın 5/1-ç maddesi anlamında ayırt edilemeyecek derecede benzer bulunduğunu, başvuru kapsamından çıkarılan mallar ile redde mesnet marka kapsamında yer alan malların aynı/aynı tür olduğu, dava konusu YİDK kararının yerinde bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili, müvekkilinin 1985 yılından beri “…” markası ile faaliyette bulunduğunu, redde mesnet marka sahibi dava dışı Şirketin 23/12/2013 tarihinde ticaret sicilinden silindiğini, redde mesnet markanın anılan tarihten bu yana kullanılmadığını, ayrıca redde mesnet markanın hükümsüzlüğü istemiyle açtıkları davanın derdest bulunduğunu, diğer taraftan dava konusu başvuru ile redde mesnet marka arasında SMK’nın 5/1-ç maddesi anlamında benzerlik bulunmadığını, başvuru kapsamından çıkarılan malların redde mesnet marka kapsamında yer almadığını, müvekkilinin dava konusu başvuru ile benzer şekildeki başka bir başvurusunun 2001/17431 sayılı marka nedeniyle SMK’nın 5/1-ç maddesi uyarınca reddi kararının iptali istemiyle açtıkları davanın kabulüne karar verildiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka başvurusunun kısmen reddine dair YİDK kararının iptali ve başvurunun reddedilen mallar yönünden tescili işlemlerinin devamına karar verilmesi istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden; davacının 2018/93674 sayılı ve “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğu, başvuru kapsamında 6,7,12 ve 17. sınıf malların yer aldığı, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından 2001/174316 sayılı ve “… …. Şti.” ibareli markaya dayalı olarak başvurunun, 6,12 ve 17. sınıf mallar yönünden 6769 sayılı SMK’nın 5/1-ç maddesi uyarınca kısmen reddedildiği, davacı yanca bu karara karşı yapılan itirazın YİDK’ın 2019-M-8776 sayılı kararıyla reddine karar verildiği, kararın 21/10/2019 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, iş bu davanın iki aylık hak düşürücü süre içerisinde 17/12/2019 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Marka hukukuna hakim olan öncelik ve bir markanın tek bir sahibinin olması gerektiği ilkesi ile 6769 sayılı SMK’nın 5/1-ç bendine göre, aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olan markalar tescil edilemez. Burada bahsedilen ayniyet olgusuyla bir markanın tamamen taklit edilmesi, ayırt edilemeyecek derecede benzerlik olgusuyla ise başvuruya konu markanın tescilli markanın birebir aynısı olmamakla birlikte ilk bakışta fark edilemeyecek derecede aynı olan ve bu hususun ispatına dahi gerek duyulmadan ancak dikkatli inceleme sonucu farkın anlaşılabileceği ibare ve şekilleri taşıyan işaretler kastedilmektedir.
6769 sayılı SMK’nın 5/1-ç bendi uyarınca, Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından re’sen uygulanacak mutlak ret nedeni kapsamında bir marka başvurusunun reddedilebilmesi için başvuru konusu işaretle önceki tarihte tescil edilen veya tescil başvurusu yapılan markaların hem emtia listelerinin aynı veya aynı tür mal ve hizmetleri kapsaması hem de marka işaretlerinin aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olması gerekir. Anılan hüküm, 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi hükmünden farklı olarak, ayırt edilemeyecek kadar benzer olmayı aramaktadır. Yine 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi hükmünden farklı olarak 6769 sayılı SMK’nın 5/1-ç bendi hükmünde, “markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali”nden ayrıca söz edilmemiştir. Bu durumda, 6769 sayılı SMK’nın 5/1-ç maddesi hükmünün uygulanabilmesi için markalar arasındaki benzerliğin, iltibasa yol açacağının ayrıca inceleme yapılmasını gereksiz kılacak derecede güçlü ve açık olması gerekir.
Somut uyuşmazlıkta, dava konusu başvurunun reddedildiği 6,12 ve 17 sınıf mallar redde mesnet markanın kapsamında yer alan mallarla aynı/aynı tür bulunduğundan, emtia benzerliğine ilişkin koşul gerçekleşmiştir. İşaretlerin karşılaştırılmasına gelince; dava konusu başvuru, beyaz zemin üzerine siyah, kalın ve büyük yazı karakteri ile yazılan “…” ibaresinden, redde mesnet marka ise beyaz zemin üzerine kırmızı yazı karakteri ve özel bir yazım tarzı ile oluşturulan “…” ibaresiyle ve bu ibarenin altına gelecek şekilde ve bu ibareden oldukça küçük punto ve mavi yazı karakteri ile yazılan “…. Şti.” ibarelerinden oluşmaktadır. Markaların düzenlenme biçimleri, yazım tarzları ve redde mesnet markada yer alan diğer kelime unsurları dikkate alındığında, başvuru konusu işaret ile redde mesnet marka arasında aynılık ya da ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunmadığı, dava konusu başvuruya 6769 sayılı SMK’nın 5/1-ç maddesi anlamında yeterli ayırt ediciliğin sağlandığı, zira bu maddeye göre benzerlik olgusunun dar yorumlanmasının gerektiği, başvuru konusu işaret ile redde mesnet marka arasında “…” ibaresinin ortaklığından kaynaklı sescil ve anlamsal bir benzerlik olmasına rağmen, içerdikleri diğer biçimler ve tertip tarzı itibariyle davacıya ait başvuru konusu marka ile redde mesnet marka arasında ilk bakışta ayırt edilemeyecek derecede benzerlikten söz edilmesinin mümkün olmadığı kanaatine varıldığından, Dairemizce başvuru konusu marka ile redde mesnet marka arasında 6769 sayılı SMK’nın 5/1-ç maddesi anlamında ilk bakışta ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunmadığı kabul edilmiştir.
Dava konusu başvuru ile redde mesnet marka arasında SMK’nın 5/1-ç maddesi anlamında aynılık ya da ayırt edilemeyecek derecede benzerlik olup olmadığı hususu, hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan, Dairemizce bilirkişi incelemesine de gerek görülmemiştir.
Davacı tarafça YİDK kararının iptali ile birlikte, dava konusu marka başvurusunun tescili işlemlerinin devam edilmesi yönünde karar verilmesi talebinde de bulunmuştur. 6769 sayılı SMK kapsamında mahkemelere tescil isteminin kabulü ya da reddi yönünde tanınmış bir yetki bulunmamaktadır. Tescil işlemi idari nitelikte bir işlem olup Kurul kararının kabulüne bağlı doğal bir sonuçtur. Yine davacının tescil işlemlerine devam edilmesine karar verilmesi istemi ayrı bir dava olarak değerlendirilemez. Bu nedenledir ki, açılan davada iki ayrı talebin olduğu ve başvurunun tescil işlemlerinin devamına yönelik isteminde reddedildiği gerekçesiyle davalı lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilemez. Dolayısıyla Dairemizce davacının başvurunun tescil işlemlerinin devamına yönelik talebin reddine karar verilmiş, ancak bu nedenle davalı yararına yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemiştir. Yargıtay’ın emsal uygulaması da bu yöndedir (Yargıtay HGK.’nın 22.03.2017 gün ve 2017/11-78 E.-521 K.)
Yukarıda açıklanan nedenlerle dava konusu başvuru ile redde mesnet marka arasında 6769 sayılı SMK’nın 5/1-ç maddesi anlamında benzerlik olmadığı, dolayısıyla dava konusu YİDK kararının yerinde bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, HMK’nın 353/1-b-2 maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 25/11/2020 gün ve 2019/456 E. – 2020/324 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA,
2-Davanın KABULÜ ile TÜRKPATENT YİDK’in 2019-M-8776 sayılı kararının İPTALİNE,
3-Davacı vekilinin başvurunun tescil işlemlerinin devamına yönelik talebinin reddine,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 179,90-TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 44,40-TL harcın mahsubu ile kalan 135,50-TL’nin davalıdan alınarak Hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 15.000,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 1.800,00-TL bilirkişi ücreti, 132,00-TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 48,50-TL tebligat ve posta gideri, 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvuru harcından oluşan toplam 2.142,60-TL yargılama giderine, 44,40 TL peşin harç, 44,40 TL başvurma harcı eklenerek oluşan toplam 2.231,40-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yapılan herhangi yargılama gideri yapılmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
9-Davacıdan peşin olarak alınan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile 08/06/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 01/07/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip