Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/919 E. 2023/884 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/919
KARAR NO : 2023/884
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/12/2020
NUMARASI : 2019/359 E. – 2020/423 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 23/12/2020 tarih ve 2019/359 E. – 2020/423 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili … firmasının dünya çapında bilinen bir firma olduğunu, diğer müvekkilinin ise ilgili firmanın Türkiye iştiraki olduğunu, “…”, “…” ve “…” markalı ürünlerin, yaklaşık 10 senedir hijyen sektöründe tüm hak ve borçları ile … TR tarafından devralınmış olan … ve … İlaç şirketleri tarafından üretilip satıldığını, bu şirketlerin devralınmaları ile birlikte tüm hakların da müvekkili … TR firmasına geçtiğini, şirketin politikası gereği marka tesciline yönelik hakların diğer müvekkili … ’de toplandığını, dolayısıyla bahsi geçen markaların tüm haklarının müvekkili şirkete ait bulunduğunu, müvekkilinin gerçek hak sahibi olduğu “…” markası için 2019/35740 sayılı marka başvurusunda bulunduğunu, ancak başvurunun 2013/68107 sayılı marka nedeniyle kısmen reddedildiğini, müvekkilin bu şekilde davalı markasından haberdar olduğunu, davalının aynı zamanda “…” ve “…” markalarının kullanımı nedeniyle … İlaç firmasının yetkilileri hakkında İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunduğunu, 2019/154473 soruşturma sayılı dosyasının inceleme altında olduğunu, davalının 2013/68107, 2013/68116, 2013/68141 sayılı markaların sahibi bulunduğunu, söz konusu markaların … tarafından başvuruya konu edildikten sonra davalıya devredildiğini, … isimli kişinin müvekkilinin dünya çapında hak sahibi olduğu “…”, “…”, “…”, “…” gibi markalarını da tescil ettirdiğini, bu tesciller ile ilgili olarak da Ankara 3. FSHHM’de daha evvel 2015/47E sayılı hükümsüzlük davasının ikame edildiğini, yapılan yargılama neticesinde müvekkilinin gerçek sahibi olması ve başvuru sahibinin kötüniyeti nedeniyle davalarının kabul edildiğini, dava konusu markaların da kötüniyetle tescil edildiğini, müvekkilinin dava konusu markalar üzerinde gerçek hak sahibi olduğunu, anılan markaların devir alındığı … aleyhine açılmış tüm davalarda müvekkilinin haklı görüldüğünü¸ verilen kararların Yargıtay incelenmesinden de geçerek kesinleştiğini¸ davaya konu markaların zaten kötüniyetle de tescil edilmiş olması nedeniyle hükümsüzlüğünün gerektiğini, dava konusu markaların ve bahsi geçen sair markaların anılan şahıs tarafından 06.08.2013 tarihinde başvuru konusu edilmesi ve sonrasında hepsinin davalıya devredilmesinin tesadüf olamayacağını ileri sürerek 2013/68107, 2013/68116, 2013/68141 sayılı markaların hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, davacının, müvekkilinin markalarının birebir aynısını başvuru konusu ettiğini, yapılan başvurulardan 2019/35740 sayılı “…” markasının müvekkiline ait marka nedeniyle kısmen reddedildiğini, yine ilanına müvekkili tarafından itiraz edildiğini, ayrıca Ankara CBS nezdinde 2019/153391 sayılı soruşturma dosyası üzerinden … alan adı sahipleri ve davacı şirket yetkilileri hakkında suç duyurusunda bulunduklarını, davacının şikayet sonrasında 2019/101731 sayılı ikinci başvurusunu gerçekleştirdiğini, bu başvurunun kötüniyetli olduğunu, davacı yanın başvurusuna yönelik itirazlarına karşı davacı tarafından kullanım ispatı talep edildiğini, … markasına ait kullanım belgelerinin işlem dosyasına sunulduğunu, markanın kullanıldığının Kurum tarafından da kabul edildiğini ve davacı başvurusunun tümüyle reddine karar verilmiş olduğunu, davacının kötüniyetli olduğunu, davacı yanın gerçek hak sahibi olmadığını, davacının sessiz kalmaya bağlı hak kaybına uğramış olduğunu, müvekkilinin markalarının başvuru tarihlerinin 06.08.2013 olduğunu, bu nedenle 5 yıllık sürenin dolmuş olduğunu, davacının müvekkilinin markalarından başvuru tarihi itibariyle haberdar olması gerektiğini, müvekkilinin markalarının iyi niyetle devralınmış olduğunu, iş bu dava konusu 3 markaya karşı sessiz kalındığının kabulü gerekeceğini, davacının kendisinin Türkiye’de kullanımlarının bulunmadığını, sunulan delillerin dava konusu markalar üzerinde matufiyet ya da marufiyet kazandırıldığını ispat etmeye elverişli olmadığını, müvekkiline izafe edilen kötüniyet iddiasının gerçeği yansıtmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı yanın 2013/68107 sayılı “…” ve 2013/68116 sayılı “…” markaları bakımından gerçek hak sahipliği ile ilgili iddiaları açısından dosyaya sunduğu delillerin, anılan markalar kapsamındaki 05. Sınıfta yer alan “Dezenfektanlar, antiseptikler (mikrop öldürücüler), tıbbi amaçlı deterjanlar.” emtiası yönünden ve yine anılan markaların esas unsurlarını oluşturan işaretler bakımından davacı yanın üstün hak sahipliğine kanaat getirilmesi için yeterli olduğu, bununla birlikte davacı yanın, dava konusu 2013/68141 sayılı “…” markasından daha evvelki kullanımlarını ispatlamak amacıyla dosyaya sunduğu delillerin, gerçek hak sahipliği karinesi kapsamında davacı yana üstün bir hak sağlamaya elverişli olmadığı, dava konusu markaların tescil tarihlerinin 2013/68107 sayılı marka için 14.08.2014, 2013/68116 sayılı marka için 07.08.2014 ve son olarak 2013/68141 sayılı marka için ise yine 07.08.2014 olduğu, iş bu davanın açılış tarihinin ise 20.12.2019 olduğu, dava konusu her üç markanın da başvuru tarihindeki başvuru sahibinin davalı olmadığı, davalının anılan markaları dava dışı üçüncü kişiden devraldığı, rapor kapsamında taraflar arasındaki süreçlere dair olarak davacı yanca sunulan deliller ve sair belgeler gözetilerek gerçekleştirilen tespitler sonucunda, dava konusu başvuruların kötüniyetli olarak gerçekleştirildiği ve kötüniyet nedeniyle hükümsüzlük şartlarının oluştuğu gerekçesi ile davanın kabulüne davaya konu 2013/68107 “derdevice”, 2013/68116 “…”, 2013/68141 “…” marka tescillerinin kötüniyetli tescil nedeniyle hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı şirket vekili istinaf başvuru dilekçesinde, yargılamanın gerçek sak sahipliği, tanınmışlık ve kötüniyet iddiasına dayalı olarak yapıldığını, kararın kendi içerisinde çeliştiğini, mahkemece, … ve … markaları yönünden davacı yanın, açıkça hangi davacı olduğu belirtilmeden gerçek hak sahibi olduğunu, … markası yönünden ise gerçek hak sahipliğinin ispat edilmediğini belirtmesine rağmen 3 marka yönünden müvekkilinin kötüniyetli olduğuna kanaat getirilerek davanın tümüyle kabul edildiğini, rapora itirazların karşılanmaksızın hüküm tesis edildiğini, “…” markaları üzerinde davacı yanın, dava konusu markanın başvuru tarihinden önceki tarihli, ülkemizde geniş bir coğrafik alana etki eder düzeyde kullanıldığını gösterir mahiyette herhangi bir kullanımın deliller ile ortaya konulamadığını, … markası yönünden taleplerinin haklı olmadığının da mütalaa edilmesine rağmen, bu marka yönünden kötüniyet iddiasına dayalı olarak davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı bulunduğunu, davacı yanca, sunulan delillerin hiçbirinin markasal kullanıma delalet etmediğini, davacı yanların dava konusu edilen markaların sahipleri olmadığını, …, … ve … ibaresini ilk kez 05. sınıfta yer alan kullanan ve bu ibareye ayırt edicilik kazandıran tarafın davacı yanlar olmadığını, iş bu davada müvekkiline ait hükümsüzlüğü talep edilen markaların yasal yollarla devralındığını, müvekkili tarafından devralınan markaların iyi niyetli olarak devralınmış markalar olduğu için 5 yıllık yasal sürelerden sonra açılan davanın reddinin gerektiğini, ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, Türk Medeni Kanunu’nun 2. maddesinde, “Herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz” hükmünün bulunduğu, kötüniyetinin tespitinde, “İtiraza konu markanın varlığını bilip bilmediği” ve “basiretli bir tacir gibi davranılıp davranılmadığı” hususlarının önemli olduğu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.7.2008 tarih E.2008/11-501 K.2008/507 sayılı “RG 512 Kararı”nda da “Marka korumasının amacına aykırı biçimde kötüye kullanılması yoluyla başkasının markasından haksız olarak yararlanmak veya gerçekte kullanılmayıp yedekleme, marka ticareti yapmak amacına veya şantaja yönelik başvuru ve tescillerin kötü niyetli olarak kabul edilmesi gerektiği”nin vurgulandığı, diğer yandan davalı tarafın kötüniyetli başvurusunun tescil edilmesinin mümkün olmadığı bir durumda davacı markalarının Türkiye’de satılıp satılmadığının veya tanınmış olup olmadığının bir öneminin de bulunmadığı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 03.10.2012 Tarih ve 2012/13315 Esas,14937 Karar, 30.20.2017 Tarih ve 2016/3964 Esas- 2017/5856 Karar sayılı ilamlarının da bu yönde olduğu, kötüniyetin yargılamanın her aşamasında mahkemece resen nazara alınacağı, bu hususlar dikkate alınarak yapılan değerlendirmede de, dava konusu her üç markanın başvuru tarihindeki başvuru sahibinin davalı olmadığı, davalının anılan markaları dava dışı üçüncü kişiden devraldığı, davalının dava konusu markaları devraldığı … isimli kişiye yönelik açılan davalar sonucunda bu kişinin davacı tarafa ait markaları kötüniyetle tescil ettirdiği yönünde kurulan ve kesinleşen hükümler olduğu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2016/14633 Esas, 2018/5879 Karar; 2016/14634 Esas, 2018/5931 Karar; 2016/14632 Esas, 2018/6410 Karar ve 2018/5244 Esas, 2018/7659 Karar sayılı kararlarının da bu hususlara yönelik olduğu, taraflar arasındaki süreçler ve davacı yanca sunulan deliller gözetilerek yapılan tespitler sonucunda dava konusu başvuruların kötüniyetli olarak gerçekleştirildiği, somut olayda kötüniyet nedeniyle hükümsüzlük şartlarının oluştuğu anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 120,6‬0-TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 22/06/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 22/06/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip