Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/918 E. 2023/834 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/918
KARAR NO : 2023/834
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/12/2020
NUMARASI : 2018/329 E. – 2020/392 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : … – (TC:…)
VEKİLLERİ
DAVANIN KONUSU : Marka Tescilinden Doğan Haklara Tecavüz ve Haksız Rekabetin Tespiti, Durdurulması ile Maddi ve Manevi Tazminat

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 03/12/2020 tarih ve 2018/329 E. – 2020/392 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin 17 yıldır eğitim ve yayıncılık sektöründe aktif olarak çalıştığını, “…” ibaresinin muhtelif sayı ve numara ile tescilli olduğunu, … markası ve … ibareli seri markaların müvekkili ile özdeşleştiğini ve tanınmış marka statüsüne ulaştığını, davalının “…” isimli işletmeyi açtığını, reklamlar yaparak öğrenci kayıt işlemlerine başladığını, bu durumun işletmeler arası karışıklık yaratarak haksız rekabet ve haksız kazanç sağlamasına neden olacağını, müvekkilinin ticari itibarını zedeleyeceğini, davalının kötüniyetli olduğunu, eylemlerinin tamamen kötüniyetle yapıldığını, davalının müvekkilinin tanınmışlığından faydalanarak haksız gelir elde etme çabasında olduğunu, müvekkilinin bu haksız fiilden dolayı ciddi anlamda zarara uğradığını, davalının dava konusu eyleminin aynı zamanda haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek davalının müvekkiline ait tescilli “…” ibareli tanınmış markalarını kullanmasından doğan haklarına tecavüzün tespitini ve durdurulmasını, müvekkilinin markasının aynısını ve ayırt edilmeyecek kadar benzerini ihtiva eden her cins broşür, tabela, ticari evrakın vb. her türlü materyalin bulunduğu yerden kaldırılmasını, haksız rekabetin tespitini, 1.000,00.-TL maddi ile 5.000,00.-TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 09.10.2020 tarihli ıslah dilekçesiyle maddi tazminat taleplerini 20.000,00.-TL ‘ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davacının tescilli olduğu markasının asli unsurunun “…” olduğunu, müvekkilinin sahip olduğu markanın ise “… …” olduğunu, taraf markaların görsel, işitsel, telaffuz ve anlamsal olarak farklı olduğunu, her iki markaya ait logolar bir bütün olarak değerlendirildiğinde kullanıldıkları 41. Sınıf eğitim hizmetlerinin ortalama tüketiciler nezdinde yeterli ayırt ediciliğe sahip olduğunu, bu kapsamda iltibas tehlikesinin olmadığını, davacının faal olarak kitapçılık, gazetecilik yayın, kağıt ve basılı evrak alanında faaliyetini sürdürdüğünü, eğitim-öğretim alanında herhangi bir faaliyetinin bulunmadığını, her ne kadar davacının … ibareli tescilli markası olsa da fiilen eğitim öğretim alanında kullanılmadığını markaların tüketici nezdinde iltibasa yol açmayacağını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacıya ait davaya mesnet olan markaların esas unsur olarak … ibaresinden oluştuğu, markaların 16., 35. ve 41. sınıflarda yer alan mal ve hizmetlerde tescilli bulunduğu, davalının dava konusu kullanımlarının ise “…” şeklinde olduğu, davalının kullanımına konu olan markanın esaslı unsurunun da “…” ibaresi olduğu ve bu ibareyi doğrudan markanın temel fonksiyonu olan ayırt etme fonksiyonunu icra edecek şekilde, baskın ve ön planda kullanıldığı, davalının dava konusu kullanımları ile davacı adına 2001/01102, 2011/93274, 2011/93275, 2014 105109, 2015 76789 sayı ile tescilli markalarla yüksek düzeyde benzer olmasının yanı sıra davalı tarafından sunulan hizmetlerin de davacının markasının tescil kapsamında bulunan hizmetlerle aynı/benzer türden hizmetlerden olduğu dikkate alındığında, davalının kullanımları ile davacıya ait markalar arasında karıştırılma ihtimalinin mevcut olduğu, tescilli markanın aynı veya benzerini yine aynı veya benzer mal ve hizmetlerde kullanılması halinde ve tescilli marka ile kullanılan marka arasında bağlantı ihtimali dahil karıştırılma ihtimali bulunduğu durumlarda bu izinsiz kullanım marka hakkına tecavüz teşkil ettiği, karıştırılma olasılığının ortaya çıkmasını sağlayacak işaretlerin kullanımı 6769 sayılı SMK’nın 7 inci madde kapsamına giren hallerde tescilli marka sahibinin kendisinden izinsiz olarak kullanılan işaretin kullanımının engellenmesini talep etme hakkı olduğu, davalının 2018/76867 sayı ile “… …” ibaresi için bir marka tescil başvurusu yaptığı, ancak bu başvurunun henüz işlem aşamasında olduğu ve bu nedenle bu davaya bir etkisinin bulunmayacağı, tarafların aynı sektörde ve aynı tüketici çevresinde faaliyet gösterdikleri, muhatapların, talepte bulunanın tescilli markası ile iltibasa neden olmaya elverişli fiili kullanımlarının, ortalama tüketici nezdinde işletmeler arasında bağlantı kurulmasına neden olacağı ve TTK 55/4 hükmü kapsamında haksız rekabet oluşturacağı, davacı markasının eğitim ve yayıncılık sektöründe bilinen bir marka olduğu, davalının, davacının markasını bir lisans anlaşmasıyla hukuka uygun şekilde kullanmış olması halinde ödemesi gereken emsal lisans bedelinin dosya kapsamına göre ortalama 20.000,00.-TL olabileceğinin bilirkişi raporu ile hesaplandığı, davalının fiili kullanımlarının, talepte bulunanın davacının davaya mesnet gösterdiği 2015/76789 sayılı, 2014/105109 sayılı 2011/93275 sayılı , 2011/93274 sayılı 2001/01102 sayılı ibareli markalarına tecavüz oluşturacak nitelikte olduğu, davalının fiili kullanımlarının, davacı aleyhine haksız rekabet oluşturduğu, davalının fiili kullanımları nedeni ile dosya kapsamına göre 20.000,00.-TL lisans bedeli maddi tazminat ile davalı tarafın izinsiz olarak davacıya ait markaya benzer şekilde kullanımı davacının ticari etkinliğinin azaltılmasına yönelik olup, B.K ve hakkaniyet gereği markanın değeri ve kullanım şekli dikkate alınarak 5.000 TL manevi tazminat taktirinin hakkaniyete uygun olacağı, hükmün ilanında davacının menfaatinin bulunduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, davalının davacıya ait tescilli “…” ibareleri markalarından doğan haklarına vaki tecavüzün tespitine, tecavüzün men’ine ve ref’ine davacıya ait markaların aynısını veya ayırt edilemeyecek kadar benzerlerini ihtiva eden her cins broşür tabela, ticari evrak ve bunun gibi her türlü metaryalin bulunduğu heryerden kaldırılmasına, davacıya ait markayı ve ayırt edilemeyecek kadar benzerini kullanmak üzere yaratılan haksız rekabetin tespitine ve menine, 5.000,00.-TL manevi tazminatın 17.08.2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, 20.000,00.-TL maddi tazminatın 17.08.2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, gideri davalıdan alınmak kaydıyla, karar özetinin hükmün kesinleşmesine müteakip yurt çapında yayın yapan bir gazetede ilanına karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, kurumca tescil edilen yeni marka nedeniyle müvekkilimin sorumlu tutulmasının kabul edilemeyeceğini, davacı yanın zararını ispat edemediğini, 556 sayılı KHK’nın 8-1-b bendi uyarınca işaretlerin iltibas tehlikesi oluşturup oluşturmadıklarının belirlenmesinde baskın unsurların da dikkate alınmak suretiyle bir bütün olarak bıraktıkları izlenim birlikte değerlendirilmesi gerektiğini, söz konusu ibareler arasında görsel, işitsel, telaffuz ve anlamsal farklılık bulunduğu gibi her iki markaya ait logoların da bir bütün olarak değerlendirilmesinde markaların üzerinde kullanıldıkları 41.sınıf eğitim hizmetinin ortalama tüketicileri nezdinde yeterli ayırt ediciliğe sahip olduklarının ve bu kapsamda iltibas tehlikesinin bulunmadığının kabulünün gerektiğini, dolayısıyla her ne kadar davacının “…” ibaresi ile tescilli markası olsa da söz konusu markanın fiilen eğitim öğretim alanında kullanılmadığından müvekkilin sahibi olduğu marka ile ortalama tüketici ve alıcılar nezdinde aynı firma olduğundan bahisle karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, ekte sunulu davacıya ait marka ve logoları ile davalı müvekkile ait marka ve logosu birlikte değerlendirildiğinde söz konusu markaların ortalama tüketici nezdinde iltibasa yol açacak şekilde benzer olmadığını, davalı lehine davanın kabul ret oranı dikkate alınmadan avukatlık ücretine hükmedilmediğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka tescilinden doğan haklara tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, durdurulması ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacıya ait markaların esas unsurunun “…” ibaresinden oluştuğu ve markaların 16., 35. ve 41. sınıflarda yer alan mal ve hizmetlerde tescilli bulunduğu, davalının dava konusu kullanımlarının ise “…” şeklinde olduğu, davalının kullanımının esaslı unsurunun da “…” ibaresi olduğu, davalının davacının markasının kapsamı ile aynı sınıfta bu izinsiz kullanımının marka hakkına tecavüz teşkil ettiği, davalının 2018/76867 sayı ile “… …” ibaresi için marka tescil başvurusunda bulunmasının somut uyuşmazlığa bir etkisinin bulunmayacağı, hükmolunan maddi ve manevi tazminat miktarlarının da dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 1.707,75 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, davalı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 44,40 TL ve 59,30.TL olmak üzere toplam 103,7‬0.TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 1.604,05‬ TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 15/06/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 23/06/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip