Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/916 E. 2023/886 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/916
KARAR NO : 2023/886
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/02/2021
NUMARASI : 2019/344 E. – 2021/46 K.

DAVACI : …
VEKİLLERİ
DAVALI : 1 -… –
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü İle Sicilden Terkin

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 18/02/2021 tarih ve 2019/344 E. – 2021/46 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı Şirket ve davalı … tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin dünya çapında 50’den fazla ülkede “…” markaları altında otomobil ve ticari araç pazarına teknoloji ve ürün tedarik eden, sektöründe küresel çapta öncü şirketlerden birisi olduğunu, ürünleri üzerinde aynı zamanda ticaret unvanının da çekirdek unsuru olan “…” markalarını kullandığını, müvekkilinin, davalı tarafından 03. Sınıfta yer alan mallar için yapılan, 02.04.2018 tarih ve 2018/32638 sayılı marka başvurusundan Resmi Marka Bülteninde yayımlanması üzerine haberdar olduğunu, müvekkili tarafından dava konusu markanın yayımına itirazına itiraz edildiğini, itirazın reddedilmesi üzerine, yayıma itirazın yeniden incelenmesi talebiyle YİDK nezdinde itirazda bulunulduğunu, ancak bu itirazın da reddedildiğini, markalar arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimali olduğundan, öncelikle SMK’nın 6/1. uyarınca davanın kabulünün gerektiğini, SMK’nın 6/1. maddesinde belirtilen unsurlardan herhangi birisinin zayıf, diğerinin daha kuvvetli olarak mevcut olması halinde de karıştırılma ihtimalinin mevcut olabileceğinin kabul edildiğini, davaya konu “…” marka başvurusunun, müvekkilinin tescilli “…” markalarıyla ile neredeyse aynı olduğunu, davaya konu marka başvurusunun tescil edilmek istendiği 03. Sınıftaki malların, müvekkilinin markalarının tescilli olduğu mal ve hizmetler ile benzer olup, mal ve hizmetlerin benzerliğinin tayininde sınıflandırmaya bağlı kalınmasının yerinde olmadığını ve kararın iptali gerektiğini, müvekkilinin “…” markalarının gerçek hak sahibi olduğunun ve 03. Sınıfta öncelik hakkı bulunduğunun da dikkate alınması gerektiğini, davalı şirketin kötüniyeti sebebiyle davanın SMK’nın 6/9. maddesi uyarınca da kabul edilmesi gerektiğini ileri sürerek YİDK’nın 2019/M-8841 sayılı kararının iptaline, 2018/32638 sayılı ve “…” ibareli marka başvurusu tescil edilmişse hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, SMK’nın 6/1. maddesi anlamında bir karıştırılma ihtimalinden bahsedilebilmesinin mümkün olmadığını, ihdas edilen karar hukuka uygun olduğunu, kötüniyetten bahsedebilmek için, pek çok koşulun bir araya gelmesi gerektiğini, davacı markaları ile benzerlik taşımayan bir marka başvurusunun kötüniyetli olduğundan söz etmenin mümkün olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, davacının … markalarının, ısrarlı iddiaların aksine, tanınmış markalar olmadığını, müvekkilinin markasının kapsamı ile davacının markasının kapsamının aynı olmadığını, kötüniyet ispatının bulunmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu markanın “…” ibareli marka kelime markası, davacının redde gerekçe marklarının “…” ve “…” ibareli bulunduğu, dava konusu markanın esas unsurunun “…”, redde gerekçe markaların esas unsurunun “…” olduğu, dava konusu marka ile davacının markaları arasında marka işaretleri bakımından işitsel ve görsel olarak belirli düzeyde bir benzerlik bulunduğu, dava konusu markanın kapsamında yer alan dava konusu malların tamamının davacı markaların kapsamında aynı/aynı tür/benzer/ilişki olarak yer almadığı ancak davacının markasının tek veya ayırt edici unsurunu oluşturan “…” sözcüğünün ayırt ediciliği yüksek bir marka olduğu, … markalarının geniş bir dağıtım ağında 100 yıllık bir geçmişinin olduğu, Türkiye’de de 1995 yılından beri kullanıldığı, davacı ile davalı arasındaki geçmiş ihtilaflar, tarafların aynı sektörde faaliyet göstermesi ve davacıya rakip olması dikkate alındığında davacının “…” markası davalının aklına gelemeyecek ve tesadüfen meydana getirilemeyecek kadar güçlü ve ayırt ediciliği bulunan bir marka olduğu, davacının değişik yargı mercilerince verilen hükümsüzlük kararlarından sonra bu kararları bertaraf etmek için aynı marka etrafında dolaşarak … , …, … … gibi yeni marka başvurularında bulunması da kötü niyetin ayrı bir göstergesi olduğu, davalının tescil başvurusunun kötüniyetli olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, YİDK’nın 17/10/2019 tarih ve 2019/M-8841 sayılı kararının iptaline, davaya konu markanın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı Şirket vekili istinaf başvuru dilekçesinde, hükümsüzlüğüne karar verilen markanın dava tarihinde tescilli bulunmadığını, mahkeme kararının afaki gerekçelere dayalı bulunduğunu, davanın markasının tanınmış marka olmadığını, kapsamlarının aynı olmadığını, mal ve hizmet benzerliğinin olmadığını leri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, mahkemenin değerlendirmesinin SMK’nın 6/1. Maddesine aykırı bulunduğunu, dosya kapsamında kötüniyetin kanıtlanmadığını, YİDK kararının yerinde olduğunu, mahkeme kararının yerinde bulunmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalı şirketin başvuru konusu yaptığı “…” ibareli marka ile davacının itirazına mesnet gösterdiği “…” ibareli markaları arasında marka işaretleri bakımından işitsel ve görsel olarak belirli düzeyde bir benzerlik bulunduğu, diğer yandan Hukuk Genel Kurulunun 16.07.2008 tarih 2008/11-501 E – 2008/507 K (RG 512) sayılı kararında da belirtildiği üzere, herhangi bir anlam içermeyen, fantezi bir ibareden oluşan markanın, aynısının veya benzerinin haklı bir sebep olmaksızın, aynı sektörde faaliyet gösteren bir başka kişi tarafından başvuru konusu yapılmasının, asıl markadan yararlanma amacını taşıması nedeniyle, başvurunun kötüniyetli olduğunun kabulünün gerekeceği, somut olayda da davacının markasının tek veya ayırt edici unsurunu oluşturan “…” sözcüğünün ayırt ediciliği yüksek bir marka olduğu, “…” markalarının geniş bir dağıtım ağında 100 yıllık bir geçmişinin olduğu, Türkiye’de de 1995 yılından beri kullanıldığı, davacı ile davalı arasındaki geçmiş ihtilaflar, tarafların aynı sektörde faaliyet göstermesi ve davacıya rakip olması dikkate alındığında, davalının başvuru konusu yaptığı ibareyi tesadüfen seçmediği, davalının marka başvurusunun kötüniyetle yapıldığı, TMK’nın 2. maddesinin uygulanması gerektiği anlaşılmakla, davalı Şirket ve … vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı Şirket ve davalı … vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı şirket ve davalı … ayrı ayrı alınması gereken 179,90.TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davalı şirket ve davalı … tarafından istinaf başvurusunda ayrı ayrı yatırılan 59,30’ar TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 120,6‬0’ar TL’nin davalı şirket ve davalı … ayrı ayrı tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davalı şirket ve davalı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin anılan davalılar üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 22/06/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 03/07/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip