Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/912 E. 2023/808 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/912
KARAR NO : 2023/808
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/09/2020
NUMARASI : 2019/364 E. – 2020/256 K.

DAVACI : …
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 24/09/2020 tarih ve 2019/364 E. – 2020/256 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin üç boyutlu markasını 32. Sınıfta yer alan “Alkolsüz meşrubatlar, meyve içecekleri, meyve suları ve meyve nektarları” malları üzerinde tescil ettirmek üzere 2018/119878 Nolu marka başvurusunda bulunduğunu, başvurunun Markalar Dairesi Başkanlığının kararı ile reddedildiğini, konu hakkındaki müvekkili itirazının da 2019-M-9774 nolu YİDK kararı ile reddedildiğini, müvekkili firmanın 1931 yılında kurulduğunu, tescil başvurusuna konu olan ambalajın 1969 yılında piyasaya sürüldüğünü, her yönü ile farklı, eşsiz, karakteristik ve ödüllü bir tasarım olduğunu, sunuş şekli ile müvekkili şirketle özdeşleştiğini, markasız olduğu halde müvekkili firmayı akıllara getirdiğini, büyük reklam yatırımlarına ve satış rakamlarına konu olduğunu, uluslararası tescil ofislerinin yanı sıra ulusal marka ofislerinde marka tesciline sahip olduğunu, ambalajın Türkiye’de bilinirliğinin yüksek olduğunu, yıllardır birçok satış noktasında müşteri ile buluştuğunu, başvuruya konu üç boyutlu markanın SMK md. 5-1/b anlamında ayırt edici niteliğe haiz olmadığının kabulünün mümkün olmadığını, seçenek özgürlüğünün geniş olduğu piyasadaki tüm paketleme şekillerinden bariz şekilde farklı olduğunu ileri sürerek YİDK’nın 2019/M-9774 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, davacının başvuru markasının bir malın kaynağını işaret eder nitelikte ayırt edici bir ibare olmadığını, başvuruya konu olan 3 boyutlu şekil markası ile ilgili piyasada yer alan diğer benzeri kutu şekillerinden önemli şekilde farklılaşamadığını, tüketiciler tarafından marka olarak algılanamayacağını, davacı tarafından kullanım sonucu markanın ayırt edicilik kazandığının iddia edildiğini, kullanımın hangi koşullar altında uzun ve kesintisiz sayılacağı hakkında kesin bir ölçü konulamayacağını, davacının başvuruya konu ibareyi ticaret hayatında kendisine bağlayarak kabul ettirdiği, kendisini onunla tanıtmış olduğu, başvuru konusu kelimenin sadece davacının verdiği hizmetle ilgili bir marka olarak algılanmaya başlandığı hususları ispat edemediğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu davacının 2018/119878 sayılı üç boyutlu marka ibareli başvurunun ayırt edicilik kriterini sağlamadığı ve tüketiciler tarafından marka olarak algılanamayacağı, YİDK’nın 15/11/2019 tarih ve 2019/M-9774 sayılı kararının yerinde olduğu, YİDK kararının iptali şartlarının oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, ilk derece mahkemesinin kararına esas bilirkişi raporuna yapılan itirazların dikkate alınmadığını, bilirkişilerin müvekkilinin markasının ayırt edici niteliği haiz olmadığı yönündeki görüşlerinin tek temelinin internet ortamında müvekkilinin ambalajına ilişkin poşet anlamına gelen “…” ve meyve suyu anlamına gelen “…” ibarelerine ilişkin yaptıkları arama olduğunu, ancak söz konusu ürünlerin hiçbirinin Türkiye’de satışa sunulmadığını, bilirkişi raporunu hazırlayan heyet içerisinde üç boyutlu markalara ilişkin hukuki değerlendirme yapacak hukukçu bir bilirkişi bulunmaması nedeniyle rapor kapsamında hatalı incelemeler yapıldığını, Türkiye’de piyasada bulunan meyve sularının tümünden ilk bakışta farklılaşan ve yegâne olan müvekkilinin marka başvurusunun ayırt edici niteliği haiz olduğunu ve kaynak gösterme fonksiyonunu yerine getirdiğini, kazanılmış hak iddiasının dikkatı alınmadığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacının 2018/119878 sayılı üç boyutlu marka başvurusunun ayırt edicilik kriterini sağlamadığı ve tüketiciler tarafından marka olarak algılanamayacağı, bu hususun dosya kapsamında bulunan ve hüküm kurmaya elverişli bulunan bilirkişi raporu ile de belirlendiği, YİDK’nın 15/11/2019 tarih ve 2019/M-9774 sayılı kararının yerinde olduğu, diğer yandan HMK’nın 357/1. maddesi uyarınca, bölge adliye mahkemesince resen göz önünde tutulacaklar dışında, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenemeyeceği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 120,60-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 08/06/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 20/06/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip