Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/905 E. 2023/860 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/905 – 2023/860
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/905
KARAR NO : 2023/860
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/03/2021
NUMARASI : 2020/211 E. – 2021/95 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Marka Kararının İptali ile Hükümsüzlük

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 11/03/2021 tarih ve 2020/211 E. – 2021/95 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “…” ibareli tanınmış markalarını mesnet göstererek 2019/86242 sayılı “…” ibareli marka başvurusuna yaptığı itirazın davalı kurum Markalar Dairesi Başkanlığınca kısmen kabul edildiğini, itirazın kısmen reddi yönünden bu karara yaptıkları itirazın ise Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun kararıyla nihai olarak reddedilmiş olduğunu, oysa başvurunun müvekkilinin itiraza mesnet markalarıyla ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, tüketiciler nezdinde iltibasa sebebiyet vereceğini, markaların 35. sınıftaki hizmetleri aynı olarak kapsadığını, müvekkili markası tanınmış oluğundan başvurunun tüm sınıflarda reddinin gerektiğini, başvurunun kötü niyetli olarak yapıldığını, haksız rekabet de teşkil ettiğini ileri sürerek, YİDK’nın 2020-M-4469 sayılı kararının iptaline ve başvuru tescil edilmişse hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmişti.
Davalı … Kurumu vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı şirket vekili, “…” uygulamasının müvekkiline ait “…” uygulamasına bağlı kardeş uygulama olduğunu, markalar arasında benzerlik ve karıştırılma ihtimali bulunmadığını, başvurunun seri marka izlenimi vermediğini, taraf markaları benzemediğinden SMK’nın 6/5. maddesindeki şartların gerçekleşmeyeceğini, kötüniyet ve haksız rekabet iddiasının doğru olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, iptale konu YİDK kararında da tespit edildiği üzere davacı markaları ile davalıya ait markaların aynı veya benzer olmadığı, davacıya ait bir takım markalar ile davalı markalarının kapsadığı bazı mal ve hizmet sınıflarının aynı/benzer olduğu, davacıya ait markanın tanınmış marka olmasının markalar arasında ayniyet veya benzerlik bulunmadığından somut olaya etki etmeyeceği, davalı başvurusunun kötüniyetli olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde, taraf markalarının ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, karıştırılma ihtimali yönünden müvekkili markasının tanınmışlığının dikkate alınması gerektiğini, başvurunun kötüniyetli olarak yapıldığını ileri sürerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka YİDK kararının iptali ve hükümsüzlük istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden davalı şirketin “…” ibaresinin 35. sınıf hizmetlerde tescili için davalı kuruma başvurduğu, dava dışı şirketin itirazı üzerine başvurunun kapsamından 35. sınıfta yer alan 05. alt gruptaki perakendecilik hizmeti çıkartılmış ise de, YİDK’nın 27.05.2020 tarih ve 2020-M-4469 sayılı kararında davacının “…” esas unsurlu markaları ile “…” ibareli 2015/57794 sayılı markasının başvuru markasıyla benzer bulunmadığı ve davacının itirazının nihai olarak reddedildiği, YİDK kararının davacıya 29.05.2020 tarihinde tebliğ edildiği ve eldeki davanın iki aylık hak düşürücü süre içinde 23.07.2020 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Mahkemece, taraf markaları arasında iltibas bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olup davacı tarafın istinaf itirazları gözetildiğinde taraflar arasındaki uyuşmazlık, taraf markaları arasında, 35. sınıfın 01-04. alt grubundaki hizmetler bakımından SMK’nın 6/1 maddesi anlamında iltibas koşullarının oluşup oluşmadığı, tanınmışlık ve kötüniyet nedeniyle tescil engeli bulunup bulunmadığı noktasındadır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6/1. maddesi uyarınca, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Burada öncelikle iltibas (karıştırılma) kavramının da açıklanması gerekmektedir. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408-409). İltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde ölçü, bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, ortalama tüketicilerdir. Öte yandan, markaların ayırt edicilik güçlerinin de iltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde dikkate alınması gerekmektedir. Zira, ayırt edici niteliği zayıf olan markalar yönünden iltibas ihtimali daha düşük olacaktır. Diğer bir deyişle, tescili istenilen mal ve hizmetleri, diğer işletmelerin mal ve hizmetlerinden ayırt etme gücü düşük kalan, zayıf marka olarak nitelendirilebilecek markaların koruma alanı daha dar bulunmaktadır. Böyle durumlarda, küçük farklılıklar dahi tescil olunmak istenen markaya ayırt edicilik kazandırabilecektir.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde; dava konusu başvuru, dava dışı şirketin itirazının kabulü sonrası, 35. sınıfın 1, 2, 3 ve 4. alt sınıfında yer alan hizmetleri kapsamaktadır. Davacının itirazına mesnet markaları da 35. sınıfta 1-4. alt sınıfında tescilli olduğundan somut uyuşmazlık yönünden emtia benzerliğine ilişkin şart gerçekleşmiştir.
İşaretlerin karşılaştırılmasına gelince; dava konusu başvuru beyaz zemin üzerine yeşil harflerle “…” ibaresinden oluşmaktadır. Başvuruda ayrıca daire içerisine alınmış yeşil bir market sepeti bulunmaktadır. Dava konusu marka her ne kadar davacının itiraza mesnet markasını aynen içermese de, başvuruda bu marka “…’…” şeklinde yer almakta ve başvurunun telaffuzunda “…” ibaresi aynen oluşmaktadır. Başvurudaki “…” kelimesinin ayırt ediciliği bulunmamaktadır. Davacının itiraza mesnet markaları ise “…” ibaresi ile veya bu ibareye “…” gibi ayırt ediciliği bulunmayan kelimelerin birleştirilmesi ile oluşturulmuştur. Bazılarında şekil unsuru bulunmakta ise de çoğu beyaz zemin üzerine standart harflerle oluşturulmuştur. Bu hali ile taraf markaları arasında görsel ve işitsel benzerlik bulunmakta olup, markaların aynı sınıf mal ve hizmetlerde kullanılmaları halinde aralarında ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, tüketicilerin başvuru markasını gördüklerini hemen ve ilk bakışta bunun davacının itiraza mesnet markalarından farklı bir marka olduğunu algılayamayacakları, nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 09/10/2018 tarih ve 2017/168 E. 2018/6132 K. sayılı kararında “davaya konu markanın “…” ibaresinden meydana geldiği, “…” hecesinden sonra “…” ile ayrılmış “…” hecesi yer almakta olduğu, davacı şirkete ait “…” asli ve baskın unsurlu markalar ile davaya konu marka başvurusu arasında, görsel ve işitsel bakımdan markaya ayırt edicilik katmayacak, marka ibaresinde herhangi bir farklılık yaratmayacak olan tire “..“ işaretinin göz ardı edilmesi halinde, davalı markasının “…” ibaresini birebir içermekte olduğu ve devamında “…” ibaresinin bulunduğu, “…” ibaresinin de bir mal cinsini belirtmesi karşısında ayırt edicilikten yoksun bulunduğu, bu nedenlerle “…” markasının davacı şirkete ait “…” markaları ile benzer olduğu” gerekçesini içeren ilk derece mahkemesi kararının onandığı anlaşılmış ve taraf markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesindeki iltibas koşullarının oluştuğu kanaatine varılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.06.2016 gün ve 2014/11-696 E.- 2016/778 K. sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan ayrıca bir bilirkişi incelemesine gerek görülmemiştir.
Her ne kadar davacı vekili, tanınmışlık ve kötüniyet nedeniyle de tescil engeli bulunduğunu ileri sürmüş ise de, dava konusu marka kapsamında kalan hizmetler bakımından SMK’nın 6/5. maddesindeki koşulların oluşacağı ve başvurunun kötüniyetle yapıldığı kanıtlanamadığından davacı vekilinin bu yöndeki iddiaları yerinde görülmemiştir.
Bu itibarla, SMK’nın 6/1. maddesi anlamında iltibas bulunması nedeniyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, HMK’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi 11/03/2021 gün ve 2020/211 E. – 2021/95 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın KABULÜ ile, YİDK’nın 2020-M-4469 sayılı kararının İPTALİNE,
3-Davaya konu 2019/86242 sayılı ve “…” ibareli markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90-TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 125,5‬0-TL’nin davalılardan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. hükümlerine göre belirlenen 15.000,00-TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 2.250,00-TL bilirkişi ücreti, 97,50-TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 88,50-TL tebligat ve posta gideri, 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvuru harcından oluşan toplam 2.598,1‬0-TL yargılama giderine, 54,40-TL peşin harç, 54,40-TL başvuru harç tutarı eklenerek oluşan toplam 2.706,9‬0-TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı … San. ve Tic. A.Ş. ile davalı … Kurumu tarafından ilk derece yargılamasında ve istinaf aşamasında yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
9-Davacıdan peşin olarak alınan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 15/06/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 13/07/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.