Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/896 E. 2023/822 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/896 – 2023/822
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/896
KARAR NO : 2023/822
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/03/2021
NUMARASI : 2020/232 E. – 2021/106 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 18/03/2021 tarih ve 2020/232 E. – 2021/106 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin 2019/52159 sayılı ve “…” ibareli başvurusunun, davalı Şirketin “…” ibareli markalarına dayalı olarak yaptığı itiraz sonucu 7,12 sınıf mallar ile 35. Sınıfta yer alan bazı hizmetler yönünden Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından kısmen reddedildiğini, bu karara karşı yaptıkları itirazlarının da dava konusu YİDK kararı ile reddine karar verildiğini, oysa markalar arasında görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunmadığını, dava konusu başvurunun müvekkili şirket yetkilisinin ad ve soyadından oluştuğunu, markalar arasında iltibas ihtimalinin bulunmadığını ileri sürerek, TÜRKPATENT YİDK’ın 18/05/2020 tarih ve 2020/M-4465 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı vekili, müvekkili şirketin, Konya ili başta olmak üzere tüm Türkiye’de sektöründe yüksek tanınırlığa sahip olduğunu, davacı şirketin de Konya’da faaliyet gösterdiğini, başvuruda bulunduğu “…” ibareli markasını gören herhangi bir tüketicinin aklına doğrudan müvekkiline ait markaların geleceğini, markalar arasında iltibas tehlikesinin bulunduğunu, davacının yetkilisi …’in müvekkili Şirketin eski ortağı ve yetkilisi olduğunu, anılan kişinin müvekkilinin “… …” ibreli markasını muvaazalı bir şekilde davacıya devrettiğini, bu devrin iptali için açılan davanın müvekkili lehine sonuçlandığını, bu durumun davacının kötü niyetini ortaya koyduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, redde mesnet “…” ibareli davalı markaları ile, dava konusu 2019/52159 sayılı ve “…” ibareli marka başvurusu arasında, YİDK kararı ile reddedilen çekişme konusu tüm mal ve hizmetler bakımından 6769 sayılı SMK’nun 6/1 maddesi kapsamında benzerlik ve iltibas ihtimali bulunduğu, YİDK kararının yerinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, taraf markaları arasında görsel, sesçil ve anlamsal olarak bıraktıkları umumi intiba bakımından ortalama tüketicileri veya yararlanıcıları karıştırmaya düşürebilecek bir benzerlik bulunmadığı, dava konusu başvurunun müvekkili şirket yetkilisinin ad ve soyadından oluştuğunu, redde mesnet markaların ise sadece “…” ibaresini içerdiğini, markaların bütünü itibariyle bıraktıkları intiba farklı olduğundan, aralarında karışıklığa neden olacak bir benzerlik bulunmadığını, nitekim Yargıtay’ın da “…” ibareli marka ile “…” ibareli işaret arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığına ilişkin yerel mahkeme kararını onadığını, ayrıca uyuşmazlık konusu mal ve hizmetlerin tüketicisinin de dikkat düzeyinin yüksek bulunduğunu, ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir.

GEREKÇE : Dava, marka başvurusunun kısmen reddine dair YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu “…” ibareli başvuru ile redde mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında, başvurunun reddedildiği tüm mal ve hizmetler yönünden, SMK’nın 6/1 maddesi anlamında iltibas bulunduğu, zira uyuşmazlık konusu mal 7,12, ve 35. sınıf mal ve hizmetler redde mesnet markalar kapsamında da aynen yer aldığı gibi, dava konusu başvurunun redde mesnet markaların asli unsurunu oluşturan “…” ibaresini aynen içerdiği, başvuruda yer alan diğer ibarenin yeterli ayırt ediciliği sağlamadığı, her ne kadar dava konusu başvurunun davacı Şirket yetkilisinin ad ve soyadından oluştuğu anlaşılıyorsa da, davacı şirket yetkilisinin davalı Şirketin eski ortağı ve yetkilisi olması, davalı Şirketin redde mesnet markasını muvazaalı şekilde davacı Şirkete devrettiğinin Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen mahkeme kararı ile tespit edilmesi karşısında davalı Şirket tarafından uzun süredir marka olarak kullanılan “…” ibaresinin sırf davacı Şirket yetkilisinin soyadı olduğu gerekçesiyle marka olarak tescil edilmek istenmesinin, 6769 sayılı SMK’nın 5/a madde hükmüne uygun, dürüstçe kullanım niteliğinde olduğundan bahsedilemeyeceği, nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 13.07.2010 tarih ve 2009/2478-2010/8309 E/K sayılı ilamının da aynı yönde bulunduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 120,6‬0-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile 08/06/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 01/07/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.