Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/893 E. 2023/754 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/893 – 2023/754
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/893
KARAR NO : 2023/754
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/11/2020
NUMARASI : 2020/69 E. – 2020/365 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 19/11/2020 tarih ve 2020/69 E. – 2020/365 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin 2018/95909 sayılı ve ““…”” ibareli başvurusunun, davalı Şirketin yaptığı itiraz sonucu Markalar Diaresi Başkanlığınca, dava konusu başvuru ile davalı Şirkete ait 2012/78473 sayılı “…” ve 2014/70149 sayılı “…” markaları arasında iltibas bulunduğu gerekçesiyle 35. sınıfta yer alan “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Makine ve motorlar için silindir contaları. Metronomlar. Tespihler. Bebekler için kundak örtüleri. Enerji içecekleri (alkolsüz). mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir) hizmetleri ile 36. ve 37. sınıfta bulunan tüm hizmetler yönünden kısmen reddedildiğini, bu karara karşı yaptıkları itirazlarının da dava konusu YİDK kararıyla reddine karar verildiğini, oysa müvekkilinin başvurusu ile redde mesnet markalar arasında iltibas bulunmadığını, uyuşmazlık konusu hizmetlerin niteliği gereği tüketicisinin dikkatli olduğunu, markalarda ortak olarak yer alan “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olduğunu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2015/10948-2016/5359 E/K sayılı ilamında da davalı Şirketin “…” ibareli markasının, dava dışı şirkete ait “……” ibareli markalarla benzer görülmediğini, davalı Şirketin kötü niyetli olarak başvuruya itiraz ettiğini ileri sürerek, 2019-M-10899 sayılı YİDK kararının iptalini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı vekili, taraf markaları arasında iltibas bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu başvuru ile davalı Şirkete ait redde mesnet markalar arasında, başvurunun reddedildiği 35,36 ve 37 sınıf hizmetler yönünden SMK’nın 6/1 maddesindeki iltibas koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, mahkemece hükme esas alınan raporu düzenleyen bilirkişilerin iş bu uyuşmazlığı incelemeye yetkin bulunmadıklarını, ilk derece mahkemesi kararının gerekçeli olmadığını, diğer yandan dava konusu başvuru ile redde mesnet markalar arasında benzerlik bulunmadığını, markalarda ortak olarak yer alan “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olduğunu, dava konusu başvuruda yer alan “…” ve redde mesnet markalarda yer alan “…” kelimelerinin anlamlarının farklı bulunduğunu, ayrıca bir kelimenin İngilizcesinin tescil edilmiş olmasının Türkçesinin tesciline engel teşkil etmediğini, uyuşmazlık konusu hizmetlerin tüketicisi dikkatli olduğundan, markaların karıştırılmayacağını, davalı Şirketin itirazının kötü niyetli olduğunu, zira davalı Şirketin redde mesnet 2012/78473 saylı marka başvurunsa yapılan itiraz nedeniyle sunduğu savunma dilekçesinde “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olduğunu belirttiğini, diğer “…” ibareli marka başvurularına itiraz nedeniyle sunduğu dilekçelerinde de aynı doğrultuda savunma yaptığını, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2015/10948-2016/5359 E/K sayılı ilamında da davalı Şirketin “…” ibareli markası ile dava dışı şirkte ait “… …” ibareli markaların benzer görülmediğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, marka başvurusunun kısmen reddine dair YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…” ibareli dava konusu başvuru ile davalı Şirkete ait 2012/78473, 2014/70149 sayılı ve “…” ibareli redde mesnet markalar arasında, başvuru kapsamından çıkarılan 35, 36 ve 37. sınıf hizmetler yönünden, 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde karıştırılma tehlikesinin bulunduğu, zira her iki markada da “…” ibaresinin asli unsur olarak yer aldığı, dava konusu başvuruda yer alan diğer unsurların yeterli ayırt ediciliği sağlamadığı, başvurunun reddine karar verildiği 35, 36 ve 37 sınıf hizmetlerin redde mesnet markalar kapsamında yer alan mal ve hizmetlerle aynı/ aynı tür ve benzer bulunduğu, her ne kadar davacı tarafça, taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olduğu ileri sürülmüş ve bu kapsamda Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2015/10948-2016/5359 E/K sayılı ilamı emsal olarak gösterilmişse de bahsi geçen ilamda “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olduğu yönünde bir tespit bulunmadığı gibi bir an için anılan ibarenin ayırt ediciliğinin düşük olduğu kabul edilse dahi, dava konusu başvuruda yer alan “…” ibaresinin maruf bir coğrafi yer adı olup kimsenin tekeline bırakılmayacağı, “…” ibaresinin de redde mesnet markalarda yer alan İngilizce “…” kelimesinin Türkçe karşılığı olduğu, dosyada mevcut bilirkişi raporunda da açıklandığı üzere ülkemiz tüketicisinin bu ibareye aşina olduğu hususları gözetildiğinde dava konusu başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlandığından bahsedilmeyeceği, bu itibarla ilk derece mahkemesince yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 120,6‬0-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile 01/06/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 25/06/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.