Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/889 E. 2023/864 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/889
KARAR NO : 2023/864
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/02/2021
NUMARASI :….

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 11/02/2021 tarih ve 2019/348 Esas – 2021/26 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve istinaf dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkilinin 1959 yılında kurulmuş ve Türkiye’nin önde gelen soğuk … firmaları arasında yer aldığını, sektörünün lider firmaları arasında olduğunu, … nezdinde 2018/36431 sayılı “… ve 2013/107103 sayılı … markalarının sahibi bulunduğunu, davalı gerçek kişinin 2018/86064 sayılı “… …” ibareli marka başvurusunu yaptığını, müvekkilince bu başvuruya yapılan itirazın davalı Kurum tarafından reddedildiğini, oysa dava konusu başvurunun müvekkili markalarına ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, yabancı dildeki … kelimesinin dilimizde ağırlıklı olarak … olarak kullanıldığını, davaya konu markada yer alan … kelimesinin … olarak, davalı markasının ise … olarak telaffuz edileceğini, taraf markalarının aynı mal ve hizmeti kapsadığını, ilgili sınıflara ait malların günlük tüketime konu mallar olduğunu, davalı markasının hem ibare hem de sınıf açısından müvekkili markası ile aynı ve aynı derecede benzer bulunduğunu, davalının kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, YİDK’in….. sayılı kararının iptaline, 2018/86064 sayılı marka başvurusu tescil edilmişse hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacı markaları arasında karıştırılma tehlikesinin bulunmadığını, başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlandığını, davacının diğer iddialarının da yerinde olmadığını ifade ederek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, taraf markaları arasında kelime, hece, harf, renk ve şekil farklılıkları nedeniyle aynılığın söz konusu olmadığını, davacının dayanak markasının “…….” olduğunu, markanın “…” kelimesinden yola çıkılarak oluşturulmadığını, davacının sık sık unvan değiştirdiğini, müvekkili markasının Türkçe bir kelime olmadığını, davacı markalarının Türkçe olduğunu, farklılık içeren iki markanın birbirine benzemediğini, taraf markalarının telaffuzlarının aynı olmadığını, her ne kadar “…” harfleri ortak ise de davacı markasının “…” ile değil “…” hecesi ile bittiğini, bu nedenle tüketicinin markaları karıştırmayacağını, OHİM kayıtlarında … ibaresinin içinde geçtiği 61 adet, … kayıtlarında … ibaresi geçen toplam 430. … ibaresi geçen 1492 kayıt bulunduğunu, müvekkilinin kötü niyetli olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu davalının 2018/86064 sayılı “…” ibareli marka başvurusu ile itiraza mesnet gösterilen davacı markalarının benzer olduğu, dava konusu marka başvurusu kapsamında yer alan malların davacıya ait önceki tarihli markalar kapsamında yer alan mal ve hizmetler ile aynı, aynı tür ya da benzer nitelikte bulunduğu, markalar arasında karıştırma ihtimalinin mevcut olduğu, davacının kötü niyet iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, YİDK’nın 15/10/2019 tarih ve 2019-M-8693 sayılı kararının tescile konu tüm mal ve hizmetler yönünden iptaline, davaya konu markanın tüm mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, mahkeme kararı sonuç itibari ile doğru olmakla birlikte kötü niyet iddialarının sabit görülmediğini, davalının, dava konusu marka başvurunu yapıp, müvekkili tarafından markaya itiraz edilmesi sonrasında ticaret unvanı için ticaret siciline başvurduğunu, bu durumun da davalının, müvekkilini daha fazla zor durumda bırakmayı ve başvurusunun reddi olasılığı karşısında ticaret unvanı kullanımından faydalanmayı amaçladığını gösterdiğini, müvekkilinin marka itirazı sonrası sicile yapılan bu başvurunun, marka başvurusunun da kötü niyetli yapıldığını açık bir şekilde ortaya koyduğunu ileri sürerek, sonuç itibari ile doğru ve yerinde olan yerel mahkeme kararının gerekçesine kötü niyet olgusunun da eklenmesini istemiştir.
Davalı … vekili, istinafa konu mahkeme kararının aksine taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığını, “…” ibareli marka başvurusu ile davacı şirkete ait itiraz konusu markaların, kavramsal, görsel bakımdan ve bıraktıkları toplu intiba yönünden birbirlerinden farklı markalar olduklarını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … vekili, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporuna yaptıkları itirazların karşılanmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporundaki tespitlerin de hatalı bulunduğunu, karşılaştırılan markaların birinin Türkçe diğerinin ise İngilizce olduğunu, markalar arasında karıştırılma tehlikesinin bulunmadığını, markaların kavramsal olarak farklı olduklarını, 2018/36431 sayılı “…” markasının davacı tarafça fiilen kullanılmadığını ve kullanılmayan bir markanın tüketiciler nezdinde “karıştırma veya ilişkilendirme ihtimali” yaratmasından bahsedilemeyeceğini, müvekkilinin tescili ile davacının tescilleri arasındaki sınıfsal benzerliğin yalnızca kullanılmayan bu marka yönünden mevcut olduğunu, yerel mahkemenin kararının marka korumasını oldukça genişleterek davacıya “…” ve “…” ibareleri üzerinde neredeyse sınırsız bir hak tanıdığını, oysa bu sözcüklerin tescil edildiği sınıflar itibarıyla herkesçe kullanılabilecek ve kimsenin tekeline bırakılması mümkün olmayan tanımlayıcı ibareler olduklarını, bir kısım başkaca harf, şekil ve ibareler eklenmek suretiyle marka olarak tescilleri mümkün ise de korumanın zayıf ve sınırlı bulunduğunu, davacıya ait …/…+şekil markaları ile müvekkilin … markasının hem görsel, hem kavramsal, hem de işitsel olarak birbirlerinden tamamen farklı olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “… …” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markası arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel ve işitsel olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde karıştırılma tehlikesinin bulunduğu, zira markaların telaffuzlarının ayniyete yakın benzerlik olduğu ve bir bütün olarak redde mesnet markanın ayırt ediciliğinin de bulunduğu, her ne kadar redde mesnet markanın kullanılmadığı savunulmuş ise de markanın tescil tarihi ile dava konusu başvuru tarihi arasında beş yıllık süre geçmediğinden kullanmama definin ileri sürülemeyeceği, davalının, ticaret unvanda da aynı ibareyi kullanmak istemesinin tek başına kötü niyetin kabulü için yeterli olmadığı anlaşılmakla, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, taraflarca istinaf başvurusunda ayrı ayrı yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 120,60 TL bakiye harcın davacı …, davalı … ve davalı Türk Patent ve Marka Kurumundan ayrı ayrı tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında taraflar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdelerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 15/06/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 14/07/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip