Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/888 E. 2023/776 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/888
KARAR NO : 2023/776
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/12/2020
NUMARASI : 2019/282 E. – 2020/381 K.

DAVACI : … – … …
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 02/12/2020 tarih ve 2019/282 Esas – 2020/381 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkiline ait “…” ibareli markaların bulunduğunu, davalı gerçek kişinin ise 2018/89519 sayılı “… …” ibareli marka başvurusunu yaptığını, müvekkilince bu başvuruya yapılan itirazın davalı Kurum tarafından reddedildiğini, oysa müvekkili markaları ile dava konusu başvurunun görünüş, renk, okunuş, sınıf ve telaffuz açısından birebir aynı olduğunu, bu benzerliğin her iki marka arasında irtibat bulunduğu kanısını uyandırmaya yeterli bulunduğunu, bu bakımdan iki markanın aynı veya ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, “… …” markasındaki “…” kelimesinin dışındaki kelimelerin tali unsur niteliği taşıdıklarını, markada ön planda olan kelimenin … ibaresi olduğunu, bu ibarenin markanın esas ve ayırt edici unsurunu oluşturduğunu, markanın ortasında kullanılan “…” kelimesinin de tamamen markanın esas unsurunu oluşturan “…” ibaresini vurgulamaya/tanımlamaya yönelik kullanıldığını, davalı ya da davalı ile birlikte hareket eden kişilerin daha önce yaptığı “…” ibareli marka başvurularının reddedildiğini, … isimli davalının….Şti.’nin çalışanı ve aynı zamanda ocak ustası olduğunu, ilgili şirketin http://….com/ internet sitesi incelendiğinde davalının bu şirketin çalışanı olduğunun görüleceğini, işbu davanın davalısı …’ın markanın müvekkiline ait olduğunu bilerek kötü niyetli bir şekilde…. Şti. ve …ile beraber hareket ederek markayı adına tescil ettirmeye çalıştığını, müvekkili tarafından … markasına tecavüz eden…. Şti. aleyhine İstanbul 1.FSHHM’nin 2018/315E. sayılı dosyası üzerinden tedbir talepli maddi ve manevi tazminat davası ikame edildiğini, mahkemece ihtiyati tedbir kararı verildiğini, devamla bu tedbir kararının infazı için davalı…. Şti. adresine gidildiğini, burada … isimli kişisinin de hazır bulunduğunu, icra dosyası tutanağında isminin geçtiğini, müvekkiline ait … markaları ile davaya konu … … markasının, aynı satış noktalarında, yan yana ve aynı ürünler üzerinde kullanılması ve yine aynı ürünler üzerinde kullanılacak olmasının karışıklığa meydan vereceğini, dava konusu marka tescil edildiğinde, müvekkili firma aleyhine haksız bir yarar sağlanacağını, markanın itibarına zarar verileceğini ve ayırt edici karakterinin zedeleneceğini ileri sürerek, YİDK’in 2019-M-4797 sayılı kararının iptaline, 2018/89519 sayılı marka tescil edilmişse hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını, davacının diğer iddialarının da yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, davacının itirazına dayanak markalar ile müvekkili başvurusu arasında benzerlik bulunmadığını, dava konusu başvurunun ayırt edici unsurunun müvekkilinin adı ve soyadından oluştuğunu, ayrıca “…” kelimesinin Türkiye’de yaygın biçimde kullanılan bir kişi ismi olduğunu ve bu niteliğiyle tek basına çok güçlü bir ayırt ediciliğinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığı, dolayısıyla taraf markalarının karıştırılmayacağını, davacı markasının tanınmışlığının ispat edilemediği, dava konusu başvurunun kötü niyetli yapıldığının da kanıtlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, dava konusu başvuruda öne çıkarılan “…” ibaresinin, başvurunun asli unsurunu teşkil ettiğini, müvekkili markalarında da aynı ibarenin asli unsur olarak kullanıldığını, bu haliyle markalar arasında karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu, “…” ibaresinin kişi adı olmasının, ayırt ediciliğinin zayıf olması sonucunu doğurmayacağını, zira bu ibarenin tanımlayıcı bir nitelik taşımadığını, İstanbul 1. FSHHM’nin 2018/315 E. sayılı dosyasına sunulan bilirkişi raporunda da “…” markasının zayıf marka olmadığının ve ayırt edici bulunduğunun açıklandığını, İstanbul 1. FSHHM’de görülen dava ile işbu dosya arasındaki çelişkilerin giderilmediğini, davalının kötü niyetli olduğunu, daha önce …ve …. Şti. tarafından yapılan ve “…” ibareli iki ayrı marka başvurusunun itirazları üzerine reddedildiğini, …’ın, başvuruyu yapan diğer Şirketin ortağı olduğu, buna göre “…” ibaresinin aynı kişiler tarafından ısrarla tescil edilmek istenildiğini, davalının da belirtilen Şirketin çalışanı ve ocak ustası olduğunu, nitekim söz konusu Şirket aleyhine tesis edilen ihtiyati tedbir kararının infazı için iş yerine gidildiğinde, davalının da orada bulunduğunu, tüm bu iddialarının değerlendirilmediğini, müvekkilinin markayı yoğun biçimde kullandığının dikkate alınmadığını, “…” ibaresinin müvekkili ile özdeşleştiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “… …” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde karıştırılma tehlikesinin olmadığı, zira taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” ibaresinin ülkemizde yaygın olarak kullanılan bir isim olduğu gibi davalı başvurusunun da ad ve soyadından oluştuğu, kaldı ki davacı markalarında “…” ibaresi kırmızı renkle yazılarak öne çıkarılmışken, dava konusu başvuruda bir bütün olarak “…” ibaresine yer verildiği, davacı markalarının tanınmış marka olduklarının da ispat edilemediği, marka işaretleri arasında benzerlik olmadığından davacının kötü niyet iddialarının da yerinde bulunmadığı, her markanın kendi koşulları içinde değerlendirilmesinin esas olduğu ve bu itibarla tarafları farklı olan başka bir dava dosyasında alınan bilirkişi raporundaki tespitlerin işbu davaya etkisinin olmayacağı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 120,60 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 01/06/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 03/07/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip