Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/886 – 2023/775
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2021/886
KARAR NO : 2023/775
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/12/2020
NUMARASI : 2019/354 E. – 2020/382 K.
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU :YİDK Kararının İptali
Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 02/12/2020 tarih ve 2019/354 Esas – 2020/382 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkili tarafından 2018/111437 sayılı “…+şekil” ibareli marka başvurusunda bulunulduğunu, davalı Şirketin “…” ve “…” son ekli markalarına dayalı olarak bu başvuruya yaptığı itirazın Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından reddedildiğini, bu karara yönelik davalı Şirket itirazının ise YİDK tarafından kabul edildiğini ve tanınmışlık gerekçesi ile müvekkili başvurusunun reddine karar verildiğini, müvekkilinin özellikle bilişim sektöründe hizmet verdiğini, 2018 yılından beri davaya konu https://…/ uzantılı web sitesini kullandığını, dava konusu marka başvurusu sonraki tarihte yapılmış olsa dahi müvekkilinin bu markayı fiilen kullandığını, marka üzerinde gerçek ve üstün hak sahibinin müvekkili olduğunu, başvuru konusu markanın kullanım sonucu ayırt edicilik kazandığını, müvekkili markasının “…” ibaresinden meydana geldiğini, davalı Şirketin markasının ise “…” ibaresinden oluştuğunu, markaların “…” ibaresi dışında içerdiği farklı kelime ve şekil unsurlarının olduğunu, markaların bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğini, dava konusu markanın yazım şekli, stili, rengi ve markada kullanılan şekil unsurları ile mesnet markalardan farklı olduğunu, “…” ibaresinin bir hece olduğunu ve tek kişinin ya da kurumun tekeline verilemeyeceğini, dava konusu başvurunun müvekkilinin ticaret unvanının çekirdek unsurundan oluştuğunu, davalı Kurum nezdinde “…” ibaresini içeren pek çok markanın tescilli olduğunu, bu durumda dava konusu markanın reddi kararının adil olmadığını, taraf markaların kapsamındaki emtiaların aynı sınıfta ancak farklı emtiaları içerdiğini, davalının markalarını kullanmadığını, davalı şirketin tanınmışlık iddialarına karşın salt tanınmışlığa dayalı olarak yapılan itirazın iyi niyetli bir yaklaşım olmadığını, dava konusu marka başvurusunun davalı şirket markasından haksız fayda, kazanç sağladığı iddiasının davalı tarafından kanıtlanması gerektiğini ileri sürerek, YİDK’in 2019-M-8784 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, redde mesnet markaların tanınmış bulunduğunu ve SMK’nın 6/5 maddesi koşullarının somut olayda gerçekleştiğini savunarak, davanın reddine istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkilinin “…” ibaresini ağırlıklı olarak son ek olarak kullanarak kendisine özgü markalar yarattığını, 1967 yılından itibaren “…” ekli şirket isimleri ve markaları ile tanındığını, T/00962 sayılı … markasının 10.10.2004 tarihinden itibaren tanınmış marka olarak korunduğunu, dava konusu markanın müvekkilinin marka yaratmakta kullandığı teknik ile benzer bir teknik kullanılarak oluşturulduğunu, dava konusu markanın müvekkili markaları ile benzer olduğunu, “…” ibaresinin bilgisayarlar ve diğer cihazlar için tanımlayıcı ve ayırt ediciliği düşük bir ibare niteliği taşıdığını, “…” ibaresinin dava konusu markaya ayırt edicilik kazandırdığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacının 2018/111437 sayılı “…” ibareli marka başvurusunda “…” ibaresinin ayırt edici unsur olarak kullanıldığı, davacının tanınmış markalarının asli unsurunu da aynı ibarenin oluşturduğu, davalıya ait markanın tanınmışlığının sair emtia gruplarına sirayet etme kabiliyetinin olduğu, bu itibarla dava konusu YİDK kararının yerinde bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, mahkemece, müvekkilinin “…” ibaresi üzerindeki eskiye dayalı kullanımının göz ardı edildiğini, müvekkilinin bu ibare üzerindeki gerçek hak sahipliğini gösterir delillerin dikkate alınmadığını, oysa ki somut uyuşmazlıktaki en önemli noktanın müvekkilinin “…” ibaresi üzerinde kullanım sonucu elde ettiği gerçek hak sahipliği olduğunu, müvekkili başvurusu ile davalı markaları arasında bir benzerlik de bulunmadığını, mahkemece markalar arasındaki benzerlik ve iltibas tehlikesine ilişkin değerlendirmenin global ve bütüncül yaklaşımdan uzaklaşılarak yapıldığını, müvekkilinin markasında adeta logo haline gelmiş şekil unsurunun kullanıldığını ve tamamen farklı bir marka oluşturulduğunu, her iki tarafın markasında “…” ibaresi dışında farklı kelime unsurlarının yer aldığını ve bu farklı kelime unsurları ile birlikte markaların tamamen ayırt edici hale geldiklerini, “bulutsa” ibaresinin, müvekkilinin ticaret unvanının çekirdek kısmını teşkil ettiğini, marka kapsamlarındaki emtia ve taraf şirketlerin faaliyet alanlarının da birbirinden oldukça farklı olduğunu, tanınmış marka statüsünde olan markaların, başka kişi ya da kurumların markalarının kullanımını önleyebilmesi için bazı şartların gerektiğini, bu şartların ise haksız yararlanma, markanın ayırt edici karakterinin zedelenmesi, markanın itibarına zarar verilmesi olduğunu, müvekkilinin söz konusu marka başvurusunu yaparken yukarıda belirtilen şartlardan herhangi birini düşünerek hareket etmediğini ve haksız kazanç sağlama gayesi gütmediğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, dava konusu uyuşmazlığın, marka başvurusunun reddine ilişkin YİDK kararının iptaline ilişkin olması karşısında, başvuru konusu ibare üzerinde gerçek hak sahibinin davacı olduğu ya da bu ibarenin davacının ticaret unvanının çekirdek kısmını oluşturduğu iddialarının eldeki davada tartışılamayacağı, zira bu iddiaların ancak marka başvurusuna itiraz hakkı sağladığı, yoksa tescilli bir markanın varlığına rağmen gerçek hak ya da ticaret unvanı sahibine tescil hakkı sağlamayacağı, dolayısıyla bu yöne ilişkin istinaf itirazlarının yerinde görülmediği, dava konusu başvuruda yer alan “…” ibaresinin … teknolojisine gönderme yapan bir ibare olması nedeniyle “…” ibaresinin başvuruda asli unsur olarak yer aldığı, davalının redde mesnet markalarının “…” ibareli oldukları, dolayısıyla taraf marka işaretleri arasında benzerlik bulunduğu, davalının “…” unsurlu markalarının uzun süredir farklı sektörlerde yaygın şekilde kullanıldıkları ve tanınmış marka niteliğine ulaştıkları, dava konusu başvuruda da davalının kullanımına benzer şekilde “…” ibaresinin kelime sonunda kullanıldığı, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, dava konusu başvurunun tescili halinde davalının tanınmışlığından haksız yarar sağlanabileceği ya da davalı markalarının sulandırılacağı kanaatine varıldığı, dolayısıyla SMK’nın 6/5 maddesi koşullarının somut olayda bulunduğu anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 120,60 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 01/06/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.
GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 03/07/2023
Başkan
Üye
Üye
Katip
Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.