Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/885 E. 2023/774 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/885 – 2023/774
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/885
KARAR NO : 2023/774
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/01/2021
NUMARASI : 2020/146 E. – 2021/2 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 06/01/2021 tarih ve 2020/146 Esas – 2021/2 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, müvekkilinin “…” asıl unsurlu tanınmış markalarının bulunduğunu, davalı Şirketin ise 2019/34236 sayılı “… …” ibareli marka başvurusunu yaptığını, müvekkilince bu başvuruya yapılan itirazın davalı Kurum tarafından reddedildiğini, oysa markalar arasında ayırt edilemeyecek derecede benzerlik olduğunu ve bu benzerliğin karıştırılmaya yol açacağını, dava konusu başvurunun müvekkilinin seri markalarından biri olarak algılanabileceğini, Yargıtay HGK’nun 02.10.2012 tarihli “…” kararına göre bir markanın tanımlayıcı bir ibareyi haiz olmasına rağmen tescil edilmesi durumunda söz konusu tanımlayıcı ibarenin de tüm markalar gibi marka korumasından yararlanacağını, aksinin iddia edilmesi halinde hükümsüzlük davası açılması gerektiğini, başvurunun tescili halinde davalı Şirketin haksız avantaj sağlayacağını, müvekkili markalarının itibarının zedeleneceğini ve ayırt edici karakterinin zedeleneceğini, davalının kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, YİDK’in 2020-M-1482 sayılı kararının iptaline, 2019/34236 sayılı “… …” ibareli başvuru tescil edilmişse hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalar arasında karıştırılma tehlikesinin bulunmadığını, davacının diğer iddialarının da yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” kelimesinin, günlük yaşamda “… …” olarak da anılan “taşınabilir telefon” ürününü adlandırmak için kullanıldığını, günlük dile yerleştiğini ve herkesçe belirtilen anlamıyla bilindiğini, ortalama tüketicilere doğrudan … telefonunu anımsatan ayırt edici gücü zayıf bir ibare olduğunu, müvekkili başvurusunun esas unsurunun “…” ibaresinden oluştuğunu, “… …” ibaresi ile davacının “…” unsurlu markaları arasında karıştırılma tehlikesinin olmadığını, yine davacı markalarından haksız avantaj sağlanmasının ya da bu markalarının itibarının zedelenmesi gibi bir durumun da bulunmadığını, kötü niyet iddiasının yerinde olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu marka başvurusu ile davacı markaları arasında ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma tehlikesinin bulunmadığı, davacı markalarının tanınmışlığı iddiasının dosya mevcut deliller ile ispatlanamadığı, işaret benzerliğine ve tanınmışlığa ilişkin ön koşulların gerçekleşmemesi nedeniyle tanınmışlıktan kaynaklı bir tescil engelinin söz konusu olmayacağı, kötü niyet iddialarının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, dava konusu başvuru ile müvekkili markaları arasında karıştırılma tehlikesinin bulunduğunu, “…” ibaresinin başvuruya yeterli ayırt ediciliği sağlamadığını, aksi yöndeki bilirkişi raporunun yerinde bulunmadığını, müvekkilinin “…” ibareli markalarının seri marka olduğunun iltibas değerlendirmesinde dikkate alınmasının gerektiğini, “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin zayıf olduğu ve kimsenin tekeline bırakılamayacak nitelikte bir ibare bulunduğu yönündeki tespitin yerinde olmadığını, dava konusu başvurunun kötü niyetli yapıldığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “… …” ibareli dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama tüketiciler üzerinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimali dahil karıştırılmaya yol açacak düzeyde benzerliğin olmadığı, zira taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin zayıf olduğu ve başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlandığı, marka işaretleri arasında benzerlik olmadığından 6769 sayılı SMK’nın 6/4 ve 6/5 maddesi koşullarının da somut olayda bulunmadığı, kötü niyet iddiasının ispatlanamadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 120,60 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 01/06/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 03/07/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.