Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/875 E. 2023/814 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/875 – 2023/814
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/875
KARAR NO : 2023/814
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/04/2021
NUMARASI : 2020/376 E. – 2021/151 K.

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Marka Kararı İptali, Hükümsüzlük

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 15/04/2021 tarih ve 2020/376 Esas – 2021/151 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “…” ibareli markanın sahibi olduğunu, bu markayı mesnet göstererek davalı şirketin 2019/44474 sayılı ve “…” ibareli marka başvurusuna yaptıkları itirazın davalı … Kurumu Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun kararıyla nihai olarak reddedildiğini, oysa taraf markalarının ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, başvurunun müvekkili markasını aynen içerdiğini ve iltibasa sebebiyet vereceğini, başvurunun kötüniyetle yapıldığını, müvekkili markasının tanınmış marka vasfı taşıdığını ileri sürerek, YİDK’nın 2020-M-7858 sayılı kararının iptaline ve davaya konu markanın tüm sınıflarda sicilden terkinine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … Kurumu vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı şirket, davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, dava konusu markadaki herhangi bir kelimenin diğerine nazaran ön plana çıkartılmadığı, markadaki tüm kelimeler Türkçe olduğundan tüketicinin markayı bütün olarak algılayabileceği, bu çerçevede dava konusu markanın tüm unsurlarının kümülatif olarak esas unsuru meydana getirdiğinin düşünüldüğü, taraf markalarında ortak sözcük unsuru olarak … ibaresi yer alsa da dava konusu markanın bir bütün olarak hatırda kaldığı, dava konusu markanın bütünü itibariyle bıraktığı etkinin davacı markalarından farklı olduğu, her ne kadar tüketiciler, her durumda markaları yan yana görme ve karşılaştırma fırsatına sahip olmasalar ve zihinlerinde kalan halleriyle markaları hatırlasalar da somut olayda tüketicilerin ortak unsur nedeniyle zihinlerinde kalan algının, iltibas ihtimaline yol açacak nitelikte olmayacağı, dava konusu markanın ek sözcük unsurları yönünden bütünsel yaklaşımla yeterince farklılaştığı, markaların aynı ya da benzer olup olmadıkları incelenirken her bir unsura göre değil, bir bütün olarak her iki markanın bıraktığı genel, global izlenim, markanın bütünü itibariyle bıraktığı etki dikkate alındığında markalar arasında benzerlik oluşmadığı, davacının çekişme konusu olan emtialar akımından tescilsiz kullanımı olduğuna dair belgeye rastlanmadığı, tanınmışlığın ispatlanamadığı, kötüniyete ilişkin delil bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, bilirkişi raporuna itirazları karşılanmadan hüküm kurulduğunu, markaların ayniyet derecesinde benzer olduğunu, müvekkilinin “…” ibareli markalarını yıllardır kullandığını, bu ibareyi taşıyan seri markalar oluşturduğunu, davalı tarafın iyiniyetle hareket etmediğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararı iptali ile marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden; davacının 03.05.2019 tarihinde 2019/44474 sayılı “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğu, başvuru kapsamında 29 ve 30. sınıf malların yer aldığı, başvurunun ilanı üzerine davacı şirket tarafından “…” asıl unsurlu markalara dayalı olarak başvuruya itiraz edildiği, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından itirazın kısmen kabul edildiği, davacı tarafından bu karara yapılan itirazın ise YİDK’nın 21.09.2020 tarih ve 2020-M-7088 sayılı kararıyla reddedildiği, YİDK kararının davacıya 28.09.2020 tarihinde tebliğ edildiği ve davanın 26.11.2020 tarihinde iki aylık hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince, taraf markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında benzerlik bulunmadığı gerekçesiyle, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olup, davacı tarafın istinaf itirazları gözetildiğinde taraflar arasındaki uyuşmazlık başvuru ile itiraza mesnet marka arasında benzerlik bulunup bulunmadığı ve başvurunun kötüniyetle yapılıp yapılmadığı noktasındadır.
Somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesinde, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408- 409).
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde; dava konusu başvuru, siyah standart harflerle yazılmış “…” ibaresinden oluşmakta olup, buşvuruda başkaca bir unsur yer almamaktadır. Davacının itiraza mesnet markalar ise yalnızca “…” ibaresiyle ve bu ibareye “…”, “…”, “…”, “…” gibi ibarelerin eklenmesiyle oluşturulmuştur. Her ne kadar başvuruda “…” … “…” ibaresi kullanılmış ise de, “…” ibaresi “…” ibaresiyle birleşerek yeni ve anlamlı bir kelime oluşturmadığından ibarenin 29 ve 30. sınıf malların ortalama tüketicileri tarafından “…” şeklinde iki farklı kelime olarak algılanacağı, “…” ve “…” harflerinde farklılığın ise farkedilmeyebileceği ve markanın “…” olarak okunacağı, “…” ibaresinin gıda ürünleri yönünden tanımlayıcı ve tasviri niteliği bulunmadığı, bu ibarenin ayırt edicilik taşıdığı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2018/923 E., 2019/2475 K. sayılı ilamının da bu yönde bulunduğu, bu hale göre başvuru ile davacının özellikle 29 ve 30. sınıflarla tescilli, 2019/40072 2017/75381 sayılı “…” ibareli markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, zira başvuru markasının davacının itiraza mesnet markalarından yeterince farklılaşmadığı, nitekim Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 26/09/2018 tarih ve 2016/14718 E.-2018/5701 K. sayılı kararında “… ” ibareli markanın davacının “…” esas unsurlu markalarıyla benzer bulunduğu anlaşılmış ve SMK’nın 6/1. maddesindeki iltibas koşullarının oluştuğu kanaatine ulaşılmıştır.
Her ne kadar davacı vekili, başvurunun kötüniyetle yapıldığını da ileri sürmüş ise de, bu husus kanıtlanamadığından ilk derece mahkemesinin bu yöndeki değerlendirmesinde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Bu itibarla, taraf markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında iltibas koşularının oluşması nedeniyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde reddine karar verilmesi doğru olmamış, HMK’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden Dairemizce davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiş ve davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 15/04/2021 gün ve 2020/376 Esas – 2021/151 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın KABULÜ ile … Kurumunun 2020-M-7058 sayılı YİDK kararının İPTALİNE,
3-Davaya konu 2019/44474 sayılı “…” ibareli markanın HÜKÜMSÜZLÜĞÜNE ve SİCİLDEN TERKİNİNE,
4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile kalan 125,50 TL’nin davalılardan alınarak Hazineye irat kaydına,
5-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümlerine göre belirlenen 15.000,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 2.100,00 TL bilirkişi ücreti, 66,00 TL tebligat ve posta masrafından oluşan toplam 2.166,00 TL yargılama giderine, 54,40 TL peşin harç, 54,40 TL başvurma harcı eklenerek oluşan toplam 2.274,8‬0 TL’nin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı … Tarım Ürünleri San. ve Tic. A.Ş. ile davalı … Kurumu tarafından ilk derece mahkemesinin yargılaması sırasında herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta bir karar verilmesine yer olmadığına,
8-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
9-İstinaf aşamasında davacı tarafından 60,00 TL posta ücreti, 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 222,10 TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davacıdan peşin olarak alınan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
11-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 08/06/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 05/07/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.