Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/87 E. 2022/1580 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/87 – 2022/1580
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/87
KARAR NO : 2022/1580
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/09/2020
NUMARASI : 2019/316 E. – 2020/182 K.

DAVACI
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 14/09/2020 tarih ve 2019/316 E. – 2020/182 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “…” ibareli markaların sahibi olduğunu dava konusu “… …” ibareli başvuruya anılan markalarına dayalı olarak yaptıkları itirazlarının dava konusu YİDK kararıyla nihai olarak reddine karar verildiğinı, oysa taraf markalarının görsel ve işitsel olarak ayırt edilmeyecek kadar benzer olduğunu,müvekkilinin “…” ibareli ıslak mendil ürünlerini kendi mağazasında satışa sunduğunu, markalar arasında iltibas tehlikesi bulunduğunu, müvekkili markalarının tanınmış olduğunu, müvekkilinin adına tescilli ve uzun yıllardır aktif olarak kullanılan “…” markaları ile birebir aynı esas unsura sahip “….” markasının tesciline izin verilmesinin müvekkilinin emek ve zaman harcayarak itibar kazandırdığı “…” markasının sulandıracağını, ayırt ediciliğini zedeleyeceğini, haksız rekabet oluşturacağını ileri sürerek, 16.05.2019 tarih ve 2019-M-4385 sayılı YİDK kararının 16. sınıftaki ” kağıt havlular, tuvalet kağıtları, kağıt peçeteler.” malları ve bu malların satışına özgü 35. Sınıf perakendcilik hzimetleri ile 35. sınıftaki “Hijyen sağlayıcı ürünler: pedler, tamponlar, tıbbi amaçlı yakılar, pansuman malzemeleri, kağıt ve tekstilden mamul çocuklar, yetişkinler ve evcil hayvanlar için bezler.” mallarının perkandecilik hizmetleri için iptaline, dava konusu başvurunun tescili halinde anılan mal ve hizmetlerde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep dava etmiştir.
Davalı … vekili, taraf markalarının benzerlik değeerlendirmesinden önce davacıya ait itiraza mesnet markaların kullanılıp kullanılmadığı hususunun ortaya konulması gerektiğini, bu bakımdan davacının davaya mesnet olan markasının ciddi kullanımının ispatına ilişkin yeterli delil sunmadığını diğer taraftan taraf markalarının benzer olmadığını, müvekkili Kurum kararının usul ve ysaya uygun bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı vekili, taraf markaların benzer olmadığını, yazı karakteri, biçim ve görsellerinin birbirinden farklı bulunduğunu, “…” ibaresinin yeterli ayırt ediciliği sağladığını,“…” ibaresinin cins bildiren bir ibare olup tek başına bir kişinin tekeline bırakılamayacağını,” davalı Kurum nezdinde aynı ibareyi taşıyan birçok marka tescilinin bulunduğunu, davacının “…” markasının değil “…” markasının tanınmış olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil ve anlamsal benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınmakla beraber münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin de nazara alınarak belirlenmesi gerektiği, buna göre dava konusu başvuru ile davacının mesnet markaları arasında ortak unsur “…” ibaresi açısından sesçil benzerlik bulunsa da emtia benzerliği sadece davacının … sayılı markası açısından gerçekleştiği, ancak davalı şirketin itiraz sürecinde SMK 19/2 maddesindeki kullanmama def’ini ileri sürdüğü ve davacının bahsi geçen markasını Türkiye genelinde ciddi yoğunlukta kullanıldığını ispat edemediği sonucuna varıldığından SMK’nın 6/1 maddesindeki iltibasa dayalı itiraz koşulunun oluşmadığı, SMK’nın 6/5 maddesi şartlarının ve başvurunun haksız rekabet teşkil ettiğinin de kanıtlanamadığı, dava konusu YİDK kararının yerinde bulunduğu ve hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :Davacı vekili, davadaki hükümsüzlük istemi yönünden dava dosyasına mesnet markaların kullanımları ile ilgili olarak sundukları delillerin incelenmediğini, müvekkilinin “…” markasının özellikle ıslak havlu ve kağıt havlu emtiası için son derece iyi bilinen ve yoğun kullanılan markalar olduğunu, taraf markaları benzer olduğu gibi emtia benzerliği şartının da gerçekleştiğini, “… …” ibareli başka bir başvuruyu müvekkili markalarını benzer gören mahkeme kararının Yargıtay tarafından onandığını, dava konusu başvurunun müvekkilinin markalarını aktif olarak kullandığı ve tanınmışlık elde ettiği 16. sınıf mallarda tescili halinde marklar arasında iltibas ihtimali doğacağının açık olduğunu, müvekkilinin … sayılı markaları kapsamında 3. Sınıfta yer alan ıslak mendil ve ıslak havlu mallarının başvuru kapsamında yer alan ” kağıttan yapılmış tek seferlik kullanıma mahsusu ürünler: kağıt havlular, tuvalet kağıtları, kağıt peçeteler.” malları ile aynı tür olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden, davalı Şirketin 16,28,35,37,41,43, ve 44. sınıf hizmetlerde tescili için … sayılı ve “ … …” ibareli marka başvurusunda bulunduğu, davacı Şirketin…,…, … sayılı markalarına dayalı olartak iltibas ve haksız rekabet iddialarıyla başvuruya itiraz ettiği, davalı Şirketin, davacının itirazına mesnet tüm markaları yönünden kullanım ispatı talebinde bulunduğu, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından, davacının itirazına mesnet markalarını kullandığını ispatlayamadığı gerekçesiyle davacının başvuruya itirazının reddine karar verildiği, davacı Şirketin bu karara karşı aynı vakalara dayalı olarak yaptığı itirazının da davacının kullanım ispatı talep edilen itirazına mesnet markalarını kullandığını ispatlaymadığı gerekçesiyle YİDK’ın 2019-M-4385 sayılı kararıyla reddedildiği, anılan kararın davacı vekiline 20/05/2019 tarihinde tebliğ edildiği, işbu davanın iki aylık hak düşürücü süre içerisinde 16/07/2019 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markalarının işaretler bakımdan benzer bulunduğu, emtia benzerliği şartının sadece … sayılı davacı markası yönünden gerçekleştiği ancak başvuruya itiraz sürecinde kullanım ispatı talep edilen… sayılı markanın ciddi şekilde kullanıldığı davacı tarafça ispatlanamadığından SMK’nın 6/1 maddesi uyarınca iltibas koşullarının oluşmadığı, aynı Kanun’un 6/5 maddesindeki şartların da bulunmadığı, haksız rekabet iddialarının ispatlanamadığı kabul edilerek yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olup, davacının istinaf itirazları gözetildiğinde istinaf incelemesine konu uyuşmazlık, taraf markaları arasında SMK’nın 6/1 maddesi anlamında iltibas bulunup bulunmadığı, aynı Kanunun 6/5 maddesindeki koşulların oluşup oluşmadığı noktasındadır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6/1. maddesi uyarınca, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Burada öncelikle iltibas (karıştırılma) kavramının da açıklanması gerekmektedir. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408-409). İltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde ölçü, bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, ortalama tüketicilerdir. Öte yandan, markaların ayırt edicilik güçlerinin de iltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde dikkate alınması gerekmektedir. Zira, ayırt edici niteliği zayıf olan markalar yönünden iltibas ihtimali daha düşük olacaktır. Diğer bir deyişle, tescili istenilen mal ve hizmetleri, diğer işletmelerin mal ve hizmetlerinden ayırt etme gücü düşük kalan, zayıf marka olarak nitelendirilebilecek markaların koruma alanı daha dar bulunmaktadır. Böyle durumlarda, küçük farklılıklar dahi tescil olunmak istenen markaya ayırt edicilik kazandırabilecektir.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde; başvuru kapsamında yer alıp uyuşmazlık konusu olan mal ve hizmetler, 16. sınıf ” kağıt havlular, tuvalet kağıtları, kağıt peçeteler.” malları ve 35. Sınıf “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Hijyen sağlayıcı ürünler: pedler, tamponlar, tıbbi amaçlı yakılar, pansuman malzemeleri, kağıt ve tekstilden mamul çocuklar, yetişkinler ve evcil hayvanlar için bezler. kağıt havlular, tuvalet kağıtları, kağıt peçeteler.mallarının biraraya geitirlmesi hizmetleri( belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katolog ve benzeri diğer yöntemlerle sağlanabilir)” hizmetleridir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda da açıklandığı üzere davacının itirazına mesnet …, … sayılı markaları kapsamında yer alan mallar ile uyuşmazlık konusu mallar farklıdır. Ancak davacının itirazına mesnet… sayılı markası kapsamında 3. sınıfta yer alan ” pedler ” ve 16. sınıfta yer alan ” Kağıttan mamul havlular, peçeteler, tuvalet kağıtları, çocuk bezleri” mallar ile uyuşmazlık konusu olan 16. Sınıf ” kağıt havlular, tuvalet kağıtları, kağıt peçeteler.” malları ve 35. Sınıf “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için “Hijyen sağlayıcı ürünler: pedler, kağıt ve tekstilden mamul çocuklar için bezler. kağıt havlular, tuvalet kağıtları, kağıt peçeteler.mallarının biraraya geitirlmesi hizmetleri( belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katolog ve benzeri diğer yöntemlerle sağlanabilir)” hizmetleri benzer olup uyuşmazlık konusu olan 35. sınıf “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için Hijyen sağlayıcı ürünler: tamponlar, tıbbi amaçlı yakılar, pansuman malzemeleri, kağıt ve tekstilden mamul yetişkinler ve evcil hayvanlar için bezler. mallarının biraraya geitirlmesi hizmetleri( belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katolog ve benzeri diğer yöntemlerle sağlanabilir)” hizmetleri yönünden ise böyle bir benzerlik bulunmamaktadır.
Tarafların marka işaretlerinin karşılaştırılmasına gelince; yukarıda açıklandığı üzere emtia benzerliği şartı sadece davacının itirazına mesnet… sayılı markası yönünden gerçekleştiğinden iltibas değerlendirmesinin de bu marka dikkate alınarak yapılması gerekir. Dava konusu başvuru standart karakterlerle yazılmış “… …” ibaresinden, davacının … sayılı markası da siyah kalın harflerle yazılmış “…” ibaresinden oluşmaktadır. Görüldüğü üzere taraf markaları arasındaki benzerlik, her iki markada da “…” ibaresinin kullanılmasından kaynaklanmaktadır. Ancak, her ne kadar her iki markada da “…” ibaresine yer verilmiş ise de iltibas tehlikesi değerlendirilirken marka işaretleri arasındaki benzerlik yanında, bu işaretlerin ayırt edicilik güçlerinin de dikkate alınması gerektiği, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2018/347-2019/2167 E/K sayılı ilamında da kabul edildiği üzere “aile” anlamına gelen “…” ibaresinin çeşitli ürünlerin tüketiminde ebat büyüklüğü, miktar çokluğu gibi durumları ifade etmek için yaygın olarak kullanıldığı, anılan ibarenin emtia benzerliği şartının gerçekleştiği 16. Sınıf ” kağıt havlular, tuvalet kağıtları, kağıt peçeteler.” malları ve 35. Sınıf “Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için “Hijyen sağlayıcı ürünler: pedler, kağıt ve tekstilden mamul çocuklar için bezler. kağıt havlular, tuvalet kağıtları, kağıt peçeteler.mallarının biraraya getirilmesi hizmetleri( belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katolog ve benzeri diğer yöntemlerle sağlanabilir)” hizmetleri bakımından da “aile boyutu ” algısı yaratması karşısında, dava konusu başvuruda yer alan “…” ibaresinin ayırt ediciliği olmayan tali unsur niteliğinde bulunduğu gözetildiğinde, bir bütün olarak dava konusu başvuru ile davacının sözü edilen markası arasında SMK’nın 6/1 maddesi anlamında iltibas tehlikesinin bulunmadığı, başvuruda yer alan “…” ibaresinin dava konusu başvuruya yeterli ayırt ediciliği sağladığı Dairemizce kabul edilmiştir.
Her ne kadar davalı Şirket hem dava konusu başvuruya itiraz sürecinde hem de yargılama sırasında davacının itiraza mesnet markalarının kullanım ispatı talebinde bulunmuşsa da Dairemizce taraf markaları arasında SMK’nın 6/1 maddesi anlamında iltibas koşullarının oluşmadığı kabul edildiğinden, davalı Şirketin bu savunması yönünden bir inceleme yapılmasına gerek görülmediği gibi davacının SMK’nın 6/5 maddesine dayalı iddiası da tarafların marka işaretleri arasında benzerlik olmadığından yerinde bulunmamıştır.

Bu durum karşısında mahkemece, taraf markaları arasında SMK’nın 6/1 maddesi uyarınca iltibas ihtimalinin bulunmadığı ve aynı Kanun’un 6/5 maddesindeki koşulların da oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle reddi doğru olmadığından ve HMK.’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, diğer bir ifade ile kanun koyucu, temyiz kanun yolunda Yargıtay tarafından verilebilen, yerel mahkeme hükmünün gerekçesinin değiştirilerek düzelterek onanması kararını, istinaf mahkemeleri için öngörmeyip, bu halde istinaf mahkemesince yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiğini düzenlediğinden, Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun, mahkemece kurulan hükmün gerekçesi yönünden kabulü ile HMK.’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 14/09/2020 gün ve 2019/316 E. – 2020/182 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA;
2-Davanın yukarıda açıklanan gerekçelerle REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70-TL maktu karar ve ilam harcının, peşin olarak alınan 44,40-TL harçtan mahsubu ile bakiye 36,30-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden ve istinaf eden davacı aleyhine hüküm kurulamayacağından ilk derece mahkemesi karar tarar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 4.910,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin uhdesinde bırakılmasına,
6-Davalılar tarafından ilk derece yargılamasında ve istinaf aşamasında yapılan herhangi bir gider bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip resen taraflara iadesine (HMK m.333),
8-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40-TL istinaf karar ve ilam harcının, kararın kesinleşmesinden sonra ve talebi halinde davacıya iadesine,
9-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 15/12/2022 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 13/01/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.