Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/869 E. 2023/812 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/869
KARAR NO : 2023/812
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/02/2021
NUMARASI : 2020/69 E. – 2021/46 K.

DAVACI :
VEKİLLERİ :

DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Marka Kararı İptali, Hükümsüzlük

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 02/02/2021 tarih ve 2020/69 Esas – 2021/46 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “…” ibareli markanın sahibi olduğu, davalı şirketin 2018/61807 sayılı “…” ibareli marka başvurusuna yaptığı itirazın davalı … Kurumu Markalar Dairesi Başkanlığınca kısmen kabul edildiğini, ancak itirazlarının kısmen reddi yönünden bu karara yönelik itirazlarının Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun kararıyla nihai olarak reddedilmiş olduğunu, oysa başvurunun müvekkilinin markasıyla ayırt edilemeyecek derecede benzer olduğunu, aynı mal ve hizmetleri kapsadığını, iltibasa sebebiyet vereceğini ileri sürerek, YİDK’nın 2019-M-11332 sayılı kararının iptaline, davalı adına 2018/61807 numaralı “…” ibareli marka başvurusunun kapsamında kalan tüm emtialar bakımından reddine, başvuru tescile bağlanmış ise kapsamında kalan tüm emtialar bakımından hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Kurumu vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı şirket, davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, başvuru kapsamındaki 03 ve 05. sınıftaki malların davacıya ait itiraza mesnet markalar kapsamındaki mallarla aynı/aynı tür/benzer/ilişkili oldukları, dava konusu “…” ibareli marka ile davacı markalarından esas unsuru “…” olan markaların son 6 harfleri “…” olmakla birlikte ilk harflerinin (“…” ve “…”) farklı olduğu, “…” ibaresinin Türkçe’de herhangi bir anlamının bulunmadığı, davacının markalarındaki “…” ibaresinin ise İspanyolca’da “…” anlamına geldiği, ayrıca Türkçe’de “…, birçok ortak özelliği sebebiyle bir araya getirilen cinslerin topluluğu, halk ağzında karı, eş.” anlamlarına gelen ve toplumda yaygın olarak kullanılan “…” kelimesi ile aynı şekilde telaffuz edildiği, taraf markalarındaki tek harf değişikliğinin iltibasa yol açacağı iddia edilse de, bu hususun her somut olayın özelliğine göre değerlendirilmesi gerekmekte olup, somut uyuşmazlıkta tek harf değişikliğinin görsel, işitsel, yazılış ve anlamsal bakımdan dava konusu markanın üzerinde kullanılacağı emtianın ortalama tüketicileri nezdinde iltibası önleyici mahiyette olduğu, dosya içeriği itibari ile 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesinde yer alan koşullar oluşmadığı gibi taraf markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında karıştırılma tehlikesi bulunmadığı ve dolayısıyla tanınmışlığın bu duruma bir etkisinin olmayacağı, kötüniyete ilişkin somut delil sunulmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkili tarafından 03. ve 05. sınıfta belli ürünler için kullanım kanıtı sunulmamış olması nedeniyle markanın tesciline izin verilmesinin kabul edilemeyeceğini, müvekkili markasından haberdar olan davalının kötüniyetli olduğunu, başvurunun iltibasa sebebiyet vereceğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava,YİDK marka kararı iptali ile marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden; davalı şirketin 29.06.2018 tarihinde 2018/61807 sayılı “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğu, başvuru kapsamında 03 ve 05. sınıf malların yer aldığı, başvurunun ilanı üzerine davacı şirket tarafından “…” asıl unsurlu markalara dayalı olarak başvuruya itiraz edildiği, itiraz üzerine davalı şirketin itiraza mesnet 95/009389, 2002/14538 ve 2006/51339 sayılı markalar yönünden kullanım ispatı talebinde bulunduğu, davacının ise sunduğu delillerle markalarını sadece “…” üzerinde kullandığını ispatladığı, Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından markalar benzer görülerek kullanımın ispatlandığı mallarla benzer görülen 03. sınıfta “Parfümeri, kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler (insan ve hayvanlar için deodorantlar dahil; ilaç ihtiva eden kozmetikler hariç).” 05. sınıfta “Hijyen sağlayıcı ürünler: pedler, tamponlar, tıbbi amaçlı yakılar, pansuman malzemeleri, kağıt ve tekstilden mamul çocuklar, yetişkinler ve evcil hayvanlar için bezler.” malları yönünden başvurunun kısmen reddine karar verildiği, itirazın kısmen reddi yönünden davacının bu karar itirazı üzerine YİDK’nın 07.01.2020 tarih ve 2019-M-11332 sayılı kararıyla başvurunun 2002/14538 ve 2006/51339 sayılı markalarla benzer bulunduğu, ancak başvuru kapsamında kalan mallar ile kullanımı ispatlanan malların aynı veya benzer olmadığı, başvuru kapsamında kalan mallar yönünden markaların karıştırılması ihtimalinin bulunmadığı gerekçesiyle itirazın reddedildiği, aynı karar ile başvuru sahibinin Markalar Dairesi Başkanlığı kararına yaptığı itirazın de reddedilmiş olduğu, YİDK kararının davacıya 09.01.2020 tarihinde tebliğ edildiği ve davanın 25.02.2020 tarihinde iki aylık hak düşürücü süre içinde açıldığı anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince, taraf markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında benzerlik bulunmadığı gerekçesiyle, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olup, davacı tarafın istinaf itirazları gözetildiğinde taraflar arasındaki uyuşmazlık başvuru ile itiraza mesnet marka arasında benzerlik bulunup bulunmadığı ve başvurunun kötüniyetle yapılıp yapılmadığı noktasındadır.
Somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesinde, tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvurunun reddedileceği belirtilmiştir. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408- 409).
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde; dava konusu başvuru, siyah standart harflerle yazılmış “…” ibaresinden oluşmakta olup, buşvuruda başkaca bir unsur yer almamaktadır. Davacının itiraza mesnet 95/009389, 2002/14538 ve 2006/51339 sayılı markaları ise yalnızca “…” ibaresinden oluşmaktadır. İtiraza mesnet 2014/40615 sayılı “… ” ve 2015/46154 sayılı “… …” ibareli markalarda ise “…” ibaresi diğer ibarelerden oldukça küçük harflerle yazılmıştır. Bu hale göre başvuru ile itiraza mesnet 95/009389, 2002/14538 ve 2006/51339 sayılı markalar “…” ibaresini ortak olarak içermekte olup markalar arasındaki tek harf farklılığı görsel ve işitsel benzerliği bertaraf etmediğinden benzer emtialar üzerinde kullanılmaları halinde SMK’nın 6/1. maddesi anlamında ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılmaları ihtimali bulunmaktadır. Ancak SMK’nın 6/1. maddesinin uygulanabilmesi için emtia benzerliği şartının da gerçekleşmesi gerekmektedir. Somut uyuşmazlıkta ise, yukarıda açıklandığı üzere itiraza mesnet markaların kapsamında bulunan ve kullanımı ispatlanan mallarla benzer bulunan mallar başvurunun kapsamından çıkartılmış olduğundan kalan mallar yönünden emtia benzerliğinin gerçekleşmediği sonucuna ulaşılmıştır. Öte yandan, ilk derece mahkemesince alınan kök bilirkişi raporunda taraf markalarının benzer olmadığı yönünde görüş bildirilmiş ise de, mahkemece “YİDK kararının iptali talebiyle açılan dava yönünden markaların benzer olduğu hususu davacı açısından kesinleşmiş olduğundan bu husus ön kabul yapılarak, tescil aşamasında kuruma sunulan delillerle bağlı kalınarak davalının kullanım iddiası ve davacının tanınmışlık iddiası yönünden değerlendirme yapılıp aynı veya benzer olan emtiaların ek raporda değerlendirilmesi” istenilmiş, bunun üzerine bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen ek raporda YİDK kararı yönünden kullanımı ispatlanan ve başvuru kapsamından çıkartılan malların benzer oldukları, kallan mallar bakımından ise karıştırılma ihtimali bulunmadığı belirtilmiştir.
Her ne kadar davacı vekili, başvurunun kötüniyetle yapıldığını da ileri sürmüş ise de, bu husus kanıtlanamadığından ilk derece mahkemesinin bu yöndeki değerlendirmesinde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Bu itibarla, davanın taraf markalarını oluşturan ibareler benzer olması, ancak başvuru kapsamında kalan mallar yönünden emtia benzerliğinin bulunmaması nedeniyle SMK’nın 6/1. maddesinin uygulanması şartlarının gerçekleşmemesi nedeniyle reddi gerekirken, yazılı gerekçeyle reddi doğru olmamış, HMK’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, diğer bir ifade ile kanun koyucu, temyiz kanun yolunda Yargıtay tarafından verilebilen, yerel mahkeme hükmünün gerekçesinin değiştirilerek düzelterek onanması kararını, istinaf mahkemeleri için öngörmeyip, bu halde istinaf mahkemesince yeniden esas hakkında karar verilmesi gerektiğini düzenlediğinden, Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 02/02/2021 gün ve 2020/69 Esas – 2021/46 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın yukarıda açıklanan nedenlerle REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından, peşin alınan 54,40 TL’nin düşümü ile kalan 125,50 TL bakiye karar ve ilam harcının davacıdan alınarak Hazineye irad kaydına,
4-Davalı … Kurumu kendisini vekille temsil ettirdiğinden ve istinaf kanun yoluna başvuranın aleyhine olacak biçimde hüküm kurulamayacağından İlk derece mahkemesi karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 5.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … Kurumuna verilmesine,
5-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
6-Davalılar tarafından ilk derece mahkemesinde herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine, (HMK m.333),

8-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
9-Davacı tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
10-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 08/06/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 06/07/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip