Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/862 E. 2023/764 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/862
KARAR NO : 2023/764
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/04/2021
NUMARASI : 2020/280 E. – 2021/157 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ
DAVANIN KONUSU : Marka ile ilgili Kurum Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 15/04/2021 tarih ve 2020/280 E. – 2021/157 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirketin davalı kurum nezdinde tescilli ve yoğun kullanım ile tanınmış hale getirdiği 2017/121408, 2017/121392, 2017/121367, 2017/121380, 2016/04401, 2016/02197, 2016/02195, 2015/95693, 2015/95686, 2015/40473 ve 2014/85460 sayılı, “…” ibareli markaların sahibi olduğunu, davalı şirketin, bu markalarla karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “…” ibaresini 41. sınıf emtialarda kullanmak üzere davalı kuruma başvuruda bulunduğunu, 2019/38946 kod numarasını alan başvurunun, davalı …Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun kararıyla nihai olarak reddedildiğini, oysa “…” ibaresinin SMK’nın 5/1 (a), (b), (c), (d) ve (e) maddesi yönünden ticaret alanında yaygın kullanıma konu olduğunu, doğrudan malın/hizmetin türüne atıf yaptığını, “…” ibaresinin markanın ayırt ediciliği üzerinde bir etkisi olmadığını, “…” sözcük unsurlarının sıradan bileşke marka özelliğinde olduğunu, “…” ibaresinin ticari kaynak gösterme vasfının bulunmadığını, somut/soyut ayırt ediciliği olmadığını, dava konusu markalar arasında SMK’nın 6/1. anlamında işitsel, görsel ve anlamsal benzerlik bulunduğunu, aralarında ilişkilendirme ihtimali olduğunu, aynı mal/hizmet sınıfında yer aldıklarını, müvekkili şirketin markasının tanınmış marka vasfı taşıdığını, davalı markasının müvekkilinin markalarını çağrıştıracağını, onların tanınmışlık düzeyi ve ayırt ediciliğine zarar vereceğini ve tanınmışlığından haksız yarar sağlanmasına neden olabileceğini, davalının SMK’nın 6/9. maddesi anlamında kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, YİDK’nın 2020-M-7232 sayılı kararının iptaline ve 2019/38946 sayılı “…” ibareli markanın hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı şirket vekili, müvekkili şirketin tecilini talep ettiği markanın davacı markaları ile iltibas yaratmadığını, müvekkili markasında yer alan “…” ibaresinin “elektrik akımı iletiminde kullanılan ve yalıtkan bir madde ile sarılı bulunan metal tel” anlımına geldiğini, davacı markasında ise dava dilekçesinde de ayrıntılı olarak ifade edildiği üzere “yayın” anlamında kullanıldığını, dolayısıyla markalar aynı ibareyi içerse de ürünlerin benzer olmadığını, diğer yandan davalı markasın da ”…” ve “…” kelimelerinin “…” olarak bir bütün şekilde değerlendirilmesi gerektiğini bu itibarla davacının online yayın-tv yayını gibi ticari faaliyetlerini çağrıştıracak bir anlam içermediğini, iltibas ihtimali bulunmadığını, davalı markasının ayırt edici niteliğe sahip ve özgün bir marka olduğunu, markalar arasında işitsel, görsel ve anlamsal benzerlik bulunmadığını, başvurunun davacı markalarının ayırt edicilik niteliğine zarar vermeyeceğini ve iyiniyetle yapıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, dava konusu markanın kapsamındaki 41. sınıftaki “Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete v.b.gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Film, televizyon ve radyo programları yapım hizmetleri. Haber muhabirliği hizmetleri, foto-muhabirliği hizmetleri. Fotoğrafçılık hizmetleri. Tercüme hizmetleri.” hizmetlerinin davacını itiraza mesnet markalarını kapsamında yer aldığı, taraf markaları arasında benzerlik ihtimalinin bulunmadığı, “…” ibaresinin 6769 sayılı SMK’nın 5. maddesinde açıklanan “marka olabilecek işaretler” kategorisi içinde yer aldığı, bu nedenle, 5/1-a maddesi kapsamında bir tescil engeli bulunmadığı, anlamı itibariyle de 41. sınıf hizmetler için ayırt edici niteliği haiz olduğu, davalı işaretinin 41. sınıf hizmetler ile ilgili olarak ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren bir işaret olmadığı, bu hizmetler açısından davalı işaretinin SMK’nın 5/1-c maddesi anlamında tanımlayıcı olmadığı, dava konusu ibarenin ticaret alanında farklı ticari aktörler tarafından 41. sınıf hizmetlerde kullanılan bir işaret olmadığı, ilgili hizmet sektörlerinde belirli bir meslek, sanat veya ticaret grubuna mensup olanları ayırt etmeye yarayan işaret veya adlandırmaları içermediği, aksini ispata yarar herhangi bir delilin de sunulmadığı, SMK’nın 6/5. maddesinde sayılan koşullar oluşmadığı gibi taraf markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi anlamında karıştırılma tehlikesinin de bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde, bilirkişi raporuna yönelik itirazlarının dikkate alınmadığını, bilirkişi raporundaki görüşlerin aynen karara aktarıldığını, raporun kopyalanması şeklinde düzenlenen kararın Anayasaya ve HMK’nın amir hükümlerine aykırı olduğunu, başvurunun SMK’nın 5/1-a,b,c maddesi uyarınca tescil edilemeyeceğini, ibarenin tanımlayıcı olduğunu, tescilli olduğu mal ve hizmetler bakımından kaynak gösterme vasfının bulunmadığını, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 16.09.2019 tarih ve 2018/4058 E.-2019/5459 sayılı, 30.04.2014 tarih ve 2014/979 E.-2014/8146 K. sayılı kararlarının bu yönde olduğunu, taraf markalarında “…” sözcüğünün aynı anlamda kullanıldığını, müvekkilinin … tv yayını yapabilmesi için … ürününü kullanması gerektiğini, taraf markaları arasında görsel, işitsel ve anlamsal olarak benzerlik bulunduğunu, bilirkişilerin görevlerini kötüye kullandığını, müvekkili markasının tanınmış olduğunu ve SMK’nın 6/5. maddesindeki şartların gerçekleştiğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararı iptali ile marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacı tarafın bilirkişi raporuna itirazlarının hukuki değerlendirmenin mahkemece yapılacağı gerekçesiyle reddedildiği, dava konusu markayı oluşturan ibarenin SMK’nın 5/1-a maddesi uyarınca marka olamayacak işaretlerden olmadığı, 5/1-b maddesi anlamında 41. sınıf hizmetler bakımından ayırt edici niteliğinin bulunduğu, ibarenin bu sınıftaki hizmetlerde ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretlerden de olmadığı, bu nedenle 5/1-c maddesindeki tescil engelinin de gerçekleşmediği, davacı vekilince emsal gösterilen Yargıtay kararlarında da 556 sayılı KHK’nın 7/1-c maddesi uyarınca yapılan değerlendirmenin davaya konu ibarelerin tescil ettirilmek istendiği sınıflar gözetilerek yapıldığı, öte yandan taraf markalarının SMK’nın 6/1-b maddesi anlamında ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimaline sebebiyet verecek derecede benzer bulunmadığı, markalar benzemediğinden tanınmışlığın somut uyuşmazlığa bir etkisinin bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 120,60-TL’nin davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 01/06/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 02/07/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip