Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/861 E. 2023/750 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/861
KARAR NO : 2023/750
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/04/2019
NUMARASI : 2018/260 E. – 2019/176 K.

DAVACI : …
VEKİLİ
DAVALI : 1-…
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 11/04/2019 tarih ve 2018/260 E. – 2019/176 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkili Şirketin “…” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı Şirketin bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “… …+şekil” ibareli başvurusuna yaptıkları itirazlarının dava konusu YİDK kararı ile nihai olarak reddedildiğini, oysa müvekkilinin 1961 yılından bu yana özellikle bisküviler, krakerler, gofretler, pastalar, tartlar, kekler vs. ürünlerin imali, ithali, ihracı ve ticareti alanında faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin, “…” ibaresini ilk olarak 2000 yılında tescil ettirdiğini ve yatırımlar yaparak markalarını arttırdığını, müvekkilinin markaları ile davalı başvurusu arasında iltibas tehlikesinin bulunduğunu, dava konusu başvuru kapsamında yer alan 5/2, 30, ve 32. sınıf malların da müvekkilinin markalarının tescilli bulunduğu mallarla aynı ve benzer olduğunu, dava konusu markanın müvekkilinin seri markası olarak algılanacağını, iltibas değerlendirmesinde ortalama tüketici kriterinin davalı Kurum tarafından dikkate alınmadığını, dava konusu başvurunun müvekkilinin markalarının tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağını, davalı başvurusunun kötü niyetli bulunduğunu ileri sürerek, YİDK’ın 2018-M-39451 sayılı kararının 5. sınıfın 2. alt grubunda yer alan mallar ile 30. ve 32. Sınıfta yer alan tüm mallar yönünden iptaline, başvurunun tescili halinde sayılan mallar bakımından hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet markaları arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu “…” markası ile davacı adına tescilli itiraza dayanak gösterilen markalar arasında, başvuru kapsamında yer alan 30. ve 32. sınıfta yer alan mallar yönünden benzerlik olduğu ancak, itiraza dayanak davacı markaları ile davalıya ait dava konusu marka arasında işaretler bakımından benzerlik bulunmadığından, 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında iltibas koşullarının oluşmadığı, somut olay bakımından 6769 sayılı SMK’nın 6/5 maddesindeki şartlar bulunmadığı gibi taraf markaları arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında benzerlik olmadığından, tanınmışlığın sonuca etkili bulunmadığı, kötü niyet iddiasının da ispatlanmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :Davacı vekili, dava konusu markanın müvekkilinin markalarını aynen içerdiğini, dava konusu marka da yer alan “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük bulunduğunu, tarafların markaları arasında iltibas koşullarının oluştuğunu, ortalama gıda tüketicisinin tercih hakkını çok kısa bir sürede kullandığını, bu durumun iltibas ihtimalini güçlendirdiğini, uyuşmazlık konusu 5/2 sınıfta yer alan malların müvekkiline ait markalar kapsamında yer alan 30. sınıf mallarla benzer olduğunu, mahkemenin aksi yöndeki tespitinin yerinde bulunmadığını, müvekkilinin markalarının tüketici nezdindeki bilinilirliği sebebiyle dava konusu markanın müvekkili ile ilişkilendirileceğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınarak belirleneceği, buna göre “… …+şekil” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin olmadığı, zira Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 26/09/2022 tarihli, 2021/1685-2022/6319 E/K sayılı ilamında da belirtildiği üzere “…” ibaresinin sağlıklı, zinde, formda, uygun, vs. anlamlarına geldiği ve gıda maddeleri yönünden ayırt ediciliğinin düşük düzeyde olduğu, buna göre taraf markaları arasında emtia benzerliği şartının gerçekleştiği uyuşmazlık konusu gıda malları yönünden tescili istenen dava konusu başvuruya yeterli ayırt ediciliğin sağlandığının kabulünün gerektiği, marka işaretleri benzer olmadığından, davacının itirazına mesnet markalarının tanınmış olup olmadığının tartışılmasının sonuca etkili bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 120,6‬0-TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile 01/06/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH :25/06/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip