Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/860 E. 2023/813 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/860
KARAR NO : 2023/813
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : …
ÜYE : …
ÜYE : …
KATİP : …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/03/2021
NUMARASI : 2020/260 E. – 2021/135 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Marka ile ilgili Kurum Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 25/03/2021 tarih ve 2020/260 Esas – 2021/135 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin davalı … Kurumu nezdinde 2018/120293 sayılı “…” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, başvurunun diğer davalının “…” ibareli markalarını gerekçe göstererek yaptığı itiraz üzerine davalı kurum Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulunun kararıyla nihai olarak reddedildiğini, oysa davalı barkanın “…” kelimesinin mucidi olmadığını, bugün pek çok ülkede bu kelimenin aynı şekilde ve aynı anlamda kullanıldığını, başvurudaki tek marka unsurunun “…” ibaresi olduğunu, … ibaresinin bağımsız ve markasal algı oluşturacak şekilde değil, marka görselinin geri planında ve oldukça küçük puntolarla “…” markasıyla bir bütün olarak tescil edilmek istendiğini, davalı banka adına marka sicilinde kayıtlı “…” ibaresinin ayırt ediciliği düşük bir ibare olduğunu, aynı zamanda zaman içerisinde yaygın kullanım sonucu jenerik hale geldiğini, bu ibarenin ortalama tüketicinin aklına doğrudan davalı barkayı getirmediğini ve söz konusu ibarenin davalı firmaya özgülenemeyeceğini, müvekkilinin, havacılık sektöründe faaliyet göstermeyen ve netice itibariyle bir banka olan … Bankası ile karıştırılması veya bağdaştırılmasının mümkün olmadığını ileri sürerek YİDK’nın 2020-M-5121 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Kurumu vekili, müvekkili kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı şirket vekili, taraf markalarının ayırt edilemeyecek ve iltibasa sebebiyet verecek derecede benzer olduğunu, başvuruda korunmak istenenin “…” ibaresi olduğunu, başvurunun seri marka algısı oluşturduğunu, “…” ibaresi taşıyan çok sayıda markanın itirazları üzerine reddedildiğini, markaların kapsamlarındaki hizmetlerin de benzediğini, tüketicilerin davacının hizmeti ile müvekkilinin “…” hizmetinin işbirliği içinde verildiğini düşünebileceğini, müvekkilinin taşıma hizmeti vermemekle birlikte havayolu taşımacılığında avantaj sağlayan hizmetler sunduğunu, müvekkili markasının tanınmış marka vasfı taşıdığını, başvurunun kötüniyetle yapıldığını ve haksız rekabet teşkil ettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, emtia benzerliği şartının gerçekleştiği, dava konusu “… …” ibareli marka kelime unsuru ön planda olan …, davalıya ait redde mesnet markaların ise herhangi bir figüratif unsur içermeyen kelime markaları olduğu, davalının markalarının asıl ve ayırt edici unsurunun “…” ibaresinden oluştuğu, anılan kelimenin dava konusu hizmetler bakımından somut ve soyut olarak ayırt edicilik vasfının bulunduğu, dava konusu markadaki “…” ibaresinin çatı marka konumunda olduğu, ayrıca dava konusu markada yer alan şekil unsurunun ayırt edicilikte etkisinin yok denecek kadar az olduğu, başvuru kapsamında yer alan hizmetlerin tamamının davalı markalarının kapsamında aynı/aynı tür/benzer olarak yer aldığı, ortalama düzeydeki alıcı ve yararlanıcıların bu marka ve işaretin farklı işletmelere ait iki ayrı marka olduğunu ilk bakışta algılamalarının mümkün olmadığı, davacı başvurusunun davalı markalarının serisi içerisine sızmış bulunması ve her iki işaretin hafıza, göz ve kulakta bıraktığı izin bu kabulü zorunlu kıldığı, davalının “…” ibareli markasının yazılı ve görsel tanıtım araçları ile gerçekleştirilen kuvvetli reklâm, uzun süreli kullanım, kaliteli ve yaygın dağıtım ile ilgili sektör dışına taşacak biçimde tanınmışlık vasfı kazandığı, başvuru kapsamındaki hizmetlerle ilişkilendirilebilecek hizmet türlerinin davalının tanınmış markası kapsamında bulunduğu, bu nedenle başvurunun tescilinin davalı markalarının tanınmışlığından haksız yararlanma sağlayabileceği gerekçesiyle dava konusu marka ile davalıya ait redde mesnet markalar arasında dava konusu hizmetler bakımından karıştırılma ihtimalinin söz konusu olduğu kanaatine varıldığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, gerekçeli kararda bilirkişilerin hatalı ve yersiz kanaatlerinin aynen kopyalandığını, dosyaya sundukları emsal mahkeme kararları ve Yargıtay içtihatlarının değerlendirilmediğini, içinde “…” ibaresi bulunan başka havayolu şirket markalarının tescil edildiğini, davalının sadece bankacılık alanında faaliyet gösterdiğini, “…” ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olduğunu, taraf markalarının da benzer olmadığını, dava konusu markanın ödeme yöntemine ilişkin de olmadığını ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının ve 25.03.2021 tarihli duruşmada verilen bilirkişi ret sebepleri oluşmadığından taleplerinin reddine ilişkin 1 nolu ara kararın istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : 1-Dava, YİDK marka kararı iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalıya ait “…” ibareli markanın tanınmış marka haline geldiği, bu ibarenin dava konusu başvuruda aynen yer aldığı, başvuru kapsamındaki hizmetler davalıya ait redde mesnet markanın kapsamında da aynen yer almakta olup emtia benzerliği şartının da gerçekleştiği, bu hale göre taraf markaları arasında SMK’nın 6/1. maddesi anamında ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimalinin bulunduğu, başvurunun tescili halinde davalının markasının tanınmışlığından haksız yarar sağlayabileceği, davaya konu iptali istenen YİDK kararında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin esas karara yönelik istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
2-Davacı vekilinin ilk derece mahkemesinin 25.03.2021 tarihli ve bilirkişi heyetinin reddi talebinin reddine dair 1 nolu ara karara yönelik istinaf itirazlarının incelenmesine gelince; HMK’nın 272/1 maddesi uyarınca, hâkimler hakkındaki yasaklılık ve ret sebepleriyle ilgili kuralların, bilirkişiler bakımından da uygulanacağı, aynı maddenin dördüncü fıkrası uyarınca bilirkişi heyetinin reddi talepleri reddedildiğinde bu kararlara karşı ancak esas hakkındaki kararla birlikte kanun yoluna başvurulabileceği, bilirkişiler bakımından da uygulanacak hâkimin reddi sebeplerinin ise HMK’nın 36. maddesinde düzenlendiği, buna göre hâkimin tarafsızlığından şüpheyi gerektiren önemli bir sebebin bulunması halinde hâkimin reddedilebileceği, maddenin devamında ise hâkimin reddi sebebinin varlığı kabul edilen hallerin sayıldığı, davacı vekilince bilirkişi heyetinin takdiri mahkemeye ait olan YİDK kararının yerinde olup olmadığı hususundaki hukuki duruma dair görüş ve kanaatte bulunduğu ve gerekmediği halde esas hakkındaki görüşünü açıkladığı gerekçesiyle bilirkişi heyetinin reddi talep edilmiş ise de, bilirkişilerin mahkemece verilen görev kapsamında rapor düzenledikleri ve düzenlenen raporun da hâkim yönünden bir bağlayıcılığı bulunmayıp HMK’nın 282/1. maddesi uyarınca hâkimin bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendireceği anlaşılmakla, davacı vekilinin bilirkişi heyetinin reddi talebinin reddine dair 25.03.2021 tarihli 1 nolu ara karara yönelik istinaf başvurusunun da esas yönünden reddine karar verilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin 25.03.2021 tarihli 1 nolu ara karara yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
3-Alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 120,60 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
5-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 08/06/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH: 05/07/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip