Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/858 E. 2023/748 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Esas-Karar No: 2021/858 – 2023/748
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/858
KARAR NO : 2023/748
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/04/2021
NUMARASI : 2020/289 E. – 2021/145 K.

DAVACI :
VEKİLİ
DAVALI
VEKİLİ
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 08/04/2021 tarih ve 2020/289 E. – 2021/145 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkili Şirketin 181807, 2018/55809, 2018/77283 sayılı ve “…”, “… …”, “… …” ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalı Şirketin bu markalar ile karıştırılma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “… …+şekil” ibareli marka başvurusuna yaptıkları itirazlarının dava konusu YİDK kararı ile nihai olarak reddedildiğini, oysa taraf markaları arasında iltibas bulunduğunu, dava konusu markanın müvekkilinin seri markası olarak algılanacağını, müvekkili markaları tanınmış olduğundan, dava konusu başvurunun reddi gerektiğini, dava konusu başvurunun kötü niyetli bulunduğunu ileri sürerek, 2020-M-5249 YİDK kararının iptali ile dava konusu başvurunun tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı Şirket davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet 181807 sayılı “…” ibareli markası arasında SMK’nın 6/1 maddesi anlamında iltibas bulunduğu, davacının diğer itirazına mesnet markaları ile dava konusu başvuru arasında iltibas koşullarının oluşmadığı, kötü niyet iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile … YİDK’ın 2020-M-5249 sayılı kararının iptaline, dava konusu olan marka tescil edilmediğinden, hükümsüzlük talebi ile ilgili karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı … vekili, mahkeme kararının aksine taraf markaları arasında benzerlik bulunmadığını, taraf markalarında ortak olarak yer alan “…” ibaresinin yeşil anlamına geldiğini ve anlamının herkes tarafından bilindiğini, ülkemizde de her sektörde sıklıkla kullanılan bir ibare olduğunu, dava konusu başvuruda yer alan diğer unsurlarla yeterli ayırt ediciliği sağladığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE :Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İşlem dosyasının incelenmesinden, davalı Şirketin 27.06.2019 tarihinde “… …+şekil ” ibaresini 16. sınıfta tescili için diğer davalı Kuruma başvurduğu, davacının 181807, 2018/55809, 2018/77283 sayılı ve “…”, “… …”, “… …” ibareli markalarına dayalı olarak iltibas, tanınmışlık ve kötü niyet iddialarıyla başvuruya itiraz ettiği, itirazın önce Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından reddedildiği, bu karara yönelik davacı itirazının da YİDK’ın 2020-M-5249 sayılı kararıyla reddine karar verildiği, anılan kararın davacı tarafa 23.07.2020 tarihinde tebliğ edildiği, işbu davanın iki aylık hak düşürücü süre içerisinde 21.09.2020 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet 181807 sayılı markası arasında SMK’nın 6/1 maddesi anlamında iltibas bulunduğu, davacının itirazına mesnet diğer markaları ile dava konusu başvuru arasında iltibas bulunmadığı ve kötü niyet iddiasının ispatlanmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş olup, karara karşı sadece davalı Kurum tarafından istinaf yoluna başvurulduğu gözetildiğinde, istinaf incelemesine konu uyuşmazlık, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet 181807 sayılı markası arasında SMK’nın 6/1 maddesi anlamında iltibas koşullarının oluşup oluşmadığı noktasındadır.
6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 6/1 maddesi uyarınca, tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa tescil edilemez. Açıklanan hüküm çerçevesinde markalar arasında iltibasa yol açacak derecede bir benzerlik olup olmadığının tespitinde her iki markaya konu işaretin, ayırt edici ve baskın unsurları dikkate alınarak bütünü itibariyle görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları izlenimin esas alınması gerekmektedir. Burada öncelikle iltibas (Karıştırılma) kavramının da açıklanması gerekmektedir. İltibas, iki ayrı marka karşısında bulunan kişilerin, bu markaların benzerliği sebebiyle sunulan mal veya hizmetlerin aynı işletmeye veya ekonomik olarak bağlantı içerisinde bulunan işletmelere ait olduğunu düşünmeleri veya düşünme ihtimalleridir (Savaş Bozbel, Fikri Mülkiyet Hukuku, İstanbul 2015, s. 408- 409). İltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde ölçü, bu işin ilgilisi veya uzmanı değil, ortalama tüketicilerdir. Öte yandan, markaların ayırt edicilik güçlerinin de iltibas ihtimalinin değerlendirilmesinde dikkate alınması gerekmektedir. Zira, ayırt edici niteliği zayıf olan markalar yönünden iltibas ihtimali daha düşük olacaktır. Diğer bir deyişle, tescili istenilen mal ve hizmetleri, diğer işletmelerin mal ve hizmetlerinden ayırt etme gücü düşük kalan, zayıf marka olarak nitelendirilebilecek markaların koruma alanı daha dar bulunmaktadır. Böyle durumlarda, küçük farklılıklar dahi tescil olunmak istenen markaya ayırt edicilik kazandırabilecektir.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya bakıldığında, mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, dava konusu başvuru kapsamında yer alan 16. sınıf mallar, davacının itirazına mesnet 181807 sayılı markası kapsamında yer alan 16. Sınıf mallarla aynı tür ve benzer olduğundan, somut olay bakımından emtia benzerliği şartının gerçekleştiği anlaşılmıştır.
Marka işaretlerinin karşılaştırmasına gelince; yukarıda da belirtildiği üzere, dava konusu başvuru “… …” ibaresinden, davacının itirazına mesnet 181807 sayılı markası ise sadece “… ” ibaresinden oluşmaktadır. Görüldüğü üzere taraf markalarında “…” ibaresi ortak olarak yer alsa da İngilizce olan “…” ibaresinin Türkçe’de “yeşil ” anlamına geldiği, bu hali ile ayırt ediciliğinin zayıf olduğu, dava konusu başvuruda yer alan diğer ibareler ile uyuşmazlık konusu mallar bakımından yeterli ayırt ediciliğin sağlandığı gözetildiğinde, Dairemizce dava konusu başvuru ile davacının 181807 sayılı markası arasında SMK’nın 6/1 maddesi anlamında iltibas tehlikesi bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Nitekim Yargıtay 11.HD.nin 21.12.2015 tarih ve 2015/6190 E-2015/13755 K sayılı, 11.09.2019 tarih ve 2018/3502E- 2019/5292K sayılı ilamlarında da “…” ibareli marka ile “…+şekil ” ve “… …+şekil ” ibareli markalar arasında benzerlik bulunmadığı kabul edilmiştir.
Sonuç olarak , dava konusu başvuru ile davacının 181807 sayılı markası arasında emtia benzerliği şartı gerçekleşmesine rağmen marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığından, SMK’nın 6/1 maddesi uyarınca iltibas koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, HMK’nın 353/1-b-2. maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince KABULÜ ile Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 08/04/2021 gün ve 2020/289 E. – 2021/145 K. sayılı kararın KALDIRILMASINA,

2-Davanın REDDİNE,
3-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 179,90-TL maktu karar ve ilam harcından, peşin harç olarak alınan 54,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 125,5‬0-TL karar ve ilam harcının davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
4-Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap olunan 15.000,00-TL maktu vekalet ücretinin davacıdan alınarak anılan davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı uhdesinde bırakılmasına,
6-Davalı … tarafından istinaf aşamasında yapılan 32,50-TL posta masrafı, 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı olmak üzere toplam 194,260-TL yargılama giderinin davacıdan tahsili ile anılan davalıya verilmesine,
7-Davalı şirket tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yapılan herhangi bir gider bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Davalı şirket tarafından yapılan herhangi bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen taraflara iadesine (HMK m.333),
10-Davalı kurum tarafından istinaf başvurusunda yatırılan 59,30-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
11-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile 01/06/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 26/06/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip

Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.