Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/856 E. 2023/15 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/856
KARAR NO : 2023/15
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/04/2017
NUMARASI : 2016/211 E. – 2017/191 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Marka Kararı İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 11/04/2017 tarih ve 2016/211 E. – 2017/191 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “… + şekil” ibaresinin marka olarak tescili için başvuruda bulunduğunu, müvekkilinin başvurusunun… numaralı ve “…” ibareli markaya benzer olduğundan bahisle 556 sayılı KHK’nin 7/1-b bendi uyarınca resen reddedildiğini, bu ret kararına itirazda bulunduklarını ve itirazlarının da YİDK’nın 2016-M-3084 sayılı kararı ile reddedildiğini, oysa müvekkillerinin işletmesinin, 1947 yılından bu yana süt ve süt ürünleri kapsamında … ibaresinin marka olarak kullanımına aralıksız devam ettiğini, 2007 yılından itibaren de dava konusu … +ŞEKİL ibaresini kullandıklarını, müvekkillerinin … ibaresini marka olarak aralıksız kullanımı sebebiyle ayırt edicilik kazandığını, redde mesnet “…” ibaresi ile müvekkilinin “…+ŞEKİL” işaretinin ayırt edilemeyecek derecede benzer olmadığını ileri sürerek YİDK’nın 2016-M-3084 sayılı kararının iptaline, başvurularının tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafa ait markanın marka kompozisyonunda “… + işaret” ibaresinin tamamının alfabenin küçük harflerinden oluşan harflerle, mavi renk kullanılarak meydana getirildiği, süt ürünleri ibaresinin daha küçük puntoda ve daha açık mavi renkte zor fark edilecek boyutta konumlandırıldığı, markada yer alan “…” ibaresinin herkes tarafından kullanılabilecek, genel bir ürün sınıflandırması olduğu, marka kompozisyonunda yeşil renklendirme ile insan figürü şeklinin kullanıldığı, süt ve … ibaresinin ve işaret unsurunun markanın farklılaşmasına ve ayırt edicilik kazanmasına yol açmadığı, markadaki esaslı unsurun “…” ibaresi olduğu, redde mesnet markada da “…” ibaresinin markada esaslı unsur olarak yer aldığı, davacı taraf markasında yer alan “…” ibaresi ile redde mesnet “…” markasının temelinin aynı kelime, yani “…” olduğu, redde mesnet markanın bu kelimenin çoğulu olduğu, çoğul ekinin anlamsal ayniyeti bozan bir ek olmadığı, tamamlayıcı tali unsurlarda bir kısım farklılıklar bulunmakta ise de bu farklılığın markalar arasındaki ayniyete yakın düzeyde benzerliği ortadan kaldırmaya yeterli olmadığı, davacı tarafa ait marka ile redde mesnet marka arasında, karar tarihinde yürürlükte bulunan 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesi anlamında ayırt edilemeyecek düzeyde benzerlik bulunduğu, davacıya ait … nolu başvuru kapsamındaki emtianın 29.05 no lu sınıfta yer alan süt ve … (tereyağı dahil), … nolu redde mesnet marka kapsamının da 29.05. Nolu sınıfta yer alan tereyağları emtiasından ibaret olduğu, kapsamları bakımından da 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesi anlamında mutlak tescil engeli bulunduğu, eskiye dayalı kullanımın, hak sahibine markasını, mevcut sicil durumu devam ettiği müddetçe tescil hakkı sağlamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde, müvekkilinin markasının şekil ön planda olduğu bir başvuru olup, aynı ibareyi ortak içermeyen markaların 7/1-b kapsamında değerlendirilmesinin hukuka aykırı olduğunu, markaların 556 Sayılı KHK 7/1-b kapsamında “ayniyet” taşımadığını, mahkemece emsal kararlara aykırı değerlendirme yapıldığını ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK marka kararı iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava konusu uyuşmazlığa uygulanması gereken 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesine göre, aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş veya daha önce tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olan markalar tescil edilemez. Burada bahsedilen ayniyet olgusuyla bir markanın tamamen taklit edilmesi, ayırt edilemeyecek derecede benzerlik olgusuyla ise başvuruya konu markanın tescilli markanın birebir aynısı olmamakla birlikte ilk bakışta fark edilemeyecek derecede aynı olan ve ancak dikkatli inceleme sonucu farkın anlaşılabileceği ibare ve şekilleri taşıyan işaretler kastedilmektedir. Buna göre, 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesi hükmü uyarınca, … tarafından re’sen uygulanacak mutlak ret nedeni kapsamında bir marka başvurusunun reddedilebilmesi için, başvuru konusu işaretle önceki tarihte tescil edilen veya tescil başvurusu yapılan markaların hem emtia listelerinin aynı veya aynı tür mal ve hizmetleri kapsaması hem de marka işaretlerinin aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olması gerekir. Mal veya hizmetlerdeki ya da onların türündeki “ayniyet” de, yoruma ihtiyaç göstermeyecek kadar açık bir husus olup, mal veya hizmetin kendisinde ya da türünde özdeşlik anlamına gelmektedir. Anılan hüküm, 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi hükmünden farklı olarak, ayırt edilemeyecek kadar benzer olmayı aramaktadır. “Aynı marka”dan kasıt, bir markada kullanılan işaretlerin diğerine tıpa tıp benzemesi ve müşteriler nezdinde tamamen aynı şeyi ifade etmeleridir. Aynı marka, bir diğer markanın “tıpkısı”dır, yani onun, “özdeşi”, “aynen kopyası”, “tıpa tıp taklidi”dir. Aralarında en küçük fark olan markalar ayniyet arz etmezler (KARAN, Hakan, Dr., KILIÇ, Mehmet: Markaların Korunması 556 Sayılı KHK Şerhi ve İlgili Mevzuat, Ankara, Turhan Kitabevi, Kasım- 2004, s.82; ANNAND,R. – NORMAN, H.: Community Trade Mark, London 2000, s. 51, 166; GASTINEL, E. – MILFORD, M.: Community Trade Mark, s. 83.)
Yine 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi hükmünden farklı olarak 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesi hükmünde, “markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali”nden ayrıca söz edilmemiştir. Bu durumda, 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesi hükmünün uygulanabilmesi için markalar arasındaki benzerliğin, iltibasa yol açacağının ayrıca inceleme yapılmasını gereksiz kılacak derecede güçlü ve açık olması gerekir.
556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesi hükmündeki bu yasaklama, markalar hukukunda kabul olunan “öncelik ilkesi”nin doğal bir sonucudur. Öncelik ilkesi sayesinde, önceden tescil olunan veya tescil başvurusu yapılan bir marka (önceki tescilli marka), kendisiyle aynı veya aynı türdeki bir mal veya hizmetle ilgili olup, aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer olan diğer markalara karşı korunmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, her ne kadar başvuru konusu “… + şekil” ibareli marka ile redde mesnet alınan “…” ibareli marka arasında 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesi anlamında bir benzerlik bulunduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş ise de, başvuru konusu markanın, “… + şekil” ibaresini içerdiği, buna karşılık redde mesnet alınan markaların ise düz yazı karakterleri ile yazılmış “…” ibaresinden oluştuğu, bu haliyle dava konusu marka ile redde mesne markanın aynı veya özdeş olmadığı, markalarda kullanılan “…” ibaresi ortak olmakla beraber dava konusu markanın görünüş tarzı ile ilave kelimeler gözetildiğinde 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesinin uygulanma koşullarının gerçekleşmediği anlaşılmıştır.
Bunlara ilave olarak, davacının başvuru konusu ettiği markada redde mesnet markadan farklı olarak şekillerin de bulunduğu, somut uyuşmazlık için esas alınabilecek nitelikteki, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin, “… + … şekil – … + % (yüzde işareti şekli)” ibareli markalara ilişkin olarak verdiği, 24/05/2022 Tarihli, 2021/190 Esas ve 2022/3946 Karar sayılı bozma ilamında da; “ayırt edilemeyecek derecede benzerlikten kastedilenin biçim, renk, sözcük ve düzenleme tarzı itibariyle iki işaret arasında çok dikkatli bakılmadıkça farkedilemeyecek derecede bir benzerlik olduğu, davacının marka başvurusunun “… + … şekil”, redde gerekçe gösterilen markaların ise “… + % (yüzde işareti şekli)” görünümünde olduğu, her iki markada da “…” ibaresi ortak unsur olarak bulunmakta ise de, markaların farklı şekil unsurlarını barındırması nedeniyle davacının marka başvurusunun 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 5/1-ç maddesi uyarınca mutlak sebebi ile karşılaşmayacağı, zira marka başvurusunun SMK’nın 5/1-ç maddesi kapsamında reddedilebilmesi için markalara konu işaretlerin ya tamamen aynı ya da ilk bakışta farkedilemeyecek ölçüde yüksek benzerliğe sahip olması gerektiği, somut olayda şekil unsurları bakımından markalar arasında farklılık bulunduğundan, davacı marka başvurusunun, davalı … tarafından mutlak nedenle reddi kararının yerinde olmadığı” hususlarına yer verilmiştir.
Tüm bu hususlar bir arada irdelendiğinde, davacının başvuru konusu yaptığı ibare ile davalının redde mesnet aldığı markanın ayırt edilemeyecek derecede benzer olmadığı, zira 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesi anlamında benzerlik olgusunun dar yorumlanması gerektiği, öte yandan yukarıda ayrıntılı açıklandığı üzere markalar arasında şekil unsurları itibariyle de farklılık bulunduğu için Dairemizce başvuru konusu marka ile redde mesnet markalar arasında 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesi anlamında ilk bakışta ayırt edilemeyecek derecede benzerlik bulunmadığı anlaşılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08/06/2016 gün ve 2014/11-696 E., 2016/778 K. sayılı kararı uyarınca, iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün olduğu bildirildiğinden, Dairemizce bu konuda bilirkişi raporu alınmasına da gerek görülmemiştir.
Bu durum karşısında mahkemece, davacının başvurusuna konu işaret ile redde mesnet marka arasında 556 sayılı KHK’nın 7/1-b maddesi anlamında benzerlik olmadığı, dolayısıyla iptali istenilen YİDK kararının yerinde bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, HMK’nın 353/1-b-2 maddesinde, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmişse “düzelterek yeniden esas hakkında” duruşma yapılmadan karar verilmesi gerektiği düzenlendiğinden, Dairemizce davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 11/04/2017 tarih ve 2016/211 E. – 2017/191 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA;
2-Davanın KABULÜ ile, Türk Patent ve Marka Kurumunun 2016-M-3084 sayılı YİDK kararının İPTALİNE,
3-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 179,90.TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 29,20.TL harcın mahsubu ile bakiye 150,7‬0.TL’nin davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine göre belirlenen 15.000,00.TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından ilk derece yargılaması sırasında yapılan 1.500,00.TL bilirkişi ücreti, 108,00.TL tebligat ve posta masrafı ile istinaf aşamasında yapılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve 40,00.TL tebligat ve posta giderleri toplamından oluşan 1.810,1‬0 TL yargılama gideri ve 29,20.TL başvurma harcı, 29,20.TL peşin harç tutarı eklenerek oluşan toplam 1.868,5‬0.TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından ilk derece ve istinaf aşamasında yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
7-Yatırılan ve kullanılmayan gider avansının, hükmün kesinleşmesini müteakip re’sen davacıya iadesine (HMK m.333),
8-Davacıdan peşin olarak alınan 59,30.TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
9-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 19/01/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 31/01/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip