Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/854 E. 2023/319 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/854
KARAR NO : 2023/319
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/10/2019
NUMARASI : 2019/32 E. – 2019/418 K.

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI : 1 -…
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 08/10/2019 tarih ve 2019/32 Esas – 2019/418 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin “…” ve “…” markalı ürünleriyle uluslararası sertifikasyon kuruluşlarından sertifika aldığını, yalnızca ürünleri ile değil kurumsal kimliği ile de ön planda olduğunu, davalı gerçek kişinin müvekkili markalarının esas unsurunu ihtiva edecek şekilde “…” ibaresinin 03. ve 29. sınıf mallar yönünden tescili için başvuruda bulunduğunu, başvuruya yaptıkları itirazlarının dava konusu YİDK kararıyla nihai olarak reddedildiğini, oysa dava konusu başvuru ile müvekkilinin itirazına mesnet “…” ve “…” markaları arasında iltibas bulunduğunu, “…” ibareli markasında yer alan “…” ibaresinin dava konusu başvuruda aynen yer aldığı gibi dava konusu ibarenin müvekkilinin “…” ibareli markasında yer alan 5 harfi aynen içerdiğini, ayrıca “…” ibaresinin müvekkilinin ticaret unvanının asıl unsuru olması nedeniyle başvurunun SMK’nın 6/6 maddesi uyarınca da reddi gerektiğini, dava konusu başvurunun “…” markasının tanınmışlığından haksız yarar sağlayacağından SMK’nın 6/5 maddesindeki koşulların da bulunduğunu, dava konusu marka başvurusunun kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, TÜRKPATENT YİDK’nın 2018-M-10135 sayılı kararının iptalini ve dava konusu başvurunun tescili halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı…vekili, taraf markaları arasında karıştırılma ya da ilişkilendirme ihtimali bulunmadığını, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, taraf markaları arasında başvuru kapsamında yer alan 03.sınıf“Beyazlatma ve temizlik amaçlı maddeler: deterjanlar, çamaşır suları, çamaşır yumuşatıcıları, leke çıkarıcılar, bulaşık yıkama maddeleri.” ile “Diş bakımı ürünleri: diş macunları, diş parlatma ve beyazlatma maddeleri, tıbbi amaçlı olmayan ağız gargaraları.” ile 29. sınıftaki tüm mallar yönünden benzerlik bulunsa da tarafların marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığından, SMK’mın 6/1 maddesindeki koşulların oluşmadığını, SMK’nın 6/5 maddesindeki şartlar bulunmadığı gibi markalar benzer olmadığından davacı markalarının tanınmışlığının sonuca etkili bulunmadığı, dava konusu başvurunun kötü niyetli olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :Davacı vekili, mahkemece bilirkişi raporuna karşı itirazlarının değerlendirilmeden karar verildiğini, bilirkişi raporunun çelişkili ve eksik incelemeye dayalı olduğunu, müvekkilinin itirazına mesnet markaları ile dava konusu başvurunun iltibasa neden olacak düzeyde benzer bulunduğunu, itirazlarına mesnet “…” ibareli markada yer alan “…” ibaresinin dava konusu başvuruda aynen yer aldığı gibi dava konusu ibarenin müvekkilinin “…” ibareli markasında yer alan 6 harfi aynen içerdiğini, başvuruda yer alan “Na” ibaresinin yeterli ayırt ediciliği sağlamadığını, müvekkilinin markaları tanınmış olduğundan, somut olayda SMK’nın 6/5 maddesindeki koşulların da bulunduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları gözetilerek münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin dikkate alınarak belirleneceği, buna göre “…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” ve “…” asıl unsurlu markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı, zira davacının “…” asıl unsurlu markası ile dava konusu başvurunun benzer olmadığının açık olduğu, mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davacının “…” asıl unsurlu markası ile dava konusu başvuruda ortak olarak yer alan “…” ibaresinin İngilizce “yaşamsal, hayati, çok önemli” gibi anlamlara geldiği, ayırt ediciliği zayıf olan bu ibarenin taraf markalarında ortak olarak yer almasının iltibasa neden olmayacağı, dava konusu markada yer alan “NA” ibaresi ile yeterli ayırt ediciliğin sağlandığı, marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığından, davacı markalarının tanınmış olmalarının da başvurunun reddini gerektirmediği, ayrıca Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararında da açıklandığı üzere iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesinin mümkün bulunduğu, bu itibarla davacı vekilinin bilirkişi raporuna karşı itirazlarının değerlendirilmediği ve bilirkişi raporunun çelişkili olduğu yönündeki istinaf itirazlarının da yerinde bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 120,60 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliği ile 16/03/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 12/04/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip