Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/847 E. 2021/835 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.

BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİH : 13/04/2021
NUMARASI :…
TALEP KONUSU : İhtiyati Tedbir

… 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 13/04/2021 tarih ve….. E. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi ihtiyati tedbir isteyen tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : İhtiyati tedbir isteyen vekili, müvekkili Şirket adına tescilli …. sayılı “….. ibareli markaların bulunduğu, müvekkilinin ticaret unvanında da aynı ibarenin yer aldığı, kullanımla bu ibareye ayırt edicilik kazandırıldığı, bu markaların aynılarının, ayırt edilemeyecek kadar ya da iltibas yaratacak derecede benzerinin, davacının izni olmaksızın karşı taraf … … şirketi, … ve diğer alan adı sahipleri tarafından, karşı taraf … … adına tasarlanan internet sitelerinde, ticari etki yaratacak biçimde kullanıldığını, bu durumun markaya tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek, gerçekleştirilen marka ihlali ve yaratılan haksız rekabetin önlenmesi ve durdurulması, ihlal konusu olan ve üzerinde “…. …. …” yazan tüm davalı ürünlerine Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi alanlar dahil bulundukları her yerde el konulması, el konulan ürünlerin marka ihlali ve haksız rekabet yaratmayacak şekilde şekillerinin değiştirilmesi, bunun mümkün olmaması halinde imhaları, ihlal suretiyle üretilen ürünlerin satışı, dağıtılması, sergilenmesi, satışa sunulması, ihracı, ithali ve benzeri şekilde ticaret mevkiine çıkartılmasının önlenmesi, dava konusu alan adlarının işbu davanın sonuna kadar devirlerinin engellenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dosyanın mevcut durumu itibariyle markaya tecavüz ve haksız rekabet koşullarının mevcudiyetinin ve savunmada ileri sürülebilecek konuların ispata muhtaç durumda olduğu, kullanıldığı tespit edilen markaların davacının markalarına tecavüz edip etmediğinin veya haksız rekabete yol açıp açmadığının, bu markaları kullanan kişilerin taraf olacağı bir yargılama sonucunda karara bağlanabileceği, bu hususların yargılama içinde toplanıp incelenecek deliller ışığında yargılama sonrasında ortaya çıkacağı, ara karar tarihi itibariyle ihtiyati tedbir için HMK’nın 390/3 maddesi uyarınca yaklaşık ispat koşulunun sağlanmadığı gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : İhtiyati tedbir isteyen vekili, müvekkilinin …… “…” ibaresini içeren alan adlarının kendisine devri için tahkim süreci başlattığını ve tahkim taleplerinin kabulüne karar verildiğini, …. tarafından da karşı tarafça gerçekleştirilen kullanımların durdurulmasına karar verildiğini, karara esas alınan bilirkişi raporunun kendi içinde çelişkili olduğunu, karşı tarafın eylemlerinin haksız rekabet ve markaya tecavüz oluşturduğunu, ihtiyati tedbir koşullarının somut olayda gerçekleştiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasını ve ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Talep, ihtiyati tedbir istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yaklaşık ispat koşulunun sağlanmadığı gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 389. maddesi uyarınca, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Aynı Kanun’un 390/3. maddesine göre de ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için tedbir talep eden tarafın, davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmesi gerekmektedir. Görüldüğü üzere HMK’da ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için haklılığın tereddütsüz şekilde ispatı şartı aranmamakta, yaklaşık olarak ispat yeterli bulunmuştur. Öte yandan, somut uyuşmazlığa uygulanması gereken SMK’nın 159. maddesinde de, “Bu Kanun uyarınca dava açma hakkı olan kişiler, dava konusu kullanımın, ülke içinde kendi sınai mülkiyet haklarına tecavüz teşkil edecek şekilde gerçekleşmekte olduğunu veya gerçekleşmesi için ciddi ve etkin çalışmalar yapıldığını ispat etmek şartıyla, verilecek hükmün etkinliğini temin etmek üzere, ihtiyati tedbire karar verilmesini mahkemeden talep edebilir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Maddenin ikinci fıkrasında, ihtiyati tedbirlerin özellikle davacının sınai mülkiyet hakkına tecavüz teşkil eden fiillerin önlenmesi ve durdurulmasını, sınai mülkiyet hakkına tecavüz edilerek üretilen veya ithal edilen tecavüze konu ürünlere, bunların üretiminde münhasıran kullanılan vasıtalara ya da patenti verilmiş usulün icrasında kullanılan vasıtalara, tecavüze konu ürünler dışındaki diğer ürünlerin üretimini engellemeyecek şekilde, Türkiye sınırları içinde veya gümrük ve serbest liman veya bölge gibi alanlar dâhil, bulundukları her yerde elkonulması ve bunların saklanmasını kapsaması gerektiği düzenlenmiş, maddenin son fıkrasında da bu Kanun’da hüküm bulunmayan hallerde 6100 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.
Yapılan açıklamalar çerçevesinde somut olaya dönüldüğünde, davacı adına tescilli …. sayılı “… … …” ibareli ve …. sayılı “… … …” ibareli markalar bulunmaktadır. Her ne kadar dosyaya sunulan bilirkişi raporunda, talep dilekçesinde belirtilen web sitelerinde, “… …” ibaresinin markasal olarak kullanılmadığı, bu ibarenin reklam ve tanıtımı yapılan … … hizmetlerinin sınıflandırılmasına yönelik olarak kategori ismi şeklinde kullanıldığı belirtilmiş ise de, bilirkişi raporunda yer verilen görsellerden, “…” ve “……” alan adlı internet sitesinde anılan ibarenin öne çıkarılacak biçimde markasal biçimde kullanıldığı, bunun dışında “…..”, “…”, “….”, “….”, “… …”,”….” alan adlı internet sitelerinde ise alan adı olarak kullanıldığı anlaşıldığından, bilirkişinin bu görüşüne itibar edilmemiştir. Bu durumda, davacı adına tescilli markanın çok benzerinin, yukarıda belirtilen web sitelerinde, ihtiyati tedbir isteyen Şirketin markalarının kapsamlarında yer alan hizmetler üzerinde, işaretin kullanımına ilişkin hak veya meşru bağlantı olmadan ticari etki yaratacak biçimde kullanılması, 6769 sayılı SMK’nın 29/1-a ve 7/3-d. maddeleri uyarınca markaya tecavüz oluşturmaktadır. O halde, talebin haklılığı yönünden yaklaşık ispat sağlanmış olup, anılan ibarenin yukarıda belirtilen web sitelerinden çıkarılması ve alan adlarının devrinin önlenmesi yönündeki ihtiyati tedbir talebi yerinde bulunmuştur.
Bir an için internet sitesi için verilecek erişimin engellenmesi kararının, sitenin maliki aleyhine verilebileceği ve site maliki belirlenmeden yani taraf teşkili sağlanmadan bu yönde bir karar verilmesinin yerinde olmadığı düşünülebilirse de bu tür internet sitelerinin gerçek sahiplerinin bulunması çoğu zaman neredeyse imkansız olduğundan, markanın korunması amacıyla bu gibi durumlarda çekişmesiz yargı hükümleri tatbik edilebileceğinden …… site malikinin belli olmaması, ihtiyati tedbir kararı verilmesine engel olarak görülmemiştir.
İhtiyati tedbir isteyen tarafça, “… … …” ibaresini taşıyan ürünlere el konulması yönünde de ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep edilmiş ise de, karşı tarafça anılan ibareyi taşıyan ürünlerin piyasaya sunulduğu ispat edilmediği gibi dosya kapsamındaki karşı taraf kullanımlarının hizmet markası şeklinde olması nedeniyle bu yönden ihtiyati tedbir talebi yerinde görülmemiştir.
HMK’nın 353/1-b-2. maddesine göre, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verileceğinden, Bölge Adliye Mahkemesi dosya kapsamına göre, tedbir kararı verilmesi gerektiği görüşünde ise bu kararı kendisinin vermesi gerekmektedir. Bu nedenlerle ihtiyati tedbir talep eden vekilinin istinaf itirazlarının kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-İhtiyati tedbir isteyen vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, … 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 13/04/2021 tarih ve …. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-İhtiyati tedbir talep eden tarafın ihtiyati tedbir talebinin kısmen kabulü ile, “…” … “….” alan adlı internet sitelerinin içeriğinde ve “….”, “…”, “…. …”,”…”….alan adlı internet sitelerinin alan adlarında yer alan “… … …” ibarelerinin, sitelerin içeriğinden ve alan adlarından kaldırılmasına, anılan internet sitelerinin dava sonuna kadar devirlerinin önlenmesine,
3-Fazlaya ilişkin ihtiyati tedbir talebinin reddine,
4-HMK’nın 392. maddesi uyarınca 10.000,00 TL nakdi teminat veya koşulsuz banka teminat mektubu karşılığında ihtiyati tedbirin uygulanmasına,
5-İhtiyati tedbir kararının uygulanmasının, HMK 393/1 ve 2 maddesine göre bu kararın, tedbir isteyen tarafa tefhim veya tebliğinden itibaren bir hafta içinde talep edilmesi halinde … Nöbetçi İcra Müdürlüğü aracılığıyla (5651 sayılı internet kanununda belirtilen ilgili birimlerden) infazına, aksi takdirde ihtiyati tedbirin kendiliğinden kaldırılmasına,
6-İhtiyati tedbir talep edenden peşin olarak alınan 54,40 TL. maktu istinaf karar harcının talebi halinde ihtiyati tedbir isteyen tarafa iadesine,
7-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
8-Kararın tebliği ve harç tahsil işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 03/06/2021 tarihinde HMK.’nın 362/1-f maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 30/06/2021

Başkan

Üye

Üye

Katip