Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/845 E. 2021/854 K. 11.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20. HUKUK DAİRESİ

….
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/04/2021
NUMARASI …

DAVANIN KONUSU : İhtiyati Tedbir

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 22/04/2021 tarih ve … E. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalılar tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, “… …” markasının müvekkili adına tescilli olduğunu ve müvekkilince 09, 38 ve 41. sınıflarda faaliyet gösterildiğini, 213 adet “… …” ibareli youtube bölümünün çekildiğini ve müvekkilinin çeşitli sosyal medya platformlarında binlerce takipçi ve paylaşıma sahip bulunduğunu, yapımcısının davalı … … Ltd. Şti., yayımcısının ise diğer davalı … olduğu … 1 Televizyonunda “… ….” isimli dizinin 19.10.2020 tarihinden itibaren hafta içi her gün yayınlandığını, yapım ve yayın öncesinde müvekkili ile iletişime geçilmediğini ve lisans sözleşmesi yapılmadığını, 15.12.2020 tarihli noter ihtarnamesinin karşı tarafa gönderilmesine rağmen ihlalin devam ettiğini ileri sürerek, esas hakkındaki taleplerinin yanında, söz konusu dizinin televizyon ve davalılara ait sosyal medya platformlarında, davalı … tarafından yayınına ve diğer davalı … … … … Ltd. Şti. tarafından yapımına son verilmesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, davacının yasal zorunluluk bulunan arabuluculuk şartını yerine getirmediğini, davacının youtube kanalına yüklediği videolarda konunun bebek bakımı olduğunu, müvekkilince yayımlanan dizinin konusunun ise tamamen farklı bulunduğunu, davacının 41. sınıfta tescil almasına rağmen, bu sınıfta faaliyetinin bulunmadığını, İzmir FSHHM.’nde hükümsüzlük talepli açılmış olan davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, davacının müvekkilinin faaliyetlerini engellemeye ve haksız kazanç elde etmeye çalıştığını, davacının radyo televizyonculuk alanında hiçbir faaliyetinin bulunmadığını, müvekkilinin “… …” ibaresi üzerinde gerçek hak sahibi olup, kazanılmış hakkının bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Diğer davalı Şirket vekili, davacı tarafça zorunlu arabuluculuğa başvurulmaması nedeni ile davanın dava şartı yokluğundan usulden reddinin gerektiğini, İzmir FSHHM.’nde davacı markasının hükümsüzlüğü için açılmış olan davanın bekletici mesele yapılmasını talep ettiklerini, davacı ile müvekkilinin faaliyet alanının aynı olmadığını, İzmir FSHHM.’nin… E. sayılı marka hükümsüzlüğü talebine ilişkin davada, davacının…. no’lu markasından doğan haklarının müvekkili şirket aleyhine kullanılmaması yönünde ihtiyati tedbir kararı tesis edildiğini, bu nedenle davacının işbu dosyada ihtiyati tedbir ve benzeri bir talepte bulunmasının mümkün olmadığını, davacı yanın hiç kullanmadığı bir markaya dayanarak, kötü niyetli olarak davalıların faaliyetlerine engel olma ve bu suretle maddi bir menfaat temin etme çabası içinde bulunduğunu, müvekkilinin “… …” ibaresi üzerinde gerçek ve öncelikli hak sahibi olduğunu, davacı adına tescilli dava konusu markanın ayırt edici niteliği son derece düşük, herkes tarafından kullanılabilecek bir ibare ve zayıf bir marka bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından, dava konusu “… …” ibaresinin dizi ismi olarak kullanılmasının ve bu isim altındaki dizinin …-1 kanalında ya da bu dizi için oluşturulmuş bulunan “www.youtube.com/…”, “www.facebook.com/…”, “instagram.com/…”, “twitter.com/…” isimli sosyal medya platformlarında yayınlanmasının, davacı adına …. sayı ile tescilli olan “… …” markasıyla karıştırılacak türde kullanımlardan olduğu, yaklaşık ispat koşulunun sağlandığı gerekçesiyle ihtiyati tedbir isteminin 6769 sayılı SMK’nın 159 ve 6100 sayılı HMK’nın 389 ve devamı maddeleri gereğince kabulüne, davacı adına tescilli … sayılı “… …” markası nedeniyle, davalıların yayın ve yapımını üstlendiği “… …” dizisinde ve davalılara ait (www.youtube.com/…, www.facebook.com/…, instagram.com/ …, twitter.com/ …) sosyal medya platformlarında “… …” isim ve ibaresinin kullanımının tedbiren durdurulmasına, davacıdan 20.000,00 TL nakti ve koşulsuz ödeme talimatı içeren banka teminat mektubunun HMK 392. maddesi uyarınca teminat olarak alınmasına karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde, ana faaliyet konusu radyo ve televizyon yayın hizmetleri olan, Türkiye’de ve dünyada bu hizmetleri sürdüren, Türkiye’de kamu yayıncılığı yapmak ile görevli tek kuruluşu olan ve birçok dizi ve programa sahip müvekkil Kurumun, “… …” ibaresini yayın hizmetlerinde kullanmadığı yönündeki bilirkişi değerlendirmesinin gerçeklikten uzak olduğunu, davacının müvekkili Kurumun faaliyetlerini engellemeye ve haksız kazanç elde etmeye çalıştığını, YouTube’nin bir video barındırma web sitesi olup, kullanıcılarına video yükleme, izleme ve paylaşma imkânı sunduğunu, diğer bir deyişle davacının yayın hizmeti vermediğini, YouTube’nin tüm üyelerine sunduğu video paylaşım hizmetinden yararlandığını, davacının “radyo ve televizyon” yayınları ile ilgili herhangi bir faaliyetinin olmamasına rağmen, “… …” markasını bu alanlarda koruma sağlamaya yönelik 38. sınıfta tescil ettirmek için yaptığı …. numaralı marka tescil başvurusunun reddi için müvekkil Kurum tarafından 10.03.2021 tarihli itirazının incelenme aşamasında bulunduğunu, davacının YouTube web sitesinin “… …” adlı kanalından yayın yapmasının üzerinden 5 yıl geçmesine rağmen, 38. sınıfta marka tescil başvurusunda bulunmayıp, müvekkili Kuruma ait …-1 kanalında “… …” adlı dizinin yayımlanması ve başarılı olması üzerine, kendisinin hiçbir faaliyeti olmadığı 38. sınıfta marka tescili başvurusunda bulunmasının, marka tescil işlemini, markayı kullanmak yerine bu alanda faaliyet gösterenleri engellemek amacıyla kötü niyetli olarak yaptığını gösterdiğini, ayrıca her iki marka kullanımının ve logo görsellerinin tamamen farklı olduğunu, izleyici nezdinde bir iltibasa yol açmadığını, dosya kapsamında ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için gerekli koşulların oluşmadığını, davacı tarafından yine “… …” adlı marka hakkına tecavüz iddiasıyla müvekkil Kurum aleyhine Ankara 1. FSHHM.’nin…. Esas sayılı dava kapsamında da davacı tarafından ihtiyati tedbir talebinde bulunulduğunu, ancak mahkeme tarafından ihtiyati tedbir koşulları oluşmadığı gerekçesiyle talebin reddine karar verildiğini, mahkeme tarafından ihtiyati tedbir kararı verilirken müvekkili Kurumun ve diğer davalının uğrayacağı zararlar ve kayıplar dikkate alınmaksızın “son derece düşük bir teminat bedelinin” belirlendiğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … … Ltd. Şti. vekili istinaf başvuru dilekçesinde, marka tescilinin davacı tarafından kötü niyetle kullanıldığını, bu amaçla açılan hükümsüzlük davasının sonucunun beklenmeden karar verilmesinin hatalı olduğunu, SMK.’nın 27/1. maddesi uyarınca markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesi halinde, markaya sağlanan korumanın hiç doğmamış sayılacağını, İzmir FSHHM.’nin …. E sayılı dava dosyasında 28.04.2021 tarihli ön inceleme duruşmasında, işbu dava ile bağlantının bulunduğu gerekçesiyle davaların birleştirilmesine karar verildiğini, davacının dizi … yapımı alanında veya ticaretin hiçbir alanında faaliyetinin olmadığını, müvekkilinin ve diğer davalının faaliyetlerine engel olmayı amaçladığını, davacının ihtiyati tedbir kararı verilmesinde hiçbir hukuki yararının bulunmadığını, ihtiyati tedbir kararının verilebilmesi için gerekli koşulların oluşmadığını, müvekkili tarafından dizinin yapımında 100’den fazla kişinin istihdam edildiği nazara alındığında, mahkeme tarafından ihtiyati tedbir kararı verilirken, müvekkili Kurumun ve diğer davalının uğrayacağı zararların ve kayıpların dikkate alınmaksızın, son derece düşük bir teminat bedelinin belirlendiğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Talep, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi istemine ilişkin olup, mahkemece uyuşmazlık konusu 22.04.2021 tarihli ihtiyati tedbir kararının, karşı tarafın yüzüne karşı, duruşma yapılmak suretiyle verilmesi nedeniyle HMK.’nın 341/1-b maddesi uyarınca istinaf yoluna başvurulabilecek kararlardan olduğu kabul edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Somut uyuşmazlıkta ilk derece mahkemesince davalıların “… …” ibaresinin dizi ismi olarak kullanılmasının ve bu isim altındaki dizinin …-1 kanalında ve bu dizi için oluşturulmuş sosyal medya platformlarında yayımlanmasının, davacının tescilli markalarından sadece … numaralı olan “… …” ibareli markasıyla karıştırılacak türde kullanımlardan olduğu gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Ancak davacının adına tescilli … numaralı markanın hükümsüzlüğü istemiyle İzmir FSHHM.’nin … E sayılı dosyasında görülen bir davanın açıldığı konusunda, taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Hatta anılan davanın 28.04.2021 tarihli ön inceleme duruşmasında, işbu dava ile bağlantısının bulunduğu gerekçesiyle davaların birleştirilmesine karar verildiği de ileri sürülmüştür.
Bu türden durumlarda mahkemece, yargılamanın aynı mahkemede yapılması halinde hükümsüzlük davasının öncelikle incelenmesi veya başka mahkemede görülüyorsa bekletici mesele yapılması gerektiği, zira hükümsüzlük talebinin kabulüne karar verilmesi halinde, markalar yönünden Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 27. maddesi uyarınca, anılan sınai mülkiyet hakkından kaynaklanan korumanın hiç doğmamış sayılacağı tabiidir. Böyle bir ihtimalin gerçekleşmesi halinde ise başlangıçta verilen bir ihtiyati tedbir kararı, sonradan telafisi imkansız sonuçlar doğuracaktır. Esasen görülmekte olan dava sırasında da mahkemece hükümsüzlük istemi yönünden bu şekilde yapılacak incelemenin sonucuna göre, davacı vekilince değişen koşullara göre HMK.’nın 389 vd. maddelerine dayanarak, yeniden ihtiyati tedbir talebinde bulunulması ve mahkemece de bu talebin yeniden değerlendirilmesi mümkündür. Bu aşamada verilecek bir ihtiyati tedbir isteminin ise karşı tarafın iktisaden mahvına neden olma ihtimali nedeniyle dinlenebilmesi mümkün değildir.
O halde somut uyuşmazlık yönünden de davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin, bu aşamada reddine karar verilmesi gereklidir. Bu durumda, HMK.’nın 353/1-b-2. maddesinde “Yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber, kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde veya kararın gerekçesinde hata edilmiş ise düzelterek yeniden esas hakkında karar verilir” hükmü dikkate alındığında, istinaf mahkemesi dosya kapsamına göre, tedbir kararı verilmesi veya verilmiş bir tedbir kararının kaldırılması gerektiği görüşünde ise bu kararı kendisinin vermesi gerekmektedir. Yine istinaf mahkemesinin HMK.’nın 354/2. maddesi gereğince, inceleme sırasında gereken hallerde ilk derece mahkemesini istinabe edebileceği, aynı Yasa’nın 360. maddesinde, bu bölümde hüküm bulunmayan hallerde ilk derece mahkemesinde uygulanan yargılama usulünün Bölge Adliye Mahkemesinde de uygulanacağı kabul edilmiştir. HMK.’nın 393/2. maddesinde de ihtiyati tedbir kararı veren mahkemenin yargı çevresinde bulunan veya tedbir konusu mal ya da hakkın bulunduğu yer icra dairesinden kararın uygulanmasını isteyebileceği gibi kıyas yolu ile bu konuda ilk derece mahkemesinin de kendi adına istinabe suretiyle bu işlemleri yapabileceği belirtilmiştir. Zira Bölge Adliye Mahkemelerinin yargı çevresi çok geniş olarak kararlaştırıldığından, tedbir konusu mal ya da hakkın bulunduğu yerde uygulanması, teminatın yatırılması, iadesi, daha kolay ve daha az emek ve masraf gerektirecektir. Teminatın iadesi konusunda tereddüt halinde ise teminatın gösterilmesi gerektiren sebebin ortadan kalkması halinde HMK.’nın 89. maddesi gereğince ilgilinin talebi üzerine mahkemenin teminatın iadesine karar verebileceği kabul edildiğine göre, bu mahkeme kararını infaz eden, teminatı alan ilk derece mahkemesi de olabilecektir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle aleyhine ihtiyati tedbir kararı verilen karşı taraflar vekillerinin istinaf itirazlarının kabulü ile HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince yerel mahkeme kararının kaldırılmasına ve ihtiyati tedbir talebinin reddine dair yeni bir hüküm kurulmasına karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Karşı taraf davalılar vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulü ile, Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 22/04/2021 tarih ve … E. sayılı ihtiyati tedbir hakkındaki kararının KALDIRILMASINA,
2-İhtiyati tedbir talebinin REDDİNE,
3-Karşı taraflarca ayrı ayrı yatırılan 59,30 TL maktu istinaf karar harcının, talebi halinde karşı taraf davalılara ayrı ayrı iadesine,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-HMK’nın 302/5. maddesi uyarınca kararın tebliğ ve harç tahsil işlemlerinin yerel mahkeme tarafından yaptırılmasına dair,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 11/06/2021 tarihinde HMK 362/1-f. maddesi uyarınca KESİN olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 11/06/2021