Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/839 E. 2023/355 K. 16.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/839
KARAR NO : 2023/355
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/02/2021
NUMARASI : 2020/174 E. – 2021/50 K.

DAVACI : … – … …
VEKİLİ :
DAVALI : 1 -… –
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 02/02/2021 tarih ve 2020/174 Esas – 2021/50 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : Davacı vekili, müvekkilinin TÜRKPATENT nezdinde … sayılı “…+şekil” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, davalı şirketin “…” ibareli markalarını gerekçe göstererek yaptığı itirazın, Markalar Dairesi Başkanlığınca reddine karar verildiğini, bu ret kararına karşı davalı şirketin yeniden inceleme taleplerinin bu kez YİDK tarafından kabul edilerek müvekkili başvurusunun reddedildiği, oysa müvekkilinin … ibareli ve esas unsurlu markasına yaptığı yatırım, harcadığı emek ve sermaye ile markaya ayırt edicilik kazandırdığını, bu sebeple markanın reddine karar verilmesinin yasaya aykırı olduğunu, ”…” ve “…” ibarelerinin tek başına ayırt ediciliği olmayan zayıf bir ibare niteliğinde bulunduklarını, bu sebeple kimsenin inhisarına bırakılmayacaklarını, davalı Kurumun herkesin kullanıma açık bir ifadeyi, bir kişi veya kuruluş adına tescil ederek, diğer kişi/ kuruluşların tescil başvurularını reddetmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, ayırt edici niteliği düşük ve tanımlayıcı ibareleri beraber içeren işaretlerin benzerlik değerlendirmesinde, işaretin bütünü üzerinden ayırt edilemeyecek kadar benzerlik incelemesi yapılacağını, bu kapsamda müvekkilinin işbu davaya konu markasının kendine has bir logo içerdiğini, bu nedenle başvurunun tescilinin gerektiğini, kaldı ki, ”…” ve “…” kelime unsurlarının farklı firmalar tarafından da sıklıkla tercih edilen kelimeler olduğunu, ayrıca kamuoyunda “…” veya “…” ibaresini taşıyan birden çok kuruluşa ait eğitim kurumu bulunduğunu, SMK’nın 6/1 maddesi koşullarının oluşmadığını, ayrıca müvekkili başvurusunun kötü niyetli de olmadığını ileri sürerek, YİDK’in 2020-M-2554 sayılı kararının iptale karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, davacı markası ile redde konu markaların genel görünümlerinin ve bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin oldukça benzer olduğunu ve ortalama tüketicilerin yanılgıya düşebileceğini, ortalama tüketicinin hafızasında kalan kısmın “… … …” ibareleri olacağını ve bunun da markalar arasında organik bağ olduğu düşüncesine yol açabileceğini, dava konusu başvurunun kötü niyetli olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkilinin “… … …” esas unsurlu markaları altında 1950 yılından bu yana eğitim ve öğretim sektöründe faaliyet yürüttüğünü, “… … …” ibaresini 1950’den beri kullandığını, başvuruya konu marka ile müvekkili markalarının benzer olup iltibas yaratacak nitelikte olduğunu, davaya konu markanın esas unsurunun müvekkilinin mesnet markalarında olduğu gibi … … olduğundan tüketicinin dava konusu markayı gördüğünde aklına müvekkiline ait markaların geleceğini, aralarında organik bağ olduğunu düşüneceğini, tüketicilerin markalar farklı olsa bile kaynağın aynı olduğu konusunda yanılgıya düşeceğini, davacının marka başvurusunun kötü niyetli olarak yapıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacıya ait marka başvurusu ile davalıya ait … tescil numaralı markaların 6769 sayılı SMK’nın 6/1. maddesi bağlamında benzer olduğu, davacıya ait marka başvurusu kapsamında bulunan 41. sınıftaki hizmetlerin davalıya ait … tescil numaralı markalarda aynen/ilişkili olarak bulunduğu, davaya konu marka başvurusu ile davacıya ait markaların benzerliği ve hedef tüketicinin genele hitap etmesi karşısında iltibas ihtimalinin bulunduğu, davalı Şirket tarafından yapılan marka başvurusunun kötü niyetli olduğuna ilişkin somut veriler dosya kapsamında bulunmamakla ve markanın kullanılış amacı ve fonksiyonlarına aykırı bir şekilde, davacı veya iyiniyetli üçüncü kişileri baskı altında tutma, onlara şantaj yapma veya engelleme amacına ilişkin herhangi bir olgu ve olay söz konusu olmadığından, davalı şirketin başvurusunun kötü niyetli olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, “…” ve “…” ibarelerinin tek başına ayırt ediciliği olmayan zayıf ibareler olduklarını, dolayısıyla davalı Şirket markaları ile müvekkil markası arasında görsel ve sescil karşılaştırma yapılırken bu ibarelerin esas alınmasının hatalı bulunduğunu, bu hususların yerel mahkemece dikkate alınmadığını, dava konusu Kurum kararı ile yerel mahkeme kararında hukukta belirlilik ilkesinin de gözetilmediğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…” ibareli başvuru ile redde mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde karıştırılma tehlikesinin bulunduğu, zira her ne kadar “…” ve “…” ibarelerinin tek başlarına ayırt edicilikleri bulunmamakta ise de bir bütün olarak redde mesnet markaların ayırt ediciliklerinin olduğu ve davacı başvurusuna da bu markalar karşısında yeterli ayırt ediciliğin sağlanmadığı, dava konusu başvurunun, davalı Şirketin seri markalarından biri olarak algılanabileceği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 120,60 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 16/03/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 14/04/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip