Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi 2021/835 E. 2023/742 K. 26.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
20.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2021/835
KARAR NO : 2023/742
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK
MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/02/2021
NUMARASI : 2020/216 E. – 2021/94 K.

DAVACI : …
VEKİLİ
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : YİDK Kararının İptali, Marka Hükümsüzlüğü

Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 25/02/2021 tarih ve 2020/216 Esas – 2021/94 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ :Davacı vekili, davalı şirketin 2019/71517 numaralı “…” ibareli marka başvurusuna müvekkili Şirketin … ibaresini esas unsur olarak ihtiva eden markalara dayanarak itiraz ettiğini, yaptıkları itirazların davalı Kurum tarafından reddedildiğini, müvekkilinin 2005 yılından bu yana faaliyet gösterdiği alanda lider firmalardan biri haline geldiğini, müvekkilinin ve/veya müvekkili ile idari-ekonomik olarak ilişkili olan şirketlerin “…” ibaresini sigortacılık sektörünün dışında pek çok sektörde kullandıklarını, … şirketine ve … … şirketine ait … ibareli markaların bulunduğunu, müvekkili ile idari/ekonomik bağlılık içinde olan … … şirketinin tanınmış marka statüsünde olan 14 adet markasının olduğunu, müvekkilinin … markasının tanınmış marka statüsünde olması sebebiyle iltibas ihtimalinin arttığını, dava konusu marka ile müvekkilinin markalarının arasındaki benzerliğin ayniyet boyutunda olduğunu, ortalama tüketicinin markaları benzer olarak algılayacağını, dava konusu markanın esaslı unsurunun … ibaresi olduğunu, davalının müvekkiline ve müvekkili ile idari-ekonomik-organik birliktelik içerisinde olan şirketlere ait tanınmış “…” markalarına benzer marka başvurusunda bulunmasının kötü niyetli bulunduğunu, davalı şirket markasının tesciline cevaz verildiği takdirde müvekkilinin markalarından haksız yarar sağlanmasına sebep olunabileceğini ileri sürerek, 2020-M-5048 sayılı YİDK kararının iptaline, dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı … vekili, Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacı markaları arasında karıştırılma tehlikesinin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkili adına tescilli davaya konu marka ile davacının dayanak olarak gösterdiği markaların tamamen farklı olduğunu, markalar arasındaki benzerlik incelenirken markaların ortalama tüketici üzerinde bıraktığı genel intibanın gözetilmesi gerektiğini, dava konusu markanın esaslı unsurunun “…” ibaresi olduğunu, davacının markasından sadece “…” ibaresinin esas alınarak değerlendirme yapılmasının marka hukukundaki bütünlük ilkesine aykırı olacağını, müvekkilinin hizmet sektöründe faaliyette bulunduğunu ve saygın bir konuma sahip olduğunu, taraf markalarının iltibas oluşturmayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dava konusu marka ile davacının markası ve dava dışı şirketlerin markaları arasında karıştırılma ihtimali bulunmadığı, dava konusu marka bakımından davacının eskiye dayalı kullanım iddiasından kaynaklı bir tescil engelinden söz edilemeyeceği, davacının tanınmışlık iddiası bakımından da bir tescil engelinin olmadığı, davacının ticaret unvanından kaynaklı olarak dava konusu başvuru için bir tescil engelinin bulunmadığı, kötü niyet iddiasının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili, mahkemenin bütünsel inceleme biçimini hukuka, yasaya ve Yüksek Mahkeme pratiğine aykırı bir şekilde yorumladığını, bu sebeple iltibas incelemesinde hataya düşüldüğünü, mahkemenin işletmesel karıştırılma/ dolaylı karıştırılma ihtimaline göre bir iltibas incelemesi yapmadığını, bu durumun mahkemece oluşturulan kararın eksik incelemeye dayandığını gösterdiğini, müvekkilinin ve müvekkili ile idari, ekonomik ve işletmesel bağ içerisinde olan şirketlerin “…” ibaresi altında pek çok farklı sektörde fiilen iştigal ettiği hususunun görmezden gelinerek bir iltibas incelemesi yapıldığını, işletmesel karıştırılma ihtimali dışlanarak yapılan iltibas incelemesinin hukuka aykırılık teşkil ettiğini, dava konusu marka ile müvekkili markaları arasında yüksek derecede kavramsal ve işitsel benzerliklerin bulunduğunu, bu durumun markaların ortalama ülke tüketicileri tarafından karıştırılmasına sebebiyet vereceğini, ayrıca tanınmış bir markanın SMK’nın 6/5 maddesinden yararlanabilmesi için sonraki tarihlerde tescil edilen marka ile tanınmış marka arasında iltibas ihtimalinin mevcut olmasına gerek bulunmadığını, Tanınmış marka ile herhangi bir şekilde ilişkilendirilebilme ihtimali içerisinde olan bir işaretin tescilinin ilgili maddeye dayanılarak önlenebileceğini, bu hususun da mahkemece hatalı değerlendirildiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE : Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, “…” ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet “…” asıl unsurlu markalar arasında 6769 sayılı SMK’nın 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde iltibas tehlikesinin bulunmadığı, zira başvuruda bir bütün olarak “…” ibaresine yer verildiği ve davacı markasının asli unsurunu oluşturan “…” ibaresinin öne çıkarılmadığı, markaları hecelerine bölerek iltibas değerlendirmesi yapılmasının da mümkün olmadığı, SMK’nın 6/5 maddesindeki hallerin ortaya çıkacağının da ispat edilemediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine dair hüküm kurmak gerekmiştir.

HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda belirtildiği üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, davacı tarafça istinaf başvurusunda yatırılan 59,30 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan 120,60 TL bakiye harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi uhdesinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliği ile 26/05/2023 tarihinde HMK 361. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere karar verildi.

GEREKÇELİ KARARIN YAZILDIĞI TARİH : 26/06/2023

Başkan

Üye

Üye

Katip